bugün

Che'nin günlüklerinden yola çıkarak Alberto Granado'nın yazdığı kitaptan uyarlanan; 1952 yılında 23 yaşında bir tıp öğrencisi Buenos Aires'in varlıklı kesimlerinde yaşayan Ernesto ve 29 yaşındaki biyokimyacı arkadaşı, Alberto Granado'nun motorsiklet sırtında yaptıkları yolculuğu, seyehat boyunca gördükleri farklı latin amerika'yı ve iki arkadaşın bu farklı latin amerika ile kaynaşmasını anlatır film.
Elbette ki filmin geneline hakim olması beklenen duygu özgürlüktü. Beklendiği gibi de oldu aslında. Toplumun kabul görmüş ritüellerine karşı koyabilme cesareti gösteren 2 arkadaş, sıradışı bir yolculuğa çıkıyor. Belki Alberto için değil ama en azından Ernesto için özgürlüğün altında yatan temel duygu dürüstlük. O, en söylenmeyecek yerlerde, en söylenmeyecek doğruları söyleyerek; inandığı gibi yaşayarak veriyor özgürlük savaşını.

Sınıflar arası uçurumu sulandırmadan ve duygu sömürüsü yapmadan içtenlikle anlatıyor bu film. Bizi alıp götürüyor başka diyarlara. Şehrin koşuşturmasından, grilikler dünyasından, gürültüden, faturalardan, kısacası gündelik hayattan uzaklaştırıyor. Belki de dünya gerçekleriyle yüzleşmeye zorluyor.
insanin icini oksayan, ulan keske ben de onun yerinde olsaydim dedirtecek olan guzel ispanya yapimi film.
(bkz: che guevera)
yönetmenliğini walter salles'in yaptığı, ernesto che guevara * ve arkadaşı alberto granada'nın güney amerika yolculuğunu anlatan filmdir..bir bakıma, che'nin dünyayı ve uğruna hayatını adadığı insanları tanıma yolculuğudur..

che'nin "el che" olmdan önceki hali..etkileyici..
(bkz: gael garcia bernal)
bir efsanenin hayatını anlatmak konusunda çok fazla bir şey beklenmeden izlenmelidir.film tamamen basit , sakin olarak ilerler.yıkık dökük bir motorla çıkılan uzun yollar, yollarda tanışılan insanlar, kazalar, kavgalar.. hep sakin bir havayla anlatılır.

che'yi oynayan aktör che'ye pek benzemesede başarılı bir filmdir.izlenmelidir.
cüzzamlı insanlarla olan ilişkileri insanı zamanımız doktorlarından utandırır.
ernesto guevara de la serna gibi bir adam olmayı kolay sananlar için yapılmış film. herkes "ne var lan, ben de devrim yaparım. önemli olan lider ruhunu taşımak, komunizm düşüncesini benimsemek." diyenlere "sen ordaki cüzzamlı hastalarla o kadar yakından ilgilenebilir misin? sen onlar için amazon nehrini geçebilir misin? önemli olan insan olmak insan!" demezler mi?
che guavera'yı gael garcia bernal'ın canlandırdığı film. ayrıca alberto granado'yu canlandıran rodrigo de la serna che'nin bir kuşak sonradan kuzenidir.
filmde en akılda kalıcı sözler ise che'nin okuduğu bir kitaptandı:

"bölünemeyecek kadar azız" diyor
"her şey bizi birleştiriyor
hiçbir şey bizi ayırmıyor."
tutku , macera , uğruna ölünebilecek bir amaç, fakirlik, ekmeği bölüşmek, dostluk hem de en harbicisinden,insanlık, aşk *, yardımseverlik,uçsuz bucaksız yollar, fakir bir kıtanın güzel insanları, motorsiklet ve özgürlük hem de en rüzgarlısından....gibi kavramlarla betimlenemeyecek kadar geniş, ancak bu kavramları kafaya kazıyacak kadar da hoş bir filmdir..

filmin kahramanları gezdikche, gördükche yerinizde oturup öylece bakakalmak, hayatınızın sıradanlığını size hatırlatır, bir maalesef parantezinde.

ve bir söz verdirtir kendinize, bir gün o kıtaya gidilecek ve o yollarda, ruh ehlileştirilecektir... *
(bkz: küba) devrimcisi (bkz: che guevara), en yakın arkadaşı alberto granadoyla birlikte henüz 23 yaşındayken motosikletle tüm güney amerika'yı dolaşmasını konu alan harika bir filmdir.
mezuniyetlerine kısa bir zaman kala arjantin, şili, brezilya ve peru'yu kapsayan uzun bir maceraya çıkan iki arkadaşın bu yolculukta, güney amerika'nın içinde bulunduğu sosyal problemlerle karşılaşması ve gerçek dünyanın çok daha farklı olduğunu görmesi sayesinde de küba devrimini getiren bir yolculuktur bu.
izlenmesi gereken film.
popülist yaklaşımla çekilmemiş bir film.
bugün che nin kapitalist güçler tarafından iyice şekile sokulup, karizmatik bir hale getirilmesi ve ardından t-shirt, kolye şu bu üzerine basılmış resimlerini gördükçe sinirleri zıplayan biri için izledikten sonra iyi oldu be dedirtir. işte bu adamlar bi zamanlar devrim falan yapmıştı, geçti artık o günler anlayışından, ezberlerden uzakta bir şeyler bulabilirsiniz bu filmde çünkü bugün de yaşanan gerçekler oluşturuyor hikayesini.
popülist yaklaşımla çekilmiş film.

filmin felsefi boyutu ve detaylarıyla daha çok uğraşılabilirdi. çok hafif ve light bir şekilde sunulan latin amerika gerçekliği daha hard ve ağır bir şekilde verilseydi, insanlar orta sınıfın devrimciliğinin üzerine daha belirgin fikirler edinebilirdi.

bu açıdan çok eleştirilebilir. ancak "batıcı sinema endüstrisi" / "devrimcilik" oranında herhalde 1'e yaklaşılması gerekiyordu bu filmin tüm dünyada duyulabilmesi için.

çünkü film ancak bu açıdan kabul edilebilir.
--spoiler--
- Bu gece buluşalım mı?
+ Annem ayrılmamız için Meryem Ana'ya adak adadı. Durum o kadar kötü yani
- Ailen şunu bilmiyor. Elmasları ne kadar derine gömersen, korsan almak için o kadar kararlı olur.
+ inan bana bu elmasın alınmaya itirazı yok.
--spoiler--
(bkz: motosiklet günlüğü).
Size bir resim gösterir ve örneğin gece çekildi; dersem, ya bana inanırsınız ya da inanmazsınız, bu beni ilgilendirmez; fotoğrafladığım sahneyi bilmiyorsanız benim söylediğime alternatif bir gerçek bulmanız zordur. Şimdi sizi benimle, eskiden olduğum benle baş başa bırakıyorum.

[Ernesto De La Serna , Motosiklet Günlüğü]
--spoiler--
- bu yaptığımız yolculukta farkettim ki mial...çok fazla haksızlık var, ha?
--spoiler--
mükemmel bir film.

ardından che part 1 ve 2 de izlenirse kronolojik sırada hardcore devrim gecesi yaratılabilecek filmlerin ilki.
--spoiler--
gerçekten yalın ve çok kaliteli bir film..
che guevara'nın, nasıl che guevara olduğunu anlatıyor filmimiz..
film kısaca, che guevara ile doktor arkadaşı alberto granado'nun 10.000 kilometreyi aşan yolculuklarını ve bu yolculu esnasında gördükleri haksızlıkları anlatıyor..
bu filmde her şeyden önce insan che'yi görüyorsunuz..
astım hastası che'yi, aşık che'yi, çapkın che'yi.
ama ilerde olacakları da görüyorsunuz. çünkü bu yolculuk yüzünden che guevara oluyor ernesto.
çok hoş sekanslar var filmde. işte bu che diyorsunuz. doğum gününü hastalarla geçirmek için hastalığına rağmen karşı kıyıya yüzerek geçmesi, cebindeki parayı fakir bir çifte vermesi.. ve daha nicesi var filmde.
oyunculuklar çok çok iyi.. che'yi oynayan gabriel garcia bernal kendinden beklenenden iyisini yapıyor.
alberto granado'yu oynayan rodrigo de la serna ise tam anlamıyla yaşıyor rolünü. kendisi che guevara'nın akrabası zaten..
müziklerde gustavo santaolalla imzası var, yoruma gerek yok sanırım.
son olarak filmin sonu ile ilgili de bir iki kelam etmek isterim. tam olarak mükemmeldi.
özellikle alberto granado, che'nin uçağını izlerken fondaki müzik, ve che'nin uğurlarına yola çıktığı insanlar kısmı çok iyiydi.
ama tam da o sahneden sonra gerçek alberto granado'nun son sahnede uçağa bakarken görülmesi ise anlatılamayacak derecede güzel bir sahneydi.

--spoiler--
yanlışım varsa düzeltin ama başroldeki adamın

che nin görünüşüyle alakası yoktur uzaktan yakından.

http://upload.wikimedia.o...4%9F%C3%BC_%28film%29.jpg

bruce lee yi temsil eden adamlar orjinaline ne kadar benziyordu oysa.
film müziği gustavo santaolalla yaptığı , hem filmi hem müzikleri güzel olan çok az çalışmadan bir tanesi the motorcycle diaries. film müzikleri şurdan dinleyebilirsiniz.

http://ku-ba-ba.blogspot..../...ies-2004-gustavo.html
Esas filmi iki kısma ayıra biliriz birincisi küçük burjuva che guevara'ın devrimci che'ye dönüşmesi hikayesi diyebiliriz. Esas che'nin çoğumuz gibi dans edemediği, yine çoğumuz gibi çapkınlık yapmaya çalıştığını (ya da yapamaz dayak yeme noktasına gelir ) çoğumuz gibi futbol oynamaktan zevk almasını anlatır. Yani che'nin hepimizde yer alan insanı önünü işler.
ikinci kısmını che'nin pek çoğumuzda olmayan insan sevgisini, adelet anlayışını gösterir. Sevgilisinin kendisine verdiği paraları hastalanmasına rağmen harcamaması; komünist olduğu için yoldaşları öldürülen , topraklarına el konulan hayatlarına devam etmek için sadece madenlerde çalışmak zorunda kalan madenci çifte vermesi en ince örneğiydi.başka ince bir nokta ise peru'da hastaları ile sağlıklı hemşireleri, rahibeleri dokrorları ayıran amazon nehriydi.filmin sonlarına doğru insan rahatsızlanmaya başlar komünist olduğu için sadece madenlerde çalıştırılmak zorunda kalan insanlar , madenlerden çalışan insanlara hayvan muamelisi yapan patronlar, kendi topraklarında katledilen daha sonra topraklarına el konulan Perulu yerliler, sağlıkları ile hastaları ayıran adaları gördükçe insanın kanı daha hızlı akmaya başlar. En sonunda Latin Amerika gitar ezgileri karşında portleri çıkınca artık siz eski siz değilsiniz.
Yine bugün bile yaşadığımız şehirlerde ,gölgelerde, semtlerde sağlıkları ile hastaları, fakirleri ile zenginleri bir birinden ayıran o amazon nehrilerini birleştirmek istediği için che che'dir. Biz sadece Ahmet, Reşat , baran'ız. Biz sadece dünyayı bizim yürüdüğümüz caddelerden ibaret sanırken yan tarafımızda ki aç insana baktığımız halde görmediğimiz için basit, küçük insanız. Bizi diğerleriyle ayıran amazon nehirlerini aşmadığımız için korkağız , onursuzuz. evet bugün bu sistemin çarklarını döndürdüğümüz için zenginle fakir arasına sağlıklılarla hastalar arasına set çekmesine katkı sağladığımız için her birimiz birer aciziz. filmin başında kafede alberto'nun che'ye gösterdiği yaşlı adam gibi hiçbir işe yaramayan , uyuklayan çevresinde ki insanlardan bi haber sadece bir et yığını olacağız.
senaryo ve diyaloglar açısından güzeldir. eksikleri var hem de es geçilecek cinsten değil. başrol oyuncusunun uzaktan yakında ernesto ile alakası yok, hiç benzemiyor. film fazla abartılmış, şaşalı; saptırılmış -ama bunu anlayabilirim-. gerçek macera, filmdekine nazaran daha sadedir.
che guevara nın siyasi görüşünün oluşmasını sağlayan,arkadaşı alberto ile çıktığı latin amerika gezisinde yaşadıkklarını anlatan muhteşem bir film.