küçük bir ilçede yaşayıp birinci ligde basketbol takımınız olduğunda oturup maç günlerini beklerdiniz. efes pilsen, ülker gelsin diye. ben fenerbahçe'yi beklerdim mrsic'i görmek için. artık tanıyordu beni. çok güzel gülüyordu, çok mütevazıydı, kibardı, anlayışlıydı. ergenlik hezeyanlarıyla melül melül bakan bana tahammül edebiliyordu. benim gibi binlerce insanla karşılaşıyordu her gün muhtemelen. ona rağmen bir kere oflayıp pufladığını görmedim. efes pilsen de gelirdi. oradaki oyuncuların da hayranları vardı. ender arslan mesela, kaprisliydi. mrsic değildi. ortaokulda dersaneyi kırıp eve gelirdim trt 3'teki maçları izlemek için. fenerbahçe'de oynamış oyuncular içinde bir alex bir de mrsic oturup çoluğuma çocuğuma anlatacağım adamlar. vardır ya hep "onlar profesyonel" lafı. işte her şeyin spor olmadığını, insanlığın da önemli olduğunu pat pat kafamıza vurdu bu adamlar.
şimdi nereden geldi aklıma. takımlarımız bir bir çekildi ligden. önce voleybol sonra basketbol takımımız. artık o salona öğrencilerimin maçlarını izlemek için gidiyorum. onları destekliyorum. her gittiğimde de lisedeki çocuk halim bir köşeden çıkıp serbest atış kullanan mrsic'i zıp zıp zıplayarak kalabalığın içinde görmeye çalışacakmış gibi geliyor. sonra bakıyorum ileride bir kız öğrencim sahadaki sevgilisine sesleniyor. aynı heyecan, yakın duygular. lise güzel, gençlik güzel, saflık güzel, aşk güzel, fenerbahçe güzel, eski günler hep en güzel. bu da böyle bir özlem anı.
bugün aydın örs'le birlikte istifa eden fenerbahçe ülker'in eski takım menajeri. bizimse canımız, efsanemiz. mrsiç'in oynadığı dönemlerde hiç kaçırmadığım maçlar geldi aklıma. üstelik o dönemlerde orta sıralarda olup, play offun başında eleniyorduk ya da hiç kalamıyorduk. dershaneden kaçıp eve gelirdim, trt 3 yayınlardı maçları. sonra lisedeyken okuduğum şehrin birinci ligde takımı vardı. efes, ülker değil de fenerbahçe geleceği zaman zıp zıp zıplardım yerimde, mrsiç'i göreceğim diye. tribünden taciz ederdik kendisini. dönüp el sallardı bize. öyle de kibirsiz, egosuz bir insandı. atış yaparken hiç endişelenmezdik. kaçırsa da canı sağolsundu zaten. serbest atışları kullanırken bir şeyler söylerdi kendi kendine. ne dediğini hiç açıklamadı ama, bana kalsın açıklarsam motive etme özelliği kaybolur derdi. neden ayrıldı, ne oldu bilmiyorum ama onu kenarda görmek bile mutluluk kaynağıydı. bir gün geri dönmen dileğiyle.
bu adam 40 yaşında olamaz denen insan. fenerbahçeli karizmatik basketbolcu.
bu adamla tanışma, konuşma fırsatı buldum.* Türkçe bilmesine rağmen
-kakosi ? dedikten sonra çat pat bildiğim boşnakçayla bir süre konştuk.
bir insan bu kadar mı mütevazi olur, ego yok.*
yıllardır tanıyormuş beni sanki, o kadar sıcak davrandı lan.*
fenerbahçe ülker kaptanı. bugün takımının şampiyonluğu ile biten 2009-2010 sezonu sonunda fenerbahçeye veda edecek olan isim. şutları yüksek yüzdelidir daha da önemlisi düzgün karakterlidir.
fenerbahçe ülker-efes pilsen maçındaki üçlüğü ile yine gözlerimi doldurmuştur. çocukluğumdan beri en büyük aşklarımdan biri basketbolun gerçek yakışıklısı. aşk tutku damiirrrrr. *