fenerbahçe sahilde, sahil yürüme parkurunun bittiği yerde bulunan, kış günlerinde sabahları camekanın önünde leziz bir brunch, akşamları adaların ışıklarına nazır sıcacık bir kahve, yaz günlerinde bahçeye konulmuş koltuklarda serin bir limonata ile çok hoş vakitler geçirilebilecek bir mekan idi ama istanbul belediyesi çalışıyor kapsamında sahil düzenlenmesi adı altında sahilde bulunan bir çok nezih mekan gibi yıkıldı.
ingilizlerin istilasına uğramış, muğla'ya bağlı şirin mi şirin tatil beldesidir. efenim daha taze geldim bu diyardan, çok beğendim, çok tuttum. yeri geldi caretta carettalar sayesinde yakınlarına otel yapılamayan, denizine atık bırakılamayan 15km.lik kumsalında yürüdüm(türkiye'nin en uzun kumsalıymış ayrıca, buyrun.), yeri geldi gece canlılığın yaşandığı 4-5 sokaktan birinde yer alan karaoke-delta bar'da şarkı söyledim, yeri geldi.. hehh! ingilizler diyordum efenim bu tüysüz insanlar dalyan'da ne kadar villa varsa çoğunu almışlar. yılda 2-3 hafta kendileri geliyor geri kalan zamanda da ingiltere'den tanıdıklarına kiralayıp paralarını da kazanıyorlar, sonra o komşusunun evinde kalan insanlar "aaa biz de ev alsak ya yahu" diyor onlar da alıyor sonra onlar da... diye giden hikaye sonucu dalyan'ın turistlerinden %95'i(abartmıyorum) ingilizler durumuna gelmiş. yeri geldi onlarla da tanıştık, konuştuk, yeri geldi iki erkek arkadaşın gay olduklarını öğrendik, vayy ,bneler dedik, onlar anlamadı tabii..hep gördük bunları. "mosquito"lar berbat onu da demedi demeyin.