jeff'in, keane'nin, muse'un, moz'un sesi bana hep sevgilimi hatırlatır. travis'de öyle çıktı. tek başına büyük şarkı değil. sevimli, iddiasız, küçük bir şarkı -ama sevgilin söylemiyorsa-. o söylediğinde der ki:
"yakınıma, dibime, kucağıma
yaslan bana
seni bırakmam."
i've had enough, of this parade.
i'm thinking of, the words to say.
we open up, unfinished parts,
broken up, its so mellow.
and when i see you then i know it will be next to me
and when i need you then i know you will be there with me
ill never leave you...
just need to get closer,
lean on me now.
keep waking up (waking up), without you here (without you here).
another day (another day), another year (another year).
i seek the truth (seek the truth), we set apart (we set apart)
thingking of a second chance (a second chance).
bir işkoç grubu olan travis in son albümü the boy with no name den çıkan ilk single ı.
beni enden alır bu şarkı, olduğum yerden alıp beni içinde hiçbir çıkar yada kalpsizliğin olmadığı bir aşk dünyasına götürür. orada hiç yalan yoktur. sadece inanmak vardır aşka. o duygu seli içerisinde içinden yükselen duygularla dokunursun sevdiğin insana. ondan faydalanmak için değil bu sonsuz sevgini ona göstermek için. yakınlaşırsın ona. sadece yakınlaşırsın. onu korkutmadan ürkütmeden, meyve veren yapraklarını, o güzel kalbini okşarsın içtenlikle...
filmdeki dört karakterden hiçbirinin yerinde olmak istemeyeceğiniz bi film. ****** ...
insanın sinirini bozan bi film, ama bu sinir bozan şey,ilişkilerimizdeki gerçekleri görmek istememek belki de.
her karakter için ayrı ayrı üzülüp, suçu birine atamanın verdiği uyuz his de var ayrıca.
türkçe dublajlısında ''bazan'',''her deliğimde biri var'', ''git çay demle hergele'' gibi replikleri barındıran, tiyatro uyarlaması film. tiyatrodan uyarlanmış olmasından mütevellit biraz sıkıcıdır. ama güzel filmdir allah için.
zaman kavramının icine edilmis bir film, cok cok iyi bir drama diyenleri yadirgamıyorum ama. ben dramayı, su 6. histen sonra karmasa yapma sevdasından sonra izledigim her taklitci filmde alıyorum, kusuyorum.
natalie portmanın bebeksi güzelliğini çok iyi kullanmış
ve oldukça güzel soundtracklara sahip, 4 kişi arasında dördün ikilisi kombinasyonu esasında gelişen, insana garip duygular yaşattıran, gerçekten de yetişkinlere göre bir aşk hikayesi tadında sonypictures filmi. http://www.sonypictures.c...mevideo/closer/index.html
gözlere dikkat edin.
filmde kimin kiminle sevistigi belli degildir. cinsel icerikli konusmalar ve yazismalar cok olmakla birlikte, cinsel icerikli sahne bekleyenler hayal kirikligina ugramistir. oyuncu kadrosuyla ve islenen konuyla film beklentileri asmistir.
--spoiler--
filmin sonunda damien rice sarkisinin 'i can't take my eyes off of you... ' kismi esliginde, natalie portman'in saclarini savurarak yurudugu sahne ile nirvana'ya ulasilir.
--spoiler--
Sürgüsünü çekti bak hayat
pis bir yağmur ve isli bir duman gibi çöküyor
omuzlarından omuzlarıma
pazar hüznünden bahsediyordum bilmeyenlere
sesim tumturaklı, ketremsi bir şarap tadı
hayli kırmızı ve sitemkar
hıh dediğim anlar var aklımda birer tuzak
oysa telefonum çalmadı işte bugün
ve birgün daha geçti sessizlikle
üç film ki birisi 'kardan kek' eşliğinde
böyle işte...
Yani bazen kendi kendime kızıp
kendi kendime küsüp barışırken
dışarıda fırtına ve yağmur
gözyaşlarım gibi akıp cama dayanmışken
neyseki kutular ve kutular dolusu anılar var
hala aklımda geçmişe bir heybenin içinden bakan
hırrrrrrr...
şehvet ve yalnızlık aynı seste hala
bırrrrrr...
Bulutlardan uzak ve yakın sessizlikler
yaşlı bir karganın anladığı ve anlamadığı
ne çok insan bildiği ve bilemediği
hala şaşkın şarkılar üstelik
zaman ki say say bitmiyor işte
bilseler o hepsinden uzak ve kayıp
Ve yağmur yine vuruyor cama
tık tık tık
hayat işte bu kadar
yanında bir kadın üzerini örtüyor
uyuduğu beyaz çarşafların arasından
bir kedinin patilerine dolanıyor aşk
çiçekler soluyor mevsim icabı
ve işte böyle her film
tekrar tekrar tekrar
tam da tam böyle olacak dediği gibi..
bir şarkı çalıyor fonda
böyle yağıyor işte yağmur
ve ne aşk ve ne zafer kazanıyor
bir tanıdık aşk şarkısında
elbette gökyüzünde artık bir kahraman yok
ben yok, o yok, biz yokuz
bir fimden akılda kalan şarkı gibi
tereddütle tekrar ediyorum
aklımı alamıyorum aklından
ve gözleri ah gözlerim, gözlerinden
o kırık, ben kırık, biz kırık
nasıl tamir edilir kırık bir şarkının sözü
bunca bulut, bu kadar yağmur,
ıslanmaktan korkmak korkaklık
sağımda ağaçların gölgelediği bir buluta
bakarken sen var aklımda
beyaz bir çekyatın üzerinden yatıp
hayalini kuruyorum pazar öğleden sonrasında
uuuuuhhhhhhhh
keşke sen de bir şarkı olup değsen bana
kulaklarıma sığınsan
ve dudaklarının kenarı olsam yine senin
aklımı alamasam , kendimi sakınmasam,
kısılıp kalsam sen de
çıkmaz bir sokakta şu yağan yağmurun altında ksılıp kalsam
düşük yenik omuzlarımla.
işte böyle
işte bu kadar şimdi
sonbaharın eskittiği
bir başka şiirin satır arasında
ne sen bana ait olacaksın
ne ben başkasına sözcükler
şarkının sonuna serpiştirilmiş "You are the reason I stay alive" cümlesi, şarkıda geçen "i want to fuck you like an animal" cümlesini gölgede bırakmış mıdır, bırakmıştır tabi ki... (bkz: yersen)
ancak şarkının klibinde yoğunlaşılan kalp atışı ve şarkı içinde kullanılmış canlılar ile birlikte iyi bir ikili oluyor trent ile.. izleyip görmek gerek..
ha erotik şarkı değil diyenler de olabilir, öyle diyenler de...
dan: i love you
alice: where is this love? i can't see it, i can't touch it. i can't feel it. i can hear it. i can hear some words, but i can't do anything with your easy words." bu cümle fena halde yıkar...
rejisini mike nichols'un yaptığı, oyuncu künyesinin epey bir zengin olduğu 2004 yapımı film.
zaten filmin en olumlu tarafları muazzam diyalogları ve sağlam oyunculukları. jude law, natalie portman, clive owen ve julia roberts gibi başarılı isimlerden oluşan künye bu filmi izlemek için en iyi sebeplerden biri.
özellikle clive owen'ın unutulmaz bir performans koyduğu film olmuş. zaten owen bu başarısıyla 2005 yılında akademi ödülleri en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne aday gösterildi. onun dışında jude law zaten takip ettiğim bir oyuncuydu. hoş aksanı ve başarılı rol kabiliyetiyle bildiğim, tanıdığım law, bu filmiyle de beni şaşırtmadı. natalie portman güzelliğiyle ayrıca kendine hayran bırakırken, julia roberts sade oyunculuğuyla bence iyi iş çıkarmış.
filmin diğer başarılı tarafı ise gerçekten iyi diyaloglar barındırıyor olması. bana kalırsa bu açıdan insan ilişkileri üzerine iyi iş çıkarılmış. dört karakter üzerinden aşk, ihanet, kıskançlık vb. duygular gayet iyi sunulup, kotarılmış.
bunun dışında filmin değişmez repliği ise gayet açıktır;
- onunla yattın mı ?
olay budur ve hikaye boyunca her ne dönüyorsa bu soru cümlesi üzerinden dönüyordur.
--spoiler--
bu film için belki de söylenebilecek en iyi özet şudur;
kimin eli kimin cebinde belli değil.
cidden de öyledir. dört ana karakterin birbirleriyle hastalıklı bir ilişki halinde iletişimleri bize bunu anlatır. bu filmde aşk, kıskançlık gibi duyguların yanı sıra bir de fena halde aldatmak gibi bir hadise mevcuttur. işin komik tarafı film boyunca o kadar aldatma olayı yaşandı ortada bir tane bile tokat yok derken son anda bir adet yanakta patlayan "şlap" sesi duydum. pes dedim.
--spoiler--
kısacası, bir film izlemek istiyorum içinde başarılı oyunculuklar ve sağlam diyaloglar barındırsın diyorsanız closer kaçırılmaması gereken bir yapımdır. özellikle filmin yıldızı clive owen'a ise dikkat. iyi seyirler.