bugün

önem, kıymet, anlam, özellik.
Biz, insanları kendi değerleri için değil, bizde buldukları değerlerden dolayı severiz.(Byron)
insanları hayvanlardan ayıran ozelliktir. deger kavramını bir tek yasar hayvanlar icin degerli degersiz yoktur ama bir yunus 7 yasındaki bir cocugun zekasına sahip oldugu soylenir. *
bir felsefe terimi. kuçuradi ve sevenlerinin dilinden düşürmemesi muhtemel olan bu terimle ilgili olarak eski bir çalışmadan alıntı yapılabilir.

"ionna Kuçuradi , "değer" e şöyle yaklaşır: "Bir şeyin değeri" derken genel olarak anladığım, o şeyin kendisiyle aynı türden şeyler arasındaki özel yeridir. Örneğin; "insan" türünü ele alalım...insan türüne canlılar arasındaki özel yerini veren, yani insan türünü diğer canlılardan farklı yapan özellikler toplamı insanın "değer" idir. Aynı şekilde, bir insanı diğer insanlardan; bir olayı diğer olaylardan; bir sanat eserini diğer sanat eserlerinden ayıran özellikler toplamına da o şeyin(veya olayın,kişinin,sanat eserinin) "değer"i denir.

Bu açıdan bakıldığında "Değerlendirme" , sözü edilen kişi, olay veya sanat eserinin "değer"ini ortaya koymak,farketmek veya dile getirmektir.
Fakat "değerlendirme" yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar da vardır.
Zira, değerlendirme yolları üçe ayrılır:

a)Değer Atfetme:

"Değer atfetme"de kendisine değer atfedilen şey, değer atfedenle olan özel ilgisi nedeniyle "değerli" görülmektedir... Söz konusu edilen şey, kendi dışında olan bir nedenden dolayı değerli ya da değersiz görülmektedir" (Kuçuradi 1998a: 30). Değer atfetmede, bir şeyin değerli olmasıyla önemli olması birbirine karıştırılmakta; değer atfetme durumunda söz konusu olan değer, atfedilen şeyin değerli ya da değersiz olması değil, o şeyin birileri için önemli ya da önemsiz olmasıdır(Kuçuradi 1998a: 26) Örneğin; sevmediğiniz bir insanın yaptığı güzel bir işi, sırf o kişiyle olan özel ilginiz nedeniyle "değersiz" bulmak. Veya, bir dostunuzun anlamsız bir hareketini sadece o kişiyle olan özel ilginiz dolayısıyla anlamlı bulmak.

b)Değer Biçme:

"Değer biçme"de söz konusu olan değerlendirilmesi yapılan şeyin değerini göstermek değil, o şeyi geçerli ilkeler, kurallar, normlar, standartlar, modalar, ölçüler bakımından nitelendirmektir (Kuçuradi 1998a: 28 ). Geçerlikte olan ilkeler, normlar, kurallar, standartlar, modalar hem çağdan çağa hem de toplumdan topluma değiştiğinden, belli bir zamanda belli bir toplumda geçerli olan değer yargıları gerek bir başka toplumda gerekse aynı toplumda bir başka çağda farklı olacağından, aynı şeye biçilen değer de farklı olacaktır. Değerlendirme yaptığını sanan pek çok kişi değerlendirilmesi söz konusu olan şeye geçerlikte olan ve yüklemleri iyi-kötü, güzel-çirkin, faydalı-zararlı, doğru-yanlış, sevap-günah vb. sıfatlar olan değer yargılarına göre değer biçmektedir veya herkesten bunlara göre değer biçmesi beklenmektedir (Kuçuradi 1998a: 29).

"Değer biçme"de yanlış olan taraf, belli norm veya ölçütlere göre ezbere değerlendirme yapmaktır.

c)Doğru Değerlendirme:

"Doğru değerlendirme" değerlendirilmesi yapılan şeyin(değerlendirme objesinin) yapı özelliği olan değerini görmek, yani onu anlamak ve kendi alanındaki yerini bulmaktır (Kuçuradi 1998a: 30). Bir olayın, bir insanın,bir eserin doğru değerlendirilebilmesi, onun bir bütün olarak ve olanaklı olduğu ölçüde çok yanıyla, bir bütün olarak özelliğinin kavranmasına bağlıdır. Ne değer atfetmenin ne de değer biçmenin bizi değerlendirilmesi yapılan şeyin değerinin bilgisine götürmesi söz konusu değildir. Çünkü "değer atfetme" ve "değer biçme"de değerlendirilen şeyin kendisi hesaba katılmamakta, değerlendirme ezbere yapılmaktadır.
Ancak "doğru değerlendirme"yle bir şeyin değerinin bilgisi ortaya konabilir; böyle bir değerlendirme etkinliğinin sonunda değerlendirilmesi yapılan şeyin değerli ya da değersiz olduğu görülebilir.

******

Hayatımızın her noktasında karşımıza çıkabilecek bir takım olayları, kişileri veya sanat eserlerini ancak doğru değerlendirme yoluyla (tür olarak) benzerlerinden ayırabiliriz ve tercih yapmamız gerektiğinde
tercihlerimizi buna göre yaparız.
Mesela, bir insanın kişilik bütünlüğü veya tek tek davranışları hakkındaki düşüncelerimizin net olması için bu kişi hakkındaki değerlendirmemizin gerçeğe uygun olması gerekir.
Veya; zor bir durum karşısında ne yapmanız gerektiğini bilmiyorsunuz.
Örneğin; Aptal kutusu olarak nitelendirebileceğimiz "Televizyon"u seyretmeli miyiz, yoksa seyretmemeliyiz?
gibi bir düşünce içine girdiğinizde sizi doğru davranışa götürebilecek yegane araç, TV hakkındaki doğru değerlendirmenizdir.
Örneğin; sokakta yürürken bir insan güleryüzle yanınıza yaklaşmaya kalksa, o kişinin kimliğini gizlemeye çalışan bir kapkaççı mı, yoksa iyi niyetli,sevecen bir insan olduğunu mu düşünürsünüz...Ve dolayısıyla, o an o kişinin bu davranışı karşısında ne yaparsınız?
Yine örneğin; birgün sevgiliniz telaşla kapınızı çalsa, arabasıyla bir çocuğa çarpıp, çocuğun ölümüne sebep olduğunu söylese, ve evinize sığınmak istese...
Bu durumda ne yaparsınız?
Veya; öğretmensiniz.Ve çok sevdiğiniz bir öğrencinizi kopya çekerken yakalasanız.Onun disiplin cezası almaması için, yaptığı bu yanlış davranışı görmezden mi gelirsiniz; yoksa öğretmenlik ahlakına uyup gerekli disiplin işlemlerini başlatır mısınız?

işte bu tür sorunlar hergün onlarca defa karşımıza çıkan ve bizim her seferinde kafamıza göre,duygularımıza göre davrandığımız zor durumlardır.Bu tür durumlarda ne yapılması gerektiğinin yolu doğru değerlendirmeden geçmektedir.

Ama burada, bizim konumuz "Sanat Eserinin Doğru Değerlendirilmesi" olmalı.

******

Sanatçının sanat eserini ortaya koyarken yaptığı şey; olguları kendi bakış açısıyla yorumlamaktır; gördüğü gerçekliği kendi bilinç süzgecinden geçirmektir.(Kuçuradi , insan ve Değerleri). Bizim, bir sanat eserinin değerlendirmesini yaparken öncelikli olarak dikkat etmemiz gereken şey ise
"dış gerçekliğin yorumu" olan bir sanat eserinin "yorumunu" yapmamaktır.Çünkü;bir sanat eseri hakkında doğru değerlendirme yapmak,
o eserin (yani sanatçının yorumunun) yorumunu yapmak değildir.

Bir sanat eserine baktığımız zaman, eser hakkında söyleyebileceğimiz şey sadece "güzel olmuş veya beğenmedim veya birşey anlamadım" gibi yorum belirten şeyler olmamalıdır.
Bir sanat eseri hakkında değerlendirme yapmak; yazarın bu eseri ortaya çıkarma sürecini ve bu süreçte kullandığı yöntemi görebilmek ve ortaya koymak,ayrıca bu sanat eserinde kullanılan tekniğin ne olduğunu, bu tekniğin tercih edilmesinin sebepleri ve tabi ki sanatçınn üzerinde durmak istediği konunun ne olduğu ve sanatçı için,çağ için bu konunun önemidir.

Her ne kadar, bir sanat eseri hakkında bu şekilde değerlendirme yapmak imkansız gibi görünse de; sanatçının sanat eserini ortaya koyarken içinde bulunduğu psikolojik durumu açıklığa kavuşturmak gibi bir içsel amaçla hareket ettiğini unutmamalıyız.
Ve bize düşenin, eserin bizde uyandırdığı hisler ve düşünceler kadar, sanatçının eserde açıklığa kavuşturmak ve yorumlamak istediği şeyler üzerinde de durmak olduğunun mutlaka farkına varmalıyız.
Bir nesnenin maddi ya da parasal karşılığı, değişim ortamı ya da benzeri bir standarda göre tahmin edilebilen miktar; ayrıca, nesnenin gerçek ya da olması gereken kıymetine, YARARLIK'ına ya da önemine göre göreceli statüsü. Felsefe, hukuk, işletme, matematik, dilbilim, psikolinguistik, resim, müzik, sibernetik, televizyon gibi alanlarda "değer" sözcüğü değişik anlamlar taşımakta ve farklı tanımlanmaktadır. Felsefenin bir dalı olan "aksiyoloji", değerlerin estetikte, dinde, ahlakta ve metafiziksel alandaki tip ve nitelikleriyle ilgilenmektedir. Değer kuramıysa kıymetleri önem sırasına göre ayırıp sınıflandıran bir görüştür. Değerlerin nicel olarak ölçülebilme durumuna göre nesnel ve öznel değerlerden söz edilmektedir. Sanat ve mimarlık alanında mimari bir yapıya, bir sanat nesnesine ya da endüstri ürününe ilişkin iki tür değer tanımlanmaktadır. : Kullanıcının gereksinimini karşılamaya yönelik ürünün faydasıyla tanımlanan "kullanım değeri" ve mimarlık ya da sanat ürününün özellikle pazarlama ürünü olarak ortaya çıkmasıyla belirlenen "değişim değeri". Kullanım değerine ilişkin değer yargıları kişiden kişiye, gruptan gruba değişebilmektedir. Örneğin bir sanat nesnesinin ESTETiK değerinden söz edildiğinde, o ürünü oluşturan bileşenlerin KOMPOZiSYON'u, BOYUT'ları, ölçeği, RENK'i, DOKU'su, UYUM'u vb. Sanat ve estetik kavramıyla ifade edilen, öznel nitelikli göreceli kıymeti anlaşılmalıdır. Bir mimarlık ürününün ön kullanım değeriyse o ürünün PERFORMANS'ı yani kullanım sırasında ortaya çıkan fiziksel, psikolojik, örgütsel, estetik vb gereksinmelere yanıt verebilme durumuyla tanımlanabilmektedir. Ayrıca herhangi bir ürünün bir meta olarak ekonomik değerinden (değişim değeri) söz edilebilir.*
sosyoloji bağlamında değer; bir sosyal grubun ya da toplumun kendi varlık, birlik ve işleyişini sağlamak ve sürdürmek için üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli oldukları kabul edilen, onların ortak duygu, düşünce, amaç ve çıkarını yansıtan genelleştirilmiş temel, ahlaksal ilke veya inançlara denir.
değerlerle norm lar arasında yakın bir ilişki vardır. değerler daha genel ve kapsayıcıdır ve normları da içerir.
(bkz: değer yargısı)
bir şeye hak ettiği değeri nasıl ve şekilde aslında ne şartlarda vermiş olduğunuzu hatırlayın.acınızı hafifletir umudu ile bağlandığınız o şeyi hep yerinde sanıp ve değişmeyeceğine neredeyse kalıbınızı basarsınız.ama bir süre sonra büyü biter.ve yerini uzun,yorucu bir içsel yolculuğa bırakır.ne yani yanılmışmısınızdır.o koyduğunuz yerden almak bir tarafa böyle bir şeye ihtimal verip vermediğinizi düşünürsünüz.hayat yazabildiğiniz bir senaryo olsa,veyahut alışılmışın dışına çıkmasa.
bir şeye biçilir ya da biçilmez.

satın alınabilir şeylere parayla bir değer biçersiniz, sabittir bu değer.
ama elle tutulamayan, gözle görülemeyen, satın alınamayan, satılamayan şeylere hiçbir değer biçemezsiniz. onların değerini zaman gösterir. bir kötü gün yeterlidir bunun için.

(bkz: iyi gün dostu)
(bkz: kötü gün dostu)
etki-tepki esitliginin uygulanmasi gerekendir. ama bazen bu esitlik calismaz.

sen deger verirsin, onem gosterirsin. zaman ayirirsin. yanlis olani soylersin. ama karsindaki seni iplemez. bildigini okur.

sen de bunu gorunce, ona gore davranirsin ama karsida ki isi yuzsuzluge vurur. kendi yaptigi terbiyesizligi goz rdi edip "bana boyle davranmiyorum" der.

e allahin akillisi. sen benim sana verdigim degeri, bana verdin mi de simdi de anlayis bekliyosun?
ytüde okuyan bir öğrencidir. Liseyi 5,0'lık bir notla 2. olarak bitirmiştir. Yoluna not açısından firesiz devam etse de geçenlerde yıkamaya verdiği çamaşırların çoğu çektiği için bir çift eşofman almak zorunda kalmıştır. Ayrıca cok eglencelidir kendisi.
yalnızca, matematikte verilmesi gereken şey. onun da her zaman işe yarayacağı garantisi yoktur.
yalnızca hakedene verilmesi gereken şey. boktan bir şey aslında. şeyden öte değil hiçbir şartta. verdiğiniz takdirde ihanete uğramanıza sebep olacak şeydir. bu sevgilinin aldatması olabilir, yakın bir arkadaşın bir hatun kişi için ayaküstü satması olabilir, maddi çıkar için hançerlenmek olabilir vs.

kesin olan tek şey var ki, bu şey verildiği takdirde bir şeyler kaybedilir.
ytu egitim fakultesinin parlayan kisiliklerindendir. sinirli sayida insanin sahip oldugu ismini gururla tasir arkadasimiz. obsesif hallere bulanir ara sira, cekilmez olur ama deger mi cekmeye? deger!.
sadece hakedene verilmesi gereken hayatın en önemli yargısıdır. haketmeyene verildiği zaman ise sadece sizi üzecektir.
"auta çıkan top gol olarak değer kazanmadı."
şu gol de amma değerli şey.bazen taca çıkan top da gol değeri kazanmıyor.top değil topun çizgiyi geçmesidir gol değeri kazanacak olan.gerçi değer burda izafi olarak kullanılmış.sana göre değerlidir,başkası hiç umursamaz.ne kadar sığ değer yargılarımız var.ha bazı toplar nereyi geçerse geçsin değerli oluyor ya yurdumda. o ayrı.
değer anlamdır. yöneldiğimiz ve anlamlandırdıklarımızdır. değer, bir bakıştır. kendi dünyamızın sınırlarını belirlediğimiz çizgidir. değer, aslında özümüzün bir parçasıdır. karşıdaki insana değer veriyorsak, bu, onda bizden bişeler olduğu ve bu durumun hoşumuza gittiği içindir. kısaca değer, sadece nietzsche ve varoluş felsefesinin değil, bizlerin ve yaşamında özüdür.
hak edene de etmeyene de verilen seydir, ama asil layigi olan "verilmesi gereken" kendisidir insanin.
kişi ya da bir varlığa, nesneye kıymet, önem vermek anlamındadır. fakat kişilere önem verilirken şunları düşünmek gerekir: 'ben kime değer veriyorum..?' ve 'o, bunu hak ediyor mu..?'. bunlar aynı zamanda son günlerde benim aklımı oldukça karıştıran, hatta belki de işi psikolojimi bozmaya kadar götüren sorulardır. 'bir değer verdiklerimi düşünüyorum bir de hak ettikleri değeri...'
sözün özü detay gibi görünse de bunlara da dikkat etmek gerek. sonra sizi üzebilir, en güzeli üzülmeden bolca düşünmek.
nesne ve olayların bir tolum, bir grup ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği.
hakedene verilmelidir.
kişinin, isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. insanların ihtiyaç ve istemeleri farklı olduğundan sayısız değer türleri vardır.
arzu edilen arzu edilebilen şey.
değer anlayıştır aslında. değer verirsiniz anlayış gösterirsiniz iyi niyetle yaklaşırsınız olaylara. ancak sonucunda garip bir huzursuzluk havasıyla oturduğunuz yerden sözlüğe yazarsınız. mevlana'nın dediği gibi ''ey can;hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme;ya onu kaybedersin,ya da kendini mahvedersin...''
değer verdiğinde sonucunda üzülüyorsan verdiğin değere üzülmezsin kendi değersizliğine üzülürsün.