dan: i love you
alice: where is this love? i can't see it, i can't touch it. i can't feel it. i can hear it. i can hear some words, but i can't do anything with your easy words." bu cümle fena halde yıkar...
2004 mike nichols yapımı. 98 dakika boyunca seksten konuşup, tek bir seks sahnesi barındırmayan filmdir. karakterler çok ütopik olabilir ama diyaloglar çok gerçektir. insanın içini acıtacak kadar gerçek, insanların kötü yönlerini manyak duygularını gün yüzüne çıkarmayı çok iyi başarmıştır. tiyatro oyunundan uyarlama olduğu için, kimilerine skıcı gelebilir ama mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir. olay örgüsü 4 kişinin etrafında gelişir, izledikten sonra bir sürü soru ile sizi başbaşa bırakır ..
annahttps://galeri.uludagsozluk.com/r/65139/+ - dul ve manyak bir kadın.mutlu olmayı haketmediğini düşünüyor, tam bir sosyopat mazoşist. fotoğrafçılık yapıyor, sergiler düzenliyor. julia roberts in ne kadar berbat bir oyuncu olduğunu, bize bir kez daha kanıtlıyor bu karakter.
danhttps://galeri.uludagsozluk.com/r/736647/+ - ölüm ilanları yazarak hayatını kazanmaya çalışan yazar, ve asla ne istediğini bilmeyen zayıf çaresiz fakat taş gibi bir adam. tipik uçkuruna düşkün ingiliz, jude law a olan hayranlığımı bine katlamış karakter.
--spoiler--
anna dan la ne ara ayrıldı? larry e hangi ara geri döndü? larry alice/jane le ne zaman yattı? iki dakika içinde alice/jane in dan a olan aşkı nasıl bitti? kafamda deli sorularla kalakaldım. böyle yazınca biraz karışık olmuş olabilir ama izledikten sonra anlayacaksınız. dördünde de suç vardı ama en büyük suç dan a aitti. sen git alice gibi kızı, mature bir fotoğrafçıya tercih et. utanmadan kıza tokat at sonra "doğrular olmadan birer hayvanız" de. anlaşıldığı üzere herkes birbirine geçirmiş durumda, kimin eli kimin cebinde belli değil. herkes sırayla birbir ile yattı, sonunda 4 lü takılacaklar sandım ama öyle bir şey olmadı. kazanan larry oldu, hem anna hem de alice le yattı ve anna yı dan ın elinden aldı. anna kevaşenin teki, larry ye dönme amacı ne anlamadım. kendini mutsuz etmeye devam etti, mazoşist pislik. alice geldiği yere, new york a geri döndü. dan ise kaybetti, hem anna yı hem alice i. başladığı noktaya geri döndü, vasıfsız ağlak bir yazar olarak hayatına devam etti.
--spoiler-
efendim uzunca süredir migros ta aglamak entry'si sebebiyle, sağolsun her okuyan arkadaş önce bana taziyelerini bildirip sonrasında da genelde kendi problemlerini anlatmaya başladı, belli bir süre sonra kendimi sözlüğün ilişkisel güzin ablası modunda buldum. işbu muhabbetler sırasında ilişkiler hakkında yaşanılan temel sorunun kişiler arasında yaşanan durum farkından kaynaklandığını gördüm. durum farkı, o an içinde bulunulan olgunluk seviyesi, hayattan beklentiler ve de yaşanmışlıklar'ı ihtiva etmekte.
işbu konuda çekilmiş en gerçekci ve de en süpersonik diyalogları, ayarları içeren filmlerden biri closer'dır sanıyorum. oyuncu kadrosu olsun, yazarı olsun izlenmesi gereken, ve dersler çıkarılması gereken bir film kanımca. bir tek yönetmeni başarılı bulduğumu söyleyemem, ama olur öyle.
--spoiler--
film aslında satıraralarında büyümek ve olgunlaşmak ile ilgili, doktor abimiz her ne kadar film boyunca bir çok hatalı hareket sergilese de özünde ilkel dürtüleriyle hareket eden, olgun, güvenilir bir adamı işaret ediyor. bebek suratlı yazar abi ise henüz adam tanımına uymayan, duygusal, güvenilmez bir oğlan. bunların karşılıkları olan ablalarda da durum aynı, fotoğrafçı ablamız olgun bir kadın iken, garson ablamız henüz daha bir kız. (kadın, kız ayrımı olgunlukla ilgili olarak yapılmıştır, zarla falan ilgisi yoktur.)
filmin tüm öykü akışı bu durum farklarından kaynaklanıyor, aslında ilkel gözükse, aşk adamı olmasa bile, doktor abimiz tüm olayları kontol altında tutan, ve de aslında filmde tek kazanan. kazanmakdan kastım çok sevilmek ya da aldatılmamış olmak değil, fakat hem garson kızın ona gerçek ismini söylemesi, hem de fotoğrafçı ablanın aklı yazar abide kalsa da ona geri dönmesi, bunun ispatı, zira uyurken öpülen erkek, içten sevilendir.
garson ablaya gelirsek, onun aşk çocuğu yazar abiyi terketmesi çok normal, zira olgunlaşıyor ve onu büyüyememiş diğer kızlara bırakıyor. bu olgunlaşma da strip club'ta doktor abimizle yaptığı diyaloğun rolü büyük.
fotoğrafçı ablaya gelirsek, olgunlaşma döneminde bunu kabullenme öncesi son bir kaçamak yaşayan herkes gibi gidiyor yazar abiye, onun ahlaksız ve de uçarı olduğunu bilmesine rağmen değil, öyle olduğu için onunla birlikte oluyor, zamanı gelince de her kadın gibi aşkın yerine güveni seçiyor.
yazar abimizi çok eleştirmemek gerekir, zira ileride o da olgunlaşacak ve doktor abimiz gibi olacaktır. sadece fotoğrafçı abla henüz harcı değildir.
filmin bütününe dönersek, kişisel olarak beni en çok etkileyen sahne iş gezisinden dönen doktor abimizin "iş gezisinden döndüm ve beni evde bekleyen bir kadın var, artık büyüdüm" demesiydi. aslında eve girdiği andan itibaren bir terslik olduğunu hissetmesi, ve sormadan önce beklemesi, kontrollü delirmesi, hepsi çok başarılıydı.
alınması gereken dersler kısmına geçersek; öncelikle affedebilmek olgunluk göstergesidir, olgunluk zorla değil zamanla olur, hatun kişi güven ister, ilişkilerde ki sorunlara yüzeysel yaklaşmamak gerekir, akıllı insanların hep bir planı vardır.
bir de aldatılmanın yarattığı öfke sadece cinsellik kaynaklıdır.
--spoiler--
kişisel edit : çok uzun yazmışım, durmak bilmemişim, hepsini okumuş olan olursa şimdiden teşekkür ederim.
jeff'in, keane'nin, muse'un, moz'un sesi bana hep sevgilimi hatırlatır. travis'de öyle çıktı. tek başına büyük şarkı değil. sevimli, iddiasız, küçük bir şarkı -ama sevgilin söylemiyorsa-. o söylediğinde der ki:
"yakınıma, dibime, kucağıma
yaslan bana
seni bırakmam."
i've had enough, of this parade.
i'm thinking of, the words to say.
we open up, unfinished parts,
broken up, its so mellow.
and when i see you then i know it will be next to me
and when i need you then i know you will be there with me
ill never leave you...
just need to get closer,
lean on me now.
keep waking up (waking up), without you here (without you here).
another day (another day), another year (another year).
i seek the truth (seek the truth), we set apart (we set apart)
thingking of a second chance (a second chance).
bir işkoç grubu olan travis in son albümü the boy with no name den çıkan ilk single ı.
beni enden alır bu şarkı, olduğum yerden alıp beni içinde hiçbir çıkar yada kalpsizliğin olmadığı bir aşk dünyasına götürür. orada hiç yalan yoktur. sadece inanmak vardır aşka. o duygu seli içerisinde içinden yükselen duygularla dokunursun sevdiğin insana. ondan faydalanmak için değil bu sonsuz sevgini ona göstermek için. yakınlaşırsın ona. sadece yakınlaşırsın. onu korkutmadan ürkütmeden, meyve veren yapraklarını, o güzel kalbini okşarsın içtenlikle...
entwine'in gone albümünde yer alan ağlanası şarkı. bir şarkı bukadar mı içten bukadar mı acıyla söylenir...
güzel şarkıdır yani.
closer my love
veil me with your warmth
oh how afraid we are
i hold my breath
i try to hide my pain
here in your embrace
so this pain would be gone
this time i want you to
dry all your tears as we make...
love...
for the last time
replace your heart with
mine...
deep inside
please stay with me through the night
i rinse my face
with your tears
too many tears for the end
darling, please, don't you cry
you hold your breath
you try to hide your pain
here in my embrace
so this pain would be gone
this time i want you to
dry all your tears as we make...
love...
for the last time
replace your heart with
mine...
deep inside
please stay with me through the
night...
for the last time
replace your heart with
mine...
deep inside
please stay with me through the night
fly without sorrow
in my dreams we meet again
for you i live, i would die for you
you'll stay deep inside in my heart