bugün

yunan emperyalizmi yapan film...
Cok guzel film su an izliyorum pazar kahvaltisi esliginde. (bkz: garlic bread)
6252418 kere izlediğim bir o kadar damla yaş döktüğüm güzel çağan ırmak filmi. Filmde Girit'ten izmir'e sınırdışı edilen insanımızı almaya gelen gemiyi ekranda gördüğümde sesli hıçkırıklar eşliğinde ağladığım doğrudur. Oyunculuklar bu kadar mı yerinde bu kadar mı güzel olur. 1 tane mi falso vermez cast düzeni. Bu filmin adamı tahsindir benim gözümde. Bir de damadın son dakika ya dek bir kazık atacağını bekledim ama atmadı ya helal olsun.
Cagan irmagin tekrar ve tekrar devlestigi film.
Cok guzel giden film.
Çetin Tekindor un üstadlığını bir kez daha göstermiş olduğu film.
bir göçmen değilim rumum babam yunan fakat bu filmde kendimi çok buldum ben çok etkilendim.

bu film öyle bir çizgide ki ne eksik kalmış ne fazla her şey tam kıvamında, iki üç kez izledim gerçekten çağan ırmak ve çetin Tekindor bu filmle büyük bir saygıyı hak ediyor. hala izlemeyen varsa hiç tereddüt etmeden şimdi izlemeye başlasın.
2011 de gösterime girmiş, çağan ırmak filmidir. Bazı şeyler unutulmaz işte… Doğduğun yer misal…Azıcık büyüdüğün azıcık hatırladığın yer bile…
allah herkese böyle bir dede nasip etsin. ayrıca erkeklere de böyle bir dede olmayı da nasip etsin. mübadelenin ufacık bir bölümünü anlatmasına rağmen etkili bir anlatım olmuş. gülcemal gemisinin faaliyetlerini anlatan bişeyler çekilse herhalde o da çok vurucu olurdu.

koskoca bir devlet sessiz sedasız yıkılamazdı elbette. geride acı, gözyaşı ve kan olmalıydı. hasret, doğulan yeri bir daha görememek de olmalıydı. oldu da. türk sinemacısı elindeki malzemenin ne kadar değerli olduğunu yavaş yavaş görüyor mu dersiniz a sözlük yazarları ?

o değil de bağ evi ne güzeldi be abi. o dibindeki oda yok mu o oda gel burda yaz der gibiydi.. sadece yaz. yaz mevsiminde.
çağan ırmak filmografisinin ışıldayan öğelerinden biri olup, insana "keşke öyle ıssız adamdı, prensesin bilmemnesiydi türü abuk subuk işlerden para kaldırmaya heves edeceğine böyle öyküler anlatsa hep de dinlesek, minnettar kalsak" diye düşündürür.

ayrıca; bu satırların yazarının kanaatince* * bu film ve babam ve oğlum, ikisi birlikte, giuseppe tornatore'nin nuovo cinema paradiso'su ve baariasını gerek öyküler, gerek ele alınış biçimleri, anlatı dilleri ve gerekse de müziklerin kullanılış tarzı açısından büyük bir paralellik * arz eder ki bu dört film de yine bu satırların yazarının kanaatince iyi film - kötü film tasnifinden vareste, güzel film kategorisine dahildir.

edit: gişe başarısı elde etmemiş olması bir filmin gişeye yönelik bir film olmadığı anlamına gelmiyor; prensesin uykusu ile ilgili "gişeye yönelik" ifadesi yönetmenin kendisine ait. tornatore - ırmak paralelliği münferiden nuovo cinema paradiso ve babam ve oğlum arasında kurulmuş bir paralellik değil; temeli her iki yönetmenin belirtilen iki filmi olup, genel itibariyle sinema dilleri üzerinden kurulmuş bir paralellik.
mübadele yıllarını ve sonrasında süregelen türkiye'deki siyasi olayları, bu olaylardan etkilenen aile bireylerini 4 kuşak boyunca anlatan çok güzel bir filmdir. yer yer gülersiniz ama genelde sizi hüzne boğar. boğazının düğümlenir, gözleriniz dolar. ama izlenmesi gerektiğine inandığım bir film.
öncelikle,yok artık!

ben ki bünyemde barindirdigim bütün önyargıları çağan ırmak icin harcamisken bu film de nesi? neymis anladim ben tükürdümü yalama hissi gfsasfgg.

neyse, ne diyordum? ha evet çağan ırmak. ben bu adama oylesi nefret duyuyordum ki anlatamam. babam ve oğlum'unu hic izlemedim. ve evet hala izleme fikrinde ve sempatisinde degilim. bir diger overratedımız ıssız adam. bahsi acildiginda tiye aldigim,yüzümü burusturup sohbete bile katilmaz dogruca ortamdan uzaklasirdim. bütun bunlarin sebebi fazlaca gosterilen ilgi ve herkesin dilinde olmasinin vermis oldugu laçkalık. her ikisi de benim icin izlenmemis birer balon olarak gökyüzüne bırakıldı.

gelelim asil konuya. film gercekten güzeldi be. hani sahi sahi güzeldi. birkac gun once sol frame'de gozume ilisti. yine ne izlesem diye dusunurken bi arkadaştan gelen "izle lan bu sefer guzel is cikarmis kemçuk aazlı" cesaretlendirmesiyle gaza gelip izledim. çetin tekindor'u saskinlikla ve hayranlikla gozumde bir derece daha buyuttum.

dedenin intihar etme sahnesinde mini bir zirlama töreni gerceklesti bünyemde. ama ölmüs olmasini anilarindaki evi tekrar görmüs olmasina yeğlerdim zaten.

tanim:güzel ayrintilar ile bezeli hoş bir çağan ırmak filmi.
Çağan Irmak'ın en iyi filmidir kanımca. Başından sonuna kadar gözler dolu izlenir.
--spoiler--
dedenin intiharı sanki olmamış. onu intihara götüren süreç biraz daha işlenmeliydi. ama yine de oldukça güzel bir filmdir. çocuk oyuncular müthiştir.
--spoiler--
kanımca çağan ırmak'ın en başarılı filmi. çetin tekindor'un her zamanki gibi ustalığını konuşturduğu, yiğit özşener'in ne kadar iyi bir yan karakter oyuncusu olduğunu gösteren, gökçe bahadır'ın ileride en çok aranan kadın oyuncu olacağının kanıtı olan, her izlenişinde yine içlere dokunan filmdir.
(bkz: onlar da bizim insanlarımız)
yine bir çağan ırmak başarısı... hele çetin tekindor'un yine tatlı oyunculuğu ve yine başarı üstü başarı. babacan tavrıyla, aile reisi kavramını taşıyan böyle güzel insanı oynatmak başlı başına en güzel tercihtir bence.

darbeyle gelen ukala, sevimsiz, heyecanlı ve tecrübesiz bir belediye başkanı
insanlığı dil, din, ırk, genç yaşlı ayrımı gözetmeksizin öğretmeye çalışan güzel kalpli bir ihtiyar
trakyalıların evlerinde * edilen kötü ama tatlı küfürler
insanları bölenlerin aslında birbiri değil, siyasiler olduğu mesajı tekrar tekrar verildi ve güzel de oldu
ülkemizde bulunan azınlık yabancı milletlerin (yunan, ermeni, yahudi) ne kadar kadirşinas insanlar olduğunu bir kez daha anladım.

eskiden babam hep söylerdi ve hala da söyler; ülkemizdeki azınlık yabancı milletler fazlasıyla kibar, insan canlısı ve hiçbir şekilde kul hakkı yemezler. senin milletin yer ama onlar yemez oğlum derdi... bunu filmde daha iyi anladım.
Çağan ırmak gerçekten iyi iş çıkarmış. Fakat bazı ikiyüzlü hümanist sevgi pıtırcıklarının sandığı gibi azınlıkların kadirşinas olduklarını değil, türkler için "defolun, cehenneme gidin pis türkler!" diyerek dağdan gelip bağdakini kovan yapıda olduklarını göstermiş. Mübadele sırasında gemi yolculuğunda bebeğin, yani mustafa'nın tifodan ölmesi ve bebeği denize atmak zorunda kalmaları beni sinemada hıçkıra hıçkıra ağlattı.

O sonda mektup ve yunan rakısı gönderen kadın onların yerleşmeye gelmeyeceklerini biliyordu. Ufaklık büyüyüp girit'e gittiğinde oradaki yunanların "türkler dostumuzdur" edebiyatı yapmaları ise, güçlü olanla iyi geçinme çabasıdır. Türkler savaşta ve hemen sonrasında güçsüz durumdayken düşman olanların, biz tekrar eski gücümüze kavuşunca nasıl sırnaştıklarını göstermesi bakımından güzel olmuş. Çağan ırmak akıllı adam. Sağ gösterip sol vurarak vermek istediği asıl mesajı satır aralarına gizlemiş. Yoksa yunanlar "türkler bizi kötü gösteriyorlar" diye sağda solda zırlarlardı.

Unutmadan, dedesi girit göçmeni olduğu için çocuğun rum muamelesi görmesini ve bu konuda içindeki yarayı çok iyi anlıyorum. türk Muhacir çocukları öz vatanlarında sığıntı muamelesi görmenin ne demek olduğunu bilirler. istiklal marşı okuması, "biz türk'üz, türk!" diye isyan etmesi, uğradığı haksızlıklar nedeniyle agresif olması ve içlenince ege ağzıyla "ben napem" diye ağlaması muazzam olmuş.

Ve tabii ki dede rolündeki çetin tekindor. En duygulandığım sahne; sofrada bütün aile ve eş dostla akşam yemeği yerken girit'te olup bitenleri anlatırken, çektiği acıları gülerek ve naifçe kahkaha atarak gizlemeye çalışmasıydı. Bu da yine türk gururunun göstergesi. Bir karapapak türkü olarak Ben daha başımıza gelenleri anlatırken başkalarının yanında gözlerimin dolduğunu bile hatırlamam. Çok hüzünlenirsem öyle gülerim. dede ve torundan kendimde çok şey buldum.

Hayatımda seyrettiğim en anlamlı ve güzel filmlerden biri.
Muğla milas'ta çekilmişti bazı sahneleri yamulmuyorsam.. Gayet kaliteli filmdir.
çekimleri girit, gökçeada, milas, söke, bodrum ve muğla da gerçekleşen Çetin Tekindor'un sesiyle tekrar tekrar büyülendiğim

1980 dönemini anlatan içimizi ısıtıp ısıta ısıta yakan Çağan Irmak ustalığı deyip noktayı koyduğum filmdir.
her izlediğimde duygulanır ve bir hüzün çöker üzerime. insanların insan olduğundan dolayı değil, kimliklerinden dolayı saygınlık ya da hakarete maruz kaldığını filmde çok güzel örnekle açıklamış

--spoiler--
hele ki farklı etnik kimlikten oluşan birbirine kavgalı zıt çocukları bir araya getirerek denize götüren bi dede halini almış çetin tekindor. *
--spoiler--
Harika bir film izleyin.
Milasta çekilmişti bir çok sahnesi.. Güzel filmdir ayrıca...
Çağan ırmak'tan tipik "oturmaya mi geldik gençler, ağlayalim biraz" filmi.
verdiği mesajı son zamanlarda çokça düşünüyordum zaten. geçmişte yaşanan olayların peşine takılıp bir asrı düşman olarak geçirmek kime ne fayda sağladı? dünyada kötü ırklar, kötü mezhepler, kötü ülkeler yoktur. kötü insanlar vardır sadece.

ayrıca filmin çekildiği yerler çok güzel. çocukluğumu bozkırda geçirmiş biri olarak ozana imrendim doğrusu.