Fransa'da Sevr'i imzalamaya gittiğinde, trenden indiğinde selamı dahi alınmayan, yabancı subaylar tarafından iplenmeyen bir sadrazam.
ama o yine de her ingiliz, fransız subayı gördüğünde "nasıl daha fazla yalaka olabilirim" sorusuna cevap aramıştır.
eee? kimin kayınçosu? olacak o kadar haysiyetsizlik tabi...
ingiliz amirali calthorpe'a şöye demiştir:
"padişahın ve benim yegane ümidimiz, allah'tan sonra ingiltere'dir."
aynı adam, milli mücadele'ye karşı açtığı savaşta, ingiliz ve yunan uçakları tarafından atılan bildirilerde şeyhülislam dürrizade abdullah'a şunları yazdırmıştır:
"padişahın izni olmadan işgalcilere karşı duranları, asker ve para toplayanları tek tek veya topluca öldürmek, din gereği ve görevidir! milliyetçileri öldürenler gazi sayılır, bu yolda ölenler şehit!"
kendi hükümetinin bakanlarından adliye nazırı ali rüştü efendi, "yunan ordusunun başarısı için dua edilmesini" isteyecek kadar ileri gitmiştir.
abd'nin ırak'ta kurduğu kukla hükümete benzer bu adamlar. açıkçası şerefsiz ve haindir.
bunlar gerçektir.
türkiye tarihinin en büyük haini hakkında neden hiç bir belgesel yapılmaz anlamıyorum. şu aralar çok anlamlı olurdu. yemiyo di mi? ibnoşlar sizi. götünüzden korkuyorsunuz mk çocukları. çocuklarınızı korku imparatorluğunda büyütün.
Aslen karadağ arnavutlarından, ilk başlarda son derece mütedeyyin, her sabah namazıni ayasofya'da kılıyor, sonradan ise tuhaflaşıyor, uzun igrenç pis tırnakları var, yunan mitolojisine meraklı, türkçülerin azılı düşmanı, kozmopolit ruhlu vatansız biri.
tam bir ingilizci milli mücadele düşmanıdır. Atatürk'ten dinliyoruz:
“Gerçekdışı olarak Anadolu milli hareketlerini Bolşevizm diye duyuran ve ülkesini sürekli olarak ittihatçı hareketleri ile devamlı karışıklık içinde görmek ve göstermek isteyen Damat Ferit Paşa Hükümetinin…”(1)
“Rum ve Ermenilerle, ingilizler başta olmak üzere itilaf Devletlerinin ve bunların suçlarına alet olan ve sessiz kalan Ferit Paşa Hükümeti’nin milli birliğe ve vatanının mutluluğuna yönelik her çeşit girişim ve meşru milli hareketleri genel olarak ittihatçılık diye suçlamayı bir meslek edinmiş oldukları hepimizce bilinmektedir…” (2)
(1) Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 121-122.
(2) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri
istanbul'un işgalden kurtuluşu aynı zamanda Damat Ferit’in de öldüğü gündür. işgal döneminde uygulamalarıyla, en çok da Sevr ile damga vuran Damat Ferit, istanbul’u geri aldığımız gün, yani 6 Ekim 1923’te Fransa’nın Nice şehrinde öldü.
1853-1923 arasında yaşamış. hürriyet ve itilaf fırkası'nın önde gelen kurucu kadroları arasında yer almış ve 1911-1912 arasında bir yıldan az bir süre başkanlığını da yürütmüş. 1923 yılında fransa'nın nice şehrinde ölmüş.