basit ve ticari bir edebi hitabet ile yazdığı kitapların;
incir reçeli filmi izleyici, ismail yk dinleyicisi, sabah programı katılımcısı ve facebook ta duygusal yazılar yazan fotoğraf paylaşımcıları gibi balık burcu ve küçük yaştaki
geniş bir kitlenin (beton-ahşap) beğenisine sunma başarısına haiz çizgisinde hiç bir sapma belirtisi göstermeyen edebiyat yazarımızdır. (bkz: kitle imha silahı)
lise son sınıfta bir tavsiye üzerine kitabını aldığım yazar kişilik. kitabın adı aklıma gelmiyor maalesef 30 sayfa kadar okuyup bırakmıştım. Sagopa kajmer in yazar hali.
sakın bana hayattan söz etme. Sakın bana, hayat böyle bir yer, herşey bitip tükeniyor, her aşk hayata yenik düşüyor, deme... Hayatın içinde soluk alan ve hayat kadar acımasızlaşan o karanlık yanınla değil, buralara ait olmayan, annenin kırgın ömrünün kıyılarında unutulmuş, o yaralı, o sevgiye hasret çocukluğunla, hayatla birtürlü uzlaşamayan o aşk kırgını, yitik ilkgençliğinle ve herşeyin farkında olmanın çaresizliğiyle gün geçtikçe daha da derinleşen yüzündeki çizgilerle konuş benimle. Hayat dışarda kaldı, bak.
bir ara kırıkkaleli bir radyocu tarafından neredeyse her şiiri seslendirilmişti, seslendirmek derken okurdu işte hep radyosunda. biz de dinlerdik memlekette yazın sabaha karşı hoş olurdu.
tanım: aşırı karamsarlığa vuran şair, lakin iyidir bazı şiirleri.
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını, sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyiydim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden.
Beni terk edenlerden tek isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü, Ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni...
Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ..
içime gir ama sigaranı söndürme diye bir kitabı vardı. aldım ve ölürsem beni seninle ararlar şimdi nin yanına kaldırdım ne anlattığı hakkında hiç bir fikrim olmamakla beraber hangi ruh haliyle kitaplarına bu isimleri koyduğunu merak ettiğim adam. sonradan sapıttı zaten cuma namazından çıkmaz oldu gitti anarşist ruhu filan neyse. okuduğum kitapları iyiydi isimleri de daha naifti okumadıklarımın yanında.
yine seninle geldi hayat kitabındaki şu satırları sevdiğim kişi ;
Ne tuhaf bir şey seni sevmek.
Şimdiye dek hiç sevmediğim,
hiç güvenmediğim kendimi sevmek gibi bir şey.
Seni sevmek,
yıllar sonra onca yoldan,
onca insandan,
onca yalnızlıktan sonra kendime dönmek gibi bir şey.
Seni sevmek kokumla barışmak gibi bir şey.
Bir tek seni tanıyorum aslında ben.
Bir tek seni.
Dinliyorum anlat hadi.
Demek sonsuza dek kaçamıyormuş insan kendisinden.
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok
Ama gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni birisi severse inanmam
Seni birisi severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak için bile olsa gel
Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz yok
Ama ıstırabım sende, mutlaka al da gel
lise zamanlarında düş sokağı sakinleriyle kanka olup, hayatımıza giren, üniversite zamanlarında araları açılan, 25 li yaşlara gelincede tamamen yolları ayrılan, durduk yere bunalıma girmenize yardımcı olan insan.
çıkardığı kitaplarda, sözlerinde olduğu kadar başarılı olamayan yazar. Ara sıra liseli olduğunu düşündürtse de gündemde kalabilen yazarlardan. Çok fazla karamsardır.
'içime gir ama sigaranı söndürme' adlı kitabın yazarıdır. sosyalisttir. genelde yazılarında ezikliğini ve dışlanmışlığını anlatıp durur. okuyucuyu da sonu hiçbir yere bağlanmayan sıkıcı yazılarıyla boğar.