üzerine komplo teorileri yazılarak kamuoyunu eğlendirmeye yarayan günlüklerdir.
aslı astarı olmayan hayal ürünüdür.
zira,
asker olmak demek, erk demektir. amaç erke ulaşmaktır ve bunla ilgili hayaller kurmaktır. bu sendrom her askerde gözlemlenebilir.
bu ülkede başçavuş rütbesinde bir ordu mensubunun bile darbe planı vardır çünkü.
koskoca amiralin neden olmasın?
her uzman çavuşu jitem mensubu, her subayı aslında sat komandosu, her polis memuru da mit ajanı olan ya da bu minvalde teklifler alan bir ülkede bu durum gayet normal karşılanmalıdır kanımca...
ismiyle narnia günlüklerini çağrıştıran günlüklerdir. kapağında i love you yazan pembe bir günlük olabileceğini akla getirebildiği gibi paşaların kırtasiyeden askere giderken alınan ve üzerinde bir asker ve bir kadın resminin bulunduğu şafak 555 yazan bir günlüğü alabilecekleri de düşünülebilir. bulunacağından asla korkulmaz ve her şey günlüğe, günü gününe işlenir. günlüğün muhtelif yerlerine kalp ve isim çızıktırmaları olasıdır.
--spoiler--
sevgili günlük
bugün benim için çok güzel bir gündü. her zaman ki gibi erken kalktım. üniformamı çabucak giyip koşa koşa komutanın yanına gittim....(uzar)
aklıma yine çok manyak darbe fikirleri geliyor, bence bir yerlerden zeplin bulmalıyız. evet bildiğin zeplin. zeplin dedim de aklıma geldi led zeppelin geliyormuş türkiyeye, kaçırmamalıyım. neyse zeplin iyi, bilmiyorum ama zeplin olursa bu iş tamamdır gibime geliyor. salih tank bulucaktı bi yerden ondan da haber çıkmadı daha. berkecan da gelmiş benim liseden kalma tazyikli su tabancam var kullanalım diyor, hayır iyi güzel de su doldurmakla mı uğraşıcaz bi de. bugün darbe için yeni isim sundum bizim çocuklara, yeşil başlı gövel ördek olsun dedim. yok hacı çok uzun yok akılda kalıcı değil. nasıl kalıcı değil ya. varsa yoksa ayışığı, yakamoz. bir burcu güneş fanatikliği var ama anlamış değilim. neyse günlük ben de biraz müzik dinleyip yatarım. ha bu arada beyazlayan saçlar dökülmüyor ya ben bu durumdan acayip mutluyum. iyiki de beyaz hem beyaz saçsız darbeci paşa mı olur. laf aramızda batuhan saçlarını boyuyormuş beyaza biliyormusun. duyunca koptum. özenti gençlik işte.
neyse öptüm janem bye
--spoiler--
yenileri çıkmış, çok ilginç şeyler var. birazını aldım buraya. ama siz tamamını okuyun
"kullanilmamiş 100 milyar tl(16 ağustos 2001)
"görev için masama oturduğum bu ilk gün canımı sıkacak bir olayla karşılaştım. ikmal şube müdürü binbaşı teyvik akseli gelerek geçmiş yıldan kalan özel ödeneklerin hesabını getirdi. oldukça fazla bir para vardı. 100 milyar tl civarında bir para depremde kullanılmak için gönderilmiş ve ayrıca gölcüke gelen kore heyeti de 14 bin dolar civarında deprem maksatlı hibede bulunmuştu. bütün bu para ne hikmetse personelin gereksinimleri kullanılmamış, olduğu gibi duruyordu. halbuki o zamanlar ben istanbuldan çocuk bezi bile gönderiyordum. oramiral alpkaya ayrılırken ikmal şube müdürüne haberim olmadan bu paralar sarfedilmiyecek diye emir vermiş.
gölcükte yolsuzluklar(29 nisan-05 mayıs 2002)
göreve başlamadan önce gölcük bölgesinde bazı yolsuzlukların olduğunu biliyordum. bu yolsuzlukların bir kısmı senelerce öncesine gittiği gibi yakın zamana ait bir çok duyum da vardı. gördüğüm ilk manzara buradaki bazı şirketlerin adeta bir ihale mafyası gibi davrandıkları ve ihaleye katılmak isteyen bazı şirketleri kovaladıkları, istediklerini ihaleye soktuları ve böylece muhtemelen onlardan komisyon aldıkları, yerel bir çok iş sahibinin birden fazla şirketi olduğu ve ihelelere bunlar ile girdikleri böylece az kırım ile ihale aldıkları, bazı müteahhitlerin görevli personel ile anlaşarak şartnameleri uygun bir şekilde hazırlattıkları veya muayene komisyonlarını uygun bir şekilde yönlendirdiklei gibi hususlar tespit ettim. bunun üzerine kurmuş olduğum heyetle geçmiş dosyaları incelemeye başladım. bir çok konuyu tesbit etmek mümkün değil, aradan geçen zaman içinde evraklar tamamlanmış veya teftiş görerek evraklar sandıklanıp kaldırılmış. buna rağmen en aşağı 10 dosyayı usulsüzlük yapıldı gerekçesiyle savcılığa verdim.
özkökle alay ediyordu(19-25 mayıs 2002)
akşam kalenderde genelkurmay başkanı ve eşi onuruna harp akademileri komutanı tarafından verilen akşam yemeğine katıldık. yemekte ilginç sahneler genelkurmay başkanı orgeneral hüseyin ile kara kuvvetleri komutanı orgeneral hilmi özkök arasındaki konuşamalar ve davranış şekilleri idi. orgeneral kıvrıkoğlu, hilmi özköke onu hiçe sayar gibi muamele ediyor, her fikrini tersliyor ve bazen de onunla alay ediyor. bence utanç verici davranışlardı.
en uğursuz gün(04-10 kasım 2002)
bugün 4 kasım 2002 şanssız ve uğursuz bir gün. sabahleyin seçim sonuçlarını öğrendik. akp % 35.5 oy ve 363 milletvekili ile birinci parti olarak, chp % 19.5 oy ve ikinci parti olarak meclise girmiş ve 9 da bağımsız milletvekili kazanmış. bu durumda akp ezici bir çoğunluk sağlamış oluyor ve anayasayı değiştirme yetenekleri oldu.
sezer elini sikmadi(01 ağustos 2003)
yemekte başbakan. cumhurbaşkanının elini sıkmak istedi ama o elini geri çekti. böyle bir devlet zirvesi olabilir mi? tüm generaller, genelkurmay başkanı, başbakan ile konuşmaz ve ona yüklenir, başbakan ile genelkurmay, başbakanı ile cumhurbaşkanı birbiri ile dargın. bizi kim dare edecek acaba. böyle bir devlet zirvesi olabilir mi? "