Gelişmemiş veya gelişmekte olan, evrensel ahlaktan bihaber ülkeler için mümkün değildir. Hoşumuza gitmese de iyi kötü bir düzen var şimdi. insanların rahatsızlık duyduğu şey devlet değil onu kendi çıkarları uğruna kullanan hükümetler. Maalesef o Hükümetleri de biz musallat ediyoruz başımıza yanlış seçimler yaparak. Devlet olmadığı zaman güçsüzlere nefes bile aldırmazlar. Güçlülerin hüküm sürdüğü kast sistemine dayalı bir toplum oluşması muhtemel. Bizi harcarlar matmazel.
cevabı devletten ve toplumdan ne anlaşıldığına göre değişir. "ne dedi şimdi bu?" diyecekler için peşin örnek:
a noktasından b noktasına vasıtasız ulaşmak mümkün mü? diye bir soru gelse, insanlar ister istemez, "a noktası neresi", "b noktasına mesafesi nedir", "arada su engeli var mı, varsa ne kadar büyük", "vasıtadan kasıt ne?", "ulaşmak ille de bedenimizin varması mı, yoksa email atsak ulaşmış sayılır mıyız" tarzında sorular yöneltecektir. bunları belirlemeden "mümkün" ya da "mümkün değil" demek ezbere konuşmak olurdu.
şu halde "devlet"den ne anlaşılıyor önce bunu tarif etmek gerek. bugün bizim deneylediğimiz tarzda kurumları, ordusu vs. olan hakim yasa koyucu ve uygulayıcı bir devlet mi? yoksa daha gevşek veya sınırlı etkinliği olan bir hakem gibi birşey mi hayal ediliyor. yoksa devlet mutlaklığından taviz verirse artık devlet olmaz mı? dolayısıyla tersi durum, yani "devletsizlik" durumu neyi anlatıyor mesela? tamamen sıfır idare mi?
peki ya "toplum"? bir grup insanın alelade bir arada yaşaması mı? ne kadar büyüklükte bir nüfustan bahsediyoruz, yani kaç kişilik bir toplum olacak bu; nihayetinde yüz kişiden fazlası ile uğraşamayız ve nüfus birkaç yüzden fazla olursa bunları kişisel tanımaların ötesinde bir arada tutan ne olacak? bu "bir aradalık" neye dayanacak? dine mi, millete mi, mesleklere mi, ekonomiye mi, politikaya mı, kültüre mi? bu insanları toplum olarak bir arada tutan şey herhangi bir idare olmadan devam edebilecek bir birliktelik mi?
bu ve benzeri konular netleştirilirse belki "devletsiz bir toplum mümkün mü" sorusuna ezbere yanıt sallamak zorunda kalınmaz.
Etrafında 8-10 tane devlet olan bir ülke için bu teori mümkün değildir. ütopik hayaller kurmadan önce etrafınıza şöyle bir bakının ve reel analizler yapın.
Toplum egemen güç olarak sözleşmeye gider. Doğal haklarını verip yasal haklarını elde eder. iş bu sözleşme devlet demektir zaten, diğer türlü toplumu bir arada tutacak ne kurum ne de güç kalır ortada.
Devletsiz bir toplum önce anarşiyi doğursa da zamanla yeniden birileri lider olmak isteyecek birileri devrim birileri darbe yapmak isteyecek. Biri ekonomiyi avuçlarına alırken biri adaleti sağlayacak. Tamamen devletsiz bir toplum mümkün değildir.
yine sözlüğün beni şaşırtmadığı gibi,
' aaaaa bu konu benim uzmanlık alanım' diyenlerin bile içine sıçtığı bir başlık.
mümkündür fakat sol kulağınızı sağ elinizle tutmak gibidir. ne demek istediğim;
devlet, toplumun her bir bireyinin birbirleriyle yaptığı anayasal anlaşmadır. toplumun bu anlaşmasız, devletsiz, hüküm sürdüğü zamanlar göçebe hayat tarzının olduğu zamanlardır. eğer devletsiz yaşam tarzı sürdürülebilir olsa idi, bugün hala göçebe hayat tarzı ile yaşayan toplumlar olurdu.
hâlâ anlamayanlar için aptala anlatır gibi:
siz bir savaşa gidiyorsunuz. elinizde nükleer bombalar var ama siz okla kılıçla savaşıyorsunuz. evet okla kılıçla savaşmanız mümkündür fakat neden elinizdeki gücü kullanmayasınız?
d: başlığı açan arkadaşa ayrıca teşekkür etmek isterim. her gün bir kişi böyle başlıklar açsa trollerin sonu gelir diye düşünüyorum. tabi chance gibi Facebook haber kaynağı tarzı başlıklar açan yetkilileri olan bir sözlükte bu ne kadar sürer o ayrı bir konu.
Olur...hatta bal gibi olur..daha da ötesi ballı lokma tatlısı bile olur olmasına da, aynı gün afiyet ile yutuluverir komşuları olan 'devletli toplum'lar tarafından...
devletsiz bir toplum mümkündür evet. fakat o toplum yarım bir toplumdur. böyle toplumlarda birey kendi gelişimini sağlar fakat etrafı ona denk olmaz. bu da yalnızlığı getirir.
tarihin an be an kayıt altına alınmadığı dönemlerde insanlar birbirini ekmek, su gibi yedi. devletsiz toplum anarşidir, savaştır. barış falan pek sökmez. çünkü içimizde sevgi kadar nefret de besleriz. tamamen insan olmakla ilgili bir durum. hem zaten ben hep şöyle düşünmüşümdür. 'sevgisi büyük olanın; nefreti de büyüktür.'
bazen görüyorum ay çiçek, böcek, sevgi, pıtırcık falan. insan iyi bir canlı değil. olmayacaktır da. üstte biri şunu demiş. 'devlet, insanın insanla yaptığı anlaşmadır.' diye. çok hak verdim bu söze. gerçekten öyle. çünkü devlet dediğiniz şey aslında kuraldır. ve kurallar bizi birlikte tutmaya, barışa sebebiyet verir.
okudukça daha yazarım bu başlığa. güzel oluyor beyin fırtınası. farklı insanların düşüncelerini dinlemek.
Devletsiz toplumun teorik olarak bir savunusu anarko kapitalizm dir.
Devletin fonksiyonlarını özel sektör alır. Polis ve ordunun yerini özel güvenlik şirketleri geçer. Sigorta şirketleri de toplumsal yaşamın idame edilmesinde önemli yere sahiptir.
Ornegin sizi koruması için x güvenlik şirketinin müşterisi oluyorsunuz. kendinizi, mülkünüzü sigortalatmış oluyorsunuz. Bu güvenlik şirketi sizi dış tehditlere karşı koruyor vs.
Ursula le guin'in meşhur eseri "mülksüzler" okunursa fikir sahibi olunabilecek konudur.
Sorun şu ki Ursula hanım başka türlüsünün mümkün olmayacağını düşündüğünden, unutulmuş, yalıtılmış anarşist toplumu için doğal kaynakların kıtın da kıtı olduğu bir gezegen seçmişti.
Şöyle düşün. Nasıl ki bir açık oturum ya da panelde moderatör olmadığında her kafadan bir ses çıkıp etkileşimli bir tartışma ortamı olmayazsa devlet olmayınca da herkes kafasına göre takılır.