tanrının var oluşu konusunda bulunduğu şu yargılardan dolayı saygı duyulması gereken, ulvi kişilik.
"tanrı kötülüğü önlemek istiyor da, gücü mü yetmiyor. öyleyse o güçsüzdür. yoksa onun bu kötülükleri engellemeye gücü yetiyor da, önlemek mi istemiyor? öyleyse kötü niyetlidir. fakat tanrı hem güçlü ve hem de kötülüğü kaldırmak niyetinde ise, bunca kötülük nasıl oluyor da var oluyor?"
Edinburgh Üniversitesinde klasik diller ve felsefe okumuş olan filozof. 1734-37 yılları arasında insan Doğası Üzerine Bir inceleme’yi (A Treatise of Human Nature) kaleme almış. Yapıtıyla dinsizlik suçlamasına uğradığı için, hiçbir üniversiteye kabul edilmeyince bir generalin sekreteri olarak 1745-49 yılları arasına Avrupa’yı dolaşmış.
David Hume ile ilgili çok tekrar edilen bir yanlış var. David Hume bir agnostik değildir.
Hume, "Agnostisizm" kavramı icat edilmeden yaklaşık yüz yıl önce ölmüştür. Hume, nedenselliğin eleştirisi ve mucizenin imkanı hakkında söylediklerinden dolayı doğal olarak deizmin bir müttefiki haline gelir. Ayrıca Hume, Dinin Doğal Tarihi ve Tabiî Din Üzerine Diyaloglar adlı kitaplarında monoteizmden daha çok politeizmi eleştirir. Bu eleştirilerin çoğu da psikolojik bir zeminde "bilinmeyenden korkmak" anlayışı üzerine kurulur.
Hume'un Mete Tunçay tarafından Türkçeye "Din Üstüne" adı ile çevrilen yukarıda ismi zikredilmiş kitaplar incelediğinde, onun özellikle Hristiyanlığı, kiliseyi, paganizmi şiddetle eleştirdiği, buna karşılık kendisine özgü, doğal din ya da tabii din adını verdiği eleştirel bir Deizm şeklini savunduğu görülebilir. Söz konusu doğal dinin bizdeki "fıtrat dini" düşüncesine karşılık olduğu düşünülebilir elbette ancak bunu düşünenlerin fıtrat dinine sonradan eklenenlerin çokluğunu gördüğü sürece tabii. Diğer bir yönden, sadece inanç konusunda değil her konuda agnostisizm problemli bir tutumdur. Çünkü bir konudaki agnostisizmin tutarlı olabilmesi için o konuda var olan lehte ve aleyhteki "tüm" delillerin incelenmesi ve bu delillerin yüzde elliye karşılık yüzde elli olduğu açıkça görülmesi gerekir.
Örneğin tüm canlıların ortak bir atadan türediği konusunda karbon kimyasının, moleküler biyolojinin ve karşılaştırmalı anatomi incelemelerinin verilerine bakılıp bilimsel bir agnostisizm durumu benimsemek hatalı bir yaklaşımdır çünkü kanıtlar lehtedir. Aleyhte hiçbir kanıt yoktur.
(1711 - 1776) iskoçya kökenli filozof, iktisatçı ve tarihçi olup, Batı felsefesinin en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir. insan zihninin ve potansiyelinin kavranabilmesi için ilahi bilimlerin yeterli olmayacağını, ancak deney ve gözlemler yoluyla gerçek bilgiye ulaşılabileceğini ileri sürmüş olan Hume, Isaac Newton'ın bilimsel devrimci yaklaşımlarından çok etkilenmişti.
Acıklayacı Edit:
Örneğin, dışarıda, evler, arabalar ve ağaçlar görüyorum. Daha sonra, odaya dönüp bir süre oturuyorum. Bunun ardından yeniden camdan dışarıya baktığımda, yine aynı manzarayı görürüm. işte, izlenimlerimin içeriklerindeki bu süreklilik ve değişmezlik, evlerin, arabaların ve ağaçların, ben onları düşüneyim ya da düşünmeyeyim, varolduğu sonucuna götürür. Aynı şekilde, odadan çıkmadan önce, sobaya bir odun atayım, biraz sonra odaya yeniden döndüğüm zaman, odunun neredeyse kül olduğunu görürüm. Ateşte çok büyük bir değişiklik olmuş olsa da, ben benzer koşullar altında, daima bu türden bir değişmeyle karşılaşmaya alışmışımdır. Hume'a göre, bizim dışımızdaki nesnelerin değişmelerinde söz konusu olan tutarlılık, izlenimlerimizin içeriğini meydana getiren varlıkların değişmezliği ve sürekliliği, bizi nesnelerin bizim dışımızda ve bizden bağımsız bir varoluşa sahip olmaya devam ettiğini inanmaya sevkeder. Bununla birlikte, bu, Hume'a göre, rasyonel bir kanıtlama olmayıp, yalnızca bir inançtır.
1752'de "ticaret dengesi üzerine" adlı çalışmayı yayınlamış; ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları inceleyerek makro ekonomi ye ışık tutmuş bir düşünce adamıdır.