hayatta bi yere gelebilmek için sağı solu yalamayı felsefe haline getirenlere dert olan annelerdir. ülkedeki "gözaltında kaybolma" kavramı kendilerinin onurlu mücadelesi sayesinde bitmiştir. adam olun iki dakika.
bandista'nın uğruna parça yaptığı çocuklarının akıbetini öğrenmek isteyen annelerdir. her ne sebeple olursa olsun bi canlının -ki bu insan- böyle acınası bi duruma düşmesi tasvip edilemez Allah hepsine sabır versin.
öfkeleri hesap soracaktır. evet. yalnız biraz empati yapalım, başka bir pencereden bakalım: bir bakış açısına göre de sürekli bir yerlerde kamp kurmalarının nedeni de başka birilerinin hesap soran öfkesi olabilir pekala değil mi? öğrencilerinin gözü önünde sınıftan çıkarılarak öldürülen 200 türk öğretmenin, doktorun, mühendisin, karısının yanında arabadan indirilip kafasına sıkılan uzman çavuşun öfkesi gibi mesela. onların da bir anneleri vardı... 500 hafta oldu sanırım ve hani çığlıklarına kulak verilmiyor ya, işte onun nedeni bizim üzülecek, öfkesini biriktirecek çok fazla şeyimiz olmasından kaynaklanabilir.
her dilde çıkar sesleri ama türkçe konuşanın kafasına sıkabilirler...
"hiç bir eşyayı değiştirmedim evimde, gittiğinden beri boyamadım duvarları, belki gelir! yabancılık çekmesin evladım. evimin kapısını kitlemem ben! sorarsan; "e nasıl geldin!" diye, kapım açık belki gelir, kitlemedim. bi' anneye reva mı bu? evladım yok benim. bulun oğlumu, öldüyse katilini! " (behzat ç. deki cumartesi anneleri işlediği bölümden alıntı.)
evlatlarının kemiklerine dahi razı olan annelerdir onlar. acıları ilk gün ki kadar taze! adalet onlara uzak, istekleri bi' küçük mezar bir kaç parça kemikten ibaret...
her geçen gün sayıları artan annelerdir. gönül sadece destekçilerinin artması taraftarı olsa da bu gidişle anne sayımız daha çok artacak gibi.
cumartesi anneleri, cumartesileri komşularıyla kahve içerken, kısır günlerinde, dedikodusunu yapacakları çocukları olmayan annelerdir.
cumartesi anneleri, cumartesileri, temizlik yapmak istediğinde dışarıya gönderecek çocukları artık olmayan annelerdir.
Kiminin çocuğu kocası kardeşi asit kuyularında kimisi işkencelerde kimisi de kafasına kurşun sıkılarak öldürülmüş olan annelerdir.
Çoğu daha kaybettiği kişinin cesedine bile ulaşmamıştır.
Bunların hepsi devlet eli ile jitem tarafından sorgusuz sualsiz gerçekleştirilen cinayetlerdir.
Sivildir hepsi.
Bu annelere bakarak bölge halkının devlete neden güvenemediğini çıkarabilirsiniz.
"benim annem pazarları uyandırmaz yavrusunu
benim annem pazartesi demlikte bir çay tanesi
benim annem salı günü ya hüzün ya düğün tülü
benim annem bir çarşamba görmesen de sen aldanma
benim annem perşembeyi iyi bilir işkenceyi
benim annem cumaları gezer bütün kuytuları
benim annem cumartesi her bir dilde çıkar sesi
benim annem cumartesi elinde solmuş bir resim
benim annem cumartesi hesap soracak öfkesi
benim annem cumartesi benim annem cumartesi"
27 Mayıs 1995'ten bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanında oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlardan oluşan bir topluluktur.
Arjantin'de cunta yönetiminin zorla yok ettiği çocuklarını bulmak için Plaza Del Mayo meydanı'nda toplanan annelerden esinlenen gruba katılanların sayısı zaman geçtikçe binleri bulmuştur. 13 Mart 1999'da polisin sert müdahaleleri nedeniyle oturma eylemlerine ara veren grup, 31 Ocak 2009'da yeniden bir araya gelmeye başladı.
21 Mart 2015 itibariyla 521. buluşmalarını gerçekleştiren ailelerin başlıca talepleri kayıpların devlet arşivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, faillerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu'nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi ve Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi'ni imzalamasıdır.
27 Mayıs 1995'ten bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanında oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlardan oluşan bir topluluktur.