bugün

ayak takımından olan ve gettolarda ikamet eden serseri ingilizlere dönüşmüş amerikalı siyahileri, meksikalı latinolardan ve afrikalı vahşilerden daha zeki ve akıllı yapan da bu işte.

coğrafya ve kültür.

kısaca kader.
coğrafya ve kültür artık kader değildir.
ayrıntıla girmiyorum ama dünya 700 sene öncesinin dünyası değil.
700 sene önce ki gerçeğin ortaya çıkardığı aforizmada kapalı kalmak cehalet ötesi aptallıktır.
beyin kapasiteleri anca aforizmalara sığınmaya yarayacak kapasitede olan cahillerin anlayacağı basitlikte örnekleyerek anlatalım.

kutuplarda yaşayan bir eskimonun ağustos ayında antalya plajına gelip üzerinde fok veya kutup ayısı derisinden yapılmış kalın giysileriyle, ayağında kar paletleriyle şezlong da uzanıp happy hour saatinde aldığı meyve cocktailini yudumlayıp "coğrafya kader" demesi geri zekalılıktır.

ya da coğrafya kader olsaydı şu an 3-4 domates 1-2 biber 2 yumurta ile melemen yapıp yiyemezdim. öyle ya coğrafya kader ya...
domatesin anavatanı amerika olduğuna göre benim melemen yiyememem lazım. coğrafya kader evet ama bu kanuni sultan süleymana göre coğrafya kader olduğu için domates yiyemiyor.
unutmadan... Anadolu’da domates ile ilgili ilk kayıtlara 3. Ahmet döneminde Damat ibrahim Paşa’nın aylık olarak tuttuğu 1723 yılındaki masraf kayıtlarında rastlıyoruz. Domatesi Osmanlı'ya tanıtan ve tohumlarını ilk getiren Halep'te 1799-1825 yılları arasında ingiliz Konsolosu olan John Barker'di.
neyse...

adnan kahveci tarafından ülkemize asya'dan getirilen ve ekim yetiştirilmesine önayak olunan kivi meyvesini de düşünürseniz coğrafyanın kader olması, kivi yiyememek ve yetiştirememek rahmetli ecevit için değil de adnan menderes için coğrafya kaderdir.

bunun için cahilliği de aşarak aptalca aforizmalara sığınıp zeki insan rolü yapıp coğrafya kader diyenlerden olmayın.
21. yy da yaşadığınızı ve kader denen şeyin senin için yazılan biçimlenen bir yaşam değil de senin tercihlerinin bir sonucu olduğunu bilin.
kimse senin yaşamını geleceğini ne olacağını-olduğunu belirlemiyor.

ne dediniz?
kader yok mu dedim?
geri zekalı, bir tanrı-yaratıcı veya coğrafya ya da başka insanlar tarafından (anne baba topplum) sana empoze edilen, deklare edilen, biçimlendirilen bir gelecek-kader yoktur.
sadece senin tercihlerinin sonucu vardır ve senin tercihlerinin sonucunda ortaya çıkan şey kaderdir.
örn: bir araba alırsın. ona gerekli bakımları yapar, trafik kurallarına Uygun kullanırsın. arabaya 20 yıl binersin. bu kaderdir.
tam tersini yaparsan 2 yıl da binemezsin araba hurdaya çıkar ve kısmet değilmiş, kader bu diyemezsin.
coğrafya kader değildir.
örn: marmara denizinin içine sıçtık. canlı yaşamını yok ediyoruz. ormanları yaktık yok ettik, havayı suyu kirlettik. coğrafya kader değil, coğrafyayı değiştiriyoruz.

5 milyon insanın yaşadığı deprem bölgesinde 9.1 şiddetinde 6 dakika devam eden deprem oluyor 667 kişi ölüyor.
bizde bu depremin yanında esamesi okunmayacak depremde 100.000 insan ölüyor. coğrafya kader mi? coğrafya kader ise 9.1 şiddetinde olan 6 dakika devam eden depremde 1 milyon insan ölmeli.

ne kaderi ne coğrafyası?
yaşadığınız ne zamandan ne mekandan ne coğrafyadan haberi olmayan geçmişe takılı kalmış cahiller misiniz de aforizmalara sığınıp zeki insan rolü yapıyorsunuz?