doğru bir önermedir. türkiye de eğitim sisteminin çarpıklığından meydana gelen bir durumdur. tek iyi yanı atanamamış öğretmenlere istihdam sağlamasıdır. çalışan temeli olan öğrencinin zaten dersaneyle bir alakası yok. başarılı olma ihtimali yüksek öğrencileri düşük ücretle veya ücretsiz olarak alırlar onu reklam olarak kullanırlar. yaptıkları bu reklamla da daha önce yeterli bir temel eğitimi olmayan veya çalışmayan öğrencileri kendilerine çekip fahiş fiyatlarla eğitim verirler.
ticari başarısını daha çok artırmak için öğrencilerinin daha başarılı olmasını sağlayan bir dershane düşünülecek olursa alanın memnun satanın memnun olduğu bir durumdur.
lakin bir dershane hem pahalı hem başarısız ise zaten sektörde çok kalamayarak batacaktır. devlet okulları hariç para karşılığı çalışmayan ve insanlara yararlı olmak amacıyla çalışan bir kurum var mı? ben bilmiyorum. varsa da şu an hatırlamıyorum. devlet okulları da öğrenciden para alıyor gerçi ama...
not: bu arada bu tür kurumları tabii ki tasvip etmiyoruz. kınıyoruz.
yıllardır anlatmaya çalıştığım söylemdir. öğrencileri çoğunlukla stajyer öğretmenler eşliğinde fahiş fiyatlara öğrenim almalarına sebep olmaktadırlar. bu durum oluşmasında dersane sektöründen ekmek yiyenlerin suçu yok. bu durama getirenlerin, tek ve ya iki sınavlı sistemi dayatanların suçudur. sınav her zaman olacak ama milyonlarca çocuğun ve ailelerinin bedduasını alarak, onları zor duruma iterek değil.
merak ediyorum ne zaman ösym'nin elinden alınacak bu sınav sistemi. başında denetleyeni olmayan kurumdan ne hayır gelir? mantık çok basit zaten. bırakmışlar ne yaptığından bir haber kurulun eline sistemi, istediği gibi çalıp söylüyor. buna birilerinin son vermesi gerek.
doğrudur. ancak bu ticarethaneler öğrencileri mal niyetine sürenlerin suçudur bu. bunun sorumluları da ne daha oyun çağında sayılabilecek çocuktur ne de onun iyi bir yerlere gelmesini isteyen ailelerdir. sen adam gibi eğitim olanağı sağlamazsan ne olacak ki?
ben ilkokuldaki sınıfımı hatırlarım 90 kişiydik. 90 kişi nedir ya! lisede de 24 kişiydik. düz liseler belki yine kalabalıktır bilemiyorum ama 24 kişi bile çok gelirdi sınıfa. 90 kişi ve hepsi de ufacık çocuk. o sınıfta nasıl ders işlenir bilmem.
tamamiyle eğitim ve öğretimi bir gelir kapısı olarak gören ülkemizde yadırganmayacak durumdur. her öğrenci potansiyel gelecek vaad eden umut kapısı değil, rant vaad eden gelir kapısıdır.
aynen öyledir. hatta kazananlar listesine adınız yazılsın da nereyi kazandığınız önemli değildir. ama şunu da belirtmek isterim ki iki sene dersaneye gittim. ücret ortalama 1.800 lira olmasına rağmen ben birinde 300, diğerinde 450 ödedim. biraz kurnazlık yetmekte.
eğitim sosyal devletlerde demokrasiler de haktır para ödemeden bu hizmet alınmalıdır ha dersaneler yasal çerçeveler içerisinde işlemektedir ama sonuç olarak eğitim değil ticari kurumdur içinde eğitimcileri barındıran ticari kurumdur öğrenci öğretmen gibi eğitimcileri barındıran.dolasıyıyla doğru önerme.
edit:dersaneler ekstra bilgi kalite gibi seçenekler sunup para kazanan ticari kurumlardır.
dershaneler maddi açıdan yüksek kazanç sağlamayı hedefler. tabi ki ticari kurumdur. sonuçta orası devlete ait bir kurum değildir. ekstra bilgi edinmek isteyen insanlar için açılmıştır. yine de faydası büyüktür. gönül ister ki okullar dershaneler kadar ilgili ve faydalı olup yetebilsin ama henüz olmadığından eleştiriye kapalı bir kurumdur.
8 yıl dersaneye gitmiş biri olarak kesinlikle katıldığım önerme. Üniversite okurken anlıyorsunuz ki, size dersanede hiç bir şey öğretmemişler. Günü kurtarmak için formülleri dayayıp geçiştirmişler. ispatlar, bilimsel çalışmalar yalan olmuş. Test manyağı olan öğrenci de sormamış hiç Allah'ın emri mi bu diye. Sonuç olarak sıçıp sıvamışlar. Paraları da götürmüşler tabi.
bazı arkadaşlar dershanelerin aynı zamanda kitap-defter-kalem-kağıt vb. ürünlerinide pazarladığını farkında olmadığı için "eğitim ticaret olamaz hüle" şeklinde tepki verebilir. ama gerçeği değiştirmez. dersaneler ticari kurumdur, para tuzağıdır, lanet olasıdır, allah'ın belasıdır.
edit: ayrıca okullarda aşılanamayan ideolojik kavramlar dershane hocaları tarafından feci şekilde aşılanmaktadır. tecrübeyle sabittir: final dersanesi.
arkadaşımın tecrübesiyle sabittir: fem dersanesi.
gerçi tecrübeyle sabit olmasınada gerek yok herşey ortada.
ticaretin tanımını yapacak olursak taraflardan birinin ya da her ikisinin birden bir mal ya da hizmeti satması, kiralamak yoluyla kullandırması sonucu karşı tarafın da buna karşılık bir bedel ödemesidir. şimdi satılan hizmet ne? eğitim. herhalde adam sana babasının hayrına o kadar saat gırtlak patlatmayacak. hizmeti alan taraf için bunun bir mecburiyet olmasının suçlusu da dershane değildir. burda önemli olan dershane aldığı paranın hakkını veriyor mu vermiyor mu? sınav sonuçlarında istisnalar dışında başarılı olanların çok büyük bir çoğunluğunun dershane eğitimi aldığı yadsınamaz bir gerçek olduğuna göre demek ki adamlar hakkını veriyor. para almaları oranın bir eğitim kurumu olduğu niteliğini değiştirmez. o mantıkla bakarsak sadece devlet okulları eğitim kurumudur, diğer tüm özel, paralı okullar, dershaneler, kurslar değildir sonucuna ulaşırız ki bu da yanlıştır.
dersaneler öğrencileri devletin lise veya üniversitelere kabulü için olan sınava yönelik hazırlar. okullar da müfredatı değiştirip dersane tarzına geçsin gerek kalmaz dersanelere. ama şu an için dersaneler gerekliliktir eğitim için mi tabi ki hayır girdikten sonra aldığımız bilgileri unuttuğumuz bir sınav için.
