varlıklar bir düşüncenin ürünüdür.
bütün varlıkların var olmalarının sebebi düşünebilmeleridir.
sorgulayıcı bir düşünce değil bu, karar verici bir düşünce.
mecburi karar verici bir düşünce hatta.
mesela demir eğer düşünemeseydi demir olduğunu bilmeyecekti.
bu bağlamda değerlendirirsek aslında hiç olmayacaktı.
iki hidrojen ile bir oksijenin birleşmesi suyu oluşturuyorsa hidrojen de oksijen de düşünen varlıklardır.
düşünmedikleri halde var olan varlıklar zaten yoktur.
ki olduğu iddia edildi diyelim.
oksijeni tek hidrojenle kandırıp su üretebilir miyiz?
yada oksijene üç tane hidrojen verelim, bakalım ikisini kullanıp su mu yapıyor yoksa üçünü birden mi kullanıyor?
bu konu hakkında fikir veya bilgi vermek isteyenler özelden yazabilir.
döneminde yeterli düşünür olmadığı için, olan düşünürlerin descartesten etkilendikleri için ve ya onun oluşturduğu şüpheci akımın izinden gidip akımı sorgulamayı düşünen olmadığı için hatta belki de düşünürlerin düşünmedikleri için "Düşünüyorum o halde varım." gibi basit bir cümle ile tarihe damga koymuş kişilik. ki bence bugün Descartes bunu sözlükte yazsaydı tek beğeni almazdı. çünkü laf basit hacı.
(imam gazaliyi tenzih ederim.)
batı felsefesi tarihinde bir devrimi temsil eder. sebep? gazali'nin yolundan gitmesi; onun şüphesiyle işe başlaması ve onun kavramlarını batı felsefesine maletmesi; gazali'nin "yakin" dediğini, onun clara (açıklık) diye anlaması...
başlangıcı budur ve sonra farklı sonuçlara varmıştır. ama tuhaf olan bu değildir. tuhaf olan, gazali'yi bizde anlayan ve izleyen bir tek düşünürün bile çıkmamasıdır; ama batı'da onun bir düşünce devrimine yol açmasıdır.
şimdi buna nazaran, "gazali düşüncenin önünü tıkadı" diyorlar. doğrusu şudur: bizde fikir adamı yetişmedi. bu konuda tek istidatlı olan katip çelebi de yarım kaldı; derin düşünceye giremedi.
descartes, insanlar arasındaki gerilik ve ilerilik farkının, sanıldığı gibi akıl ve izanca farklılıklarından değil, metodlu ve rasyonel çalışıp çalışmamalarından ileri geldiğini söyler.
yaşanmış bir olaydır. bir gün felsefe grubu öğretmenliğinde okuyan bir arkadaşımın yanına gittiğimde sınavdan çıkmışlardı ve sıanv hakkında konuşuyorlardı ve diyalog aynen şu şekilde gelişti :
+a.k çalıştığım yerlerden hiç çıkmadı
- ne çalıştın ki olm ?
+baba bütün gece dekart'a çalıştım , karı gitmiş deskartes diye birini sormuş. sıçalar böyle şansa.
- siktir git lan !!