muhtara duyulan saygı konusunda haklısın. gerçektende buralarda yani kırsal kesimlerde muhtarlık seçimlerinde insanlar en yakın akrabalarıyla biririne giriyorlar. bunun sebebi ise aldıkları 3 5 kuruş maaş değil elbet. köy yerinde her şey muhtarın onayından geçer, tarla desteği alırsın muhtardan onaylatırsın ofisten buğday alırsın muhtara gidersin. daha bunun mazotu, ilacı var en önemlisi de yeni yapılan gölet projeleri muhtarın başkanlığındaki dernekten parayla satın alıyor çiftci saat hesabı suyu.
e bu adama sürekli işi düşen köylüde iyi geçinmeye çalışıyor haliyle, köyde bir güç elde etmiş oluyor. ama oy konusunda katılmıyorum oy verirken kimse sormaz muhtara ancak şöyle de bişey yok değil, muhtar köydeki fakir kesimi belirler devletin yada yardım derneklerinin gönderdiği yardım kolilerini makarnaları falan bak bunları ampul göderdi afiyetle yiyin diye sunum yapar.
Muhtar toplantı falan faso fiso. Asıl en önemli sebebi konuşmak isteğidir.
Cumhurbaşkanı olduğundan dolayı artık grup toplantıları yapamamakta. O da çareyi muhtarları toplayıp konuşmakta buluyor. Dikkat edin her toplantı farklı gündem oluşturma. Azcık ortalarda gözükmesin nasıl ülkenin gerilimi düşüyor o büyü bozuluyor.
Tabi işin adam muhtarlarla ilgileniyor emmi artısı da paha biçilemez. Müthiş bir pr çalışması. Zaten böyle böyle yıllardır gücü ellerinde tutuyorlar.
hakkında atılan "muhtar bile olamaz" manşetlerinin yarattığı etkiden gelir. erdoğan o manşetleri ömrü boyunca unutamamış, bu esnada devlet-halk bütünleşmesinde muhtarlık makamının yeri ve önemini keşfetmiş, o manşetlerin aksine muhtarlığın hiç de küçümsenecek bir makam olmadığını kavramıştır. bunun sonucunda cumhurbaşkanlığı ve muhtarlık makamları arasında bulunan psikolojik mesafeleri ortadan kaldırmayı amaçlamış ve bu amacını muhtarlarla yaptığı toplantılar aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmıştır.
akilli bir strateji gudulmekte olan mevzudur. Muhtarlar demek taban demektir vatandas ile ic ice olmak demektir. Onlarin aklini celdiginde mahalle mahalle halkin aklini celiyorsun demektir. koca bir mahallenin en meshur esnafi gibi dusun muhtarlari..
Yukarıda ki entriler de de değinilmiş ama ben yine tekrar edeyim.muhtar bile olamazsın denilen birinin bilinç altı davranışları olabikir.
Belki de birilerine mesaj yolluyordur. Bak size rağmen Cumhurbaşkanı oldum diye.
Belki de muhtarlara çok çalışırsanız benim gibi sizde buralara gelebilirsiniz mesajı veriyor.
Ama en gerçekçi tahminim ise şu: muhtarların en kolay ve etkili propaganda yolu olduğunu farketti ve muhtarlara kendilerini özel hissettirerek kendi propagandasini devlet imkanlarıyla yaptırıyor.
muhtarlardan biri de sorsun köylere ne zaman enstitü kuruyoruz diye. sorsun ya. sorsun. sen teknolojiyi köylü tabana dağıtırsan daha kolay üst seviyelere yayarsın. belli bir dönüm arazi belirlenir, o arazi içinde bulunan 5 köy varsa bu köylerin en merkezi olanına meslek edindirme kurslarıyla teknoloji geliştirme kursları açılır. bu köylerden çıkan insanlar hakim, savcı olabiliyorlar da neden yazılım mühendisi olmasınlar mesela?
toplu açılış törenlerinden farkı yoktur bu muhtarların. kameralara konuşabilmek için bir bahanedir. yoksa sor hepsi küfür ediyor tayyibe. gına geldi çünkü.
Aslında yeni bir gelenek değildir. Yukarıda uzun uzadıya nedenleri açıklanmış. Mesela Anadolu'da bir gezimiz sırasında dediler ki bu amca köyün ileri gelenidir, eski muhtarıdır, Süleyman Demirel'in tanıdığıdır falan filan dediler. O amca da konuşmaya başladı inandırmak ister gibi öhöm öhöm söze başladı. Kırat sayesinde neler yaptığını, eşini dostunu nasıl işe yerleştirdiğini anlattı. Demirel buralardan geçerken uğratmış. Falan yerde filan muhtar var, onu bir ziyaret edelim dermiş. Tabi köye Mercedesler geliyor, muhtar takım elbiseleri çekiyor, davul zurna vuruluyor, kurbanlar kesiliyor, halka soruluyor var mı bir isteğiniz diye. Halk da ne isteyecek sağlınıza duacıyız diyor. işte bu mıgtar ve avanesi sayesinde köyde epey bir kıratçılar oluşmuş. Köyden sandıklardan kırattan başka bir şey çıkmamış. Mıktar da halka bir gözdağı vermiş. E yakın çevresini işe alınca çoğunluğu da ele geçirmiş. Neyse efendim gel zaman git zaman bunlar hâlâ o köyde kırata atmaya devam ediyorlar.
Günümüzde ise Ankara'ya gitmek pek meşhurdur. Nereye gidiyorsun sayın belediye başkanım veya muhtarım dediğinde hemen siyasi erk akla gelir. Ulan bu Ankara'ya gidiyor ama inşallah hayırlı haberlerlerle gelir temennisi oluşur. Günler öncesinden hazırlık yapılır. Gitmişken vekillere, müsteşarlara, daire başkanlarına uğranılır, onlara memleketin hediyesi takdim edilir. Seçim zamanı vaat edilen şeylerin gerçekleşmesi için yardım istenir. Çaylar içilir, fotoğraflar çektirilir ve memlekete bir sonraki gelişe kadar umutla memleketin yolu tutulur.
Efendim konu fazla uzadı ama günümüzde ise hem köy, hem mahalle muhtarları Ankara'ya davet ediliyor. Çünkü halkın nabzını tutan onlar. Nerede aç, açık var. Kime iş, aş, kömür lazım, hangi mahalleden ne kadar oy çıkıyor, hatta sokak sokak kimlerin neyci olduğu bilinir. Ankara'ya gitmeden takım elbiseler alınır, eğer köyün yol, su vb. ihtiyaçları birinci ele ulaştırılmak istenir. Böyle bir fırsat muhtarların seçim döneminde bir daha karşılayamayacakları bir fırsat. Bir de talep ettikleri şeyler olursa ziyaret daha ziyadesiyle amacına ulaşır.
bir çeşit sahiplenme duygusu olsa gerek. ben de mesela bir kedi, bir köpek, ne bileyim bir jako papağan sahiplenmek istiyorum ama olmuyor. onun da yüzlerce mıhtarı var, bu konuşuyor, onlar sus pus dinliyorlar felan.
cidden yani, bir cumhurbaşkanı, alt tarafı ikametgah belgesi almak için yazıcıya yazdır komutu vermekten başka hiçbir icraatları olmayan bu adamlarla niye zırt pırt toplanır?
Türkiye'ye mahalle mahalle musallat olan kötü ruhu muhtarlarla yerel yönetim elemanlarıyla elbirliğiyle kovacaktır. O yüzden cumhurbaşkanının muhtarlarla yakın temas içinde bulunmasından daha doğal bir şey yoktur.
ister kabul edin isterse etmeyin ama muhtarlar vatandaş oylarıyla seçilmiş insanlardır. insanlar tarafından seçilmek öyle kolay bir iş değildir. Atanmışla seçilmiş hiç bir zaman bir değildir.
2000 nüfuslu bir köyde yaşıyorum muhtar istesin 1000 kişiyi 15 dakika sonra meydana toplayıp şınav çektirir (muhtar dayım bu arada ama ben çekmem)
Yani küçük beldelerde büyük etkiye aahip muhtarlar değil oy kullanmak evinin peojesini bile daha iyi bilir diye muhtara soranlar var. Taktik çok iyi tebrikler.