bugün
- yazarların bira içme rekorları8
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün14
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması33
- zalbert ramstein9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi16
- sözlükten hatun kaldırmak9
- maca sekiz10
- acun ılıcalı8
- ankarayı sel aldı27
- iskilipli atıf hoca8
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu30
- gideon reid morgan jj10
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- meral akşener21
- giden gider9
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- anın görüntüsü14
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho25
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- icardi190540
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel13
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- albay kemal14
ilginç usluplu din alimidir...
Oturup sohbet edilesi kişidir..
Fatih altaylı: Hocam doğrusunu söylemek gerekirse ben siz tanımadan önce karşımda çok soğuk birini bekliyordum. Şimdi ise tanıdıkça ne kadar şen şakrak birisi olduğunuzu anladım..
Oturup sohbet edilesi kişidir..
Fatih altaylı: Hocam doğrusunu söylemek gerekirse ben siz tanımadan önce karşımda çok soğuk birini bekliyordum. Şimdi ise tanıdıkça ne kadar şen şakrak birisi olduğunuzu anladım..
(bkz: ahmet mahmut ünlü)
yeni bir tv Sovmeni.
27 şubat 1965 te fatih çarşamba da doğmuş ve çocukluğunda ismilağa camiine gitmiş olan hoca .
daha ayrıntılı bilgi için http://www.cubbeliahmethoca.tv/index.php
daha ayrıntılı bilgi için http://www.cubbeliahmethoca.tv/index.php
hakkında söylenenlere bakıyorum ardından izliyorum kendisini.
şekilciliği bi kenara koyup dinlediğimde adamı hiçte yanlış birşey söylemediğini görüyorum, konuşma ve kendini dinlettirme başarısıda cabası.
şekilciliği bi kenara koyup dinlediğimde adamı hiçte yanlış birşey söylemediğini görüyorum, konuşma ve kendini dinlettirme başarısıda cabası.
adnan oktar bir soru üzerine kendisini ergenekoncu olarak tanımladı. şimdi cübbeli hoca' nın listesine biri daha girdi; mustafa islamoğlu, yaşar nuri öztürk zaman zaman da olsa gülen hocaefendi den sonra şimdi harun yahya ile de uğraşacak.
videodan da anlaşılacağı gibi adnan hoca feci şekilde saçmalamış; eğer bundan birkaç yıl önce olsaydı, cübbeli hoca bu tartışmayı kürsülerde sürdürürdü, lakin bu ara kendini geri çekmiş vaziyette. acizane fikrimizce, iyisi de budur.
video editi: http://www.analizmerkezi....a.php?Git=izle&vid=56
videodan da anlaşılacağı gibi adnan hoca feci şekilde saçmalamış; eğer bundan birkaç yıl önce olsaydı, cübbeli hoca bu tartışmayı kürsülerde sürdürürdü, lakin bu ara kendini geri çekmiş vaziyette. acizane fikrimizce, iyisi de budur.
video editi: http://www.analizmerkezi....a.php?Git=izle&vid=56
ateistleri müslüman yapan video başlığının direktman çağrıştırdığı ünlü. bahsi geçen başlığı görünce irdelenen videonun fatih altaylı ile söyleştiği programın internette gezinen kısa bir kesiti sandıydım ancak değilmiş.
madem başlık onun, hakkında az biraz da atıp tutayım.
etrafta tonlarca hoca bulunuyor ve bu adam içlerinden sivrilmiş durumda. neden? çünkü bu adamın üslubu müthiş. esp' ritüel ve kendini dinlettiriyor ki; herhal etrafına cemaati de bu şekilde topladı. kimilerinin ikoncanı olmasının meyvelerini toplayacak kadar da akıllı. şahsen kendisini desteklemiyor olsam da takdir ediyorum.
(bkz: götürdü parayı)
madem başlık onun, hakkında az biraz da atıp tutayım.
etrafta tonlarca hoca bulunuyor ve bu adam içlerinden sivrilmiş durumda. neden? çünkü bu adamın üslubu müthiş. esp' ritüel ve kendini dinlettiriyor ki; herhal etrafına cemaati de bu şekilde topladı. kimilerinin ikoncanı olmasının meyvelerini toplayacak kadar da akıllı. şahsen kendisini desteklemiyor olsam da takdir ediyorum.
(bkz: götürdü parayı)
biraz yakınlarında olup tanısalar acaba hakkında böyle konuşabilecekler mi diye düşüdüğüm zat ı muhterem. onun zat ı muhteremdir.
yansıyan yanının espiri, kakara kikiri olmasının sebebi de ciddiye alınmamasının istenmesinden mütevellittir. yoksa iki saatlik derste on dakika espirili konuşmuş çok mu?
yansıyan yanının espiri, kakara kikiri olmasının sebebi de ciddiye alınmamasının istenmesinden mütevellittir. yoksa iki saatlik derste on dakika espirili konuşmuş çok mu?
cehenneme gitmenin cok pahali, cennete gitmenin ise bedava oldugunu bizlere ogretmis hocadir.
berlusconi'nin islami versiyonu. şöyle ki:
http://seciyen.byethost31...oads/2009/07/cubbeli1.jpg
http://s.aktifhaber.com/images/gallery/54/1.jpg
jetskiye binmişliği de vardır: http://image.haber7.com/h...r/haber7/photos/42157.jpg
http://seciyen.byethost31...oads/2009/07/cubbeli1.jpg
http://s.aktifhaber.com/images/gallery/54/1.jpg
jetskiye binmişliği de vardır: http://image.haber7.com/h...r/haber7/photos/42157.jpg
geçenlerde ahmet efendiyle bir programda şöyle bir konuşma olmuştu, sen almanyadaydın ve 28 şubat kararlarından sonrada seni tutuklama olmak üzere aradılar ve sende bunu bile bile kalktın turkiyeye geldin tutuklandın, niye yaptin bunu orada sana özgürce yaşama şansı vermişlerdi. cevabı aynen şöyle oldu "başkalarının ulkesinde özgür yaşamaktansa kendi ülkemde haspihaneye girmeyi tercih ederim".
yine bu anekdotu yaşar nuri ozturk hulya avşarın yeni programında ballandıra ballandıra anlattı.
yine bu anekdotu yaşar nuri ozturk hulya avşarın yeni programında ballandıra ballandıra anlattı.
son gunlerde mustafa islamoglu na birkac uygunsuz yakistirma ile gundeme gelen "zat-i muhterem".
ilmine hayran bırakan insandır.habertürkte cennet ve cehennem konusunda gerçekten insanı ferahlatmıştır.
uykusuzluğun çözümünü bulmuş hoca.
--spoiler--
günde 24 bin nefes alıyoruz. içeri giren dışarı çıkanı bir sayarsan. ayrı sayarsan 48 bine gidiyor. normal nefes alan. astım mastımsa başka.
şimdi bu kadar nefesi alırken kimse yorulmuyor. uyurken bile canım çıktı nefes almaktan diyen yok. ha şimdi zikir de öyle değil. 300 allah de diyorsun adamın uykusu gelmeye başlıyor. uykusu gelmeyenlere tavsiye ediyorum. ya bi cüz okusun ya 1000 allah desin kesin uyur.
--spoiler--
--spoiler--
günde 24 bin nefes alıyoruz. içeri giren dışarı çıkanı bir sayarsan. ayrı sayarsan 48 bine gidiyor. normal nefes alan. astım mastımsa başka.
şimdi bu kadar nefesi alırken kimse yorulmuyor. uyurken bile canım çıktı nefes almaktan diyen yok. ha şimdi zikir de öyle değil. 300 allah de diyorsun adamın uykusu gelmeye başlıyor. uykusu gelmeyenlere tavsiye ediyorum. ya bi cüz okusun ya 1000 allah desin kesin uyur.
--spoiler--
türkiye'nin ilim ve bilim kaynağı. toplumumuzu yönlendiren kudretli insan. (bkz: allah razı olsun)
zeka seviyesi ortanın altı olan müsülümanların pir kabul ettiği şahsiyet. gerçekte ise, kabak kafalı, arap sakallı, avcuna aldığı sersemleri süslü sözlerle oyalayan tilkinin teki. bir de komik, gerçekten çok komik!
Cehennem korkusu varken bu kadar suç işlendiğinin, o da olmasa hepten suçun önüne geçilemez olduğunu söyleyen hoca. (meali: cehennem olup olmadığını bırak, işe bu yönden bak)
sarıklı stand up uzmanı. mübarek.
Allah' ın alim sıfatından pek bi nasiplenmiş hazret.
"muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan sensin..."(2:32)
"muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan sensin..."(2:32)
helal sex yöntemlerini açıklayan cüppeli.
hani lan nerde diyenler bu tarafa koştu ==> http://www.youtube.com/watch?v=6WDBu_W1EqE
hani lan nerde diyenler bu tarafa koştu ==> http://www.youtube.com/watch?v=6WDBu_W1EqE
ataktürk hakkında çok anlamlı gerçekleri söylemiş hoca.
valla mı lan hani nerde diyenler bu tarafta birikti ===> http://www.youtube.com/watch?v=HrVrCNtKxbU
valla mı lan hani nerde diyenler bu tarafta birikti ===> http://www.youtube.com/watch?v=HrVrCNtKxbU
en büyük zaafı kazandığı servetinin sebebini mantıklı bir şekilde izah edememesidir. dini bilgisi ve hitabeti ise kategorisinde türkiye'nin en iyileri arasına sokar.
türkiye'de ehl-i sünnet ve'l cemaat itikadına sahip cemaatlerden fatih'teki ismailağa cemaatinin bir nevi basın sözcüsü, farklı hitabet tarzı ve derin bilgisi ile müslümanlara çok faydalı olmuş, faaliyetleriyle belli bir kesmin de doğal olarak büyük düşmanlığını kazanmış hoca efendi. allah ilmini artırsın ve tüm müslümanlara bu nadir yetişen ilim adamından istifade etmeyi kısmet etsin.
kendini tamamen ilme verme hikayesi
ilkokul bittikten sonra, fatih kolejinde orta öğrenime başladı. bütün ağırlığını, kuran kursunda kuran ilmini öğrenmeye ayırdığı için, kolejdeki derslerine hiç çalışmaz ve ilgilenmezdi, sadece iş olsun diye koleje gidiyordu. kolejle ilgilenmemesine rağmen yine de birinci sınıfı birincilikle bitirdi.
fatih kolejinde: cuma günleri sınıftaki arkadaşlarını bir araya toplar, hep beraber cuma namazına getirirdi.
küçük ahmet artık büyümüştü. fatih kolejinin ikinci sınıfına başlamıştı ki, zaten istemeyerek gittiği okulunu bırakmaya karar verdi. konuyu önce annesine, arkasından da babasına açtı. her ikisinden de destek görmedi. fakat o bir defa kafasına koymuştu , okulu bırakacaktı ve düşündüğünü de yapmakta geçikmedi. okulunu bıraktı. o kuran ilmini öğrenecekti, büyük bir islam alimi olacaktı. tek ideali buydu, bunun için gücünün yettiği kadar çalışacaktı. ailesine kararını bildirdi, ailesi ahmetin kararlılığı karşısında, aldığı karara evet demekten başka bir yol göremediler.
bundan sonra ahmet bütün yoğunluğu ile ismailağa kuran kursundan ders almaya başladı. ona gündüzler yetmiyor, gecelerde çok kısa geliyordu. uykuyu yok denecek kadar kısa uyuyordu. bu şekilde birkaç yıl geçti. bu arada istanbuldaki ilk vaazını yavuz selim camiisinde verdi. cami hınca hınç dolu idi. cübbeli ahmet hoca ilk sohbetinde dinleyenleri mest etmiş, gelecekte büyük kalabalıklara hitap edeceğini , yüz binlerin gönlünde sempati alanı oluşturacağının sinyallerini veriyordu.
cübbeli ahmet hoca bir yandan ilim tahsilini sürdürüyor, bir yandan vaazlara devam ediyordu. sohbetler o derece etkili oluyordu ki her geçen gün cübbeli ahmet hocanın ünü yayılıyor, değişik vilayetlerden davet alıyordu. o, sohbetlerden çok tahsilini düşündüğü için, bu davetleri geri çeviriyor. bütün gücüyle ilim tahsiline devam ediyordu.
ders aldığı hocaları ile küçük problemleri oluyordu, ahmetin ders temposuna diğer talebe arkadaşları yetişemediğinden, o diğer arkadaşlarını beklemek zorunda kalıyordu. o istiyordu ki, dersleri hiç aralıksız alayım ve bir an önce diğer derse geçeyim. cübbeli ahmet hocanın bu temposuna ne hocaları, ne de talebe arkadaşları ayak uyduramadığından bazen küçük anlaşmazlıklar çıkıyordu.
bir gün rizeden ismailağaya bir hoca geldi. bu hoca talebelerin birkaç dersine girdi. hocanın ders vermesi ahmetin çok hoşuna gitmişti. fakat bu hoca birkaç gün sonra tekrar memleketine geri dönecekti. hocanın ders verme metodu ahmeti çok memnun etmişti. işte bana ders verecek hoca diyordu. buradaki dersler ahmete yetişmiyor, o hızlı ve seri ders almayı istiyordu.
bu münasebetle:
- buradaki hocalar bana istediğim dersi vermiyorlar, beraber ders aldığım talebeler bir dersi üç günde alıyorlar, ben onlar için üç gün bekliyorum. halbuki ben bu dersi iki saatte alıyorum .ben bu hoca ile rizeye gideceğim, demişti.
ilim tahsili için gurbet yılları:
küçük tartışma ve itirazlar tatlıya bağlanır, bütün hazırlıklar yapılır ve cübbeli ahmet hoca , geçmiş meşayıhtan miras olarak kalan ; okumak için gurbete çıkma geleneğini yerine getirmek için yola çıkar. bunun , geçmiş büyüklerin şiarı olduğunun bilincinde olup olmadığını bilmiyoruz. bildiğimiz bir şey varsa o da, daha iyi ilim tahsili yapacağına inandığı için, ailesinden, barkından ayrılmayı göze aldığıdır.
manevi babam dediği, gönülden bağlı olduğu, küçüklüğünden bu yana manevi himayesinde olduğu mahmut hocasından izin almadan ilim tahsiline gitmesi hiç mümkün mü? o da gönlünün sultanına sorar.
efendi hazretleri:
-mesele ilim tahsili olduğu için bir şey diyemiyorum, bizimde rızamız gitmesi yönündedir. cübbeli ahmet hoca hiç tanımadığı bir ortamda, kendisini gece gündüz ilim tahsiline verir.
buradaki hocası ahmetin bu azmi karşısında hayretten hayrete düşer. gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürür, zaman olur takıldığı bir konu için gecenin ilerlemiş saatini düşünmeden hocasına müracaat eder, hocası uykuda ise kaldırır, takıldığı yerin cevabını alırdı.
cübbeli ahmet hoca iki yıla yakın bir süre, geceli gündüzlü çalışarak ilim tahsilini sürdürür. nihayet orda öğrenmesi gereken ilimleri öğrenir ve hocalık icazetini alarak istanbula döner.
hocalık icazetinden sonra da, istanbul da hafızlığa başlar. dört ay gibi bir zamanda da hafızlığını tamamlar. cübbeli ahmet hoca, artık hem hoca, hem de hafızdır.
dönüşünde efendi hazretlerinin elini öper, artık şimdi kendisi de hocalık yapacak ve talebe okutacaktır. efendi hazretleri onun için der ki:
- bu çocuğun ilmi vehbidir. çok okumakla bu ilim elde edilmez. ahmet bu ilmin farkında değil.
efendi hazretleri ahmete yakın ilgi gösterir, bu ilgi az da olsa bazı kıskançlıklara sebep olur. ahmetin mütevazılığı ve alçak gönüllülüğü bu küçük problemlerin kolayca çözülmesini sağlar. hocalık ve hafızlıktan sonra , kendisini ilmi araştırmalara verir. gündüzleri gecelere katarak araştırmalarını genişletir. sabah namazlarına kadar çalışır. araştırma ve okuma istediğinden dolayıdır ki, çok geniş bir kütüphaneye sahip olur. aynı yıl yani, 1983 yılında 17 yaşında hacca gider.
ahmet hacca gidip geldikten sonra, ismailağada bazı hocalardan dersler almaya devam etmekle kalmadı aynı zamanda, tilloda yetişmiş bazı büyük alimlerden dersler aldı. ahmet hoca hem kendisi alıyordu, bir taraftan da kendisi talebe yetiştiriyordu. ahmet hoca bütün yaşamını ilim tahsiline ayırmıştır. babası yusuf ünlünün işleri çok iyi durumdadır. devrin en çok kazanan sanayicileri arasında bulunmaktadır. babasını ekonomik dururmunun bu derece iyi olması ahmet hocayı hiç ama hiç etkilememektedir. bu konuda zaman zaman eleştirilere uğrar:
babanın durumu son derece iyidir. sen ise kendini kurslara kapatmış ilim öğrenip, ilim öğretmekle meşgul olmaktasın. cübbeli ahmet hoca bu eleştirilere çoğu kez kulak tıkar, çok ısrar edenlere de biz yolumuzu bulmuşuz: bizim yolumuz allah ve resulünün yoludur, dünya işleriyle bir alakamız yoktur.
cübbeli ahmet hocanın ilim tahsilini tamamlamasına rağmen araştırmaları devam etmektedir. islami ilimleri en detayına varıncaya kadar öğrenmek ve öğretmek amacındadır. bu noktada mahmut efendi hazretlerinin; cübbeli gibi ibare okuyan bir hoca görülmedi sözü onun üstün zeka ve ilim öğrenmedeki gayretini açıklamak için yeterlidir.
cübbeli ahmet hocanın bu insan üstü gayret ve başarısı, bazı küçük kıskançlıkla da sebebiyet vermektedir. bazen bu kıskançlıkların dozunun arttığı olmuştur. bu durumlarda efendi hazretleri olaya müdahale eder ve işi yatıştırırdı.
cübbeli ahmet hoca bu arada eş dost arasındaki küçük küçük vaazlar etmeye başlamış, bu vaazları dinleyenler arasında çok beğenilir olmuştu. bugün yaşı br hayli ilerlemiş olmasına rağmen kendisini ziyaret ettiğimiz hüseyin efendiden(hüseyin hekimoğlu) cübbeli hocanın sohbetlerini ilk dinleyenlerden olduğu için bilgi aldık.
bundan on beş veya yirmi yıl önceydi, vakit namazını kılmak için fatihte girdiğim bir cami de namazdan sonra çocuk denecek yaşta bir hoca kürsüye çıkarak vaaz etmeye başladı. dikkatimi çekti, dinelemeye başladım bu sohbet sıradan bir sohbet değildi, bu çocukta enteresan bir durum vardı, sohbeti beni çok etkilemişti. sohbetin bitiminde kendisini tebrik ederek rabbimin nazardan koruması için dua ettim. bir daha ne zaman sohbet edeceğini sordum o gün bu gündür hoca efendinin sohbetlerini dinlerim allah ondan razı olsun, biz ondan çok şeyler öğrendik ve istifade ettik.
cübbeli ahmet hocanın ara sıra bazı muhitlerde sohbetlerde bulunması, onun şöhretinin artmasına sebep oldu. bir defa onu dinleyen bir daha dinlemek istiyordu. böylece her geçen gün çevresindeki sempati alanı gelişti. çevresindeki halka genişledikçe, hergeçen gün değişik semt ve illerden davet alamaya başladı. artık cübbeli ahmet hoca hem ilim tahsili yapıyor, hem de talebelerine ders veriyor, hem de akşamları değişik bölgelerdeki davetlere icabet ederek sohbetler yapıyordu. cübbeli ahmet hocanın yaşının küçüklüğüne rağmen sohbetlerinde üzerinde durduğu;
allah ve resulünün rızasını kazanmak, onların gittiği yoldan giderek, insanlığı ebedi saadete ulaştırmak. toplumun baş belası olan içki, kumar ve fuhşiyata karşı insanları uyarmak. vatan ve millet sevgisini insanlara aşılamak toplumun ahlak yapısını bozacak, insanları rahatsız edecek hareketlerden uzak durulması, inanların birbirinin kardeşi olduğu, beşeri ilişkilerde bu kardeşlik duyguları ile birbirlerine karşı hareket etmeleri gerektiği gibi konulardır. ömrünü insanların dünyevi ve uhrevi mutluluğuna adayan bir gönül dostu olmuştur.
yaşantısı bu yoğun tempoyla devam ede dursun, bir yandan askerlik çağı yaklaşmaktadır. her türk genci gibi vatan vazifesini sabırsızlıkla beklemekte, bu kutsal vazifeyi bir an önce yapmak istemektedir. askerlik hazırlıkları yapılmaya başlandığı sıralarda, bir gün bir sohbette baş dönmesi yaşar. aynı günün gecesinde eve geldiğinde baygınlık geçirir. doktora gidilir : doktor yorgunluktan olduğu yönünde teşhis koyar. fakat aradan geçen günlerde rahatsızlığı devam eder ve her geçen gün biraz daha artar. çok daha detaylı bir sağlık kontrolünden geçmesi gerekmektedir. tam teşekküllü bir sağlık merkezinde yapılan kontrollerde, sonuç hiç de iyi değildir. hoca efendiye teşhis koyulur. ileri seviye şeker. ahmet hoca şeker hastasıdır, şeker 450 ve üzerine çıkmaktadır. bu durum karşısında tedaviye ve tedbirlere baş vurulur. ahmet hocanın bütün yaşantısı alt üst olmuştur. ahmet hoca hastalığına rağmen programının aksatma taraftarı değildir. yakınlarının ısrarlarına rağmen yoğun temposuna devam eder.
bu arada askere de gitmek istemekte fakat doktorları bu şekilde askerlik yapamayacağını söylemektedirler. bu arada muayene için gittiği askerlik şubesi, onu askeri hastaneye gönderir. askeri hastanede yapılan muayenesinden sonra heyet şu sonuca varır: ahmet mahmut ünlü bu haliyle askerlik yapamaz. bu sonuç ahmet hocayı son derece üzmüştür fakat, elden pek bir şey gelmez.
cübbeli ahmet hoca efendinin sohbetleri tüm ülke sathına yayılmaya başlamıştır. her gün değişik bölgelerden davetler gelmekte, hoca efendi bu davetlere mümkün mertebe cevap vermeye çalışmakta, bir çoğuna da zaman darlığından yetişemeyerek geri çevirmektedir.
cübbeli ahmet hocanın sempati alanının genişlemesi ve ilginin artması beraberinde bazı sorunları, talepleri de beraberinde getirir. bu geniş kitlenin oluşturduğu ilgi alanına değişik ihtiyaç sahipleri de girmeye başlamıştır. bunlar fakir, geçim darlığı çekenlerden tutun, okumak için memleketini terk ederek istanbula gelen öğrencilere yardıma kadar öğrencilere bursdan, hayır kurumlarının yardım talebine kadar bir çok istekle karşı karşıya kalmaktadır.
bu yoğun ilgi ve talep ahmet hocayı arayışa iter. nihayet yakın çevresiyle yaptığı istişareler sonucunda merkezi fatih ilçesinde olmak üzere bir vakıf kurulmasına karar verilir. bu karardan kısa bir süre sonra fatih hak ve hizmet vakfı kurulur. 1990 yılların başında kurulan ve faaliyete geçen vakıf kısa zamanda tüzüğüne uygun çok büyük hizmetler yapar. binlerce ihtiyaç sahibi vakfın imkanlarından faydalanır.
vakıf ilmi faaliyetlerde de bulunur, değişik ülkelerden gelen ilim adamlarını alırlar, onların ülkemizde bulunduğu sürelerdeki ihtiyaçlarını karşılar. ahmet hoca vakfı tüm insanlığın hizmetine sunmak, her ne ihtiyacı olan olursa olsun, bu kapıya gelenin boş geri çevrilmemesi prensibi ile hareket eder. hatta vakfın imkanlarının kafi gelmediği zamanlarda, babasının imkanlarının vakıf için seferber ettirdiği birçoklarınca bilinen bir gerçektir. ahmet hoca vakfın idare heyetine derki;
bu kapıya gelen boş geri çevrilemeyecektir.
fikir yapısı :
bütün vaazu nasihat ve sohbetlerinde; ehli sünnet çizgisinin dışına çıkmamış, dindeki hurafe ve bidatlarla mücadele etmeyi kendine şiar etmiş bir islam alimidir. bu noktadaki tavrı yüzünden zaman zaman kimliği belirsiz illegal güç odaklar tarafından tehdit edildiği de olmuştur. bu konuda yakın çevresi hocayı uyarır, biraz daha temkinli hareket etmesini ister. o bu uyarılara ; hasbunallahi venimel vekil demektedir.
ülkemizin milli birlik ve bütünlüğünü ehemmiyetle gözeten, bu konuda görev yapan müslüman vatan evlatlarına dualarını hiçbir zaman eksik etmediği gibi, bütün sevenleri de bu yönde yönlendirmektedir.
şiddetin her türlüsüne karşı olmuş, bu konuda çevresine uyarılarda bulunmuş, özellikle provokosyonlara karşı sempatizanlarını uyarmıştır. bunun en son örneği de tutuklanması esnasında yaşanmıştır. yakın çevresinde bulunanlara, altını çizerek söylediği:
hiçbir yanlış harekete müsaade etmeyin, sevenlerimizi kışkırtmak isteyenler olabilir, onlara söyleyin her hangi bir kışkırtma ve provakoya gelmesinler.
başına gelen bu musibet ve iftiralar için de söylediği sözler onun ne derece yüksek makam sahibi olduğunu göstermektedir:
vela için bela, zehep için lehep gibidir, kişi dinindeki sağlamlığına göre imtihan olunur. dinin de sıkı olana büyük bela, zayıf olana ise küçük musibetler gelir. işte alimin teslimiyeti böyle olur.
ilkokul bittikten sonra, fatih kolejinde orta öğrenime başladı. bütün ağırlığını, kuran kursunda kuran ilmini öğrenmeye ayırdığı için, kolejdeki derslerine hiç çalışmaz ve ilgilenmezdi, sadece iş olsun diye koleje gidiyordu. kolejle ilgilenmemesine rağmen yine de birinci sınıfı birincilikle bitirdi.
fatih kolejinde: cuma günleri sınıftaki arkadaşlarını bir araya toplar, hep beraber cuma namazına getirirdi.
küçük ahmet artık büyümüştü. fatih kolejinin ikinci sınıfına başlamıştı ki, zaten istemeyerek gittiği okulunu bırakmaya karar verdi. konuyu önce annesine, arkasından da babasına açtı. her ikisinden de destek görmedi. fakat o bir defa kafasına koymuştu , okulu bırakacaktı ve düşündüğünü de yapmakta geçikmedi. okulunu bıraktı. o kuran ilmini öğrenecekti, büyük bir islam alimi olacaktı. tek ideali buydu, bunun için gücünün yettiği kadar çalışacaktı. ailesine kararını bildirdi, ailesi ahmetin kararlılığı karşısında, aldığı karara evet demekten başka bir yol göremediler.
bundan sonra ahmet bütün yoğunluğu ile ismailağa kuran kursundan ders almaya başladı. ona gündüzler yetmiyor, gecelerde çok kısa geliyordu. uykuyu yok denecek kadar kısa uyuyordu. bu şekilde birkaç yıl geçti. bu arada istanbuldaki ilk vaazını yavuz selim camiisinde verdi. cami hınca hınç dolu idi. cübbeli ahmet hoca ilk sohbetinde dinleyenleri mest etmiş, gelecekte büyük kalabalıklara hitap edeceğini , yüz binlerin gönlünde sempati alanı oluşturacağının sinyallerini veriyordu.
cübbeli ahmet hoca bir yandan ilim tahsilini sürdürüyor, bir yandan vaazlara devam ediyordu. sohbetler o derece etkili oluyordu ki her geçen gün cübbeli ahmet hocanın ünü yayılıyor, değişik vilayetlerden davet alıyordu. o, sohbetlerden çok tahsilini düşündüğü için, bu davetleri geri çeviriyor. bütün gücüyle ilim tahsiline devam ediyordu.
ders aldığı hocaları ile küçük problemleri oluyordu, ahmetin ders temposuna diğer talebe arkadaşları yetişemediğinden, o diğer arkadaşlarını beklemek zorunda kalıyordu. o istiyordu ki, dersleri hiç aralıksız alayım ve bir an önce diğer derse geçeyim. cübbeli ahmet hocanın bu temposuna ne hocaları, ne de talebe arkadaşları ayak uyduramadığından bazen küçük anlaşmazlıklar çıkıyordu.
bir gün rizeden ismailağaya bir hoca geldi. bu hoca talebelerin birkaç dersine girdi. hocanın ders vermesi ahmetin çok hoşuna gitmişti. fakat bu hoca birkaç gün sonra tekrar memleketine geri dönecekti. hocanın ders verme metodu ahmeti çok memnun etmişti. işte bana ders verecek hoca diyordu. buradaki dersler ahmete yetişmiyor, o hızlı ve seri ders almayı istiyordu.
bu münasebetle:
- buradaki hocalar bana istediğim dersi vermiyorlar, beraber ders aldığım talebeler bir dersi üç günde alıyorlar, ben onlar için üç gün bekliyorum. halbuki ben bu dersi iki saatte alıyorum .ben bu hoca ile rizeye gideceğim, demişti.
ilim tahsili için gurbet yılları:
küçük tartışma ve itirazlar tatlıya bağlanır, bütün hazırlıklar yapılır ve cübbeli ahmet hoca , geçmiş meşayıhtan miras olarak kalan ; okumak için gurbete çıkma geleneğini yerine getirmek için yola çıkar. bunun , geçmiş büyüklerin şiarı olduğunun bilincinde olup olmadığını bilmiyoruz. bildiğimiz bir şey varsa o da, daha iyi ilim tahsili yapacağına inandığı için, ailesinden, barkından ayrılmayı göze aldığıdır.
manevi babam dediği, gönülden bağlı olduğu, küçüklüğünden bu yana manevi himayesinde olduğu mahmut hocasından izin almadan ilim tahsiline gitmesi hiç mümkün mü? o da gönlünün sultanına sorar.
efendi hazretleri:
-mesele ilim tahsili olduğu için bir şey diyemiyorum, bizimde rızamız gitmesi yönündedir. cübbeli ahmet hoca hiç tanımadığı bir ortamda, kendisini gece gündüz ilim tahsiline verir.
buradaki hocası ahmetin bu azmi karşısında hayretten hayrete düşer. gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürür, zaman olur takıldığı bir konu için gecenin ilerlemiş saatini düşünmeden hocasına müracaat eder, hocası uykuda ise kaldırır, takıldığı yerin cevabını alırdı.
cübbeli ahmet hoca iki yıla yakın bir süre, geceli gündüzlü çalışarak ilim tahsilini sürdürür. nihayet orda öğrenmesi gereken ilimleri öğrenir ve hocalık icazetini alarak istanbula döner.
hocalık icazetinden sonra da, istanbul da hafızlığa başlar. dört ay gibi bir zamanda da hafızlığını tamamlar. cübbeli ahmet hoca, artık hem hoca, hem de hafızdır.
dönüşünde efendi hazretlerinin elini öper, artık şimdi kendisi de hocalık yapacak ve talebe okutacaktır. efendi hazretleri onun için der ki:
- bu çocuğun ilmi vehbidir. çok okumakla bu ilim elde edilmez. ahmet bu ilmin farkında değil.
efendi hazretleri ahmete yakın ilgi gösterir, bu ilgi az da olsa bazı kıskançlıklara sebep olur. ahmetin mütevazılığı ve alçak gönüllülüğü bu küçük problemlerin kolayca çözülmesini sağlar. hocalık ve hafızlıktan sonra , kendisini ilmi araştırmalara verir. gündüzleri gecelere katarak araştırmalarını genişletir. sabah namazlarına kadar çalışır. araştırma ve okuma istediğinden dolayıdır ki, çok geniş bir kütüphaneye sahip olur. aynı yıl yani, 1983 yılında 17 yaşında hacca gider.
ahmet hacca gidip geldikten sonra, ismailağada bazı hocalardan dersler almaya devam etmekle kalmadı aynı zamanda, tilloda yetişmiş bazı büyük alimlerden dersler aldı. ahmet hoca hem kendisi alıyordu, bir taraftan da kendisi talebe yetiştiriyordu. ahmet hoca bütün yaşamını ilim tahsiline ayırmıştır. babası yusuf ünlünün işleri çok iyi durumdadır. devrin en çok kazanan sanayicileri arasında bulunmaktadır. babasını ekonomik dururmunun bu derece iyi olması ahmet hocayı hiç ama hiç etkilememektedir. bu konuda zaman zaman eleştirilere uğrar:
babanın durumu son derece iyidir. sen ise kendini kurslara kapatmış ilim öğrenip, ilim öğretmekle meşgul olmaktasın. cübbeli ahmet hoca bu eleştirilere çoğu kez kulak tıkar, çok ısrar edenlere de biz yolumuzu bulmuşuz: bizim yolumuz allah ve resulünün yoludur, dünya işleriyle bir alakamız yoktur.
cübbeli ahmet hocanın ilim tahsilini tamamlamasına rağmen araştırmaları devam etmektedir. islami ilimleri en detayına varıncaya kadar öğrenmek ve öğretmek amacındadır. bu noktada mahmut efendi hazretlerinin; cübbeli gibi ibare okuyan bir hoca görülmedi sözü onun üstün zeka ve ilim öğrenmedeki gayretini açıklamak için yeterlidir.
cübbeli ahmet hocanın bu insan üstü gayret ve başarısı, bazı küçük kıskançlıkla da sebebiyet vermektedir. bazen bu kıskançlıkların dozunun arttığı olmuştur. bu durumlarda efendi hazretleri olaya müdahale eder ve işi yatıştırırdı.
cübbeli ahmet hoca bu arada eş dost arasındaki küçük küçük vaazlar etmeye başlamış, bu vaazları dinleyenler arasında çok beğenilir olmuştu. bugün yaşı br hayli ilerlemiş olmasına rağmen kendisini ziyaret ettiğimiz hüseyin efendiden(hüseyin hekimoğlu) cübbeli hocanın sohbetlerini ilk dinleyenlerden olduğu için bilgi aldık.
bundan on beş veya yirmi yıl önceydi, vakit namazını kılmak için fatihte girdiğim bir cami de namazdan sonra çocuk denecek yaşta bir hoca kürsüye çıkarak vaaz etmeye başladı. dikkatimi çekti, dinelemeye başladım bu sohbet sıradan bir sohbet değildi, bu çocukta enteresan bir durum vardı, sohbeti beni çok etkilemişti. sohbetin bitiminde kendisini tebrik ederek rabbimin nazardan koruması için dua ettim. bir daha ne zaman sohbet edeceğini sordum o gün bu gündür hoca efendinin sohbetlerini dinlerim allah ondan razı olsun, biz ondan çok şeyler öğrendik ve istifade ettik.
cübbeli ahmet hocanın ara sıra bazı muhitlerde sohbetlerde bulunması, onun şöhretinin artmasına sebep oldu. bir defa onu dinleyen bir daha dinlemek istiyordu. böylece her geçen gün çevresindeki sempati alanı gelişti. çevresindeki halka genişledikçe, hergeçen gün değişik semt ve illerden davet alamaya başladı. artık cübbeli ahmet hoca hem ilim tahsili yapıyor, hem de talebelerine ders veriyor, hem de akşamları değişik bölgelerdeki davetlere icabet ederek sohbetler yapıyordu. cübbeli ahmet hocanın yaşının küçüklüğüne rağmen sohbetlerinde üzerinde durduğu;
allah ve resulünün rızasını kazanmak, onların gittiği yoldan giderek, insanlığı ebedi saadete ulaştırmak. toplumun baş belası olan içki, kumar ve fuhşiyata karşı insanları uyarmak. vatan ve millet sevgisini insanlara aşılamak toplumun ahlak yapısını bozacak, insanları rahatsız edecek hareketlerden uzak durulması, inanların birbirinin kardeşi olduğu, beşeri ilişkilerde bu kardeşlik duyguları ile birbirlerine karşı hareket etmeleri gerektiği gibi konulardır. ömrünü insanların dünyevi ve uhrevi mutluluğuna adayan bir gönül dostu olmuştur.
yaşantısı bu yoğun tempoyla devam ede dursun, bir yandan askerlik çağı yaklaşmaktadır. her türk genci gibi vatan vazifesini sabırsızlıkla beklemekte, bu kutsal vazifeyi bir an önce yapmak istemektedir. askerlik hazırlıkları yapılmaya başlandığı sıralarda, bir gün bir sohbette baş dönmesi yaşar. aynı günün gecesinde eve geldiğinde baygınlık geçirir. doktora gidilir : doktor yorgunluktan olduğu yönünde teşhis koyar. fakat aradan geçen günlerde rahatsızlığı devam eder ve her geçen gün biraz daha artar. çok daha detaylı bir sağlık kontrolünden geçmesi gerekmektedir. tam teşekküllü bir sağlık merkezinde yapılan kontrollerde, sonuç hiç de iyi değildir. hoca efendiye teşhis koyulur. ileri seviye şeker. ahmet hoca şeker hastasıdır, şeker 450 ve üzerine çıkmaktadır. bu durum karşısında tedaviye ve tedbirlere baş vurulur. ahmet hocanın bütün yaşantısı alt üst olmuştur. ahmet hoca hastalığına rağmen programının aksatma taraftarı değildir. yakınlarının ısrarlarına rağmen yoğun temposuna devam eder.
bu arada askere de gitmek istemekte fakat doktorları bu şekilde askerlik yapamayacağını söylemektedirler. bu arada muayene için gittiği askerlik şubesi, onu askeri hastaneye gönderir. askeri hastanede yapılan muayenesinden sonra heyet şu sonuca varır: ahmet mahmut ünlü bu haliyle askerlik yapamaz. bu sonuç ahmet hocayı son derece üzmüştür fakat, elden pek bir şey gelmez.
cübbeli ahmet hoca efendinin sohbetleri tüm ülke sathına yayılmaya başlamıştır. her gün değişik bölgelerden davetler gelmekte, hoca efendi bu davetlere mümkün mertebe cevap vermeye çalışmakta, bir çoğuna da zaman darlığından yetişemeyerek geri çevirmektedir.
cübbeli ahmet hocanın sempati alanının genişlemesi ve ilginin artması beraberinde bazı sorunları, talepleri de beraberinde getirir. bu geniş kitlenin oluşturduğu ilgi alanına değişik ihtiyaç sahipleri de girmeye başlamıştır. bunlar fakir, geçim darlığı çekenlerden tutun, okumak için memleketini terk ederek istanbula gelen öğrencilere yardıma kadar öğrencilere bursdan, hayır kurumlarının yardım talebine kadar bir çok istekle karşı karşıya kalmaktadır.
bu yoğun ilgi ve talep ahmet hocayı arayışa iter. nihayet yakın çevresiyle yaptığı istişareler sonucunda merkezi fatih ilçesinde olmak üzere bir vakıf kurulmasına karar verilir. bu karardan kısa bir süre sonra fatih hak ve hizmet vakfı kurulur. 1990 yılların başında kurulan ve faaliyete geçen vakıf kısa zamanda tüzüğüne uygun çok büyük hizmetler yapar. binlerce ihtiyaç sahibi vakfın imkanlarından faydalanır.
vakıf ilmi faaliyetlerde de bulunur, değişik ülkelerden gelen ilim adamlarını alırlar, onların ülkemizde bulunduğu sürelerdeki ihtiyaçlarını karşılar. ahmet hoca vakfı tüm insanlığın hizmetine sunmak, her ne ihtiyacı olan olursa olsun, bu kapıya gelenin boş geri çevrilmemesi prensibi ile hareket eder. hatta vakfın imkanlarının kafi gelmediği zamanlarda, babasının imkanlarının vakıf için seferber ettirdiği birçoklarınca bilinen bir gerçektir. ahmet hoca vakfın idare heyetine derki;
bu kapıya gelen boş geri çevrilemeyecektir.
fikir yapısı :
bütün vaazu nasihat ve sohbetlerinde; ehli sünnet çizgisinin dışına çıkmamış, dindeki hurafe ve bidatlarla mücadele etmeyi kendine şiar etmiş bir islam alimidir. bu noktadaki tavrı yüzünden zaman zaman kimliği belirsiz illegal güç odaklar tarafından tehdit edildiği de olmuştur. bu konuda yakın çevresi hocayı uyarır, biraz daha temkinli hareket etmesini ister. o bu uyarılara ; hasbunallahi venimel vekil demektedir.
ülkemizin milli birlik ve bütünlüğünü ehemmiyetle gözeten, bu konuda görev yapan müslüman vatan evlatlarına dualarını hiçbir zaman eksik etmediği gibi, bütün sevenleri de bu yönde yönlendirmektedir.
şiddetin her türlüsüne karşı olmuş, bu konuda çevresine uyarılarda bulunmuş, özellikle provokosyonlara karşı sempatizanlarını uyarmıştır. bunun en son örneği de tutuklanması esnasında yaşanmıştır. yakın çevresinde bulunanlara, altını çizerek söylediği:
hiçbir yanlış harekete müsaade etmeyin, sevenlerimizi kışkırtmak isteyenler olabilir, onlara söyleyin her hangi bir kışkırtma ve provakoya gelmesinler.
başına gelen bu musibet ve iftiralar için de söylediği sözler onun ne derece yüksek makam sahibi olduğunu göstermektedir:
vela için bela, zehep için lehep gibidir, kişi dinindeki sağlamlığına göre imtihan olunur. dinin de sıkı olana büyük bela, zayıf olana ise küçük musibetler gelir. işte alimin teslimiyeti böyle olur.
dünya işleri ve mal varlığı :
cübbeli ahmet hocanın ömrü boyunca dünya işleri ile hiç alakası olmamıştır. hayatı boyunca hiçbir dünyevi ticaretin içinde veya yanında olmamış. 1997 yılına kadar babasının kazancı ile geçimini sağlayan ahmet hoca, 1997 yılın da babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde bir ara çok sıkıntılı günler geçirdi. 1997 den sonra bizzat kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağlamaktadır. basında yazıldığı üzere ; bir semtte lüks daireleri, bir başka yerde ticarethanesi, bir başka yerde vesaire tamamı uydurma ve yalandır.
sohbetlerinden dolayı birçok defa adli takibata uğrar, bu adli takibatlar neticesinde ya beraat eder veya takipsizlik kararı alır. bunca yıldır yaptığı sohbetler neticesinde defalarca adli takibata uğramasına rağmen hiçbirinden hüküm giymemiştir.
emniyet birimlerinin her davetine icabet etmiş, gerek emniyeti gerekse adli makamları aldatma, yanıltma veya oyalama yoluna hiçbir zaman teşebbüs etmemiştir.
cübbeli ahmet hocanın ömrü boyunca dünya işleri ile hiç alakası olmamıştır. hayatı boyunca hiçbir dünyevi ticaretin içinde veya yanında olmamış. 1997 yılına kadar babasının kazancı ile geçimini sağlayan ahmet hoca, 1997 yılın da babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde bir ara çok sıkıntılı günler geçirdi. 1997 den sonra bizzat kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağlamaktadır. basında yazıldığı üzere ; bir semtte lüks daireleri, bir başka yerde ticarethanesi, bir başka yerde vesaire tamamı uydurma ve yalandır.
sohbetlerinden dolayı birçok defa adli takibata uğrar, bu adli takibatlar neticesinde ya beraat eder veya takipsizlik kararı alır. bunca yıldır yaptığı sohbetler neticesinde defalarca adli takibata uğramasına rağmen hiçbirinden hüküm giymemiştir.
emniyet birimlerinin her davetine icabet etmiş, gerek emniyeti gerekse adli makamları aldatma, yanıltma veya oyalama yoluna hiçbir zaman teşebbüs etmemiştir.
güncel Önemli Başlıklar