bugün

dark city

hoş görüntülü, insanı içine çeken film. her ne kadar insan belleğini inceleyen bir bilim kurgu filmi gibi dursa da insanı bütünüyle incelemeye çalışmıştır bence. Kiefer Sutherland'in duraklaya duraklaya konuşan o karizmatik sesi filmi daha bir ilginç kılar.

--spoiler--
hafızasını kaybetmiş, cinayet suçundan aranan john murdoch, küçük ipuçlarından yola çıkarak geçmişini hatırlamaya ve onun izini sürmeye çalışır. bulduğu gerçekler hiç de iç açıcı değildir. nesli tükenmeye yüz tutmuş bir yığın uzaylı, yaşamlarına devam edebilmek için insan kavramını incelemektedir. çeşitli deneyler yapmak için insanlara değişik hafızalarla değişik hayatlar verirler.

"insana 'katil' gibi sıfatları veren hafızaları mıdır? hafızaları silinen katiller öldürmeye devam ederler mi? insan hafızası kadar mıdır yoksa bundan fazlası mıdır?" gibi sorulara cevap ararken uzaylılar, biz de bir düşünürüz insan aklı boş bir levha olup tamamen çevreye göre mi şekillenir yoksa mizaç var mıdır diye. insanı insan yapan şey sadece aklı değildir, insanlığın aranacağı asıl yer kalptir, ruhtur gibi sonuçlara varır film.
--spoiler--

film niye pek sükse yapmamıştır bilemem ama bence Rufus Sewell kafası karışmış ama soğukkanlı adam rolünün hakkını vermiştir, zaten filmde aranan şey oyuncu karizması olmamalıdır.