enteresan iddia; ki gerçek bile olsa deniz gezmiş'in babası müfettiş, annesi öğretmendir yamulmuyorsam. yani o zamanlar için zengin denilebilecek bir aileye sahipti. karda kışta kaçarken, soğuk hücrede beklerken *, keten gömlek mi giyseydi? bazıları ölüleri rahat bırakmalı; vakko eşarpların, amerika'da okuyan çocukların, prada pabuçların, burberry pardesülerin peşine düşmelidir!
düşünen insan zul geliyor hala bazı insanlara. biraz düşündüğümüz zaman tehlike olduğumuz saçmalığını o kadar kazımışlar ki kafamıza düşünemiyoruz. hatta başkalarının da düşünmesi gücümüze gidiyor.
ne yaptı deniz? düşündü, kafa yordu, yanlışları gördü, karşı çıktı, baskı ve işkence gördü en sonunda öldürüldü. öldürülürken söylediği sözler ne anasına ne de sevgilisineydi. yine halkına birşeyler anlatmaya çalıştı. lafları bile tamamlanmadan cellat çekti altındaki sandalyeyi.
deniz'in aklında ne vardı diye düşünmek zul bize. o yüzden üstünde başında ne var diye bakıyoruz. tam da cuntanın istediği gibi.
afferin bize. öyle bir hale geldik ki birimiz camdan atlasa kalanlarımız da atlayacak uçurumdan atlayan koyunlar hesabı.
düşünmek bize göre değil, biz güzel bok atarız düşünenlerin üstüne. düşünenleri asanlarda marmaris'te leb-i derya evlerinde nü resimler yaparlar.
hala deniz'in parkasıyla ilgilenin. çok iyi yapıyorsunuz netekim.
hayatında abercrombie parka giyemediği için çok büyük kompleks yapıp; giyen bir devrimci olduğunu öğrendiğinde de sözlüklerde başlıklara saldıran bir akbaba nidasıdır. ***
bu iddia da kuvvetle muhtemel kuyruklu bir yalandır.
at ölür nalı kalır, yiğit ölür şanı kalır. denir bir atasözümüzde.
yaratılanı sev yaratandan ötürü demiş mevlana. o kavgalar, ölümler ders olsun biz vatan evlatlarına. hepsi bu vatanın evladıydı.
zülfü livaneli "ada" ismli şarkısında şöyle diyordu;
...
dünyayı güzellik kurtaracak,
bir insanı sevmekle başlayacak herşey...