az kaldı kötü bir güne uyanmaya. bu günlerde biri bir yerlere gidiyor. arada yalnızca bir duvar varken, şimdi okyanuslar kıtalar girecek araya. giden bir sevgili değil ne yazık ki. daha çok can yakıyor bir dostun gitmesi. daha cok acıtıyor onun özlenme ihtimali ve onsuzluğun kendimi yarım hissetmeme neden olması. sebep şudur; yaşanmışlık tek kelimeyle. devamı da yaşanamayacak olanlardır belkide...
giden sevgiliyse eğer üzülmek alışkanlıktan ve hatıralardan kaynaklanır. bir bedeni bir teni bir kokuyu özler insan bir müddet. lakin ayrılık, dosttansa ve bu dostla dolu dolu bir yasanmışlık varsa, ve bu yaşanmışlığın hiç durmayacağına inandığım kinder süpriz yumurta gibi bir kişiliğe sahipse ben o gün uyanmayı hiç istemiyorum kardeşim.
ne işin var kızım amerikalarda senin!... *
şakayı bir kenera bırakırsak *:
yolladığı mesajdan sonra kendimi biraz olsun eksik kalmış hissettirmiştir.
seni tanıdığım gün söylemlştim ve sözlüğede yazmıştım (bkz: #1011939) 'aynada kendine bakışına şahit olmak lazım diye. işte bu gidişinde kendine bakışının bir sonucu.
güçlü, kararlı, sabırlı ve daha bir çok özelliği olan donanımlı biri,
helal olsun deyip alkışlanılması gereken.
yolun açık olsun şimdiden.
görüşmek üzere güzel dostum.
msn kullanmayıp bana öss sonucları sonrası ablalık yapan bileydi mezunu şahsiyet.ilk başta anaa kız cıktı diye özel mesaj atmıştım hayvan gibi hissetmiştim olsun. Umarım vizesi cıkar.
cümlenin tamamını okumayı, sözcükleri tek tek incelemeye tercih eden yazardır. farklı ve iyi olanı yaşamaya çalışmanın, yaşama amacıyla çelişmeye başladığı noktaları tekrar görmemi sağlamıştır. canımdır,* haklıdır kendisi.
karşılıklı nick altı entrylerimizin vakit kaybedilmeden olumsuz oylandığı kırmızı saçlı yazar. uzun cümlelerimi yüzüne söylemek üzere kendime sakladığım aklı başında ve herşeyin farkında bir kadın.
kırmızı saçlarına kurban oldugum yazar. asrın gördüğü en kral ev sahibesi. kısır sanatında yeni bir yüz. tanımak ve tanımış olmanın tadının kısırdan daha öteye gectiği insan evladı. lojistik sektörünün gelecek vadeden yıldızı. kısmetse, amerika yolcusu. hepsini gectim, yıllar önce kaybettigim sapka koleksiyonumun ilk parcası miller sapkamın aynısını bana hediye ederek duacısı oldugum yazar.
parıltıdır, anıdır, ikamedir kendisi.
cümlelere sığmayacak bir güzelliği baytlara sığdıramayıp da, piksellerden taşırmak istendiğinde çaresiz kalabilmek mümkündür.
Zaten önemli olan da, bunu anlatmaya çalışmak yerine, bu durumun sefasını sürebilmektir. Zaten bu sebeptendir ki, o ayışığında dans ederek beyin kıvrımlarım arasında süzülürken, ben burada birşeyler anlatmaya çalışırım ama sözcükler bunu beceremez. Yüzüme düşen mutluluk kırıntılarını buraya çizemem ki... ancak bunu görebilecek kadar dikkatli bakanlar anlayacaktır.
Yukarıda anlattıklarımı bana bir çırpıda yaşatabilendir O.
jeff buckley coverı muhteşem olan şaheser..gece dinlendiğinde hele bir de deniz kenarında tatildeyseniz ; sevdiğinizle dans etmeye davet çıkaran şarkı.. *
tırtıl, kanatlanıp uçma vakti geldiğinde, hemen bunu gerçekleştiremez. kendisine bir koza örer, kozanın içinde başkalaşım geçirir.
bu durumun tırtılın canını sıktığını düşünerek kozayı yırtarsak, içinden ne tırtıla, ne de kelebeğe benzeyen tuhaf birşey çıkar. çok geçmeden de ölür.
demekki, birşeyleri gerçekleştirmek bir anda olmuyor. büyük adımları atmak; sabırla, zamanla oluveriyor. bazen akışına bırakarak, bazen de koza içinde azıcık kıpırdanarak. Ama bu süreci bozmadan. çünkü, tırtıl sadece hazır olduğunda, kanatlanınca uçabilecektir. o zaman gelene kadar, uçmak hayalden öteye gitmez.
Ama zamanı geldiğinde, herşey çok kolaydır artık, zaman iyi kötü geçmiştir, sonucuna da değerdir. *
Dancing in the moonlight, flyin' high and free,
Days will pass,and in the end, distresses will flee.
bir sözlük muhabbetiyle kendisiyle yakınlaşmış, devamında muhabbetin dibine vurmuş, yeri gelmiş beraber ders çalışmış,yeri gelmiş beraber kahır çekmişizdir. en sonunda beraber mezun olmuşuzdur.
kısaca yolda görüldüğünde karşısına çıkıp tokat yeme pahasına **, "arkadaşım olmanı istiyorum" denilmesi gereken güzel insan. **
güzelim salatanın içine brokoli koyup salatayı mundar eden yazar.
alışveriş sonrası gidelim gaffur diyen kişilik.
birlikte turşu suyu içip üstüne sigara yakılası yazar.
sonuç itibarıyla eğlenmek için arayıp bulunması gereken biri, kaybedilmemesi gereken ...
Bu entry'i girdiğim dakikalarda üniversite yaşantısında normal süresini tamamlamış yazardır. uzatmaları oynama ihtimali var olsa da, ki umarım gerek kalmaz, büyük yükü üzerinden atmıştır. eminim ki, kendisini diplomayı almak kesmeyecek; dört bir koldan kişisel gelişim ve azimli çalışmayla parlak bir kariyer yapacaktır.**
elvir baliç le çekilmiş bir resmi olan yazar. kendisinden ricam adresime yollaması, photoshopla onun resmi yerine kendi kafamı koyup arkadaşlara göstermek istiyorum.*