Yazı makinesi.Tuşlara parmakla vurulduğunda harflerin boyalı bir şerit yardımıyla kâğıt üzerine çıkması temeline dayanan,mekanik veya elektrikle çalışan türleri bulunan makine.
bir çok yazar tarafından artık terk edilen ve yerine bilgisayar ikame edilen cihazdır. lakin genç yazar adayları mutlaka daktilo kullanmalıdır eğer kullanmazlarsa nobel ödüllü bir yazar olmak yerine uludağsözlük yazarı olmaları kaçınılmazdır. ****
Kağıda yazı yazmaktan başka bir fonksyonu, kullanan için de herhangibir keyfi olmayan ve günümüzde işlevseliğini kaybetmiş yazı makinasıdır.Uyduruk kalem silgilerle yapılan yazım yanlışlarını ddüzeltmekle geçer ömür.klasik daktilo estetik anlamda doyurucudur fakat yazım hızınız biraz düşer elektroniğe göre.elektrnoik klavye ise oldukça anlamsız bir alettir bilgisayarın bulunduğu ortamda.
kesinlikle yazılara ayrı bir hava atan araç geçer. word belgesine, azur mavisine göt gibi bakarak yazılan yazılar tat vermiyor. daktilonun tıkırt tıkırt sesine kurban. üstelik bahçeye de çıkarabiliyorsunuz bunu.
babamın bahçıvanlık yaptığı zamanlardan birinde, baktığı bahçelerin birinin sahibi avukattı. yaşlı bir amcaydı. * eski kafa olduğundan dolayı her zaman daktilo kullanırdı. hatta bir sürü daktilosu vardı.
olay şöyle oldu. bir gün yine bahçeyi düzenlemeye giderken babamı takip ettim. işte babam bahçeyle ilgilenmeye başladı. sonrasında balkona gittim. ve oradaydı. cilalanmış gibi gözlerimi alıyordu. ışıl ışıldı. gittim baktım. daha bilgisayar yüzü görmemiş olan benim için o alet o kadar hayran vericiydi ki... izlediğim türk filmlerindeki daktilolar aklıma geldi. etrafıma baktım, kimse yok. işte böylece içinde kağıt olan daktiloya giriştim. olanlar oldu...
meğer o kağıtta, avukat amcanın çok önemli bir müvekkilinin uzun süredir özenle hazırlanmış iddianamesi vardı. ve ben bunun içine etmiştim. amcadan da bayağı korkarım haa. birden onu görünce az kalsın altıma edecektim. avukat amca bi kağıda bir de sandalyesinde oturan bana baktı. o anki yüzünü asla unutamam... ve işte sonrasında tam bir şeyler söyliyecekti ki, içerinden tatlılar tatlısı onun tam zıttı olan eşi çıktı. ne yaptığımı anlayınca hemen beni oradan uzaklaştırdı. elime de bir kek tutuşturdu. sonra tekrar balkona gitti. ve kocası ile tartışmaya başladı. bende hem korkuyor hem de elimdeki keki yiyordum. unutulamayacak bir andı gerçekten.
sonuçta öylece geçti gitti o olay. ama aklımın ucunda her zaman daktilo görüdüğümde anımsadığım bir olay olarak kaldı...
şairin intihar melodisi.
şairin cennetteki sevgilisi.
doğum gününüzde çok sevdiğiniz iki dostunuz 1905 tarihinden kalma o çok istediğiniz daktiloyu önünüze koyduğunda siz ilk mektubu kime yazacağınızı düşünmeye başlamışsınızdır bile...ilk mektup boşluğa yazılır ve sonsuzluğa gönderilir...
daktilomda yazdığım ilk mektubu melekler ve şeytanlar aynı anda okumuş olmalılar;çünkü daktilom bir yazıyor bir yazmıyor. kâh melek kâh şeytanla düşüp kalkıyorum.hep "daktilo" yüzünden hep...
verdiği fiziksel haz bambaşkadır. bankaya verilecek dilekçeyi yadigar daktiloda yazmak bambaşkadır. dilekçeyi alan kişi yazının daktilo yazısı olduğunu fark ettiğinde size olan tavrı da değişecektir.