16-17 yaşlarında cümbüş hasan isimli genç bir adama aşık olmuş, ama ailesi; çok içki içiyor, gece alemlerinde kendini kaybediyor diye adama kavuşmasına engel olunca yemekten, içmekten, uykudan kesilmiş meczup kişi. hikayenin sonunda cümbüş hasan ile evlenen ayten, yine de kendini toparlayamıyor, hasan'da bir gün evi terk edip gidiyor. ayten'de kocasından kalan cümbüşü eline alıp sokak sokak hasan'ı arıyor.
kanberler parkında heykelini gördüğümde şaşırdığım yüce kişiliktir kendileri.iyi muhteremdir.şahsın kızdırıldığında taş atan, satırla kovalayan cinsinden uzantıları da günümüzde mevcuttur.
(bkz: adanali)
(bkz: iki tekerlek güm güm) gibi gibidir.bursa'nın yıldırım ilçesi'nde yaşayanlar bu gibi isimlere de aşinadırlar.
çocukken zaman zaman mahalle aralarında ya da çarşıda rastladığımız ve delicesine korktuğumuz sokak karakteri idi. korksak bile zaman zaman kızdırmaktan geri duramazdı bazılarımız.
şimdi ise bir bursa nostaljisinin ya da çocukluğa duyulan özlemin adı olmuş, "sevın, eyt, nayn, ten, deli ayten". aynı çarşıda sakız satan ayşe ablamız gibi. insan bazen düşünmeden edemiyor; kim akıllı kim deli diye.
şu hayatta bir deli ayten kadar olamadım diye iç geçiririm bazen. heykeli var kadının. ben görmedim hanımı ama annem çok anlatır, o bir efsane..bir erkek görünce 'ısırırım' dermiş. nur içinde yatsın.
o ayten ki; Önce 3 yaşında menenjit olmuş, onu atlatmış, sonra Cümbüş Hasan'ı sevmiş vermemişler. Biraz sıyırmış, sonra birileri akıl vermiş evlendirin düzelir diye. Enişte zaten alkolikmiş, evlendirmişler ama Ayten'e yaramamış. Cümbüş abi, dayanamamış evi terk etmiş, Ayten üzülmüş, sonra Cümbüş abi ölmüş, Ayten kahrolmuş.
Ayten omuzuna taktığı rengarenk çantalarla gezer, çümbüş, davul çalarmış. Bahşişlerle yaşarmış. Sonra 1992 yılında bir gün komşuları Kamberlerdeki kulübesinde ölü bulmuşlar onu. Osmangazi Belediye Başkanı heykelini yaptırmış koymuş parka.
kadın yaşardı. Omzuna bir davul takar, eline bir cümbüş alır, koluna rengarenk çantalar takar, sabahtan akşama kadar o çarşı senin, bu pazar benim dolaşıp dururdu. Esnaf onu çok severdi.
Yaz gelip de Bursalılar sahillere ya da sayfiyeye çekildiğinde çarşılarda işler durur, baharın curcunasının yerini derin bir eski zaman sessizliği alırdı. işlerin kesat olduğu bu ıssız zamanlarda Kapalıçarşının girişinden bir davul sesi duyulurdu önce. Herkes Deli Aytenin geldiğini anlardı böylece. Can sıkıntısı yerini neşeye bırakırdı ansızın. Ayten önce davulunu çala çala bir uçtan diğerine geçerdi çarşıyı. Sonra da geldiği yoldan cümbüşünü inleterek geri dönerdi.
NEREDE MOLA VERiRSE ORAYA NUR YAĞARDI
Kapıların önüne yığılan esnaf, Ayten Hanım buyurmaz mısınız? diye önüne çıkar, Deli Ayteni dükkanlarında ağırlamak için birbirleriyle yarışırlardı. Önünde bel kırıp reverans yapanlar da olurdu, amuda kalkanlar da.
Ayten kibirle bakardı olup bitenlere. Bazen sinirlenir, Ne o ? Kız Yakup gibi kıvırıp duruyorsunuz, hoppalık yapıyorsunuz diye azarlardı esnafı. Sonra da gönlü hangi kapıda durmak istiyorsa o dükkanın önünde mola verirdi. Deli Aytenin konakladığı dükkanda bereketin kilidi açılmış olurdu. Çayını kahvesini içerken davulunu tımbırdatıp cümbüşünü çalar, ardından kalkıp başka bir dükkana uğur ve bereket getirmek için harekete geçerdi.
AYTEN BURSADA BÜTÜN DELiLERiN KRALiÇESiYDi
Bursalılar için Deli Ayten tam bir efsaneydi. Sokaklarda yürüdüğü zaman insanlar onu karşılamak için evlerinden çıkar, mahalleden ayrıldığında alkışlayarak uğurlarlardı. Arkasında daima çocuklardan oluşan uzun bir kuyrukla dolaşırdı.
Her mahallenin bir delisi vardı kuşkusuz. Ve bu deliler mahalleyi babalarının malı gibi görürlerdi. Hanedanlık alanlarına başka delilerin sızmasından da hiç hazzetmezlerdi. Ama Aytenin delilerüstü bir kimliği vardı. O bütün delilerin tartışılmaz kraliçesiydi.
Bursanın delileri, her yıl Hıdrellez haftasının pazar günü Deli Ayten için bir çeşit takdis töreni düzenlerdi. Henüz ufuk ağarmamışken Deli Ayten, Kızyakup Mahallesindeki derme çatma evinden yola çıkardı. O gün en güzel elbisesini giyer, en şık çantalarını koluna takar, en kırmızı rujuyla dudaklarını boyardı. Bir iki gün öncesinden temizlediği davulu ve parlattığı cümbüşü de yanında olurdu tabii ki.
ilk kendi mahallesinden başlardı festivaline. Meydana gelir, davuluna üç kere vururdu. Mahallede yaşayan iki deli çıkagelir Deli Aytenin ardında yerlerini alırdı. Sonra hep birlikte ikinci mahalleye yürünürdü. Yine üç kez tokmak davula vurulur, oranın delisi de gelip konvoya katılır, böylece 15 mahalle dolaşılırdı.
Bursanın akıllıları derin uykularındayken Bursalı deliler Aytenin ardında ayinlerini yapardı. Ayten, ardında 15-20 kişilik bir deli tümeniyle sokakları dolaştığında Bursalılar uyanıp camlara dökülür, konvoya alkışlarla tempo tutarlardı. Deli Ayten ve tebaası dönüp dolaşıp ikindi vaktine doğru, kraliçelerinin tenekeden şatosunun bulunduğu Kızyakup Mahallesindeki Müzisyenler Kahvesinin önüne gelirdi. Burada onları müzisyenler darbukalar, davullar, kemanlar ve kanunlarla grubu karşılardı. Sazlar çalar, kızlar oynar, akşam da evli evine köylü köyüne giderdi.
GERÇEK DELi AYTEN KiMDi
Türlü çeşit tevatür dolaşırdı Deli Ayten hakkında. Kimisi çok zengin bir istanbullu ailenin kızı olduğunu, çok gençken kafayı sıyırıp Bursaya geldiğini söylerdi. Bazıları onun Selanikten göç eden bir ailenin çocuğu olduğunu, annesini babasını bir yangında kaybettikten sonra yapayalnız kaldığını anlatırdı.
Bursada Deli Ayten hakkında çok sayıda insanla konuştuk. Ahalinin büyük kısmının mutabık kaldığı asıl hikaye yine Kızyakup Mahallesinde başlıyor. Adı soyadı: Ayten Şenaşık. Çocukluğunda ateşli hastalıklarla boğuşmuş. 16-17 yaşında genç bir adama aşık olmuş. Kendisinden beş altı yaş büyük olan Cümbüş Hasan (Bayındıroğlu) da sevmiş Ayteni. Ama ailesi çok içki içiyor, gece alemlerinde kendini kaybediyor diye kızın sevdiği adama kavuşmasına engel olunca, yanıp tutuşan Ayten, yemeden, içmeden, uykudan kesilmiş.
SONUNDA HASANA KAVUŞTU AMA ARTIK ÇOK GEÇTi
işte bu dönemde açılıyor gerçeklikle aklı arasındaki mesafe. Tüm böyle hikayelerde olduğu gibi, tabip tabip dolaşıyorlar. Sonunda bir doktor, sevdiği adama kavuşursa belki düzelir diye tavsiyede bulunuyor ailesine. Altı yılın sonunda rıza gösteriyorlar evlenmelerine. Ama iş işten geçmiş, Ayten ile gerçek dünya arasında açılan mesafe bir türlü kapanmıyor. Alkolizmin derinliklerinde kaybolan Cümbüş Hasan da zeten bir gün evi terk edip gidiyor.
Ayten de kocasından kalan cümbüşü eline alıp, davulu boynuna takıyor, sokak sokak dolaşıp Hasanı arıyor. Birkaç yıl sonra Hasan hastalanıp ölünce defter tamamen kapanıyor. Ayten de kalan ömrünü sokaklarda tamamlıyor.
Kızyakuptaki kulübesinde 12 Mart 1992 günü ölü bulunan Ayten, ertesi gün Ahmet Dai Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Pınarbaşında defnediliyor. Cenaze namazına 3 binden fazla Bursalı katılıyor. 2001de, dönemin Belediye Başkanı Hilmi Şensoyun girişimiyle mezarı granit kaplanıyor, mezar taşına davullu bir fotoğrafı konuluyor.
CENAZESiNE 3 BiN BURSALI KATILDI
Osmangazi Belediyesi Kız Yakup Mahallesinde çöküntü alanı olan bir bölgeyi kamulaştırarak Kamberler Tarih ve Koordinasyon Parkını inşa etti. iki sene önce ulusal bir yarışmada kazanan projenin uygulandığı parka aralarında Osman Gazi, Orhan Gazi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Zeki Mürenin de bulunduğu ünlülerin büst ve heykelleri dikildi. Belediye Başkanı Recep Altepenin önerisiyle Deli Aytenin de parka dikilmekm üzere bir heykeli yaptırıldı. Ama kaidesi ve çevre düzenlemesi bitmediği için henüz yerine dikilmeyen heykel Saadet Partisi Bursa Gençlik Kolları tarafından protesto edildi. O kadar ünlü Türk büyüğünün yanında deli bir kadının heykelinin ne işi var, dediler.
Konu belediye meclisinde de gündeme geldi fakat Başkan Altepe kararından geri adım atmıyor: Deli Aytenin Bursada yaşamış ve yaşı 30u aşmış herkeste bıraktığı bir hikaye vardır. Bir trajedi kahramanı olmasına rağmen, her sabah etrafına neşe ve sevinç taşımış olan bir insandır Deli Ayten.
Başkan kararlı. Deli Aytenin Kent Müzesinde de bir köşesi olduğunu ekleyerek şöyle diyor: Bursalılar kadirşinastır. Deli Ayten, Kızyakupta doğup ömrünü burada tamamlamış, 40 yıl sokaklarında dolaşmış. Şimdi biz buraya bir tarih ve anı parkı yapacağız da onun heykelini dikmeyeceğiz öyle mi? Heykel, kraliçelik töreninin yapıldığı Hıdrellezde dikilecek. Deli Ayten böylece, 16 yıldır ayrı kaldığı yuvasına, Bursasına kavuşmuş olacak.
tiyatrosu da çıkmıştır. bursa'nın eski heykel ve ulucami esnafı iyi tanırmış ayten'i. cenazesi ise baya üzüyor insanları ve oldukça fazla katılım olmuş.