bugün

Kendini sevmemekle alakalı bir durum.
daha doğrusu ise toplum tarafından değersiz hissettirilmek.
Zor bir dönemden geçerken 10 yıllık dostların, 8 yıllık sevgilinin dahi kaçtığı görülünce hissedilen durum...
1 yıldır ailevi beni çok zorlayan bir durumla uğraşıyorum. Başlarda insanlarda olaya dair oluşan merak içeren sorular olay stabil ve sıkıcı bir hal almaya başlayınca yerini her karşılaştığımızda 'canını sıkmamak için sormuyorum ama.. ' veya 'ne diyeceğimi bilemiyorum hiç' cümlelerine bıraktı. Yahu bir kişi de gerçekten değer verip nasılsın veya nasıl hissediyorsun? demiyor.. Ben o kadar değersizmişim ki meğerse.. Benim her akşam kendi kendime bunalıma girip yalnızlık hissiyle ağlayarak uyumam o kadar kimsenin umrunda değil ki... Onca yıl dostum sandığım herkes sadece ben çabaladığım için yanımdaymış..
Yıllardır süren hayal kırıklığı ve depresyon sebebiyle oluşabilen durum.
Bazı insanların size yaptığı şeydir, bunu yapanları Allah'a havale ediyorum, başka diyecek hiçbir şey yok.
Size bunu hissettiren kişi kim olursa olsun uzaklaşın. Kimse sizden önemli değil.

Bir de size biri değer vermedi diye bu sizin değersiz olduğunuz anlamına gelmez. Hayat insana en çok da sevilmek ve sevmek zorunda olmadığını öğretiyor. Zor oluyor belki ama alıştığınız zaman özgürleşiyorsunuz.
Normaldir. Kendini değerli zannetmek kadar normal. iki hal de gelir gider arada. Değerli olmadığını kabullendiği zaman insan, osurduğunda bile doğaya ve varoluşa katkıda bulunduğunu düşünüp kendini değerli hissedebiliyor. Çok pratik ve kolay bir tedavi gibi değil mi! Değersiz olduğunu kabul etmesi için insanın, sahip olduğunu düşündüğü, değerli zannettiği her şeyden vazgeçmesi gerekiyor. En azından kafada. Toplum bireyleri için oldukça zor bir iş.

Değer toplumsal, sosyal bir olgudur. insanın kendisine ait olamaz, insan özgürleşip doğada kendini değerli kıldığında, basit her oluş törenle ve ayin yapar gibi yaşanmaya başlar, insan bu ağırlığa katlanabilmek için yeniden, önce kültürü, daha sonra canlılar ile birlikte toplumcukları oluşturmaya başlar ve emek gizemli bir şekilde çıkar gelir, aslında var olmayan bireysel değerinizi size bağışlar..

Emek yücedir (kutsal kelimesi ile birlikte bu kelimeden hiç hoşlanmıyorum.) insanlar değerli olmaya da başlasalar, yozlaşmaya da başlasalar, emek çürüdüğü ölçüde toplumlarıyla birlikte çürürler. Aslında bu yüzden yozlaşmaya müsait Olan kutsallık anlayışının yerine materyalistler, emeği koyabiliyorlar sanırım, neyse konu dağıldı..

Hepimiz birer hiçiz! Felsefeye de, psikolojiye de, sosyolojiye de, siyasete de, bu noktadan başlamak gerek.
insanların da sizi değersiz görmesine sebep olur. değersiz hisseden adam hiçbir şeye hakkı yokmuş gibi hisseder, çok çekingen tedirgin davranır bu da onu kasıntı biri gibi gösterir. Halbuki bu algısını değiştirse daha doğal olsa hem kendi değerini başkasının ölçmesine izin vermeyecek hem de diğer kişiler tarafından daha fazla saygı görecek. Mesele bizim kendi hakkımızdaki duygu ve düşüncelerimiz gerisi boş.
hissedilen değil hissettirilendir.
özen gösterdiğin insanların sana aynı özeni göstermediğinde bu his çamur olup üstüne yapışır.
acaba karakterleri mi böyle, ince düşünemiyorlar mı derken bile onları düşünüp değersizliğini kabul etmek istemezsin.
böyle durumlarda çamurun içinde debelenip yeterince üzüldüğüme karar verdiğimde o bataklıktan çıkıp bir güzel temizlenmeyi, misler sürünmeyi, sonra kendimi öpmeyi öğrendim.
çünkü evet, birileri için değersiz olabiliriz ama hayatınızı birileri değil siz yaşıyorsunuz.
Yok olup gitsen de kimsenin umrunda olmayacağını bilmektir...

ilerlerken hayat denen çizgide
bu kişi daha kendi karakterini oturtamamış kişidir.
kendi değerinizi kendiniz belirlersiniz.
birinin size değer vermesi sizi değerli kılmadığı gibi, değersiz de kılmaz.
size değer vermeyen insana yol verir devam edersiniz, böylece kendinize olan saygınızı ve kendinize verdiğiniz değeri korumuş olursunuz.
Kendini başkası yüzünden değersiz hissetmenin sebebi onay ihtiyacından kaynaklanır.
kendinizi ne zaman ön planda tutmaya başlarsanız o zaman "değerli" olursunuz. böylece kimseden "değerli" olduğunuz onayını alma ihtiyacı da duymazsınız.
Yaşadığım en saçma, en barbat duygulardan biri!

Size bu hissi yaşatan insanları hayatınızdan çıkarın arkadaşlar.
Alıştırdılar bu duygu-duruma sıkıntı yaşamıyorum pek.
Şafak sökerken dünyana,
Hiçbir anlam taşımadığını anlamaktır,
sessiz kalbinin hıçkırıklarında...
O kadar yoruldun ki bu duygudan. Her gittiğim yerde bunu iliklerime kadar hissetmekten. Kimin gözüne baksam bunu görmekten. Niye yaşıyorum bilmiyorum. Ne yapıyorum, ne için çabalıyorum. Bu çırpınışlar kim için, kendim için olmadığı kesin. Kimi bekliyorum hala.
Kısmen değersiz hissetmek olarak yazmak istiyorum. Heyecanla, dürüstçe mutlulukla yapılan verdiğim şeylerin tam karşılığını alamamak ne üzücü. Hep bir bahane hep bir üste çıkma durumu ile karşılaşılır bu tür duruma düşen insanların başına. Bir çok nedeni olabilir lakin daha önce sizin yaptığınız ya da yaptığınıza benzer şeyleri bir başkası da yaptıysa değeri düşer bunu unutmayın. Hissedersiniz üzülürsünüz lakin arada belli edersiniz. Bu ise en yürek yakan hadisedir. iyilikle kalın.
Gerçekten çalışıyor ve üretiyorsanız, seviyor ve seviliyorsanız, en önemlisi iyilik yapıyorsanız mümkün değil o duyguyu yaşamak.
Alıştık artık. Buna Çocukluk dönemi geçirilen sorunlar yol açıyor. Yıllar geçse de bırakmıyor yakanı.
Her insan kendi içinde ayrı bir dünyadır. insan olan değerlidir. insan olun. iyi geceler.
hissetmiyorum öyleyim.
Kendi kendinize bunu yapamazsınız, biri size bunu hissettirir. Böyle durumlarda o kişiye sırtınızı dönmek yeterli olacaktır.
Boyle hissettiginiz yerlerden aninda arkaniza bile bakmadan kaciniz eger kacmazsaniz bu his icinize isler, durdugunuz her dakikada hortum gibi sizi icine ceker.
Hiçbir şeyin umrumda olmaması da beni değersiz kılar mı?

“Evreka” diye bağırın ve içinizdeki gamsızı bulun.
Değersizlerin arasına düştüğünüzü gösterir.
Kötüdür.

insanı değerli yapan da değersiz yapan da kendisiymiş meğerse.