coluk cocugun eline dusmus, kokten degistirmek anlamina gelen ideoloji mi diyim, ne diyim? ozellikle gunumuz labutcularinin * hosuna gitmeyen seyi yikmak olarak gordukleri olay. yahu kokten degisim diyoruz, bir kere adam gibi yapiyorsun, istedigin duzene gecince susup oturuyorsun. amac saga sola saldirip yikmak degil, yikmis gibi yapip yukseltmektir aslinda. anlayabilene.
geçenlerde montaignenin denemelerine şöyle göz gezdirirken karşılaştığım insanoğlunun binyıllık meselesi.
---spoiler---
bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez: değişiklik hep
kötülüğe ve zorbalığa yol açar. bir tek parça bozulunca düzeltilebilir:
her şeyin özündeki bozulma ve çürüme eğiliminin bizi ilkelerimizden
uzaklaştırmasına da karşı koyabiliriz; ama koca toplumu yeniden
kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini değiştirmeye
kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek, ufak tefek kusurları toptan
bir kargaşalıkla düzeltmek, hastalıkları ölümle iyi etmek, «devlet
değiştirmekten çok yıkmak isteyen» .cicero. kimselerin işidir.
dünyanın birden düzeleceği yoktur; ama insan kendini sıkan şey
karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan
kurtulmak ister. binlerce örnek de gösteriyor ki dünya böyle çabuk
iyileşme aramaktan hep zarar görür: durumunda genel bir iyileşme
olmadıkça, bir an dertten kurtulması iyileşmesi demek değildir.
---spoiler---
kardeşim yahu. gece gece güldürmüştür her şeye rağmen...
neymiş efendim rüyasında bizi görmüş. hasan abisinde ve bende beşiktaş forması varmış, onda da tabi. bir otobüste gidiyormuşuz, yanyana 20 koltukda.
buraya kadar normal, yanyana 20 koltuğu saymazsak...
peki ya sonrası;
tropikal bir ormana gelmişiz, yanımda paris hilton. ve çince bir şeyler anlatmışım paris'e. tropikal bir orman, yanımda paris hilton, çince konuşuyoruz ama sadece konuşuyoruz. sonra hasan abisinin yanına gidiyormuşum.
bu hasan * bende bir ibnelik olduğunu söyler dururdu da, inanmazdım. milletin rüyasına bile girmişiz. hey yavrum heey. bekle bizi hollanda... *
simtem dolayısı ile yanlışların doğru olarak enfoze edildiği ve zaman içinde benimsenildiği toplumlarda, doğruları ortaya koymak adına kendinibilir kişiler tarafından uygulanan eylem biçimine verilen ad.
(bkz: mahir çayan)
hayatında bir kez bile taraftarı olduğu takımının başka takım kuyrukçuluğu yaptığına tanık olmamış er kişi. zira yüzlerce kez yapmışlıkları vardır. bazılarını sol baştan say;
"devrimi eğer bir büyük dönüşüm olarak düşlüyorsak, neyin büyük dönüşümü, devrilmesi ve inşası sorusuna yanıt aramak zorundayız. nasıl bir iktidar anlayışımız var? bir yapı gibi, güçlü kaslarla itilebilecek bir duvar, bir engel olarak mı görüyoruz iktidarı? çoğu kez, anti-kolonyel mücadelelerin tarihine baktığımızda bu duvarı itip altından kalan devrimcileri görüyoruz. hemen arkasından da ama o devrim değildi diyoruz. peki gerçekten devrim oldu mu hiç? tarih yazımının bir kavramı mıdır devrim, yoksa ağır ağır evrilen süreçlerin çok sonrasında geriye baktığımızda değişim izleklerinin kırılmasına verdiğimiz ad mıdır? ancak, yaptığına devrim diyenler var. sırf bir proje olarak devrim, tahayyülünden de besleniyor. o zaman devrim aşkı ve iradesi, devrime içkin midir? sırf bu irade, değişimi devrim mi kılar? sorular böyle gider."