belki de, ikinci dünya savaşına, alman cephesinden ve tarafından en gerçekçi şekilde bakmayı başarabilmiş filmdir. klasik ikinci dünya savaşı filmlerinin aksine, müttefik kuvvetlerin almanları devirmesini değil, almanların ve en önemlisi de adolf hitler'in müttefiklerin gelişini ve kendi sonunu beklemesini anlatır. filmde, özellikle bruno ganz muhteşem bir performans sergilemiştir.
film, dönem almanyası ve askeri çekirdek kadronun içinde bulunduğu durumu da çok iyi betimlemektedir. bir sığınağın içinde, rus işgalini bekleyen ve sona yaklaşıldıkça, adeta sırayla intihar eden insanlar, alman faşizmini kesinlikle iyi göstermemekteyse de savaşa farklı bir bakış açısından bakabilmeyi sağlamaktadır.
filmde çocuk askerlerin işlendiği sahneler oldukça etkileyicidir. insanın tüylerini diken diken eder. yine; filmin sonunda goebbels ailesinin, çocuklarını sırayla öldürdüğü sahnede, örtünün çocukların yüzlerini kapamasıyla ayaklarının açıkta kalması ve buradaki gönderme de akıllara kazınmaktadır.
adolf hitler'in son günlerini oldukça objektif bir şekilde yansıtmış ve dönemi aktarmadaki nesnelliğiyle arşivlik niteliği olan başarılı bir film. ayrıca Bruno Ganz'ın oyunculuğunu konuşturduğu filmdir. zaten bu rol de kendisine Londra Film Eleştirmenleri Birliği Yılın Erkek Oyuncusu Ödülünü kazandırmıştır.
"bakın hitler o kadar da kötü değildi" propagandası taşır mı bilinmez, ama benzer konuları işleyen diğer tüm filmlerdeki "hitler çok kötü bir adamdı, ondan nefret edin!" temasından uzak olduğu için izlenmesi gereken ilginç film.
hayal gücüyle abartılmış, bok gibi yahudi propagandası kokan nazi filmlerinin üzerine bir güneş gibi doğmuş; fakat biraz modern alman ezikliği görülen başyapıt.
fuhrerbunker'de komutanlarıyla yemek masasındaki bir diyalog:
--spoiler--
Hitler: merhamet, sonsuz bir günahtır. zayıfa merhamet, doğaya ihanettir.
Goebbels: zayıf olan yok edilirse güçlünün yapabileceği tek şey bunu kutlamaktır.
Hitler: ben bu yasaya sadık kalarak, diğer ırklar tarafından, içerden bir muhalefetle karşılaştığımda daima acımasız davrandım. ve yapılacak tek şey de buydu. maymunlar, örneğin, bütün tuhaf türdeşlerni öldürdüler. ve maymunlar için geçerli olan, kesinlikle insanlar için de geçerlidir.
--spoiler--
Izleyebileceğiniz en iyi tarih/biyografi filmlerinden bir tanesidir. Filmde geçen olayları birebir yaşayanların anlatımından faydalanılmış. Tüm bir Nazi Almanyası tarihini değil de sadece Berlin'in çöküşünü ve o dönemdeki Hitler'i görüyoruz. Ayrıca Hitler'in ve çevresindekilerin olaylara bakış açıları ve psikolojileri güzel yansıtılmış. Izlerken anlayabiliyorsunuz yani o ruh hallerini. Hitler tarafından yapılan hataları da net şekilde görebiliyorsunuz. Genelde sığınakta geçiyor olaylar. Bazıları sıkılmış ama benim sevdiğim bir tür belki o yüzden çok beğendim. Yalnız objektif olmak gerekirse de zaten oyunculuklar çok başarılı senaryo da iyi. Başroldeki Bruno Ganz'ın oyunculuğu tek kelimeyle muazzam. Sırf o oyunculuk için bile izlenir.
Tekrar tekrar izlediğim filmlerdendir.
fevkalade bir oyuncu kadrosuna malik olan filmde ikinci dunya savasi son gunleri objektif olarak işlenmektedir. bir devri saadetin çöküsünü anlatan film tam anlami ile inanclar ve intihar temasi üzerine kurulmustur. evet bu filmde israil orjinli ikinci dünya filmlerinde ve edebi eserlerinde görülen kabak tadi veren gunah cikarma sahneleri filmin basında yer almaktadir ama buy filme zarar vermekten cok filmi tamamlamaktadir. bir hayal ugruna sartlanmıs ve ayvayi yemiş insanlarin dramini anlatir bu film. yenileceğini bile bile son umut kalmasa bile insanlar ya demogjiye siğinir, ya sefahat'e (hatirlayiniz fagelein'in tutuklanma sahnesindeki cümbüsü) yahutta parabellum'a. garip olan sudur ki bu filmde işi bitmekte olan devrin muazzam cirpinma cabalarini gösterir. bütün umutlar tukenmiştir. aslinda filmin gözden kacan unsuru bir ve bizlere sordugu soru su ''bir inanc ugruna ölmeli öldürmek mi gerekir''. filmin belki en etkileyeci sahnesi kendini örtürten fraulein junker'in oldugu sahne ve siğinakta kalan son iki hitlerin kurmayinin kendilerini vurma sahnesidir. filmi izlemek için ve tam olarak anlamak için iyi bir ön hazirlik yapilmali ve dersinize iyi calişmalisiniz. oyunculuklar olsun, yönetim olsun cesaret isteyen bu filmde kadro alinlarinin akıyla cikiyor.
böyle iki ucu boklu bir konudan alnin akıyla cikan film süphesiz kendi kendiyle hesaplasma cesaretini gösteren bir toplumun eseridir. ve medeni olmanin temel gerceği ve yasasi budur. birazda sapkamizi önümüze koymakta fayda var. biz o kadar filmler yapiyoruz bir boka benzemiyor ama el oglu muazzam kuru siki olmayan filmler yapiyor.
aman en iyisi bos verin sıla dizisini izleyinde vakit gecsin.
film beni etkiledi mi etkilemez olur mu? 5 defa ust uste horst wiessel lied'i dinledim oda yetmedi mein kamp'i tekrardan hatmeye basladim.
--spoiler--
ben kızıllardan aldiğim berlini onlara kayitsiz sartsiz teslim vermeyeceğim. bir kac saatlik sansolyeliğimde bu söz konusu olamaz. *
--spoiler--
şimdiye kadar yahudi hollywood yönetmenleri sayesinde 2. dünya savaşını hep yahudilerin gözünden izlemiştim. aramızda kalsın filmlerdeki ölen çocuklar haricinde kimseye zerre kadar acımadım. acıyamadım. belki bu benim dezavantajım . siz nasıl düşünüzseniz düşünün. çünkü bugün aynılarını filistine yapıyorlar. bu film ise alman tarafından savaşa bakmıza olanak sağlamış. ve bence en az onlar kadar iyi bir psikoloji içinde anlatmış. şahsen ben almanların en önemli özelliklerinin disiplin olduğunu sanırdım, ama bu filmle bu özelliğinin yanına hırsıda katmışlar. ya savaşacağız ya da öleceğiz felsefesinde bir savaş çıkarmışlar. artık bir ara hitler filmde o kadar mala bağlamıştı ki, '' olsun şehirler yıkılsın , yıkılan şehri tekrar baştan yapmak daha kolaydır'' şeklinde bir söz sarfetmiştir. ayrıca ''gençler ölmek için vardır'' , '' halk bizi seçti ve şimdi ölüyorlar demek ki bu onların kaderinde var'' ... insan nasıl bir güruha bürünerek bu sözleri sarfetmiştir, anlamak gerçekten güç. filmin işleyişi hakkında daha fazla konuşup izlemek isteyenlerin seyir keyfini bozmak istemem. kısaca bir piyanisti bir Schindler's List i sevdiyseniz bu filmi de seversiniz. bundan eminim.
film dışı not; hani şu kahve ağzıyla '' savaşa girelim amk. yıkalım ortalığı, kara ordusunda türklerden iyisi yok '' tipinde saçma sapan şeyler diyenler (gerçi şu mantıklı ortamda onlardan bulunmaz ama) sizinde topunuzu ipeyim. savaş demek en son çare demektir. alfabedeki en son plan demektir. bir insan ben vatanım için canımı veririm diyorsa ( amenna) ondan önce vatana en iyi şekilde nasıl yararı olacağını düşünmelidir. çünkü can varmekde insan için en son plandır. tıpkı savaş gibi.
filmde üçüncü reich düştükten sonra bile sokak aralarında başıbozuk bir şekilde düzen kurmaya çalışan wehrmacht subayları, sosyolojik açıdan alman halkının düzen bağımlılığını çok vurucu bir şekilde tasvir ediyor.