ideolojilerin sonu palavrası yayıldıkça, ideolojiler maddi temellerinden koparıldıkça, gereksiz nefretler ya da putlaştırmalarda yayılıyor. işte putlaştırılan demokrasi kavramına tepki olarak bu tarz bir nefret dalgasının yayılmasını görüyoruz.
aslında şu anda içinde bulunduğumuz koşullarda, nasıl bir demokrasiye sahibiz onu tartışmak gerekiyor. maddi koşullarına bağlı olarak şu anda yaşadığımız demokrai de bir azınlık demokrasisi ve azınlığın çoğunluk üzerinde kurduğu bir baskı aletidir. hoş bunu türkiye'deki oy oranlarına bakarak söylemiyorum. baskın bir sınıfın diğer sınıflarla uzlaşmaya giderek kendi düşüncelerini topluma kabul ettirmesini yaşıyoruz. sömürü ve rant düzenini destekleyen ve insani koşullardan uzaklaşarak eşitliğin olmadığı yerde özgürlük naraları atılıyor.
örgütlü bir toplum yapısının bağlarının hızla çözüldüğü, işsizliğin çalışanların ücretlerinin düşük tutulmasında bir baskı aleti olarak günümüzde bu koşullar altında özgürlüğün var olduğunu söylemek, tüketim toplumunun değerlerinin toplumun her kesmine nüfuz ettiğini görerek bir tüketim demokrasisi yaratmak şüphesiz özgürlük aracı değil, baskı aracıdır.
bu yoğun sömürü altında yaşayan kitleler arasında nispeten daha az sömürüye maruz kalan fakat her daim içersinde proleterleşme korkusunu bulunduran orta sınıf ise giderek demokrasiye düşman bir şekilde ya toplumdan yalıtık bir hale geliyor ya da toplumla uzlaşmak zorunda kalıyor. demokrasinin bu şekilde bir nefreti söz konusu ülkede.
sınıfsallığından koparılan demokrasi bir hiç olarak günümüzde bir hiç haline geliyor. sömürünün olduğu yerde eşitsizlik, eşitsizliğin olduğu yerde özgürlük, özgürlüğün olmadığı yerde barışın olması saçmadır, haliyle demokrasi de baskın bir sınıfın aracı haline gelir ve bu tarz orta sınıf tepkileri ise mazur görülmek zorunda kalınır. etki tepki hesabaı bunu kaçırmamamak gerekir ve demokrasiyi hızla sınıfsallık(çalışan sınıfların yararına) ölçütünde değerlendirilmesi yararlıdır.
demokrasiyi diger sistemlerden daha mantikli bulan insandir. demokrasinin yanlis ellerde dikta rejimlerden bile daha tehlikeli oldugunu goremeyen insandir.
gununu kahvede, sokakta, sagda solda geciren, ilkokulu zor bitirmis, bir baltaya sap olamamis cahil insanlarin cok oldugu ulkelerde demokrasi geregi, bu insanlarin sectigi kisiler bizleri yonetir. akli basinda, mantikli cagdas insanlarda kafalarini duvarlara vururlar.
demokrasi, toplumun kulturune, egitim seviyesine, devletinin uzerine kurulu oldugu temel ilkelere gore ince ayar gerektirir. bu butun ulkelerde boyledir.
farklı açılardan bakmayı hazmedebilen insandır.
hayatı boyunca sırf o'nlar gibi olmadığı için ezilmiş, dışlanmış, dudağının arasındaki bir kelimeyi "acaba bir şey derler mi?" sorularının gölgesinde, söyleyememiş, insanların tek düşlediğidir demokrasi.
biraz huzur, biraz da güvendir.
demokrasiyi bir arac olarak goren ve harbi harbi 250 hp lik modifiyeli murat 131* gibi kullanan, ama d sinden anlamayan, ozellikle 47% lik dilimde su anda turbanli esi ile oturmus stv vb. izleyenlere dahil olan gruptur. ******
bak kardesim gel vazgec, yak yorgani kavga bitsin..
ek: kontrolsuz guc, guc degildir. amacimiz olmadiktan sonra demokrasi, neye hacet getire bizim oylarimiz..