dinin emrettiği üzre bilim.
ve ayrica "ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak'kı bilmektir Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir"
bilim : evrenin, evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara ulaşan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi.
din : insanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da Tanrı’ya inanma, tapınma biçiminde katıldıkları gizemsel olgu.
bana kalırsa din mi bilim mi sorusu ham bir sorudur. dinin on binlerce yıllık serüvenine karşılık modern anlamıyla(dinden bağımsız güç olan bilim) bilim en çok 400 yıllıktır. bilim çok yoğun ve çok süratli ilerliyor ancak henüz dinle çatışma içinde değiller, çünkü bilim henüz toptan bir meseleyi çözmüş değil. belki bir yüzyıl sonra din ile yüzleşmeye hazır olabilecektir. bu aynı zamanda ahlakla da yüzleşmedir. nasıl mı? gelecekte çocuğunuzun sima, boy, kilo, zeka, cinsiyet ve belli ölçüde alışkanlıklarıyla karakteri doğumdan önce bir bilgisayar içinde şekillendirilip doğmamış çocuğunuza aktarılma aşamasında bu soru kendini ifşa eder. işte o anda bilim ve din çatışır gerçek anlamda. aynı şekilde zihnimizi bir bilgisayara aktarıp teorik olarak ölümsüzlüğü icat ettiğimizde bu çatışma açığa çıkacaktır.
günümüzde henüz bu soru öylece sorulamaz. ancak koşulların elvermesiyle sorulabilir ve bu anlarda insanlar, kurumlar, devletler tercihlerini belirtirler. mesela bir balığın karnında mahsur kaldığında inançlar bilimin önüne geçer fakat ameliyat olacaksan şayet doktorun bilgisi inancın önüne geçer. fakat birbirlerini tamamen saf dışı bırakmazlar.