bugün

kısaltılmışı dehb olarak karşımıza çıkan bir tür rahatsızlık. çoluk çocuğun azgınlığına kuduzluğuna sık sık yapılan teşhistir aynı zamanda. tabi tıbbi merciler tarafından değil etrafı tarafından. hareketli çocuğun zeki olduğu düşüncesiyle aileler sanki övünür gibi "bizim oğlan hiperaktif" , "fazla zekadan oluyo ya" gibi yorumlar yaparlar. beyin aktivitesi yüksek olan kişilerde daha sık görüldüğü doğrudur ama rüzgar ne kadar deli eserse essin dümeniniz yoksa bi yere varamazsınız.

ayrıca sadece çocuklarda görülmüyor bu meret. 27 yaşında da bu teşhisi yiyebiliyorsunuz. ama bu yaşlarda bu rahatsızlığın hayatınızı nasıl etkilediğini gözlerinizle görebiliyorsunuz en azından bu da bana kalırsa tedaviyi kolaylaştırıyor.

belirtileri manik atak belirtilerine çok benzer olduğundan başta benim gibi unipolar depresif teşhisi alabilirsiniz. hafif düzeyde seyreden duygu durum dengesizlikleri ilaçla birlikte kolayca gider. fakat geriye dikkatsizlik ve hiperaktivite kalır. normalde bunların unipolar depresif tedavisi sonucu gitmesi gerekir. gitmiyorsa aynen zeytinyağı ve suyun ayrışması gibi ayrışır dehb'inizle unipolar depresifiniz.

sonra gülersiniz kendi kendinize. bu kadar kolay mıydı anasını satayım. ben yıllardır neden çektim bu kadar boku diye. tedavi olsaydım şu an nerlerde olurdum acaba diye düşünürsünüz. çünkü bu rahatsızlığın öğrenme zorluğu yaratması en tipik özelliklerinden. öğrencilik hayatımız daha iyi olabilirdi belki. şahsen ben en son ne zaman ders çalıştığımı bile hatırlamıyorum.

neyse dikkat eksikliğininbelirtileri:

-Kolaylıkla dikkatin dağılması, detayları gözden kaçırma, unutkanlık, sık sık bir aktiviteden diğerine atlamak
-Bir ana konuda odaklanmakta güçlük çekme
-Zevkli bir konu ile uğraşmadıkça, kolaylıkla bir aktiviteden bir kaç dakika içinde sıkılmaya başlamak
-Organize etmek ve işi tamamlamak veya yeni bir şey öğrenirken konuda odaklanmakta zorlanmak
-Bir aktivitede ya da bir görevi tamamlamak için gerekli olanlar nesnelerde problemlerle karşılaşmak veya ev ödevlerinitamamlayamamak, bazen gerekli eşyaları kaybetmek (ör., kalem, oyuncak veya gerekli evrak)
-Direk kendisine konuşulurken dinlemiyor gibi gözükmek
-Hayallere dalmak, kolayca zihni bulanmak ve yavaş davranmak
-Diğerleri kadar kolay bir şekilde bilgiyi işleyememek
-Talimatları net olarak takip edememek

hiperaktivitenin belirtileri :

-Otururken yerine duramamak ve kıpırdanmak
-Durmadan konuşmak
-Gördüğü şeylerle oynamaya çalışmak veya dokunmak
-Yemek yerken, okulda veya ev ödevi yaparken hareketsiz oturamamak
-Sürekli hareket eder halde durmak
-Sessiz iş ve aktiviteleri yapmakta zorluk çekmek

dürtüsellik te bu rahatsızlığın en belirgin özelliklerindendir. dürtüsel davrandığınız zaman şu gibi şeyler olabilir.

-Oldukça sabırsız olmak
-Birden bire uygun olmayan söylemlerde bulunmak, duygu ve hislerini kısıtlama olmaksızın sergilemek, sonuçları göremeden fiili hareketlere geçmek
-istedikleri şeyi beklemekte güçlük yaşamak veya oyunlarda sıralarını beklemek
-Sıklıkla etraflarındakilerin aktivite ya da sözlerini kesmek

kaynak: wikipedia

http://tr.wikipedia.org/w...eraktivite_bozuklu%C4%9Fu
aşırı mastürbasyonun sebep olduğu etkilerden birisidir.
Beni ritalin bağımlılığına mahkum etmiş rahatsızlık.
21 yaşında sahip olduğum rahatsızlık yerimde duramam amk.
bende vardir kesin. dikkat eksikligi var. hiperaktifimde.
bence en iyi tedavi konusmak. dostlarin. cunku psikologa gidip para veriyorsun seni dinlesin diye. oysa dostlarin para istemez. yanindadirlar.
odaklanma sorunu.
beyinin sürekli aktif olma hali.
(bkz: pınar kobaş)
Atalarımız şöyle tanımlar : " kırk tilki , kırkının da kuyruğu birbirine dolanmaz." bence başarısız insanların çoğu çok zeki. Odaklanamadıkları için başarısız oluyorlar. Mesela ben kpss' ye hazırlanıyordum bir saat önce. 90 artı alacağım falan. Hayaller hayaller derken yine kendimi watsap ve sözlüğe saldırıp , eşime dün izlediğim filmi anlatırken buldum. Bir yandan da kafamda çalıştığım konular ve televizyonda usb ile açtığım " the secret in their eyes" filmi var.
görülme sıklığı yetişkinlikte %4 civarındadır. özellikle hiperaktivitenin tetiklemiş olduğu dürtüsellik; tanı konulmamış veya tanı olsa da tedavisi için gerekli ehemmiyet gösterilmemişse kişide; öfke kontrol sorunları, yüksek hızla araç kullanmak, sabırsızlık, ani tepkiler gibi davranış problemleri görülür.
Çok küçük yaşlarda hiperaktivite damgası yemiştim ama bu benim umrumda olmadı. Küçük yaşlardan beri uyku bozukluğum bile var. Ve dikkat eksikliği durumu ise aslında her insan da az çok var olan durumdur. Günümüz insanının evrensel bir hastalığıdır.

Bu hastalıkları öyle yığınla ilaç kullanmayı gerektiricek durumlar olarak görmüyorum. Tabi çok ileri durumda olanlar istisna.

Bizim hiperaktivite dediğimiz duruma eskiler afedersiniz 'götünde kurt mu var.' Derler idi!.

Hal bu minval üzereykene, bu durumlarınızı fırsata çevirebilirsiniz. Bu tamamen size bağlı.
Mesela ben dikkat eksikliğim için tabi bu hayatımı etkileyen aman aman bi durum değil. Bol bol kitap okuyorum trance müziğim eşliğinde.

insanları psikolokların kucağına atıp sorada ilaç yığınlarının arasında bırakan sistemin tüm kirli çamaşırlarını ortaya çıkaracağız zamanı gelince.

En son dedemi götürdüm bi psikoloğa, direk ilaç, kadının ilmine saygımdan meseleyi uzatıp neyi ne kadar anladınız da ilaç verdiniz desem emin olun ciddi tartışırdık.
Daha sonra dedem bu ilaçları bi süre kullandı. Sonuç; daha beter oldu.

Sen kendinin ilacı olacaksın.

Sistemin konuştuğu artık yeter. Sistem kurbanı olduğumuz artık yeter.

Her insan kendi öz disiplininde ki sistemi oturtmalı. Yok efendim günde şu kadar bardak su için!!! Geçin bu işleri...

Sana lazım olan kaç bardak? Durumu özetlemiştir umarım.

Günümüz ilmi, büyük amcaların çıkarlarına hizmet ediyorken, bana kimse ilim şunu şöyle diyor demesin.
yıllarca çektim bu durumdan. hele ki hiperaktiviteden. bu nedenle küçük yaşta tanı konulması çok önemli.
Çözümü meditasyon olan sorunsal. Hatta meditasyon ortalama insandan bile daha dikkatli yapar sizi. Evet, bu kadar üstünde yazılmış çizilmiş tek çaresinin ritalin, concerta olduğu sanılmış bir bozukluk için çok basit bir çözüm gibi biliyorum. ama sorunu kesin olarak çözüyor.
(bkz: ritalin)
d. e.s. sendromu, eşlik eden tablo hiperaktivite'dir. odaklanmayı güçleştirir. takibi tutulan hastalıklardan olmadığı için genelde
üstün zekalı çocuklarda görüldüğü düşünülmektedir.
bazen tabloda dislekcia'da görülür. ( öğrenme güçlüğü, cümleyi eksik ya da tersten okuma )

yorum: lütfen çocuğunuzun sadece bedenini değil, kendisini de dinleyin.

gözlem hayatın kendisidir.
hemen üstün zeka sanmayalım çocuğumuzu sevgili ebeveynler başka sebepleride olur bu dikkat eksikliği ve hiperaktivite bende de vardı ,bunların tam olarak bir tedavisi yok ancak benim bildiğim kadarıyla kontrol altına alınabiliyor.dikkat eksikliğinin bir sebebi zihnin sürekli olarak bir düşünceden başka bir düşünceye geçmesi ve olaylar arasında sadece kendisinin anlayabileceği bağlar kurması,hiperaktiviteye gelirsek evet genel olarak zeki çocuklarda da görülse de gayet normal bir çocukta da görülebilir ayrıca yaramazlığı hiperaktiviteyle de karıştırmayınız.
Sinaps boşlukları arasında ki norotransmit madde eksikliği dikkat eksiliğine yol açıyor. Tam olarak tedavisi olmamakla birlikte ritalin , concerta isimli metil fenidat hcl içeriklik ilaçların kullanılması tavsiye ediliyor. Daha önce gittiğim psikolog sağolsun bunu fark edememiş ve tedaviyi anca yeni bitirebildik. kıyısından köşesinden de olsa zararın dondum. Ortalama 7 ay ritalin kullandım meğer ders felan dinlemiyormuş ben onu farkettim. Şuan kullanmayı bıraktım eski dikkat eksikliğimden eser yok diyebilirim. Tabi arada tekliyorum o kadar da olucak.

Şeker gibi kullanılmıyor tabi kırmızı reçete ile alınıyor yani psikiyatri servisine yönlendiriliyorsunuz kanınıza bakılıyor. Sonuçta aldığınız sentetik ilaç faydası olduğu kadar zararları , yan etkileri de var. Başta uykusuzluk , iştah kaybı gibi. 1 haftada 3 kilo verdiğim zamanlarım da oldu. 2 günde ortalama 1 saat uyuduğum zamanlarımda. Eşeği süper eşek yapıyor , eşeği at yapmıyor bu ilaçlar. Ve günde 10-20 mg arası doz kullanıyorsunuz fazlası sıkıntı. Zaten 10 mg satılıyor ülkemizde. Dehb hakkında bilgi yazacaktım ritalin concertaya geçtik aman neyse bilgi bilgidir öğrenin.
çocukluğumdan beri sahip olduğum hastalık. Hayatınız boyunca insanların bir kaç katı efor sarf edip onların yarısı kadar başarılı olmak çok ciddi bir yük. Bazen dikkat dağınıklığınız o kadar yoğun olur ki ölmek istersiniz, düşüncelerinizin hızına ağzınız yetişemez. insanlar sizi sürekli çok konuşan bir insan olarak bilir. Herkesin anlattığı her şeyle ilgili aklınıza gelebilecek bir olay vardır. Tüm bunlara rağmen devam etmeniz gereken bir hayatınız vardır. Siz organize olmaya, kafanızı toparlamaya çalışırken hayatınız geçer gider. Bu çok üzücü ve zor bir durum. Artık daha normal olmak için psikiyatristlerin verdiği ilaçları kullanmaya başlarsınız, onlar da sizi normalleştirmeye yetmez. Normal sizin için çok uzak bir kelimedir. Ömrünüz boyunca normalliğin zıttı bir insan olmuşsunuzdur. Bu yazıyı yazarken bile 50 kere düşünmüşsünüzdür. Offf sıkıldım bak. Yeter.
Aslında olmayan bir bozukluk. Amerikan ideolojisi size satıyor bunu.

not: din ve çomarlık değil Psikanaliz.
Zengin çocuğu hastalığı. Nedense.

Edit: üstteki yazarı tenzih ederim.
asıl ilacı adderall olan durum. türkiye'de temin edilmesi çok zor.
DEHB (dikkat eksikligi ve hiperaktivite bozuklugu) nedir?
Ilaclar tedavi mi kandirmaca mi?

Resmi teshis klavuzundaki semptomlara bakarsaniz bunlar 3 guruba ayrilmistir, bunlardan biri hiperaktivitedir. Hiperaktivite gurubunda ornegin sandalyede oturamaz, sandalyaden kalkar sirada duramaz gibi semptomlar listelenir.
Diger bir gurup dikkatsizdir. Cocuk dikkatini tahtada anlatilana vermez, ogretmeni dinlemez, akli, siir yazarmiscasina baska yerlerdedir. 3. gurup durtuselliktir. bu gurup benim en favori semptomumu icermektedir. cocuk ogretmenin sorusunu soru bile bitmeden boler. (bunu bana ne soracagini,soyleyecegini bildigim kisilere ben de surekli yaparim. sozu keser ve cevap veririm.)

Tum bunlarin ortak noktasi nedir? bunlarin ortak noktasi, altta yatan bir hastalik sureci degildir. bunlar ortak bir biyolojik kaynaktan ortaya cikmaz.

DEHB aslinda ogretmenini zora sokan ve ogretmenin cocuga dikkat gostermesine neden olan bir davranis bicimleri listesidir. psikolog ve psikiyatristlerin yaptigi, sinifta probleme yol acan, sirasi gelmeden konusma, baskasinin sozunu kesme, herseyi defterine yazmama, yanindakiyle konusma gibi onemsiz seylere bakmak oldu.

ve ilac satabilmek icin ogretmenleri bile buna ikna ettiler. ne ilac verilirse verilsin ister Ritalin, ister Adderall , ister Strattela olsun davranislari bastirir. bakiniz su ise, bir dozdan sonraki gun siniftaki ufak Can artik fazla bir sey yapmaz. ufak Can'in ortada bulunmasi daha kolay olmustur. Aslinda ufak Can artik eskiden oldugu kadar orada bulunamiyordur. cunku artik beyni psikiyatrik ilaclar tarafindan bastirilmistir. elimizde Ritalin, Adderall ve diger uyaricilarin nasil etki ettigini ispatlayan cokca bilimsel veri bulunmaktadir. sampanzelerde bircok arastirma yapildigi icin bir sempanzeyi ele alalim. onlarda cocuklar gibidirler. oyun oynamayi,arastirmayi severler. hatta birbirlerine sarilir ve operler. onlari bir kafese sokarsaniz 'cikmak isterler'. simdi bu sempanzelere bu psikiyatrik ilaclardan birini verirseniz ne olur ona bakalim.
Birbirleriyle oynamaya,tirmalamaya,sarilmaya,opusmeye, gulumsemeye ve kacmaya son verirler. artik " iyi bir kafese sokulmus" hayvan olurlar. Cocuklarimiza uyarici ilaclar verdigimizde de yaptigimiz aynisidir. Onlari "iyi kafese sokulmus" cocuklar yapariz.

Ilaclarin etkisi iclerine isleyebilir, neler oldugunu anlamayabilirler. bazi vakalarda ki bu tip derslerinde harfiyen tanimlanmamistir, cocuk zombi benzeri bir hale gelir. Cocuklarin cok genis yelpazede davranirslari olur.

gercekten gorebildiginiz seylerden biri cocugun pariltisinin kaybolmasidir. cocugun ruhu kendini ifadede bu ilaclar tarafindan tarafindan daha aza indirgenmistir. Cunku Ritalin,Concerta, Focalin, Adderall gibi ilaclarin cok cesitli tahrip edici etkileri vardir.

"" BU ILACLARIN NE KADAR KOTU OLDUGUNU GOSTERMEK, NE KADAR IYI OLDUGUNU GOSTERMEKTEN DAHA KOLAYDIR""

Herseyden once bu ilaclarin tumu buyumeyi bastirir. Bunuda bazi doktorlarin dusundugu gibi sadece istahi bozarak yapmazlar.

Bu bastirmayi normal buyume hormon devirlerini bastirarak yaparlar. Bu da cocugun tum buyume surecinin uyaricilar tarafindan aksatildigi anlamina gelir. O kadar ki;

""Hormon seviyelerini gosteren bir kan testi yaparsaniz ve buyume hormon seviyeleri normal cikarsa 'bu cocuk ilac almiyordur.'"'

Bu demektir ki bu ilaclari alan herhangi bir cocukta Beyin olmak uzere tum organlar normal bicimde gelismiyordur.

Bazi anne babalar cocuklarinin 178 olduklarini soyleyeceklerdir. Bu hicbir seyi kanitlamaz belkide cocuklari 193 cm olacaklardi.

Onemli olan sudur ki, sistemli arastirmalardan hic bir suphe olmaksizin biliyoruzki bu ilaclar toplumdaki insan buyumesini bastirmaktadirlar.

Bu ilaclar ayni zamanda oldukca bagimli yapicidirlar. DEA'nin (ilac idare yonetimi) 2.liste maddeleri arasindadirlar.

Bu listedeki maddeler tibbin en bagimli yapici maddeleri icin ayrilmistir.

DEA'ya gore morfinle, kokain ile ayni katagoridedirler.

Bu sadece bu ilaclarin bagimli yapici oldugu anlamina gelmez.
Ayni zamanda beyni agir sekilde etkiledigi anlamina gelir.

Bir ilac eger sizi bagimli yapiyorsa, beyninizi degistiriyordur.

Yapilan arastirmalar Adderall ve Ritalin gibi ilaclarin Amfetamin ve Metilfenidattan dolayi surekli ve muhtemelen hasar olustugunu gostermektedir.

Bu maddeler cok cesitli biyokimyasal degisikliklere sebeb olurlar. Bu fiziksel etkilere ek olarak;

Bu ilaclar psikiyatrik bakis acisindan tahrip edicidirler. bu ilacin etkilerini okursaniz ajite ve anksiyeteli bir cocuga vermeyin der. Buna ragmen doktorlar anksiyete ve ajinasyonu bu ilaclarla birlikte tedavi ederler.

Bu ilaclari alan bircok cocuk depresif olur. Bir cok cocuk.. ayrica bu ilaclarla uykusuzluk ve anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk yasarlar.

Ortalama cocuk doktorunuz veya dahiliyeciniz veya psikiyatristiniz tum bu yan etkileri ya bilmiyor ya da bunlarla ilgilenmiyor olabilir. Apati, uykusuzluk, anksiyete , depresyon hatta intihar yatkinligi gibi durumlarin Ilacin etkileri oldugunu farketmek yerine,
Siradan doktor bu durumlari cocugun problemleriyle iliskilendirir.

Ornegin cocugunuzun daha iyi notlar almasini
isteyip ona Ritalin , Adderall vermeye baslarsaniz ardindan cocuk uykusuzluk yasayabilir ve doktor cocuga clonodine gibi bir ilac verebilir. Bu ilac asla cocuklara verilmemelidir. Asla ritalin ve adderall'e birlikte de verilmemelidir.

Cunku kalp krizine sebeb olabilir ama doktor yinede ilaci verir. Artik cocuk iki tane psikiyatrik ilac aliyordur.
Uyku ilaci + apati ve umursamazliga sebep olan uyarici aliyodur.

Simdi cocuk depresifte gorulur ve ona bir de Antidepresan verilir.

Artik cocuga onu delirten 3-4 tane psikiyatrik ilac veriliyordur.

Birde cocuga anti psikotik ilac verilir, cunku psikiyatrik ilaclar cocuklari delirtir.
Uyarici ilaclar psikoza neden olur. 2-3'unu birden verirseniz cocuk oldukca ciddi problemler yasar.

(Dr. peter breggin)

(Psikiyatri denen seyin aslinda yarim asirdan fazla zamandan beri tamamen ilac sirketlerinin elinde olmasi ve o sektorun ezberlettigi egitimleri gorup psik.doktor yetismesinden oturu sasirilmayacak bir durum. Ama peter breggin gibi vicdan sahibi , ilaclara tamamen karsi cikan psikiyatristler bizleri (kotulukleriyle degil, iyilikleriyle ve cesaretleriyle) sasirtiyorlar.)
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, çoculukta ortaya çıkan ve erişkin dönemde de devam eden bir bozukluktur. Dikkat eksikliği, hiperaktiv davranışlar ve tepkisel davranışlar en belirgin problemlerdir. Erkeklerde görülme sıklığı daha yüksektir. Toplumda görülme sıklığı yüzde 3 ila 5 civarındadır. Yetişkinlik döneminde, çocuklukta görülen belirtiler azalır ve bazı hallerde yok olur.
eski sevgilimin sahip olduğu bozukluk. çocukken ortaya çıkıp ergenlikte süren, tedavisini uzun süredir aksatmayan biriydi. en önemli belirtiler, ders çalışmada güçlük ve dürtülerini, isteklerini tutamamaları bir şeyleri kontrolsüz yapmaları. sürekli bir halde ayak sallama, el ve kol hareketleri sıklıkla görülür. ailenin belirlediği sınırlara güçlükle bağlı kalırlar. hırsızlık, çok yemek yeme gibi çocukluktaki dürtüsel davranış türlerinden herhangi biri olabilir. çeşitlidir. erken fark edip tedavisine erkenden başlandığında en geç ergenlik bitimiyle son bulması mümkün. elbette sadece ilaçla değil. çünkü ortaya çıkması biyolojik ağırlıklı olabildiği gibi çevresel etmenlerin de önemi büyük. eğer küçükken tedavi edilmezse yetişkinlikte dikkat eksikliği devam etmekte (çocukluktaki kadar yoğun olmayan düzeyde) ve öfke sorunları baş göstermekte.

erkek arkadaşımın üniversitede mühendislik okumaya kadar geldiğini düşünürsek, uyumlu bir sürece sahipti. zorluğu sınav zamanları ortaya çıkar, genel olarak dikkatini toparlayamadığından ve uzun süre aynı yerde kalmanın verdiği sıkıntıdan dolayı çalışamadığı ve bu yüzden yapamadığı ders sayısı çoktu. staj zamanı en aktif çalışanlardan biriydi ve mutluydu. ben meslek hayatında çok başarılı olacağına emindim. aktif olarak bir iş yapabilmeye en uygun insan olabilirdi.

sosyal olarak aktifti ve konuşurken çat çat konuşması güzeldi. yani sosyal maskelerle kaplanmaması ve kendisini ve amaçlarını daha net göstermesi çok iyiydi. bu durumun bazı olumsuz sonuçları da vardı. her şey ilk akla geldiği gibi söylendiğinde bazı durumlar için toparlaması zor olabiliyordu. ama bu gerçeği kabullenip buna göre düşünmeye alışmıştım.

bu sadece bende değil, birini sevdiğinde özellikle dikkat ettiği bazı şeyler vardı ve onları mutlaka yapması gerekirdi. istediği şeyleri yapma konusunda çok daha güçlü bir dürtüsü vardı. bazen esneklik sağlanabilecek konularda bu konuda kendisini fazla yorduğunu görmüştüm. sonucu çok ağır bile olsa kendi istediğini yapmadan içini rahat ettiremiyorduk. ama örneğin bu konuda, harika bir sporcuydu. istediği ve kendi belirlediği şeylere sadıklık konusunda harika olduklarını gözlemledim.

aniden kavgaya girebilirler yine herkese göre değişebilecek olan geçerli sebeplerden. konuşup sakinleştirme olayı normal bir insana göre onlarda daha az etki eder. kafasında bir olay varsa, hiç alakası olmayan bir durumda örneğin siz nasılsın dediğinizde o olayı anlatabilir. ne alaka şimdi, ne oldu diye düşünürken zaman geçer ve başka bir konuda yine oraya geri dönüş yapar. aslında bu bozukluğa sahip olan insanlar sorunlarını ya da kafalarında dönen şeyi hem kendisine hem karşıdakine kolayca fark ettirebilme açısından oldukça iyiler. bu bozukluğa sahip olmayanlar için, bu biraz zor. üzerini kapatabilir, yok sayabilir, hakkında yalan söyleyebilir. ama bu insanlarda bu daha az görülebilir. duygu düzenleme stratejilerini geliştirmek burada en önemli detay olsa gerek.

dürtüsel davranışlar riskli davranışlara sebep olabilir, alkol alma, riskli cinsel beraberlikler gibi. ilaç kullanımları varsa bunlar normale indirgeyebilir, kullanılan ilaçla alkol zaten alınmamalıdır.

zor gibi görünse de ben çok eğlenceli bir yaşam tarzı görmekteyim onlarda. bugünlerde kendisi, uzun bir aradan sonra ulaştı ve kafasında dönüp dolaşan bir şeyi çözümleyememesi, yakınlarının bu konuda yardımcı olamamasını açıkladı. bir de beraberliğimize dair bir şey derdinde değilim dedi. söylediklerinin hepsi yalan olsa bile yarına tüm doğruları öğrenebileceğimi ve kötü niyetli olmayacağını bilerek onun yanında olacağım.

kendisi bana çok şey kazandıran ve her şeyi maskeyen hayat tarzlarından bir süreliğine beni uzaklaştırmış olan bir insandı. ilişkinin bitimi kendi bozukluğuyla ilgili olmayan bir konudaydı. bir konuda farklı tarzlarda olduğumuzu fark edip ayrılmıştık. ayrıldıktan sonra da üzüntü ve öfkesini pek kontrol edebildiğini söyleyemeyiz. fakat bunun karşıya zarar verme amaçlı olmaması beni bu insanlara daha yakın kılıyor. duyguları kontrol etmenin ve düzenlemenin daha iyi yolları öğrenilebilir ama eminim hepimiz farklı seviyelerde bunları uygulayabiliriz. ben %30unu uygularken, bir başkası %45ini uygular. normal bir seviyeye gelebilmek için bu bozukluğa sahip olan insanların daha fazla güç sarf ettiklerini söyleyebiliriz.

terapiyle çok güzel yerlere ulaşılabilir. eştanısı da olabilir bu bozukluğun. benim anlattığım kişi sadece bir kişiydi, kişilik faktörleriyle de karışık anlattım. herkeste farklı etkileri gözlemlenebilir. önyargıyla bakılacak bir yanı olmadığını anlatmaya çalıştım. hem de eski sevgili gibi bir durum söz konusuyken bile kendisi hep iyi hatırlanır. size iyi gelmeyen insanlar da olabilir, herkes kendisi dürtüsünü farklı şekillerde yansıtıp canınızı sıkabilecek şeylere de sebep olabilir. ama ufacık bir uyumla bile hayata renk katabilecek insanlardır, sadece anlaşılmalarıyla bile çok şey değişebilir. tedavi, terapi ve hayata daha işlevsel dönmeleri umuduyla diyorum. sizi seviyoruz.
bende ciddi anlamda bacak sallama, eğer oturulan sandalye dönen ya da sallanan sandalye ise sürekli hareket etme, sabit yerlerde oturuluyorsa sık sık ayağa kalkıp bir yerlere yürüme isteği yapıyor. şehirler arası otobüs yolculuğu yapamıyorum, çünkü o kadar süre oturamıyorum. kitap okurken sık sık hareket etme istekliliği nedeniyle konsantrasyon sağlayamıyorum. uzun süren ders, sunum ve toplantı gibi etkinliklerde 10-15 dakikadan fazla dinleyemiyorum.

bunun çözümü için elimden gelen her şeyi yaptım diyebilirim. ancak ne yazık ki çözümü bulamadım. ben de başarabilen insanların deneyimlerini merak ediyorum açıkçası.
Hiperaktivite ve dikkat bozukluğu, genellikle çocukluk döneminden başlayarak hayat boyu devam edebilen bir durumdur. Bu bozukluk, bireyin yaşamını çeşitli şekillerde etkileyebilir ve işlevsellikte zorluklara neden olabilir. Bu nedenle, uzmanlar bu durumu tanımlamak ve tedavi etmek için çeşitli yaklaşımlar kullanır.

Psikiyatristler, hiperaktivite ve dikkat bozukluğu tanısını koymak için genellikle DSM-5 gibi tanısal kılavuzlara dayanır ve semptomların sürekliliğini ve şiddetini değerlendirirler. Tedavi sürecinde ise ilaç tedavisi, psikoterapi ve eğitim yöntemleri gibi farklı yaklaşımlar kullanılabilir.

Psikiyatristlerin yanı sıra klinik psikologlar da hiperaktivite ve dikkat bozukluğunun değerlendirilmesi ve tedavisi sürecinde önemli bir rol oynarlar. Psikologlar, bireyin zihinsel süreçlerini değerlendirir, psikoeğitim ve davranışsal terapiler gibi müdahaleler sağlar ve hiperaktivite ve dikkat bozukluğu ile ilişkili sorunları yönetmek için destek sunarlar.

Tanıkların deneyimleri de bu konuda önemlidir. Özellikle ebeveynler, öğretmenler ve arkadaşlar, hiperaktivite ve dikkat bozukluğu olan bireylerin günlük yaşamlarını ve davranışlarını daha yakından gözlemleyerek, bu durumu anlamamıza yardımcı olabilirler. Bu tanıklıklar, bireylerin sosyal ve eğitim hayatındaki zorlukları, duygusal deneyimleri ve başa çıkma stratejilerini daha iyi anlamamıza katkı sağlar.