esrar içerken dinleyince gerçek tadına varılan şarkı bence. yani öyle olduğunu varsayımsal olarak düşünüyorum yoksa nereden bileceğim ben öyle şeyleri.
Ritchie blackmore'un büyülü gitar sololarına Ian gillan'ın centilmenlik dışı vokalleri eşlik eder bu şaheserde. Deep purple'ın ve döneminin en iyi bir kaç şarkısından biri olduğu kabul edilir. Nasıl bir kafada yazdıkları merak edilir durur yıllardır. Ian gillan'ın jesus christ superstar'Lığa seçilmesi sürpriz değildir bu performans varken ortada.
"sweet child in time you'll see the line that's drawn between good and bad"
insanda çığlık atma, uuuuu'lama isteği yaratan efsane eser.
Gitar solosundan önceki klavyenin davulla birleşip hızlandığı bölüm şarkının orgazm noktasıdır.
vokal performansı çok üst düzey şarkı, o kadar ki ian anderson yaşlandıktan sonra o seslere çıkamıyor diye söylemiyorlar efsanesi vardır. ayrıca jon lord'un canlı kayıt/konserlerinde ki klavye soloları...
it s a beautiful day grubunun bombay calling şarkısından esinlenilerek, ki ben buna araklamak derim, bestelenmiş, made in japan versiyonu "müzikal orgazm" kavramının sözlük karşılığı olan güzel parça.
bu alternatif rock namına pek bir şey yapamamış, bu yüzden de müzik camiasında pek tanınmayan it's a beautiful day grubunun bombay calling'i.
biranın yanına çerez değil, biranın yanına bir bira dahadır, tekiladır, cindir, vodkadır.
ben libidosu böyle yüksek bir şarkı daha görmedim.
40 yıldır kim bilir kaç kişiyi sikti attı, ne kafalar yaşattı, neler düşündürttü.
emeği geçen büyük reislere saygıyı çakıp, devam ediyorum.
wait for the ricochet.