bir filmde gayet güzel ele alınmış aklı yitirme durumu. hep merak ederim insan nasıl delirir, hayatı nasıl tepetaklak olur akıl tutulmasıyla diye; film bunu bence güzel ele almış. beğendiğim ender türk filmlerinden.
herkes delirdiğimi düşünüyor , işin kötüsü hal böyle olunca ben de öyle olduğumu düşünmeye başladım. Öfke kontrolümü sağlayamıyormuşum, deliymişim!Sadece sevmediğim insanlarla bi arada olmayı istemiyorum o kadar bi de adetliyken kimse bana karışmasın gözünün üstünde kaş var bile demesin yeter. Delirmek nedir ki?Nasıl bi şeydir?insan sevilmediğini anlayınca delirmez mi?insan, hiç sevilmeyecek olduğunu anlayınca delirmez mi?Deliler, iyi olduklarından bu dünyanın sevgisizliğine katlanamadıklarından delirmişlerdir, bi de siz üzmeyin onları!
Erasmus (1469-1536), Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerindendir. ilk olarak 1511’de yayımlanan Deliliğe Övgü, güncelliğini zamanımıza değin koruyabilmiş başyapıtıdır. Erasmus, dostu Thomas More’u eğlendirmek için bir yolculuk sırasında yazdığını söylediği Deliliğe Övgü’de şu soruyu sorar:
insanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir? Gülmece bu çerçevede gelişir ve söz kendisini övmesi için deliliğe bırakır. Delilik, yaratıcısının savunduğu her şeyi eleştirerek gençliği, hayattan zevk ve neşe almayı, baş döndüren cinselliği över.
Çocuklukta, yaşlılıkta, dostlukta, aşkta ve evlilikte, savaşta ve barışta, kendisinin insanlara nasıl egemen olduğunu ve onları nasıl mutlu kıldığını gösterir. Deliliğe Övgü, yazılışından günümüze, felsefe ile gülmecenin birleştiği en yetkin eserlerden biri olma özelliğini sürekli koruyabilmiş bir kitaptır.
''delilik bir kez ilan edildiğinde yaptığın herşey deliliğin bir paranoyası sayılıyor. makul protestolar inkar oluyor. geçerli korkular paranoya. hayatta kalma içgüdüleride savunma mekanizmaları.''
delirmek dil ile kurduğumuz sembolik düzene girmeyi reddetmektir. doğduğumuz zaman, daha yasa ve dille tanışmadan önce, gerçeğin parçalarını içeren bir iç dünyada yaşarız. bu bir imgeler dünyasıdır ki kişi ne kendisini ne de anne ve babasını tam manasıyla algılar, onlar imgeler şeklinde kafasında şekillenir. daha sonra çocuk kendini aynada görür ve kendi görüntüsüne dair bir ben yaratır, bu ayna kimi zaman diğer öznelerdir.
deli dediğimiz kişi, sembolik düzeni reddeden, dilin bizi aşan anlamlandırma yasasına uymayan kişidir. şizofrenlerin bir çoğu kendi özel dilini yaratır, dili bozarlar. o halde delilik her zaman yasanın sınırlarını zorlamak için bir yoldur. ismet özel'in şu dizeleri de sanki bu söylediklerimi kanıtlar nitelikte;
dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücür çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil belgeler gerekli
imkanım olsa delirirdim. delirsem benlik bir problem kalmayacak gibi.
insanlar çok fena deliriyor.en yegâne değerlerini bir anda bırakabiliyor,artık çoğu kişide sevgi saygı nefret duygulari çıkar üzerine işliyor.kendi varlığını dahi kesfedemiyor.bilginin anlamına tanrisalligina ulaşamıyor .he birde katil olmaktanda kıl payı seçimlerle kaçıyorlar.buna delirmek denir ama sizler kendi oyununuz için deliriyorsunuz.biz gerçeklere ulaşmak için deliriyoruz.
hayatın tam olarak yaşanmaya başladığı nokta. bir tür orijin, başlangıç ve kayıpların olmayacağı yeni bir oyun.
kontrolü kaybetmenin hazzı, düşünememenin dayanılmaz hazzı.
yarım akıllı olmanın tam sırası.
başlamak gerekiyor. harekete geçmek için yerinden kalkmak gerekiyor.
Annem ve kardeşim dışarı çıktılar. Ocakta yemek var. Bana emanet. Dedi ki saat şu olunca kapat. Tamam dedim.
Kendimi biliyorum, unuturum başka bi işe dalarsam. gün içinde de pek çok şey unuturum. Bekledim mutfakta. kapattım. Aspiratörü de kapattım odama geçtim.
Geri geldiler. Bi şeyler bırakıp gittiler. biraz zaman geçti. Bi koku geldi. Yemek yanmak üzere. Kapattım. Aspiratörü geri açtım. Annem yaktı Herhalde dedim. Bu kadın niye böyle yapıyor?
Annem gelince yemeği yakmış ya demeye başladı. Ben kapattığıma eminim ilk seferde. ben açmadım dedi, mutfağa bile geçmedim dedi.
Ya annem alzheimer oluyor, ya da ben deliriyorum. bilmiyorum kendime güvenemiyorum. O arayı uydurduysam diye korkuyorum. Çünkü gün içinde de pek çok şey unutuyorum.
Iki türlü de allah kahretsin demekten başka bi şey bulamıyorum.
Delirmek, malesef hep kendi açımızdan bakıyoruz bu konuya, kimi için belki kurtuluşdur. Kimi içinse günahlarından arınmadır. Ama şu kesinki biz delirmeyenler için tek bir anlamı var oda " şey "