dark city

entry33 galeri1
    30.
  1. bu film ile donnie darko kader eşidir. matrix'te dark city'den ne kadar çağrışım görüyorsak butterfly effect'te de donnie darko'dan o kadar çağrışım görürüz. maalesef pazarlama başarısızlıkları bu filmleri sonradan çekilenlerin gölgesinde bırakmıştır. belki de sonradan çekilenler ilham kaynağı olarak kullandıkları filmlerden iyi dersler çıkarmışlardır. bunun somut olarak işlendiği bir film isterseniz the prestige filmini tavsiye ederim. yukarıda bahsi geçen beş filmi de izleyen ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
    1 ...
  2. 32.
  3. konusu daha güzel islene bilirdi dedigim 1998 yilindan bir filmi, ismi gibi cok karanlik bir yapim.. suan bile düsünce, icime bir karamsarlik cöküyor. rengiz, ic karartici sahnelerle doluydu bu film.
    sonunu bile dogru düzgün anliyamadim. ama berbat bir sona sahipti.
    bas rol oyuncusu tam bir hayal kirikligiydi.
    bilim kurgu sevenler icin genede izlenilesi bir film. cekildigi yila göre degerlendirecek olursak, o zaman icin iyi bir film olmus diyebiliriz.
    0 ...
  4. 31.
  5. Bi şeyler Eksik bu filmde. Bir bilim Kurgu sever olarak, konusunu, kurgusunu ve müziklerini çok beğendiğim halde filmi bir bütün olarak çok sevemedim. Bi kere böyle bi filmde başrol karizma olacak, o adam olmamış oraya. Mental dövüş sahneleri de bir tuhaf, sonu da benim istediğim gibi bitmedi. Kısacası Ağzımda o istediğim tadı bırakmadı. Sana puanı 7.5 tan 8.

    O değilde o insanüstü ırk mensupları ne kadar çirkin ya, hele bi tane ufak velet var korku filmi gibi.
    2 ...
  6. 30.
  7. Sondaki pokemonvari dönüş sahnesi haricinde mükemmel bir film.

    Yalnız Matrix in esinlendiği film bu değildir. Sadece benzer konuları işlemişler.

    Matrixin babası "ghost in the shell" adlı animedir. Hatta trinity karakteri bile neredeyse aynı.
    1 ...
  8. 29.
  9. --spoiler--
    bütün film karanlıkta geçtikten sonra filmin sonundaki okyanus ve güneşin görüntüsü insanı mutlu etmeye yetiyor.
    --spoiler--
    0 ...
  10. 28.
  11. Amerikanların deyişiyle "mediocre".
    0 ...
  12. 27.
  13. ciddi anlamda çok başarılı ve sanırım alanında öncü filmlerden the matrix'den önce çekilmiş olması onu daha değerli bir film yapmaktadır. gerçeklik algınızı sınayan bir film. içinde güzel replikler barındırır izlemesi tavsiye edilir.

    rufus sewell ve jennifer connelly başrolleri paylaşır.
    0 ...
  14. 26.
  15. çok iyi bir bilim kurgu örneğidir. yeterince ilgi görmemiştir fakat nacizane öngörüm ilerde blade runner ın yanında yerini alacaktır.
    0 ...
  16. 25.
  17. filmi izlerken sıkıntıdan bunaldım.. sıkıntının sebebi film adının hakkını veriyor.. hakikaten dark.. konusuna gelince dünya aslında birinin oyun alanı mı gibisinden.. yani gerçekte hangi dünyada yaşıyoruzu sorgulatıyor.. film o kadar sade o kadar düz ki insan bunalıyor amk.. uzun zamandır hiç bir filmde bu kadar sıkılmamıştım.. yine de izlenilebilir.. şahsi notum:10/6.
    0 ...
  18. 24.
  19. Bu filme sıkıcı diyenin bilim kurgudan anlamadığına yemin edebilirim. Bir çok bilim kurgu filmiyle kıyaslandığında açık ara öndedir.
    4 ...
  20. 23.
  21. matrix'ten çok, yine aynı popüleriteyi yakalayamamış olan the thirteenth floor filmine benzemektedir.
    0 ...
  22. 22.
  23. başlarda sıkıcı gelen fakat ana felsefesini ve konuyu anlamaya başladığında gayet güzel olan film, matrix'ten önce çıkmış ve benzer fikirleri işlemiştir, inception'da bile düşünce benzerliği bulabilirsiniz.
    0 ...
  24. 21.
  25. Muthis bir film.

    Bu filmi izleme sansi bulmayan varsa diye...

    Iyi goruntulu ve turkce altyazili...

    http://vimeo.com/35658555
    0 ...
  26. 20.
  27. insanın sadece mantık ve beyin çerçevesinden ibaret olmadığını vurgulayan, işin içinde duygu ve kalbinde olduğunu söyleyen güzel film.
    1 ...
  28. 19.
  29. karanlık bir film. her iki anlamda da. matrix'in bu filmden beslendiğini düşünebiliriz.
    0 ...
  30. 18.
  31. matrix, truman falan tamam da son sahnede requiem for a dream' de jennifer connelly' nin sahilde iskelede tek başına durduğu sahneler bile birebir aynı lan; kırmızı montu bile var!

    dc: http://1.bp.blogspot.com/...oIE/s400/dark_city_20.jpg
    rfd: http://1.bp.blogspot.com/...0/requiem+for+a+dream.jpg

    true romance' dan sonra şöyle bir fikir oluşmuştu: her çekilen filmin etkilendiği bir önceki film var, evrim süreci gibi resmen.

    vidyolu midyolu: http://www.youtube.com/watch?v=whSMQebh8R8
    2 ...
  32. 17.
  33. hoş görüntülü, insanı içine çeken film. her ne kadar insan belleğini inceleyen bir bilim kurgu filmi gibi dursa da insanı bütünüyle incelemeye çalışmıştır bence. Kiefer Sutherland'in duraklaya duraklaya konuşan o karizmatik sesi filmi daha bir ilginç kılar.

    --spoiler--
    hafızasını kaybetmiş, cinayet suçundan aranan john murdoch, küçük ipuçlarından yola çıkarak geçmişini hatırlamaya ve onun izini sürmeye çalışır. bulduğu gerçekler hiç de iç açıcı değildir. nesli tükenmeye yüz tutmuş bir yığın uzaylı, yaşamlarına devam edebilmek için insan kavramını incelemektedir. çeşitli deneyler yapmak için insanlara değişik hafızalarla değişik hayatlar verirler.

    "insana 'katil' gibi sıfatları veren hafızaları mıdır? hafızaları silinen katiller öldürmeye devam ederler mi? insan hafızası kadar mıdır yoksa bundan fazlası mıdır?" gibi sorulara cevap ararken uzaylılar, biz de bir düşünürüz insan aklı boş bir levha olup tamamen çevreye göre mi şekillenir yoksa mizaç var mıdır diye. insanı insan yapan şey sadece aklı değildir, insanlığın aranacağı asıl yer kalptir, ruhtur gibi sonuçlara varır film.
    --spoiler--

    film niye pek sükse yapmamıştır bilemem ama bence Rufus Sewell kafası karışmış ama soğukkanlı adam rolünün hakkını vermiştir, zaten filmde aranan şey oyuncu karizması olmamalıdır.
    2 ...
  34. 16.
  35. soundtrackinde yer alan into the city isimli score parçasına hastası olunası film.
    1 ...
  36. 15.
  37. "karanlık ambiyans" temasının hakkını vermiş, gerçekliği sorgulayıcı ve bilimkurgu filmler kategorisinden hoşlananlara tavsiye edebileceğim, 1998 yapımı bir film.
    1 ...
  38. 14.
  39. bilmiyorum çalmışlar mı diyelim ama matrix'in esin kaynağı film desek yeridir.

    spoiler
    matrix'de neo'yu diğerlerinden farklı kılan, gücü değildir. sonuçta o güce sahip başka seçilmişler gelip gitmiştir, neo'yu farklı kılan sevgisi aşkıdır, bu filmde john murdoch'ı da farklı kılan ruhu aşkı oluyor...

    ve de gayet başarılı filmdir.
    1 ...
  40. 13.
  41. 12.
  42. 11.
  43. Blade runner gibi sapına kadar bilim-kurgu özellikleri taşıyan, ancak sin city kadar karanlık, insanı düşünmeye iten, dönüp dolaşıp "insan" ve "ruh" kavramının üzerinden çıkarımlar yapan harika bir yapım... hayatınızın merkezinde, sizi yöneten neler var hiç düşündünüz mü? Dark city bambaşka yaklaşıyor bu olaya..

    Rufus Sewell.. William Hurt.. Jennifer Connelly, 24 ve lost boys'dan tanıdığımız Kiefer Sutherland...

    Karşınızda alex proyas denilen deha'nın yönettiği, dark city..!

    Dark city hakkında ne düşünüyorum...

    en başta bu filme saygı duyuyorum.. Zira film, Amerikan film endüstrisinin hoşuna gidecek ve hayvanlar gibi para kazandıracak şekilde klişe de yapılabilirdi. işlenen konu bok edilmeye çok ama çok müsait bir çizgide..

    kesinlikle kolaya kaçılmamış.. binlerce kez aynılarını dinlediğimiz diyalog satırları yerine sadece seyirciyi düşünmeye iten diyaloglarla bezenmiş..

    bu film, yaşadığımız ve "gerçeklik" olarak addettiğimiz şeyi irdelemek konusunda matrix gibi bir yapıma esin kaynağı olmuştur.. hem de milyonlarca kurşun, binlerce dövüş hareketi katmadan, nokia - duracell reklamları yapmadan (ki yanlış anlaşılmasın, matrix bence hiç de kötü bir yapım değildir, sadece "olmamış" diyebileceğim noktalara da sahiptir)

    Çağrışımlar yapmama neden oldu dark city..

    hepimiz arada sırada düşünürüz, neyiz biz, amacımız ne, nereye gidiyoruz? Film içten içe sadece yaşadığım hayatı, bulunduğum, nefes aldığım, acılar çektiğim, sevindiğim, seviştiğim, yani bir şekilde kendisiyle etkileşimde bulunduğum hayatı değil, bunun amacını düşünmemi sağladı.

    bizi insan yapan neydi?

    farklı olmamızı sağlayan şey?

    hani deli gibi aradıkları ruh var ya, keşfederlerse insanı neyin insan yaptığını bulabileceklerini düşündükleri,

    onun gerçekten zihnimde, hatıralarımda, tecrübelerimde mi şekillendiğini, yoksa insan olarak dünyaya gelmenin bir getirisi mi olduğunu düşündüm..

    hepimiz farkedemediğimiz şeylerden bir şekilde çekiniriz ya, hayatımızın bize söylenmeyen bir amacı olabilir miydi?

    Belki de dark city'de bulunan "yabancı" (bilerek uzaylı kelimesini kullanmıyorum, çünkü gerçekten tam anlamıyla "yabancı" portresi çizilmiş..) teması sadece yönetmenin elinde bir enstrumandı?

    bilemiyorum, belki de amerikan sinemasının yöntemlerini sorgulamaya başladım bu aralar... ancak;

    eğer bugün "dark city" deyince aklımıza "ghost in the shell", "blade runner" hatta "donnie darko" gibi isimler geliyorsa,

    izlemeye değerdir bu film.
    7 ...
  44. 10.
  45. 9.
  46. konusu ve kurgusu oldukça başarılı olmasına karşın biraz zayıf kalmıştır, konsantre olmakta zorluk çekilir.

    uzun bir aradan sonraki ikinci izleyişten sonra gelen edit: director's cut'ın farkı mıdır bilmiyorum ama her şeyiyle de güzel bir filmmiş.

    --spoiler--
    John Murdoch: I know this is gonna sound crazy, but what if we never knew each other before now and everything you remember and everything that I'm supposed to remember, never really happened, someone just wants us to think it did?
    Emma Murdoch: But how can that be true? I so vividly remember meeting you. I remember falling in love with you. I remember losing you. I love you John, you can't fake something like that.
    John Murdoch: No, you can't.
    --spoiler--
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük