tutku , macera , uğruna ölünebilecek bir amaç, fakirlik, ekmeği bölüşmek, dostluk hem de en harbicisinden,insanlık, aşk *, yardımseverlik,uçsuz bucaksız yollar, fakir bir kıtanın güzel insanları, motorsiklet ve özgürlük hem de en rüzgarlısından....gibi kavramlarla betimlenemeyecek kadar geniş, ancak bu kavramları kafaya kazıyacak kadar da hoş bir filmdir..
filmin kahramanları gezdikche, gördükche yerinizde oturup öylece bakakalmak, hayatınızın sıradanlığını size hatırlatır, bir maalesef parantezinde.
...ve bir söz verdirtir kendinize, bir gün o kıtaya gidilecek ve o yollarda, ruh ehlileştirilecektir... *
ernesto guevara de la serna gibi bir adam olmayı kolay sananlar için yapılmış film. herkes "ne var lan, ben de devrim yaparım. önemli olan lider ruhunu taşımak, komunizm düşüncesini benimsemek." diyenlere "sen ordaki cüzzamlı hastalarla o kadar yakından ilgilenebilir misin? sen onlar için amazon nehrini geçebilir misin? önemli olan insan olmak insan!" demezler mi?
bir efsanenin hayatını anlatmak konusunda çok fazla bir şey beklenmeden izlenmelidir.film tamamen basit , sakin olarak ilerler.yıkık dökük bir motorla çıkılan uzun yollar, yollarda tanışılan insanlar, kazalar, kavgalar.. hep sakin bir havayla anlatılır.
che'yi oynayan aktör che'ye pek benzemesede başarılı bir filmdir.izlenmelidir.
yönetmenliğini walter salles'in yaptığı, ernesto che guevara* ve arkadaşı alberto granada'nın güney amerika yolculuğunu anlatan filmdir..bir bakıma, che'nin dünyayı ve uğruna hayatını adadığı insanları tanıma yolculuğudur..
Elbette ki filmin geneline hakim olması beklenen duygu özgürlüktü. Beklendiği gibi de oldu aslında. Toplumun kabul görmüş ritüellerine karşı koyabilme cesareti gösteren 2 arkadaş, sıradışı bir yolculuğa çıkıyor. Belki Alberto için değil ama en azından Ernesto için özgürlüğün altında yatan temel duygu dürüstlük. O, en söylenmeyecek yerlerde, en söylenmeyecek doğruları söyleyerek; inandığı gibi yaşayarak veriyor özgürlük savaşını.
Sınıflar arası uçurumu sulandırmadan ve duygu sömürüsü yapmadan içtenlikle anlatıyor bu film. Bizi alıp götürüyor başka diyarlara. Şehrin koşuşturmasından, grilikler dünyasından, gürültüden, faturalardan, kısacası gündelik hayattan uzaklaştırıyor. Belki de dünya gerçekleriyle yüzleşmeye zorluyor.
Che'nin günlüklerinden yola çıkarak Alberto Granado'nın yazdığı kitaptan uyarlanan; 1952 yılında 23 yaşında bir tıp öğrencisi Buenos Aires'in varlıklı kesimlerinde yaşayan Ernesto ve 29 yaşındaki biyokimyacı arkadaşı, Alberto Granado'nun motorsiklet sırtında yaptıkları yolculuğu, seyehat boyunca gördükleri farklı latin amerika'yı ve iki arkadaşın bu farklı latin amerika ile kaynaşmasını anlatır film.