william h.mcneill'in kitabı. türkçe olarak ilk baskısı 1985'de yapılmış
olsa da halen yeni baskıları yapılan ve satan bir kitap. en önemli özelliği
tek bir cilde dünya tarihinin sığdırılabilmiş oluşu.
ntv yayınlarından çıkmış müthiş bir baş ucu kitabı. uygarlıkların doğuşundan 21. yy'a kadar yaşanmış en önemli olayların modern bir dille anlatıldığı sıkıcı tarih kitapları klişesini yıkmış okunası bir kitap.
itü mezunu bir çift yapmış yoksa yazmış mı desem daha doğru...
19 cilt var..hepsi ücretsiz...
yazarların önsözünden bir kesit :
.....Okuyacağınız kitap, kendimizi aradığımız kitaptır. Olaylar zamanda dikey değil yatay incelenmiştir. Tarihten alınacak ders çoktur. Ama en önemlisi “ insan ne ekti ise kendi ekmiştir. insan ne ekti ise onu biçmiştir “.
Unutulmasın, tarih gösteriyor ki, iyi veya kötü her yapılanın sonuçlarını yapanlardan fazla gelecek nesiller görürler.
Arda Kısakürek
....Çalışmamızda kullandığımız yol her araştırmada takip edilen yoldan da çok farklı değildir. Öncelikle, kaynak kitaplar, makaleler, yazılı ve görsel muhtelif dokümanlar, sanat eserleri vb… kısaca birçok tarihi, felsefi, teolojik, sosyolojik, coğrafi, astronomik, fiziki eser ve bilgiler kullanılmıştır. Çalışmamız güncel tabiri ile popüler tarih denemesidir.
Evin Kısakürek
tarih meraklıları ücretsiz olarak tüm kitapları siteden indirebilirler. yazarların maddi bir beklentisi yok, tek arzuları sitenin duyulması.
Dünya tarihi, dünyanın çeşitli yerlerindeki insanların yüzyıllar boyunca geliştirdikleri uygarlıkların öyküsüdür. Bu öykü çeşitli madde başlıkları altında anlatılmıştır. Dünya tarihine ilişkin bilgiler, ayrıca ülkelere ilişkin maddelerin tarih bölümlerinde, ünlü kişilerin yaşam öykülerinde, savaşlar,çarpışmalar, keşifler, siyasal ve toplumsal hareketler, dinler gibi tarihsel olaylarla ilgili maddeler bulunabilir. Hititler, Asurlar, Aztekler ve inkalar gibi başka bazı halkların belirli dönemlerde egemen oldukları, bir süre sonra ise yok oldukları gözlenmektedir.
2 dakikada dünya tarihi diye bir toparlama yapalım. bunu okumanız ne kadar sürer bilemem ama kelime kelime aktarmaya çalışacağım. tabi ki daha eski tarihleri biraz daha üstünkörü geçip yakın tarihte daha detaylı başlıklar kullanacağım. es geçilenler illa ki olacaktır. haydi bakalım:
güneş
toz bulutu
dünya
dinozorlar
mamutlar
garip hayvanlar
ilk insan
taş devri
taş bakır devri
maden devri
bakır devri
tunç devri
demir devri
ilk çağ (yazının icadı)
batı roma imparatorluğu
hristiyanlığın doğuşu
kavimler göçü
islamiyetin doğuşu
kiliselerin ayrılması
magna carta
yüzyıl savaşları
istanbul'un fethi
küreselleşme hareketlerinin başlangıcı
protestanlığın doğuşu
rönesans
reform
imparatorlukların yükselişi
fransız devrimi
milliyetçiliğin yükselişi
ulus-devletlerin ortaya çıkışı
1. dünya savaşı
osmanlı'nın çöküşü
kolonileşme hareketleri
faşizmin yükselişi
büyük buhran
hitler'in yükselişi
2. dünya savaşı
liberalizmin yükselişi
iki kutuplu dünyanın başlangıcı
soğuk savaş
birleşmiş milletler'in kuruluşu
israil'in kuruluşu
nato'nun kuruluşu
komünizmin yükselişi
çin devrimi
ortadoğu'da israil karşıtı hareketler
arap-israil savaşları
iran devrimi
sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nin yıkılışı
soğuk savaş'ın bitişi
iki kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçiş
1. körfez savaşı
internet çağı
galatasaray uefa kupası'nı aldı (bizim uefa kupamız var!)
11 eylül saldırıları
2. körfez savaşı
Geçmiş tarihi okuyup dünyada oluşan gelişimleri öğrendikçe fikrinizin gelişebilir olduğunu ve diyalektik tarih gelişiminin sıralamasında görebileceğiniz konuların birbirine bağlı olarak ilerlediğini görebilirsiniz.
1. I. DÜNYA SAVAŞI (19141918): Bu konu daha
önce ayrıntılı olarak işlenmiştir.
Monroe Doktrini (ABDnin Yalnızlık Politikası):
ABD Başkanı James Monroe, 1823te Monroe
Doktrini olarak bilinen prensiplerini yayımlamıştır.
Bu doktrin Amerikan siyasetinin adeta değişmeyen
anayasası olmuştur. Monroe Doktrini, ABDnin
dünya siyasetini açıklığa kavuşturmuştur.
Avrupalı Emperyalist devletler, Avrupada yaşanan
gelişmelere ABDyi de çekmek istemişler, ancak
ABD kendisini bu gelişmelerin dışında tutmaya
çalışmıştır. Ayrıca, Avrupalıların Amerikadaki
sömürgelere karışmalarını önlemeye çalışmıştır.
2. SSCBNiN KURULUŞU: SSCB, Rus Çarlığının
1917deki Büyük Ekim Devrimiyle (Bolşevik
ihtilali) yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde
kurulan ve 1991e kadar varlığını sürdüren devlettir.
* Avrupanın doğusundan, Asyanın kuzeyine kadar
yayılan SSCB, son yıllarında yüz ölçümüyle
dünyanın 1.si, nüfus bakımından da 3.sü idi.
Sovyet Rusyanın sınırları içinde farklı dine ve etnik
yapıya sahip toplumlar yaşamaktaydı. Bu nedenle
ideolojik ve kültürel dönüşümle bölgede hâkimiyet
sağlamaya çalıştılar. Bu amaçla da Marksizmi
yayarak amacına ulaşmaya çalıştı.
Bolşevik ihtilalinden sonra Rusyada Sosyalizm
rejimi ile Totaliter (baskıcı) tek parti diktatörlüğü
kuruldu. Bu diktatörlüğe karşı iç savaş çıktı. (1922ye
kadar sürdü). Sonuçta Leninin başında bulunduğu
Komünist parti tartışılmaz güç haline geldi.
*Marksizm? Komünist bir ideolojik akımdır.
Sınıfsız bir toplum yaratmak ister. Özel mülkiyete
dayalı üretim biçimlerini tamamen ortadan
kaldırılması gerektiğini savunur.
Leninin 1924te ölümünden sonra başa geçen
Joseph Stalin, uzun vadeli bir ekonomik planlamaya
yöneldi. Stalin, bir dizi 5 yıllık kalkınma planları
uyguladı. Stalin, tarım devrimini gerçekleştirme
amacı ile köylülerin topraklarını makinelerle
donatmış, daha sonra birleştirerek büyük çiftlikler
haline getirmiştir (Kollektifleştirme Politikası).
3. SSCB iLE iLiŞKiLERiMiZ: Brest-Litowsk
Antlaşması ile savaştan çekilen ve aldığı yerleri
(Kars-Ardahan-Batum) geri veren Rusya, bu yönüyle
Kurtuluş Savaşı başladığı dönemlerde Anadoluda
yayılmacı bir siyaset izlemediğini göstermişti.
Rusyadaki Komünist yönetimi, kendileri için
tehlikeli bulan itilaf devletleri ise, I. Dünya
Savaşından sonra Sovyet Rusyaya karşı saldırgan bir
politika izlemeye başladılar. Bu nedenle Sovyet
Rusya, itilaf Devletlerinden gelebilecek saldırılara
karşı sınırlarını güvence altına almaya çalıştı. Bu
arada TBMM de, hem Kafkas sınırını güvence altına
almak hem de Kurtuluş Savaşında işgalci itilaf
Devletlerine karşı Sovyet Rusyadan destek almak
amacıyla diplomatik girişimlerde bulundu.
? TBMM ile Sovyet Rusya arasındaki diplomatik
girişimler nelerdir?
4. ORTA ASYA TÜRK TOPLULUKLARI
Basmacılık Hareketi (19171936):
1917 ihtilalinden sonra Sovyet Rusya, Orta Asyada
Türk kültürünü yok edip yerine Sovyet kültürünü
getirmeye çalıştı. Temizleme Hareketleri ile
potansiyel Türk liderlerini öldürtüp yerlerine Rus
yöneticiler atadı. Orta Asya halklarını fakirleştirip
kendine bağımlı hale getirdi. Ya da onları Sibiryaya
zorunlu göçe zorladı, yerlerine Rusları yerleştirdi.
Böylece homojen bir toplum oluşturmaya çalıştı. Bu
gelişmeler üzerine Özbek, Türkmen, Kırgızların
çoğunluğunu oluşturduğu Türk ve yerli Müslüman
halklar, Sovyet Rejimine karşı 1917de ilk önce
Türkistanın öncülüğünde 1936ya kadar aralıklarla
süren bağımsızlık mücadelesine başladılar.
Basmacılık Hareketi, Orta Asyanın tam bağımsızlığı
ve islamın korunması adına başlatılmış ve 1936ya
kadar sürmüştür. Sovyet Rusya, dünya kamuoyuna
bu hareketi önemsiz bir olay gibi göstererek
mücadeleye katılanları basmacı, basan veya
haydutluk eden anlamında Basmacılık Hareketi
olarak tanıtmıştır.
ZEKi VELiDi TOGAN (Tarih Yazan ve Yapan):
Enver Paşa gibi Zeki Velidi Togan da 192023
yılları arasında Türkistanda Basmacı Hareketinin
içinde yer almıştır. Zaten Türkistan Milli Birliğinin
kurucusu ve ilk başkanıdır. Yine ismail Gaspıralı ve
Yusuf Akçura da Orta Asyadaki Türklerin, politik
ve kültürel haklarını elde etmesinde etkili olan
kişilerdir. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
1
Uyarı: Bolşevikler, bu hedeflere Komünist Parti,
Gizli Polis Örgütü ve Kızıl Ordu ile ulaşmaya
çalıştılar.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
5. Orta Doğuda Manda Yönetimlerinin Kuruluşu:
Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının
kesişme bölgesidir. Burası tüm Semavi dinlerin ortaya
çıktığı bölgedir. Ayrıca bu dinler için kutsal sayılan
topraklar ve mekânlar bu bölgede bulunmaktadır.
Bölgenin önemi siyasal açıdan duyarlı bir bölge olması
yanında, son yüzyılda bulunan petrol rezervlerinden
de kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Avrupa
devletlerinin çıkarlarının çatıştığı bir bölge haline
gelmiştir.
iNGiLiZ VE FRANSIZLARIN ORTADOĞUYU
YENiDEN YAPILANDIRMASININ NEDENLERi:
a) Orta Doğu petrollerini ele geçirmek istemeleri
b) Siyasi istikrarı sağlanan ve petrollerini kullanarak
ekonomik refaha ulaşan Arapların, Emperyalist
ülkelerin çıkarlarını tehdit edeceği düşüncesi
c) Emperyalist devletlerin, Arap topraklarında
istikrarsızlığın sürmesini sağlayarak Orta
Doğuyu yönlendirmek istemeleridir.
Arapları bağımsızlık vaadi ile kandıran ingiliz ve
Fransızlar, I. Dünya Savaşından sonra Sykes-Picot
Antlaşması doğrultusunda Ortadoğuyu ve Afrikayı
siyasi ve ekonomik çıkarlarına uygun olarak
cetvellerle ve sınırlar arasında geniş boşluklar
bırakarak yeniden çizip bu topraklarda manda
yönetimleri kurdular.
Orta Doğuda Manda Yönetimleri
Not: Manda altına girmeyen ülkeler hangileridir?
6. UZAKDOĞUDA YENi BiR GÜÇ: JAPONYA
Meiji Restorasyonu:
Bu dönemin önemi Japon modern tarihinin
temellerinin atılmasıdır. 1868 Meiji Restorasyonu ile
yeni bir dönem başlamıştır. imparator Meiji,
Japonyada feodal rejimi ortadan kaldırdı, mutlak
monarşi yerine meşruti monarşi yönetimini getirip
yeni bir anayasa yaptı. Batıdan akademisyen-uzman
ve teknisyen getirterek çalıştırmaya başlayan Japonya,
kendi uzmanlarının da batıda eğitilmesine önem verdi.
Böylece Japonya 2530 yılda teknik ve teknolojik
olarak dünya arenasında söz sahibi olmaya başladı.
Sonuç: Meiji dönemi, Japonyanın modern ve güçlü
bir devlet haline gelmesini sağlayan gelişmelerin
temelini oluşturmuştur. Bu dönemde Japonya, Batının
yüzyıllar içinde kurduğu modern sanayileri bürokratik
ve politik kurumları 2030 yılda oluşturmayı
başarmıştır. Bu durum Japonyayı büyük
devletlerarasına sokmuştur.
ABDnin Uzakdoğu Politikası:
I.Dünya savaşından sonra Monroe Politikasına geri
dönen ABD, daha çok uzak doğu ile ilgilenmeye
başlamıştı. Çünkü I. Dünya Savaşından karlı çıkan
Japonya uzak doğuda yeni bir güç olarak bölgede etkin
bir rol oynamaya başlamıştı (Yayılmacı hareketlere
girişen Japonya, Almanyanın uzak doğudaki
sömürgelerinin bir bölümünü ele geçirmişti). Böylece
ABD için bir rakip ülke olmuştur.
7. 1929 DÜNYA EKONOMiK BUHRANI VE
DÜNYAYA ETKiLERi:
Dünya Ekonomik Buhranı, Amerikada 1929da New
York Borsasının çöküşü ile başlayan ve etkileri on yıl
boyunca dünyada devam eden ekonomik krizdir.
Krizin nedenleri şunlardır:
a) ABD ekonomisinin %50sinin 200 kadar
Holdingin kontrolünde olması ve bir tanesinin
dahi batmasının ülke ekonomisini etkilemesi
b) Bankaların kötü yapılanmış olması, mali yapıdaki
yasaların yetersizliği (bankaların ölçüsüzce verdiği
kredilerin engellenememesi)
c) ABDnin tüm dünyaya kredi veren tek ülke olması
ve bu konuda büyük hatalar yapması (dünya
devletlerine verdiği kredileri geri alamaması)
d) ABD Başkanı Hoower yönetiminin zafiyeti ve
ekonomi alanındaki tecrübesizliği
Yatırımcıların 21 Ekim günü ellerindeki hisse
senetlerini satması ve bunun sonucunda ortaya bir
panik havası Kara Perşembe olarak anılan 24
Ekim 1929 Perşembe günü New York borsasının
çöküşüne yol açmıştır.
Dünya ekonomik krizi başta Kuzey Amerika ve
Avrupa olmak üzere tüm dünyayı ekonomik açıdan
olumsuz etkilemiştir. Bu bunalımdan en çok etkilenen
devlet Almanya olmuştur. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
ingiltere Fransa italya ispanya israil
Irak-Ürdün Suriye Libya Fas Filistin
Filistin-BAE Lübnan
Kuveyt-Katar Tunus
Umman-Aden Cezayir
Sudan Fas
2
Uyarı: Doğunun ahlakı-Batının teknolojisi
Japonların sloganı olmuştur.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
Sonuç: 1929 Bunalımı sonucunda o gün ki paraya
göre 4,2 milyon dolar yok oldu. 4 bin banka battı.
Binlerce insan mal varlığını kaybetti. Piyasada para
olmadığından takas usulüne geri dönüldü. işsizlik arttı.
inşaat faaliyetleri durdu. Önce tüketim sonra üretim
düştü. Uluslararası ticaret durma noktasına geldi.
Buhranı en fazla hisseden alan madencilik oldu.
Amerikada durum: Amerikalılar bu çöküşün
faturasını Başkan Hoowere kestiler. 1933te Başkan
Roosevelt ekonomik sistemde köklü değişiklikler
vadeden New Deal projesi ile iş başına geldi. Bu
planla ilk kez devlet ekonomiye müdahale ediyordu.
Bu doğrultuda ilk kez Merkez Bankası kuruldu.
Almanyada durum: Yaşanan kriz Hitler'in
Almanyada iktidarı ele geçirmesine yol açtı. Hitler,
Versay Antlaşmasının Almanyayı sınırlayan
ekonomik hükümlerini tanımadığını açıklayarak
yayılmacı bir politika izlemeye başladı.
Türkiyede durum: Bu kriz karşısında Türkiye
kalkınmasını sağlayabilmek için ihracat ve ithalatını
arttırmak zorunda kaldı. Kliring ve takas sistemi
uygulandı. Bu sistemle Türkiye ile ticaret ve ödeme
anlaşması yapan ülkelerden ithalata öncelik verildi.
ihraç mallarına kalite kontrol sistemi getirildi 1934te
bu iş için Türk Ofis kuruldu. Yerli Malı Haftası
ilan edildi.
8. iKi SAVAŞ ARASINDA AVRUPADA DURUM
Dünyada Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları
(Atatürk Döneminde Dünya )
a) CEMiYET-i AKVAMIN KURULUŞU (1920)
ABD Başkanı Wilsonun yayımladığı ilkeler
doğrultusunda dünya barışını korumak amacıyla Paris
Barış Konferansında kurulmasına karar verildi.
Milletler Cemiyeti, Uluslararası iş birliğini
geliştirmek, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak
amacıyla Cenevrede kurulmuştur.
Genel barışı korumak amacıyla kurulan bu kuruluş
Cemiyet-i Akvam olarak da bilinir. Ancak büyük
devletlerin çıkarlarını korumaya yönelik taraflı
davrandığı ve II. Dünya savaşının çıkmasını
engelleyemediği için dağılmıştır. II. Dünya Savaşından
sonra BM adıyla kurulacaktır (1945).
b) LOCARNO ANTLAŞMASI (1925)
Fransanın, Almanyaya olan güvensizliği sonucunda
imzalanan bir antlaşmadır. Versay Antlaşması sonrası
bir gerginlik devresine giren Fransız- Alman ilişkileri
ancak bu antlaşma ile toparlanabilmiştir. Alsas-Loren
bölgesini geri alan Fransa, Almanyanın kendisine
karşı bir saldırıda bulunmasından endişelenmiş ve
ittifak arayışına girmiştir. Almanya da savaş tazminatı
konusunda kendisine kolaylık sağlanması için Fransa
ile yakınlaşma içine girmiştir. Bu antlaşmadan sonra
Almanya 1926da Milletler Cemiyetine girmiştir.
Böylece 1930a kadar barışı korumanın amaçlandığı
bir dönem olmuştur.
c) BRiAND-KELLOG PAKTI (1928)
Fransız Dışişleri Bakanı Briand ile ABD Dışişleri
Bakanı Kellogun mimarı oldukları paktır. Amaç,
savaşı ulusal politikaların bir aracı olmaktan
çıkarmaktır. Bu pakt, ABDnin öncülüğünde
imzalanmış, pakta daha sonra SSCB ve Türkiyede
katılmıştır. Kellog Paktı barış ve silahsızlanma
çabalarında önemli bir adımdır. Barışın sürekliliğini
sağlamak ve devletlerarası ilişkilerde barışçı yollara
başvurmak dünyada kalıcı bir barış ortamı
oluşturmak amaçlanmıştır.
9. BÜYÜK DEVLETLERDE REJiM
DEĞiŞiKLiKLERi ve DIŞ POLiTiKALARI:
1) italyada Faşizm: I. Dünya savaşından istediğini
alamayan italya müttefiklerine kızgındı. Savaştan
olumsuz yönde etkilenen italyada ülke içindeki
karışıklıkları fırsat bilen Benito Mussolini
tarafından kurulan Faşist Parti harekete geçti.
Mussolini önderliğinde aşırı milliyetçiliği esas alan
Faşist yönetim kısa bir süre sonra demokrasiyi
(cumhuriyeti) kaldırarak yayılmacı bir politika
izlemeye başladı. Mussolininin söylemleri ve
politikaları Büyük Roma imparatorluğu kurma
düşünceleri (Bizim Deniz) halk tarafından büyük
rağbet görmüş bir ayaklanma sonucu Başbakan
olmuştur.
2) Almanyada Nazizm (Almanyada HiperYüksek
Enflasyon-Tansiyon): I. Dünya savaşından
sonra Versay Antlaşmasının aşırı zorlayıcı
maddelerinin de etkisi ile Almanya önemli iç
sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Ülkedeki
ekonomik yapının bozukluğuna Versay
Antlaşmasının getirdiği hükümler de eklenince
Ülkede ekonomik kriz ortaya çıkmıştır. Dış
borçlarını ödeyemeyen Almanyada sağ görüşlü
Naziler iktidara gelerek Hitlerin yönetiminde aşırı
ırkçı ve yayılmacı bir politika izlemeye başladı
(savaş sonunda enflasyon ve işsizlik Alman halkının
en büyük sorunu olmuş, bunu çok iyi kullanan
Hitler, 1933te iktidarı ele geçirerek ırkçı bir
yönetim kurmuştur). http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
3
Uyarı: ABD senatosu onaylamadığı için ABD,
Milletler Cemiyetine üye olmamıştır.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
3) Rusyada Bolşevik ihtilali ile Lenin önderliğinde
Sosyalistlerin iktidara gelmesi (sonra da Stalin).
4) Japonyada imparator Meijinin Restorasyon
dönemi. Daha sonra 1926-1989 arası 63 yıl süren
Hirohito Diktatörlüğü.
5) ispanyada iç savaş sonunda iktidara gelen General
Franco, Cumhuriyet yönetimine son vererek Irkçı
Faşist bir yönetim kurmuştur (1939). ispanyadaki
iç savaşta italya ve Almanya yaptıkları askeri
yardımla Francoyu desteklemişlerdir.
6) Yugoslavyada ise Tito öncülüğünde diktatörlük
kurulmuştur.
10. iKi SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYADA
MEYDANA GELEN BiLiMSEL VE
TEKNOLOJiK GELiŞMELER
Albert Einstein (18791955): XX. yy en önemli
kurumsal fizikçisi olarak değerlendirilir. 1921 Nobel
Fizik ödülüne layık görülmüştür. Almanya doğumlu
olmasına rağmen isviçre vatandaşlığına geçmiş
böylece I. Dünya savaşında tarafsız kalmıştır.
Sanayide kullanılan petrol ve elektrik günlük
hayata girmiştir.
Demiryolu yapımına önem verilmiş böylece
ulaşım kolaylaşmıştır.
Bazı hastalıkların tedavisi için aşı ve ilaçlar
bulunmuştur.
ilk kez organ nakli başlamıştır.
1921de Tüberküloz (Verem) hastalığına karşı
BCG aşısı bulunmuştur.
1929da Penisilin keşfedilerek antibiyotiklerin
gelişeceği alan açılmıştır.
1927ye kadar filmler bütünüyle sessizdi. ilk sesli
sinema Caz Şarkıcısıdır. 1930lardan itibaren
ise tüm filmler sesli çekilmeye başlanmıştır.
Walt Disney, ilk sesli çizgi filmlerini çekmeye
başladı (TVde yayınlanmıştır).
I.Dünya Savaşı sonunda Batı medeniyeti ve bu
medeniyetin dayandığı değerlerin sorgulanması
Avrupa tarihi ve edebiyatını etkilemiştir. John
Stainbeckin Gazap Üzümleri adlı eseri
Avrupadaki durumunu anlatan önemli eserler
arasıdadır.
1930lar aynı zamanda renkli sinemaya geçiş
dönemi oldu. 1937de tamamlanan Pamuk
Prenses ve Yedi Cüceler renkli film olarak
yayınlandı.
1936dan sonra radyonun iletişimde ne kadar
etkili olduğunu anlayan ülkeler bu alandaki
çalışmalara önem verdiler.
192965 yılları arasında BBC yayına başlamıştır.
11. ATATÜRK DÖNEMi TÜRK DIŞ
POLiTiKASI (19231939)
NOT: Bu konu daha önce ayrıntılı olarak işlenmiştir. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
4
Uyarı: Albert Einstein, Atatürke mektup
göndererek Hitlerin soykırımından kurtulan bilim
adamlarının Türkiyeye alınmasını istemiştir.
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (19391945)
II. ÜNiTE: iKiNCi DÜNYA SAVAŞI
(19391945)
1. SAVAŞIN GENEL NEDENLERi
II. Dünya Savaşı çıktığında Avrupada birçok devlet
diktatörlükle yönetiliyordu. Avrupada demokrasilere
karşı Üçlü Totaliter (baskıcı) rejim büyük bir tehlike
oluşturuyordu (Stalinin SSCBsi, Hitlerin Nazi
Almanyası, Mussolininin Faşist italyası).
a) italya ve Almanyanın Saldırgan Tutumları
(19361939): italyada ortaya çıkan Faşizm,
Mussolininin siyasetiyle tehlikeli bir boyut
kazanmıştır. Almanyada aşırı milliyetçi düşüncelere
sahip Nazilerin iktidara gelmesi (1933) Hitlerin
Büyük Almanya, üstün Alman ırkı idealleri yolunda
yaptığı çalışmalar dünya barışını tehdit etmeye
başlamıştır. Hitler, bütün Alman dilini konuşan
toplulukları tek bir Alman devleti etrafında toplamayı
amaçlamıştır.
Hayat Sahası: Bu ifade Naziler tarafından Alman
halkının yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu
ve özellikle de Slav halklarından alınması gereken
toprakları anlatmak için kullanılmıştır (Kısaca
Almanya, Avrupayı hayat sahası olarak görmektedir).
Bu doğrultuda, Almanya, Versay Antlaşmasına göre
askersiz bölge olan Rene asker çıkartmış, italya ise
Almanyadan destek alarak Habeşistana saldırmıştır.
Almanya ve italyanın hızla silahlanarak yeni sömürge
arayışına girmeleri, sömürgeleri tehlikeye giren
ingiltereyi tedirgin etmiştir. Bu arada Nazizm ve
Faşizm gibi katı totaliter rejimlerin uzlaşmaz tavırları
ingiliz ve Fransızları savunma güçlerini arttırmak için
bazı önlemler alma yoluna itmiştir.
b) Komünizm rejiminin Rusyaya yerleşmesiyle bu
ülkede silahlanma yarışı başlamış, komünist rejimle
Rusya, yayılmacı bir politika izlemeye başlamıştır.
Bu arada savaş sonunda artan sorunlar ve işsizlik
nedeniyle Avrupada komünizmin gelişmesi
sonucunda bu duruma italya ve Almanya tepki
duymaya başlamıştır.
c) I. Dünya savaşı sonunda yapılan ağır antlaşmalar
ile Avrupada siyasi ve ekonomik dengelerin tamamen
bozulması, özellikle de Almanya ile yapılan 1919
Versay Antlaşmasının Almanyanın büyümesini ve
güçlenmesini önlemeye yönelik olması Almanyanın
bu antlaşmanın hükümlerini tanımamasına yol açmış
ve bu durum II. Dünya Savaşının çıkış noktası
olmuştur.
d) italyanın I. Dünya Savaşından galip bir devlet
olarak çıkmasına rağmen yeterince menfaat elde
edememesi: italyanın, 1919 Paris Barış
Konferansında istediğini alamaması ve itilaf
devletleriyle ilk görüş ayrılıklarını yaşaması.
italyada iktidarı ele geçiren aşırı milliyetçi faşist
partinin, yayılmacı bir politika izlemesi 1935te
italyanın, Habeşistana saldırması.
Bizim Deniz: Mussolininin Akdenizde Roma
imparatorluğunu yeniden canlandırma projesidir.
e) Japonyanın Sömürgeci faaliyetlere girişi ve
Çine ait Mançuryayı işgali (1931): Milletler
Cemiyetinden ayrılan Japonya II. Dünya savaşı
öncesinde Mançuryayı işgale yönelerek yayılmacı bir
politika izlemiş, gücünü sürekli arttırmıştır.
Ortak Refah Alanı: Japonya, yayılmacı politikasını
Asya devletlerinin dayanışması üzerine kurmuştu. Bu
politikaya göre bazı Asya bölgeleri, Japonyanın
denetiminde olmalıydı.
f) Devletlerarasında Bloklaşma ve Hızlı Silahlanma
yarışının tekrar başlaması: italya, Almanya ve
Japonyanın yakınlaşarak aralarında ittifak kurmaları,
I. Dünya Savaşı öncesindeki gibi pazar ve hammadde
arayışının beraberinde getirdiği silahlanma yarışı
1930lu yıllarda dünya barışını tehlikeye düşürmüştür.
g) I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış
antlaşmaları ile sınırların çiziminde milliyetçilik
ilkesine dikkat edilmemesi ve yeni milliyetçi akımların
ortaya çıkması da savaşın çıkışında etkilidir.
2. SAVAŞ ÖNCESiNDE YAŞANAN
GELiŞMELER (BLOKLAŞMALAR)
a) MiHVER GRUBU (ÜÇLÜ PAKT): 1936 da
Almanya ve italya tarafından kurulmuş, sonradan bu
gruba Japonyada dâhil olmuştur. Daha sonra bu
gruba Bulgaristan, Macaristan, Finlandiya, Romanya
da katılmıştır.
b) MÜTTEFiK GRUBU: ingiltere ve Fransa
tarafından kurulmuştur. Rusya ve ABDde bu gruba
dâhil olmuştur. Müttefik devletlere daha sonra 30
civarında devlet katılmıştır.
c) Savaşı Durdurma Çabası: Savaş başlamadan
önce ingiliz Başbakanı Chamberlain Nevillenin
yatıştırma politikası da Almanyayı durduramadı.
Almanyanın, Çekoslovakyayı işgal etmesi üzerine,
ingiltere yatıştırma politikasını terk etti. Böylece
ingiltere büyük bir savaşı önleyemeyeceğini anlamış
oldu.
3. SAVAŞIN BAŞLAMASI
Savaş, 1 Eylül 1939da Almanyanın, Polonyaya
saldırmasıyla başlar. Polonyanın bir bölümünün
Alman toprağı olduğunu iddia eden Hitler, Sovyetlerle
anlaşarak Polonyayı işgal etmiştir. Bunun üzerine
Polonyaya güvence veren ingiltere ve Fransada
savaşa girmiştir. Başlangıçta Almanya; Danimarka,
Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransanın başkenti
Parisi ele geçirerek Mihver devletler üstün duruma
getirmişken, ABDnin müttefik devletler grubuna
katılmasıyla savaşın seyri değişmiştir. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
5
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (19391945)
a) Barbarossa (Tayfun) Harekâtı: SSCB,
başlangıçta Almanyanın yanında yer alırken daha
sonra Almanyanın Barbarossa Harekâtı ile
Rusyaya saldırması üzerine, Rusya Müttefikler
grubuna geçmiştir. Sovyet Rusyanın Doğu Avrupada
genişleme siyaseti izlemesini çıkarlarına aykırı gören
Hitler, 1940da ani bir kararla Sovyetlere saldırmıştır.
Hitlerin amacı, hayat sahasını genişletmek, komünizmi
yok etmektir. Ayrıca SSCBnin doğal zenginliklerini
almak, alt sınıf olarak gördüğü Slav halklarını
sömürgeleştirmekti.
b) Pearl Harbour Saldırısı: Japonyanın, Pasifik
okyanusundaki (Hawaiideki) Amerikan üssü olan
Pearl Harboura 1941de saldırması üzerine ABD
müttefiklerin yanında savaşa girmiştir. ABD,
Japonyanın Pearl Harbour baskınına karşılık savaşın
bitişini hızlandırmak için Hiroşima ve Nagazaki
kentlerine tarihte ilk kez atom bombası atmasıyla
Japonya bir süre daha dirense de teslim olmuştur.
Bunun üzerine savaş 1945 yılında sona ermiştir.
c) Atlantik Sözleşmesi (1941): ingiliz Başbakanı
Churchill ile ABD Başkanı Roosevelt arasında
imzalanmıştır. Bu iki lider savaştan sonra dünyayı
nasıl düzenleyeceklerine dair 8 maddelik bir sözleşme
yapmışlar, dünya haritasını nasıl düzenleyeceklerine
dair kararlar almışlardır. Bu sözleşme ABD, henüz
savaşa girmeden yapılmıştır (Bu sözleşme ABDnin
artık tarafsızlık politikasını terk ettiğini
göstermektedir).
NOT: ABDnin savaşa katılmasından sonra
Almanyaya karşı savaşa giren 26 devletin katılımıyla
Atlantik Sözleşmesi esas olmak üzere BM bildirisi
yayımlanmıştır. Böylece savaş sonrası kurulacak olan
BMnin temelleri atılmıştır.
d) Normandiya Çıkarması: ABD, ingiltere ve
Kanada kuvvetlerinin 100 bin kişiyle Fransadaki
Almanlara ait üsse yaptığı askeri çıkarmadır.
Avrupanın kuzey kesiminde yapılan Normandiya
çıkarması tarihin gelmiş geçmiş en büyük çıkarması
olmuştur.
Bu çıkarma, 1000 uçak, 4 bin çıkarma gemisi ile
yapılmıştır. Böylece Almanlar ağır kayıplar vermiş,
Fransanın başkenti Paris kurtarılmıştır. Rusyanın da
ileri harekâtıyla Almanya ve italya yerle bir edilmiştir.
Bu gelişmeler üzerine Mihver devletler grubu yetersiz
kalmıştır. Rusyanın ileri harekâtıyla Balkanları ele
geçirip Almanyaya kadar ilerlemesi üzerine
müttefikler Berline girmiştir. Böylece Almanya
çaresiz kalarak teslim olmuştur. Hitler ise bu durum
karşısında intihar etmiştir.
4. SAVAŞIN SONU
1 Eylül 1939da Almanyanın, Polonyaya
saldırmasıyla başlayan 2. Dünya Savaşı, Mayıs 1945e
kadar devam etmiştir. Japonyanın da teslim olmasıyla
10 Ağustos 1945de yaklaşık 6 yıl süren 2. Dünya
Savaşı müttefik devletlerin galibiyetiyle sona ermiştir.
10 Şubat 1947de Paris Antlaşmasıyla savaş resmen
bitmiştir.
II. Dünya Savaşında Türkiyenin Tutumu:
193945 yılları Türkiye için de sıkıntılarla dolu bir
dönem olmuştur. Türkiye savaşa girmemekte kararlı
olduğu halde çevresi bir ateş çemberi ile sarılmıştı. Bu
nedenle Türkiye ordusunu sürekli olarak savaşa hazır
halde tuttu. Bütün ekonomik gücünü askeri
harcamalara ayırmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda
Türkiyenin kalkınma ve sanayileşme çabaları oldukça
zayıfladı, üretim düştü. Temel maddeler bile güç
temin edilir duruma geldi. Her olasılığa karşılık
önemli sayıda askeri birikim yapıldı. Savaş boyunca 2
milyon insanı silah altında tutan Türkiye ekonomik
gücünü askeri yatırımlara ayırmak zorunda kaldığı için
2. ve 3. Beş yıllık Kalkınma Planlarını
uygulayamadı.
Savaşta Türkiye için en büyük tehlike Almanyanın
Balkanlara yayılmasıydı. Yunanistanı işgal eden,
SSCBye saldırmayı planlayan Almanya, Türkiyenin
kendi yanında savaşa girmesini istemiş ancak bunu
başaramayınca iki ülke 1941de Saldırmazlık
Antlaşması yapmışlardı. Buna göre Türkiye savaşta
tarafsız kalacaktı (Cumhurbaşkanı ismet inönünün
politikalarıyla Türkiye savaşta yer almamıştır). Ancak
Türkiyenin stratejik önemi nedeniyle hem Müttefik
hem de Mihver devletler, Türkiyenin kendi
yanlarında savaşa girmesi için çaba harcamışlardır.
ismet inönü, prensip olarak savaşa girmeyeceğimizi
açıklamış ancak Türkiyenin ihtiyaçları olan araç
gereçlerin temin edilmesiyle savaşa girilebileceğini
belirtmiştir. Savaşın gidişatının netleşmesi üzerine
Türkiye, 2 Ağustos 1944te Almanya ile diplomatik
ilişkilerini kesmiş, 1945 yılı başlarında ise
Almanyanın yenilgisinin kesinleşmesi üzerine
Türkiye, 23 Şubat 1945 tarihinde Almanya ve
Japonyaya savaş ilan etmiştir
NOT: Türkiyenin savaşa girişinin en büyük nedeni
savaş sonrası oluşturulacak uluslararası kuruluşlara
kolayca girebilmek ve imtiyaz alabilmek içindir. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
6
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (19391945)
Yalta Konferansında, BMnin kurulması için
hazırlık konferansının ABDnin San Francisco
kentinde yapılması ve 1 Mart 1945ten önce
Almanyaya savaş açan ülkelerin bu konferansa
kurucu üye olarak katılabilmesi esasları belirlenmiştir.
Bu nedenle Türkiye 1 Marttan önce Almanyaya savaş
ilan etmiş, 27 Şubatta BM Beyannamesini
imzalayarak, San Francisco Konferansına resmen
davet edilmiştir. Böylece, 1945 yılında San Francisco
Konferansı toplanmış, Türkiyenin de katıldığı bu
konferansta BM kurulmuştur. Türkiyede bu örgütün
kurucu üyelerinden biri olmuştur.
5. SAVAŞ SIRASINDA YAPILAN ÖNEMLi
KONFERANSLAR
a) Adana Mülakatı (1943): Türkiye adına ismet
inönü ile ingiltere Başbakanı Churchill arasında
Türkiyeyi savaşa sokmak için yapılan bir görüşmedir.
Almanyaya karşı Balkanlarda cephe açılması
gerektiğini, böylece Sovyet Rusyanın yayılmacı
politikasının da önlenebileceği görüşülmüştür.
Özellikle bu görüşmede müttefikler Türkiyeyi
stratejik önemi nedeniyle savaşa sokmak için büyük
uğraş vermişlerdir. Ancak Türkiye tarafsızlığını bir
süre daha korumuştur.
b) Eden Menemencioğlu Görüşmesi (1943):
ingiltere ile Türkiye arasında, Türkiyeyi savaşa
sokmak için yapılmıştır. Ancak Türkiye bu teklifi
reddetmiştir.
c) Tahran Konferansı (1943): ingiltere-ABD ve
Rusya arasında yapılmıştır. Bu konferansta yeni bir
cephe açılması görüşülmüştür. Ancak Balkanlar yerine
Normandiya çıkarması yapılmasına karar kılınmıştır.
Ayrıca bu konferansta Sovyet Rusya, Türkiyenin
kendi yanlarında savaşa girmesinde ısrar etmiştir.
d) Kahire Konferansı (1943): ABD Başkanı
Roosevelt ile ingiltere Başbakanı Churchill ve
Türkiyeden ismet inönü arasında yapılmıştır.
Türkiyenin müttefiklerin yanında savaşa katılmasını
yeniden istemişlerdir. Türkiye ilke olarak öneriyi
kabul etse de askeri ihtiyaçlarımızın karşılanması
durumunda savaşa girebileceğini belirtmiştir.
e) Yalta Konferansı (Kırım1945): ingiltereABD-
SSCB arasında yapılmıştır. Artık II. Dünya
savaşının sonu hemen hemen bellidir. Amaç savaş
sona ererken müttefikler arasında artan sürtüşmeleri ve
görüş ayrılıklarını sona erdirerek, ortak barış sistemi
kurmaktır. Konferansta Almanyanın
silahsızlandırılması, Almanyanın işgalinin nasıl
gerçekleştirileceği, hangi bölgelerin kimin
kontrolünde olacağı (kimin Almanyanın neresini
alacağı), Avrupada nasıl bir düzenin kurulacağı
görüşülmüştür.
NOT: Konferanstan en karlı çıkan devlet Rusya
olmuştur. Çünkü Rusya bütün doğu Avrupayı işgal
etmiştir. Rusyaya izin vermelerindeki amaç Nazizmi
ortadan kaldırmaktır.
f) Postdam Konferansı (1945): Bu konferansta
Almanyanın teslim olmasından sonra ortaya çıkan
sorunlar görüşülmüştür. Bu konferansın diğer
konferanslardan farkı; savaşın nasıl biteceği değil
barışın nasıl sağlanacağı konularının görüşülmesidir.
Berlinde toplanan bu konferansa göre yapılacak barış
antlaşmalarının temel ilkeleri belirlenmiştir. Barışın
nasıl sağlanacağı, kaybeden Mihver devletleri ile bazı
stratejik bölgelerin kaderi görüşülmüştür. Konferansta,
Almanyanın kaderinin ne olacağını belirlediler.
Ayrıca bu konferansta SSCB, Türkiyenin asla kabul
etmeyeceği Karadeniz ve boğazlarla ilgili isteklerde
bulunmuştur. SSCB, boğazlardan üs talep etmiştir.
Konferansta boğazların yeni bir yönetime
kavuşturulması ve ABDnin, boğazlarda söz sahibi
olması konusunda uzlaşmaya varılmıştır.
6. SAVAŞ SIRASINDA TÜRKiYEDEKi
GELiŞMELER
II. Dünya Savaşı yıllarında özellikle erkeklerin silah
altında olmasından dolayı Cumhuriyet döneminin en
düşük nüfus artış hızı gerçekleşmiştir. Bu dönemde
ekonomik sıkıntılara rağmen, okul sayısını arttırmak,
insan faktörünü geliştirmek amacıyla eğitime harcanan
para da artmıştır.
Savaşın Türkiyeye Ekonomik etkileri:
Türkiyede yarı seferberlik havası ile yetişkin nüfusun
askere alınması üretimde düşüşe neden olmuştur.
Savunma harcamalarının artması yatırımların
yapılamamasına yol açmış, mevcut yatırımların
korunması temel politika haline gelmiştir. Savaş
bittiğinde Türkiye ekonomisi 1934te bulunduğu
gelişme düzeyinin altına düşmüştür. En önemli
gerileme tarımda olmuştur. Devletçilik politikası
gereği 1940ta Milli Korunma Kanunu
çıkartılmıştır. Bu kanun Türkiyenin ekonomik
politikalarını belirlemiştir. Bu kanun hükümete,
ekonomiye müdahalede sınırsız yetki vermiştir. Bu
dönemde dünyada üretim düştüğünden ithalatımız da
azalmıştır. Böylece kıtlık ortaya çıkmıştır.
Devletin para basması üzerine enflasyon artmıştır. Bu
arada Varlık Vergisi ile özellikle gayri Müslimlerden,
biriken servetleri alınarak seferberliğe harcanmış,
böylece yerli tüccarların azınlıkların yerini alması da
kolaylaşmıştır. Savaşın sona ermesiyle çıkartılan
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu (1945) bir süre
uygulandıktan sonra kaldırılmıştır. Ayrıca Toprak
Mahsulleri Vergisi de çıkarılmıştır. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
7
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (19391945)
Savaş sonunda Türkiye, Devletçilik ilkesi
doğrultusunda hazırladığı ikinci 5 yıllık Kalkınma
Planını ortadan kaldırmış, yerine Marshall Planına
katılmayı sağlayacak Türkiye iktisadi Kalkınma
Planını 1947de hazırlamıştır. Dış kredilere dayanan
bu plan Türkiyenin gelişmesine özellikle de tarımsal
gelişmesine katkı sağlayacaktı. Sonuçta Türkiye,
1948de yardım kapsamına alınarak OEECye üye
olmuştur.
Köy Enstitüleri: ilkokul öğretmeni yetiştirmek
amacıyla 1940 tarihli yasa ile tarım işlerine elverişli
geniş arazisi bulunan köylerde açılmıştır. Köylülerin
kendi yörelerinde pratik bilgilerle eğitilmesi için açılan
okullardır. Önceleri iş içinde eğitim ilkesi ile
hareket eden bu okullar, giderek geleneksel, ezberci
eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştüler ve
1954te kapatıldılar.
Varlık Vergisi: Olağanüstü savaş koşullarının
yarattığı yüksek karlılığı engellemek amacıyla 1942de
çıkartılan, varlıklı zenginlerden alınan servet
vergisidir. Bu vergi 1942 bütçesinin % 80ni
oluşturmuştur. Verginin %87si gayri müslimlerden
alınmıştır.
Ekmek Karnesi: II. Dünya savaşı, kıtlık gibi
olağanüstü bir durum yaşattığı için halkın günlük
ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla çıkartılan
karnedir.
NOT: Savaş yıllarında Türkiyede kamu güvenliğini
sağlamak için tüm illerde karartma uygulanmış,
Karadenizde Türk gemi seferleri durdurulmuştur.
7. SAVAŞIN GENEL SONUÇLARI
1) Mihver devletler yenilmiş, bunlardan Almanya,
italya, Japonya sömürgelerini kaybetmişlerdir.
2) Savaştan sonra Almanya doğu ve batı olmak üzere
ikiye ayrılmıştır (Bu iki Alman devleti 1990da
birleşmiştir).
3) Savaştan sonra italyanın K.Afrikadan
çekilmesiyle Libya devleti kuruldu. Fransanın
sömürgesi olan Cezayir bağımsız oldu.
4) ingilizlerin sömürgesi durumunda olan Mısır,
Pakistan ve Hindistan bağımsızlıklarına kavuştular.
5) 12 Ada savaştan sonra Yunanistana verildi
(Böylece yapılan paylaşımda Türkiye umduğunu
bulamadı).
6) Milyonlarca Yahudinin öldürülmesi üzerine BM
desteği ile Yahudilere, Filistinde devlet kurma hakkı
tanındı. Böylece Amerika ve ingilterenin desteği ile
1948de işgalci israil devleti kuruldu.
7) Çinde komünist rejim iş başına geldi.
8) Savaş sonunda dağılan M.C. yerine 46 devletin
katılımıyla BM kuruldu (24 Ekim 1945). BM, 1948de
II. Dünya Savaşının kötü sonuçlarını göz önüne alarak
insanlar Hakları Evrensel Beyannamesini
hazırladı.
9) Savaşta yaklaşık 56 milyon insan hayatını
kaybetmiş ve milyonlarca insan sakat kalmıştır.
Avrupa, tarihinin en büyük nüfus hareketiyle karşı
karşıya kalmıştır.
10) II. Dünya Savaşı sonrası Emperyalist Devletler
sömürgelerini kaybetmişlerdir. Bu nedenle II. Dünya
savaşını kazanmasına rağmen ingiltere savaştan
zararlı çıkan devletlerden biri olmuştur.
11) Savaştan sonra Avrupa Ekonomik işbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı (OECD) kuruldu (1949da ise
Avrupa Konseyi kuruldu). Çünkü bu savaş, sanayi
kuruluşlarının yıkılmasına ve devletlerin
ekonomilerinin bozulmasına yol açmıştır. Savaşın
getirdiği maddi zarar 2 trilyon doları aşmış, dünya
ticareti durma noktasına gelmiş, tarım ve sanayi
%70lere kadar düşüş göstermiştir.
12) Atom bombasının gücü ilk kez bu savaşlar
sonucunda görülmüş, ABD dünya siyasetinde söz
sahibi olmuştur.
13) Savaştan sonra ABDnin başını çektiği grup aşırı
akımların (Nazizm, Faşizm vb.) dünyaya verdiği
zararları görerek demokratik yönetimleri
yaygınlaştırmak istemişlerdir.
14) Dünyadaki bu gelişmelerin de etkisi ile Türkiyede
çok partili hayata geçilmiştir.
15) ABD-ingiltere-Rusya, Kırımdaki Yatla
Konferansı ile dünyayı nüfuz alanlarına bölerek
denetim altına almaya çalıştılar. ABD ve ingilterenin
Rusyayı serbest bırakması üzerine Rusya bütün Doğu
Avrupayı işgal etmiş, işgal ettiği yerlerde rejimini
yaymış, buraları sömürmüştür. Bu durum birçok
ülkenin Komünizm baskısına uğramasına yol açmıştır.
Bunun üzerine ABD uyanmış, böylece dünya
devletleri iki bloğa ayrılmış, Soğuk Savaş Dönemi
başlamıştır.
16) Bu dönemde gizli istihbarat çalışmaları, teknoloji
ve bilgi casusluğu gibi çalışmalar devletler arasında
önemli hale gelmiştir.
8http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE - SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (19451960)
III. ÜNiTE: SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi
(iKi KUTUPLU DÜNYA)-(19451960)
II. Dünya Savaşından sonra başlayan ve aktif olarak
1960lara kadar süren döneme Soğuk Savaş
Dönemi denir.
ikinci Dünya Savaşı, tarihin gördüğü en yıkıcı
savaşlardan biri olmuştur. Ülkeler yıkılmış, 56 milyon
insan ölmüştür. Savaşın etkilerini hissetmeyen hiçbir
ülke ve toplum kalmamıştır. Kâbus gibi geçen 6 yıllık
bu rüyadan sonra dünya devletleri ve insanlık yine de
barışa hemen kavuşmamışlardır. Milletlerarası
çatışmalar, insanlığı zaman zaman üçüncü bir dünya
savaşının eşiğine getirmişse de sıcak savaş patlak
vermemiş; dünya soğuk savaş atmosferi içerisinde
heyecanlı bir 15 yıl geçirmek zorunda kalmıştır.
ikinci Dünya Savaşından sonra egemen güçler
arasında iki kutuplu bir denge sistemi ortaya
çıkmıştır. Batı ve Doğu diye ikiye ayrılan bir dünyada
soğuk savaş denilen bir mücadele başlamıştır. Ancak
bu dönemde Kore Savaşı gibi blokları karşı karşıya
getiren bölgesel sıcak savaşlar da görülmüştür.
1. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMiNDE YAŞANAN
ÖNEMLi GELiŞMELER
1) II. Dünya savaşından sonra dünya politikasına
Avrupalı devletlerin yerine ABD ve SSCB hâkim
olmuştur. Bu iki devlet süreç içerisinde Avrupa ile
ilgili birçok konuda karşı karşıya gelmiştir. Daha
önce dünya politikasında rol oynamayan bu iki
devlet milletlerarası politikalarda ön plana çıkarak
günümüze kadar etkinliklerini sürdürmüşlerdir.
2) Bu dönemde ilk defa milletlerarası ilişkilere
doktrin ve ideoloji unsuru girmiştir.
3) Sömürgecilik sona ermiştir. Asya, Avrupa ve
Afrikada günümüzün bağımsız devletleri
kurulmuştur (Sömürge halindeki uluslar
bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Üçüncü
Dünya veya Bağlantısızlar bloğunu
kurmuşlardır).
4) Füze teknolojisi savaştan sonra büyük bir gelişme
göstermiş ve büyük devletlerarasında yaşanan
rekabeti uzaya taşımıştır. Büyük devlet olmanın
koşulu sömürgelere sahip olmaktan çıkmış, uzayın
derinliklerinde etkili olmaya dönüşmüştür.
5) Bütün dünya ülkeleri; siyasal kuvvet dengesi,
güvenlik, barış, ekonomik kalkınma, refah ve daha
iyi bir yaşam seviyesi gibi meselelerle yoğun bir
şekilde meşgul olmak zorunda kalmışlardır.
Soğuk Savaş Döneminde SSCB; Türkiye, iran ve
Yunanistan üzerindeki baskını artırmış, Doğu
Akdeniz ve Ortadoğuya yayılmaya çalışmıştır. SSCB,
Mart 1945de Türkiyeye bir nota vererek daha
önceden imzalanan Dostluk ve Saldırmazlık Paktını
feshettiğini bildirmiş, sınırda değişiklik, boğazlarda üs
istemiştir.
SSCBnin bu tehditleri ABDnin, Ortadoğuyla
ilgilenmesine yol açmıştır. Ayrıca SSCB, Avrupada
işgal ettiği bölgelerde komünizm rejimini yerleştirerek
kendisine bağlı uydu devletler oluşturmaya çalışmıştır
(Bulgaristan, Romanya, Polonya, Macaristan, Doğu
Almanya, Yugoslavya ve Arnavutlukta komünistlerin
yönetimi ele geçirmesini sağlamıştır).
ingiltere Başbakanı Churchill, SSCBye bağlı bu
komünist devletlere (uydu devletlere) 1946 yılında
Fulton Konferansında Demir Perde Ülkeleri
deyimini kullanmıştır. Bu devletler üzerinde
etkinliğini iyice arttırmak isteyen SSCB, uluslararası
komünizm faaliyetlerini de yeniden örgütlemek için
1947de Cominformu (Komünist bilgilendirme
bürosu) kurmuştur.
Bu gelişmeler üzerine ABD, 1947 yılına kadar izlediği
dış politikasında köklü bir değişikliğe gitmiştir. ABD
Başkanı Truman, kendi adıyla anılan bir doktrin
yayımlamıştır.
a) Truman Doktrini:
Başkan Truman ABDnin, komünizmi durdurması
gerektiğini, bunun da özgürlük ve bağımsızlığını
korumak isteyen uluslara askeri ve ekonomik yardım
yaparak mümkün olacağını belirtmiştir. Truman
Doktrini Ortadoğu düzenini korumak ve Sovyet
Rusyanın yayılmasını engellemek için jeopolitik
olarak önemli olan Türkiye ve Yunanistan gibi
devletlere ekonomik ve askeri yardım yapılmasını
öngörüyordu. Bunun üzerine ABD, Yunanistana 300
milyon, Türkiyeye 100 milyon dolarlık yardım
yapacağını belirtmiştir.
Truman, Batı dünyasının savunması için çok önemli
bir yerde bulunan Türkiye ve Yunanistanı, SSCB
karşısında yalnız bırakmak istememiştir. Bu tarihten
sonra Türkiye, dışa kapalı ve korumacı, içe dönük
iktisadi politikaları terk etmiş, serbest dış ticaret
ekonomisini benimseyerek dış pazarlara yönelmiştir. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
9
Uyarı: Soğuk savaş döneminde SSCB ve yandaşları
ABD ve onun müttefiklerine karşı şu teşkilatları
kurdular: Cominform, Comecon, Varşova Paktı.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (19451960)
b) Marshall Planı: Marshall planı, II. Dünya
Savaşından sonra 1947de önerilen ve 194851 yılları
arasında yürürlüğe konulan ABD kaynaklı bir
ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiyenin
de bulunduğu 16 ülke bu plan uyarınca ABDden
ekonomik kalkınma yardımı almıştır (ABD, 16 Avrupa
ülkesine 6 milyar dolarlık yardım yapmış ve SSCB bu
plana karşı çıkmıştır.).
Marshall Planı, savaşta yıkılmış olan Avrupanın
kalkınması için hazırlanmış olmasına rağmen, Türk
hükümetinin isteği üzerine bu planda Türkiyeye de
yardım yapılmasına karar verilmiştir.
c) Molotov Planı: Marshall Planına, Sovyetler ve
onun uyduları olan Doğu Bloğu ülkeleri katılmak
istememişlerdir. Aksine Marshall Planına karşılık
Sovyetler de uyduları arasındaki ekonomik ilişkileri
ve işbirliğini geliştirmek için Sovyet Dış işleri
Bakanı Molotovun adıyla bir plan hazırlanmıştır.
Böylece Molotov Planı ile ikili ticaret düzeni
kurulmuştur.
2. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMiNDE AVRUPADA
MEYDANA GELEN ÖNEMLi GELiŞMELER
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupada yaşanan
siyasal ve ekonomik sorunlar giderek artmış ve bu
sorunları çözmek için ülkeler bir araya gelerek yeni
teşkilatlar kurmuşlardır.
a) OEEC (Avrupa Ekonomik işbirliği Örgütü):
Marshall planı çerçevesinde 16 Avrupa ülkesinin
katılımıyla 1948de OEEC kuruldu. Böylece Batı
Avrupa ülkeleri, ABD ile askeri ve ekonomik
alanlarda işbirliği içine girmiş oldular. OEEC daha
sonra OECD (Ekonomik işbirliği ve Kalkınma
Örgütü) adını almıştır. Türkiyede bu kuruluşa
1948de üye olmuştur. Bu kuruluşun Avrupa dışındaki
üyeleri ABD ve Kanadadır.
b) COMECON (Ekonomik Yardımlaşma Konseyi):
Sovyet Rusya, ABDnin bu planlarına karşılık Ocak
1949da Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan,
Polonya, Romanya ile COMECONu kurmuştur. Bu
konseye daha sonra Arnavutluk, Alman Demokratik
Cumhuriyeti ve Kübada katılmıştır. Doğu Bloğu
ülkeleri olarak anılan bu ülkeler daha sonra NATOya
karşı 1955te Varşova Paktını kurmuşlardır.
c) Avrupa Konseyi: Avrupa devletleri II. Dünya
Savaşından sonra yaşanan sıkıntıların aynısının bir
daha tekrarlanmaması amacıyla 5 Mayıs 1949da
Avrupa Konseyini kurdular. Böylece insan hakları,
hukuk üstünlüğü ilkelerini koruyup güçlendirmeye,
yabancı düşmanlığını sona erdirmeye çalıştılar.
d) AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) (1948):
Batı Avrupa Devletleri 1948 yılında Avrupa
Ekonomik işbirliği Teşkilatını kurdular. Bu
teşkilatın ABDnin Marshall planını düzenlemek,
üyeler arası serbest ticaret ortamı oluşturmak gibi
görevleri vardır. Bu topluluk daha sonra Schuman
planını kabul ederek Avrupa Kömür ve Çelik
Birliğini kurmuştur.
Ortak Pazar adı ile anılan AETnin kuruluşundan
sonraki ilk on yıla geçiş dönemi adı verilmiştir. 1965
yılında Füzyon Antlaşması ile Avrupa Topluluğu
kurulmuş (1990), Maastricht Antlaşması ile de
Avrupa Birliği adını almıştır (1994).
e) BM (Birleşmiş Milletler Örgütü) (1945):
II. Dünya Savaşı devam ederken ABD ve ingiltere
Atlantik Bildirisini yayınladılar. 1945te bu
bildirinin devamı olarak 51 ülkenin katılımıyla San
Francisco Konferansı toplanmıştır. Sonuçta
uluslararası ilişkileri geliştirmek ve uluslararası barışı
kalıcı kılmak amacıyla 24 Ekim 1945te merkezi New
York olan Birleşmiş Milletler Örgütü kurulmuştur.
Ayrıca, BMnin yan kuruluşu olan BM Güvenlik
Konseyinde, ABD, ingiltere, Fransa, Rusya ve
Çinin veto hakkı vardır.
f) NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) (1949):
ABDnin, SSCBye karşı (Komünizm yayılmacılığına
karşı) oluşturduğu güvenlik örgütüdür.
Kuruluş Nedenleri:
a) ABDnin dünyanın yeni bir barış düzenine
kavuşturulması için SSCB ile işbirliği yapamaması
b) ABDnin, Avrupada Komünist tehlikesine karşı,
Durdurma Politikasını benimsemesi
c) ABDnin öncülüğünde oluşturulacak uluslararası
bir örgütün dışında başka bir gücün SSCByi
durduramayacağı düşüncesi
Bu nedenlerden dolayı ABD, 4 Nisan 1949da 12
Batılı ülke ile birlikte NATOyu kurdu. Böylece SSCB
tehdidine karşı bir set oluşturarak Batı Bloğu
kurulmuş oldu. Taraflar arasında imzalanan pakta göre;
ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak
için birleşmiş oldukları belirtilerek, içlerinden birine
yapılmış bir saldırının hepsine yapılmış sayılacağı
belirtildi. Türkiye, 1950de BM aracılığıyla Koreye
asker göndererek Güney Koreye yardım etmiştir. Bu
gelişmelerden sonra Türkiye NATOya üye olmuştur.
(Türkiye ile Yunanistan 1952de üye oldular). http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
10
Uyarı: 8 Ağustos 1949da Strasburgta yapılan
toplantıda Yunanistan, izlanda ve Türkiye, Avrupa
Konseyinin üyesi olmuştur. Avrupa Konseyi insan
hakları, eğitim ve kültür alanında hizmet veren tüm
Avrupa devletlerine açık olan konseydir. Bu kuruluş
Avrupa Birliği Konseyi ile karıştırılmamalıdır.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE -SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (19451960)
g) Varşova Paktı (Avrupa Sosyalist Bloğu)-(1955):
SSCBnin, NATOya karşı doğu bloğu ülkeleri
(Alman Demokratik Cumhuriyeti, Bulgaristan,
Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, Arnavutluk,
Romanya) ile kurduğu pakttır. 14 Mayıs 1955de
Varşovada 8 sosyalist ülkenin imzaladığı Dostluk,
işbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması ile
kurulan askeri ve siyasal birliktir.
Paktın kurulma nedeni, 1949da barışı sağlama
gerekçeleriyle kurulan, sosyalist ülkelere ve
sosyalizmin yayılmasına karşı oluşturulan NATOnun
askeri etkinliklerini artırması ve silahlanmaya hız
vermesidir. Böylece, Avrupada güçler dengesini
yeniden kurma isteği 20. yy. ikinci yarısından itibaren
iki kutuplu bir dünya meydana gelmesine yol
açmıştır (Batı Doğu Bloğu).
h) Schuman Planı (1950): Fransa Dışişleri Bakanı
Robert Schuman, Fransa ve Batı Almanyada demir
ve çelik üretimini denetleyecek tek bir organ
oluşturması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin
üyeliğine de açık tutulması yolundaki önerisidir.
Bunun üzerine Schuman Planı çerçevesinde Avrupa
Kömür ve Çelik Birliği (ESCS) kurulmuştur.
3. DOĞU BLOĞUNDA MEYDANA GELEN
ÖNEMLi GELiŞMELER
Yugoslavya, SSCBnin Balkanlardaki en büyük gücü
idi. Ancak doğu bloğunda SSCB hegomanyasına ilk
tepkiyi 1945den itibaren yine Yugoslavya verdi.
Bunun nedeni Yugoslavya lideri Titonun, SSCB
baskısını ortadan kaldırmak istemesidir,
Yugoslavyanın, Balkanlarda hâkimiyet kurarak, tam
bağımsız hareket etmek istemesidir.
Yugoslavyanın bu tutumu 1948de Kominformdan
çıkarılmasına, Varşova Paktından ayrılmasına neden
oldu. Bunun üzerine ABD, Yugoslavyaya yanaşmış
ve ona yardım etmiştir. Bu gelişmelerden sonra
Yugoslavya, 1955 yılından itibaren Doğu Bloğuna
dönmeyerek, Asya ve Afrika ülkeleriyle Tarafsızlar
Bloğunun öncülüğünü yapmaya çalışmıştır.
4. BATI BLOĞUNDA MEYDANA GELEN
ÖNEMLi GELiŞMELER
a) Batı Bloğunda ilk farklı tutum sergileyen devlet
Fransa oldu. Fransada General Charles de Gaullenin
1959da Cumhurbaşkanı olmasından sonra 1962de
Cezayire bağımsızlık verildi. Daha sonra Almanya ile
yakınlaşarak 6 Avrupa devletinden oluşan Ortak
Pazara ingilterenin katılması engellendi. Çin ile
diplomatik ilişkilere girdi, SSCB ile dostluk kurmaya
çalıştı (Bu siyasetin asıl amacı; ABD ve SSCB
etkisinin olmadığı bir düzen ve yeni bir denge
sağlayarak Fransayı dünyanın 3. gücü haline
getirmekti).
NOT: Fransa Mart 1966da NATOnun askeri
kanadından çekilerek politik kanadıyla ilgilenmeye
başladı. Bu durum Pariste bulunan NATO
merkezinin Brüksele taşınmasına neden oldu.
b) Batılı devletler, NATOnun kurulmasıyla
Avrupada SSCBnin yayılmasını önlendikten sonra,
müttefikleri Batı Almanyanın da hızla kalkınmasına
izin verdiler. Batı Avrupa devletlerinin bu şekilde
kalkınması bu devletlerin birleşerek Avrupa
savunmasını da daha güçlü hale getirme isteklerine
neden oldu. Böylece Avrupa siyasi birliği
düşüncesi ortaya çıktı. Böylece süreç içerisinde
Avrupa Ortak Pazarı devletleri de Batı Bloğunda güçlü
bir konuma ulaşmış oldu.
5. ÜÇÜNCÜ BLOĞUN OLUŞMASI
Soğuk Savaşın iki bloğuna da katılmayan az gelişmiş
ülkeler için üçüncü dünya deyimi kullanılmıştır.
Batılı devletlerin Asya ve Afrikadaki sömürgeleri
1945 yılından itibaren Batılı devletlere karşı
bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele etmiştir.
Böylece bağımsız birçok devlet ortaya çıkmıştır. Bu
yeni devletler doğu ve batı bloklarının dışında kalarak
öncelikle ekonomik kalkınmayı amaç edinmişlerdir.
Böylece üçüncü bloğun kurulması düşüncesini
benimsemişlerdir. Bu tarafsızlığın öncülüğünü Mısır
ve Hindistan yapmıştır. Bu öncü devletler
örgütlenmeyi sağlamlaştırmak amacıyla 1955te
Bandung Konferansının (1. Asya ve Afrika
Devletleri Konferansı) düzenlenmesini sağladılar.
Üçüncü dünya ülkeleri Asya ve Afrikadaki sömürgeci
politikaları yargılamak için bu konferansı toplayarak
ABD ve SSCB gibi iki büyük güç karşısında
varlıklarını korumak için birlik ve dayanışma
sağlamayı amaç edindiler.
Bandung Konferansına, Türkiyede dâhil 24 Asya
ve Afrika devleti katılmıştır. Bu konferans, Üçüncü
Bloğun kurulmasında önemli bir rol oynamış ve
birçok konferansın düzenlenmesine önayak olmuştur.
Konferansa katılan devletler, barış içinde bir arada
yaşama ilkesini benimsemişlerdir. Bu konferans
Bağlantısızlar Hareketinin doğuşunda etkili
olmuştur. Bağlantısızlar Hareketi ise herhangi bir
ideolojik güce dâhil olmayan 100 üzerinde ülkenin bir
araya gelerek oluşturdukları uluslararası oluşumdur. http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
11
Uyarı: Tüm bu gelişmeler Doğu ve Batı bloğunun
yanında Üçüncü Bloğun da oluşmasına neden
olmuştur.
Uyarı: 1991de SSCBnin dağılmasının ardından
bloklaşmanın sona ermesi, Bağlantısızlar Hareketinin
de hızla çökmesine neden oldu.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE- SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (19451960)
6. BERLiN BUHRANI (1948)
Berlin Buhranı, II. Dünya savaşından sonra yaşanan
soğuk savaş döneminin ilk büyük sorunudur. II. Dünya
savaşından sonra Almanyadaki Berlin şehri 4 işgal
bölgesine ayrılmıştı. Bu bölgeler ABD, ingiltere,
Fransa, SSCB işgal bölgeleriydi. Batılı devletlerin
Berlindeki işgal bölgeleriyle Almanyadaki diğer
işgal bölgeleri arasındaki ulaşım ancak Sovyet işgal
bölgesi üzerinden sağlanabiliyordu. ingiltere, ABD,
Fransa, Sovyetlere karşı güç birliği yaparak 1948de
Berlindeki işgal bölgelerini birleştirdiler ve buraya
Trizonia adını verdiler.
dünya tarihi hakkında pek çok farklı kaynak bulunabilir elbette. dünya tarihini konu alan kitaplar, genellikle dünya tarihini baştan sona anlamanızı sağlamak iddiasında değillerdir. bunun yerine, tarihe bir bakış açısı sunarlar. kimisi kavimleri ele alarak yaklaşır olaylara, kimisi daha iktisadi bakar, kimisi kültüre odaklanır... bu yüzden siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, sosyoloji gibi disiplinlerle uğraşacak olan arkadaşların eğer mümkünse bu bölüme başlamadan önce, veya en azından bu bölümlerdeki ilk senelerinde mümkün olduğunca dünya tarihi kitapları okumaları kendi yararlarına olur.
kitap dünya tarihine evrim teorisini de içeren, materyalist bir bakış açısı sunuyor. özellikle keşifler çağı ile ilgili olan kısımlar çok sık rastlanılmayan, farklı ve ilginç bir yaklaşım sunuyor okuyucularına.
Bizde okullarda ders olarak neden okutulmadığını hala anlayamadığım şey.
vazgeçtim ilkokulu, ortaokulu; bari lisede mutlaka okutulmalı ki gençlerin ufku genişlesin.
Çocuğa dayıyoruz sadece genel türk tarihi, selçuklu, osmanlı, inkılap tarihi.
Tamam bunları öğretelim ayrıntısıyla eyvallah.Ama o okuttuğun derse paralel olarak 1 saat de olsa bu dersi koy ki öğrencinin kafasında dünya bir şekillensin.
16.yy da neler neler olmuş avrupada 25-30 yaşına gelince öğreniyoruz. Bizim 16.yy avrupada bildiğimiz tek şey "fransa kralının anası kanuniye mektup yazmış. "Ben bir anayım oğlumu kurtar falan filan. Kanuni de alman imparatoru şarlken e demiş ki şarlken akıllı ol aklını alırım senin!..."
Ulan tamam da rönesans reform almış başını gitmiş, coğrafi keşifler artmış. Ekonomik sistem değişiyor. Derebeylikler bitmiş. Bunları sadece başlık halinde biliyoruz. Nedir bunun içeriği? Sene olmuş 2015. videolar belgeseller gırla. Aç youtube dan bir tane dünya tarihi belgeseli izleyin sınıfça. Çocuk belki nefret ettiği derste en azından başarılı olabilmek adına ufku genişleyince mantık yürütür.