"ülke zaten bunaltıyor, moraller bozuk, bir de '' dikkat edin x yerde deprem olabilir '' tarzı haberler hiç de yardımcı olmuyor."
Kahramanmaraş ve Hatay depremleri göz göre göre geldi.
istanbul göz göre göre geliyor.
Ama bizden çok Resmi kurumların kulak vermesi lazım.
Bizlerin çözüm önerileri için yeterli ekonomik düzeye sahip olmamız lazım.
Bunlar olmadığı için işe yaramadığını düşünüyorsunuz.
her gün neden hakkında haber çıktığı anlaşılamayan doğa olayı.
ülke zaten bunaltıyor, moraller bozuk, bir de '' dikkat edin x yerde deprem olabilir '' tarzı haberler hiç de yardımcı olmuyor.
daha önce de önerdim. devlet bir site kursun. deprem uzmanları buradan soruları yanıtlasın, açıklamalar yapsın, hatta isteyen için uygulama olarak cep telefonlarına indirilebilsin ama her gün her gün görmek olmuyor. zaten iyice zorlaşan ve tatsızlaşan hayata daha da stres yüklüyor sadece.
Şöyle düşünüyorum da, depremde büyükşehirlere uzak olmak da riskli aslında.
Allah korusun sıkıntılı bir durum oldu diyelim.
Yıkılacak bina çok dahi olsa, müdahale edecek ekip de bir o kadar çok alacak.
O şehre yardım ulaşım imkanları sayesinde çok hızlı gelecek ve o ulaşım ağı kolay kolay çökmeyecek.
6 Şubat depremlerinde Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ulaşımları pert olurken; adana tüm bölgenin lojistik kapısı, kalbi olmuştu.
Yine büyükşehirden öte bir bölge merkezi olduğu için ekip sayısının da çoğu büyükşehirden fazla olduğunu düşünüyorum.
Burada gerçekleşecek bölgesel olmayan herhangi bir depremde adana Osmaniye'ye de, Ceyhan, kozan'a da pek çok ilin kendinde olan ekip sayısından daha fazla ekip gönderebileceğini düşünüyorum.
Türkiyede yaşıyoruz japonyada değil. Bizim genimizde önlem almak yok. Daha çok para yiyebilelim diye tek katlı evlere sığabileceğimiz halde gökdelende otururuz. Çünkü müstakil evde rant olmaz. Otopark yaptırmamak karşılığında belediyeye para yatırma mevzuatı var lan bizde. Daha ne yazayım ki.
Allah yaşatır, çünkü deprem bu coğrafyanın doğal bitki örtüsüdür kardeşim, kul şaşırtmasın diyeceğiz!
6 Şubat depremlerinden sonra depremin etkilerinin yoğun yaşandığı illerin cumhuriyet savcılıklarında deprem suçları soruşturma bürosu kuruldu. Malatya genelinde bu tahkikatları bizzat takip ettim.
Kısa kolon etkisi, yumuşak kat sendromu, statik rezonans, dere taşı, etriye, perde duvar, yumuşak zemin, ana kaya, beton, agrega, segregasyon derken inşaat mühendisi etti bizi pezevenkler!
Basit bir örnek vermek istiyorum. Kolondaki yatay demirlere etriye deniyor. Mevzuatın emrettiği proje gereği Etriyelerin 8cm’de bir atılması lazım. Hiçbir binada aradaki mesafe 8 cm değil. En iyi olasılıkla 2 etriye arasındaki mesafe 20 cm. Ve dolayısıyla kolonlar çok kırılgan.
Müteahhit malzemeden çaldığı için filan değil. Gerçekten allahtan korkan işini layıkıyla yapan binanın kozmetiğine olduğu kadar statiğinde de hiçbir masraftan kaçınmayan müteahhitler tanıdım. Sebep ne biliyor musunuz?
Ustanın elinin sığmaması, lan orospunun çocuğu, lan götveren, lan allahsız kitapsız, oraya bi etriye atmak sana zor geldiği için yüzlerce kişinin katilisin sen!
Seküler bi insan olarak bazen diyorum ki keşke şeriat olsa da bu şerefsizlerin elleri bileklerinden kör baltayla kesilse, bilerek karıncayı incitmiş insan değilim ama keşke öyle birşey olsa zevkle yaparım!
Az önce sallandık merkezi birde evimin hemen yakınında. Arkadaş mesaiden erken kaçtım iş yok diye eve geldim sahur yaptım. Yattım uykuya dalarken davul seslei eşliğinde alttan ilk önce bir yumruk gibi darbe geldi sonra 3-10 an sallandık. Evimin tam dikine 17 km ilerisinde oldu.
Kabusla uyandım.
ilçemde (Kozan) 3.5 büyüklüğünde küçük ama hissedilir bir depremle beraber bugün içerisinde 15 küçük deprem ile bugün yoğun bir deprem aktivitesi var.
Sanırsın büyük bir deprem olmuş da ardından artçıları oluyor.
Bugün Kandilli'deki son depremler neredeyse boydan boya Kozan ilginç şekilde.
Bir şey olursa hakkınızı helal edin beyler.
Balkonumdan manzarasını izlediğim ilçeye bitişik köylerden ikisinde ve hatta şehir merkezinde dahi küçük deprem olmuş.
Hemen hemen ard arda olan 15 depremin çoğu farklı köyler üstelik, hep aynı noktalar da değil.
Son bir yıldır uyurken, uyanıkken, enkazdan birilerini kurtarmaya çalışırken, trafikteyken, işteyken, asansördeyken, yemek yerken, duş alırken, kahvedeyken, alış veriş yaparken ve hatta sevişirken tecrübe ettiğim doğa olayı.
Aslında depremden korkmuyorum ancak insanların paniklemesi sinirimi bozuyor. 5 üzerindeki depremlerde şoka girenleri bağırma lan diye yere yıkıp koltuğun kanepenin yanına tepmişliğim var. Tavan mavan çökerse altında kalıp ölmesin diye.
Her odada ihtiyaten 5 lt su var. Bunu şiddetle herkese tavsiye ederim. Enkaz altında üç günden fazla kalanların hepsi susuzluktan böbrek hastası oldu çünkü.
Bir de artık hareket eden birşeyin içinde uyuyamıyorum. Önceden yazları hamakta bebek gibi uyurdum mesela. Arabada filan arka koltukta kıvrılıp saniyesinde uykuya dalardım. Artık uyuyamadığımı farkettim.