charles baudelaire

    107.
  1. 19. yüzyılın en önemli fransız şairlerinden biri.

    Zor bir çocukluk geçirdi.6 yaşında babası öldü.Erken yaşta frengiye yakalandı.

    metropol yaşantısı üzerine inşa ettiği edebiyatı ve eleştiri yazıları modernist estetiğin habercisi sayılır.

    Gerek klasik geleneğe, gerekse egemen çağdaş zihniyetlere karşı isyanı ve gerçekliğe kafa tuttuğu imgelemi, zamanında şiirlerinin yasaklanmasına kadar varan düşmanlıklar uyandırır. Sonradan bu başkaldırı ve imgelem, avangard sanat ve edebiyatın çekirdeğini oluşturacaktır.

    31 Ağustos 1867 yılında frengiden 46 yaşında öldü.Toprağı bol olsun büyük şairin.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1165372/+

    Baudelaire

    “Sana nereden geliyor, dedin, bu garip hüzün,
    Çıkan deniz gibi çıplak ve siyah kayaya? ”
    – Hasadı erişti mi bir kere gönlümüzün,
    Yaşamak bir dert olur! Bilinen bir muamma.

    Pek sade bir ızdırap ve esrarsız, gizlisiz,
    Ve tıpkı senin neşen gibi, herkese mahsus.
    Vazgeçöyleyse sormaktan, güzel mütecessis!
    Ve sesin o kadar tatlı bir sesken bile, sus!

    Sus, cahil bihaber kadın! Her vakit hayran ruh!
    Çocuk gülüşlü ağız! Hayattan daha fazla,
    Çok defa ölüm bizi tutar ince bağlarla.

    Bırak, bırak da kalbim mest olsun bir yalandan,
    Yüzsün gözlerinde güzel bir rüyada gibi,
    Ve kirpiklerinin gölgesinde yatsın bir zaman!
    14 ...
  2. 118.
  3. baudelaire’in bir çok şiiri vardır kuşkusuz insanı etkileyen. ancak insan ve deniz adlı şiirinin o ilk dört dizesi beni alır götürür. hiç deniz görmemiş birisine okusanız, o bile tasvirden mutlak suretle etkilenir.

    l'homme et la mer, orijinal metninden anlayarak okumak gibi olmasa da, Orhan Velinin güzel çevirisiyle teselli buluyorum.

    sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman;
    deniz aynandır senin, kendini seyredersin
    bakarken, akıp giden dalgaların ardından.
    sen de o kadar acı bir girdaba benzersin.

    çeviri: (bkz: orhan veli kanık)
    14 ...
  4. 115.
  5. kendi kendinin celladı

    Yaracağım seni bir gün
    Nasıl kayaları Musa
    Değneğiyle yardı ise
    Duymadan ne öfke ne kin

    Kasap keserse koyunu
    Sunmak için çölüme ben
    Alacağım gözlerinden
    Büyük acının suyunu

    Göz yaşlarında yüzecek
    Umutla dolu yüreğim
    Uzaklaşmak için gemim
    Palamarını çözecek

    Göz yaşların o zaman bak
    Yüreğimde esrik özgür
    Davul gibi gümbür gümbür
    Nasıl ses verip coşacak

    itip kakan ve ısıran
    Alay öğretti:ben neyim?
    Çatlak bir ses değil miyim?
    Kutsal uyumları bozan

    Bu çığırtkan ses benimdir
    Kara ağu kendi kanım
    Ben uğursuz bir aynayım
    Bakan cadı bedenimdir

    Yara benim bıçak benim
    Hem tokat hem tokat yiyen
    Çarmıh da ben isa da ben
    Hem celladım hem kurbanım

    Ben kanımın vampiriyim
    Gülümsemeyi bilmeyen
    Sonsuz gülüşü bekleyen
    Terkedilmişlerden biriyim

    Charles Baudelaire
    13 ...
  6. 9.
  7. Sarhoş olmanın gerekliliğiyle ilgili yazdıklarıyla beni büyüleyen şair kişi..

    "Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınzı ezen, sizi
    toprağa doğru çeken zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş
    olmalisiniz. Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun. Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, "saat kaç" deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: "sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz."
    12 ...
  8. 82.
  9. sıcak bir kahve eşliğinde okunması gereken efsane.
    10 ...
  10. 121.
  11. -peki, neyi seversin öyleyse sen yabancı?
    -bulutları severim... işte şu... şu geçip giden bulutları... eşsiz bulutları!
    9 ...
  12. 8.
  13. yabancı adlı şiirinde hem yeteneğini hem de şu tuhaf iki kişiyi konuşturmuştur;

    YABANCI

    Söyle, anlaşılmaz adam, kimi seversin en çok, ananı mı, babanı mı bacını mı, yoksa kardeşini mi?
    - Ne anam, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim.
    - Dostlarını mı?
    - Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız.
    - Yurdunu mu?
    - Hangi enlemdedir bilmem.
    - Güzelliği mi?
    - Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz.
    - Altını mı?
    - Siz Tanrıya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim.
    - Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı?
    - Bulutları severim... işte şu... şu geçip giden bulutları... eşsiz bulutları!



    Çeviri : Tahsin Yücel
    8 ...
  14. 106.
  15. DÜŞMAN

    Tükendi gençliğim karanlıklarda,
    Çılgın fırtınalarda ve yağmurlarda;
    Güneş bazan açtı, kapandı derhal
    Bahtımın yazgısı karanlıklarda;
    Öyle harap ettiler ki gönül bahçemi
    Dallar hep kırıldı, yapraklar yerde
    Kuytularda birkaç meyvesi kaldı...

    işte ulaştım güz aylarına
    Fikirler sararmış yapraklar gibi;
    Kullanmalı artık her bir aleti
    Küreği, tırmığı ve ötekileri,
    Düzeltip onarmak için yeniden
    Bahçemdeki bütün harap yerleri
    Suların basıp da oyup açtığı
    Kocaman çukurları mezarlar gibi...

    Hayal ettiğim yeni çiçekler,
    Acaba bulurlar mı kimbilir,
    Ardıç kuşlarının bulduğu gibi
    Güç alabilecekleri her bir gıdayı,
    Gizemli gıdayı, özlü gıdayı
    Bu sulak topraklarda. Bu hoş havada.

    Ey acı! Ey acı! Yiyip bitiriyor hayatı zaman,
    Ve yüreğimizi kemiren düşman
    Bu anlaşılmaz, bu garip düşman
    Büyüyüp güçleniyor kanlarımızla
    Durmadan kaybettiğimiz kanlarımızla.

    Charles BAUDELAIRE

    Çeviri : Şevket SEYDiALiOĞLU
    6 ...
  16. 81.
  17. şaraba ve şiire duyulan sevgidir baudelaire.

    Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün!

    Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet,
    Ey, sadece sevincin, aşkın ürperdiği yer,
    Ey, her ruhun içinde bulunduğu saf şehvet,

    Ey bir ömür boyunca gönül verilen şeyler!

    inildeyen kemanlar arkasında sırtların,
    Akşam,
    korkuluklarda şarap dolu kaseler,
    - Ah o yeşil cenneti çocuksu sevdaların!
    O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde
    Çok daha uzakta mı yoksa Çin’den, Maçin’den?

    (bkz: hüzün ve serseri)
    6 ...
  18. 49.
  19. gündüz vassaf'ın cehenneme övgü'sünde ''şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. ama sarhoş olun...'' alıntısı ile kendisine selam gönderdiği yazardır.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük