ikinci buyuk sehri (bkz: oran)*dir.
fransizlarin vahsi somurgeciliklerinden en cok cekmis memlekettir. digeri, (bkz: vietnam) yada (bkz: french indochina). albert camus ve jacques derrida'nin memleketidir. hatta camus bizim hemseri sayilir.
cok yakin zamana kadar siddetli ic savasin yasandigi ulkedir. ve ne hikmetse sosyalist hukumete en buyuk silah ve para destegini yapan devletler amerika, fransa ve ingilteredir. * daha da ilginc olan yapilan demokratik* secimlerde en radikal islamci parti* acik ara farkla* secilmis ancak asker darbe yaparak sosyalist fasist* bir yonetim kurmustur. neyse bir iki sene once de, ilimli demokrat birisini basa getirdiler. ihvan, tum halkin destegini aldigi icin, askeriye arkasindaki uc tane kapitalist devin destegiyle bile alt edememisti bunlari.. sonra da demokrat birisi getirdiler. lan demokrat ne demek, demokrasiyi savunansa eger basa halkin istedigi gelir gibi geliyor dimi? ama hayir, cunku demokrasi halkin degil, cogunlugun da degil, sadece kapitalin hakimiyetidir.
(bkz: kapitalin avenesi)
edit: sanilanin* aksine nufusun buyuk cogunlugu araptir, berberiler azinliktir.*
fransa düşmanlığı ile fransa hayranlığı arasında sıkışıp kalmış insanların ülkesidir. 130 seneden fazla fransa'nın sömürgesi olmak bir yana soykırımına maruz kalmıştır ve bunun etkileri halen devam etmektedir. fakat yüzde 99'u müslüman olan halk yüzyıllardır konuşmakta oldukları arapça'yı küçük görerek genellikle fransızca konuşmayı tercih etmektedir. fransızca okulda öğretilen bir yabancı dil falan değildir, günlük konuşma dilidir.
her ne kadar nefret etseler de gizli bir hayranlıkları vardır fransızlara. şehri gezerken* hep en güzel yerleri "bak buraları fransızlar yaptı, tam bir paris mimarisi..." diye söz ederler.
halk etnik olarak berberi'dir, kızlar çok güzeldir. yeraltı zenginliklerinden dolayı zengin bir kesim yaratılmıştır. sanayici olan bu kesimin elinde para olmakla birlikte çalışmaya hiç mi hiç niyetleri yoktur. parası olmayan işçi kesim de aynı şekilde miskinlikten çatlamaktadır...
zorla kuskus yedirmeye çalışan olursa uzak durmaya çalışın. şiş kebapla falan idare edin.
öyle enteresan bir ülke, tuhaflıklarla dolu bir diyar burası. en başta başkenti ile ülkenin adı aynı, ikisi de cezayir. havaalanından çıkar çıkmaz trafik insanın dikkatini çekiyor önce. santim santim ilerleyen trafikde bile tek bir kişi bile abanmıyor kornaya, saygıdan ziyade alışmışlık bu durumun sebebi aslında. trafik öyle bir keşmekeş ki bir gün önce 10 dakikada gidilen mesafe bir gün sonra 1.5 saatinizi alabiliyor. ve en garip şey ise trafik lambası olmaması. koskoca başkentte o karmaşık trafiğe rağmen trafik ışığı 2-3 noktada var sadece. onlarada uyan yok zaten. yollarda işsizliğe çözüm olsun diye ne de olsa petrol gelirimiz var mantığı ile kadro verilmiş polisler ve bu polislerin kurduğu polis baraj noktaları mevcut. bu barajlar da aracı yavaşlatıp, iç lambayı açıp, ön farları kapatıp öyle geçmek zorundasınız. tabi sizden şüphelenirler ise aracı sağa çekip arama yapma gibi durumlar olabiliyormuş. tabi türk rehberimiz işin püf noktasını öğrenmiş adamlar bakmaya başlar başlamaz eli ile selam veriyor polislere ve adamlar inceden koltukları kabartıyorlar. haliyle hiç bir baraj noktasında durdurulmadık. bir de bu barajların bazılarında bir polis elinde metal uzun bir teli olan bir alet ile araçlarda bomba olup olmadığının kontrolünü yapıyor. bi halta yaradığını sanmıyorum ama, aracınızda bomba olursa eğer bu alete dikkat edin derim bu ülkede. bu aletleri de resmi olarak tanımadıkları hatta ülkede resmi temsilciliği bile bulunmayan israilden alan bir yönetimi var bu ülkenin.
enteresan bir dilleri dilleri var ayrıca. fransızca desen değil, arapça desen değil, derce desen değil. hepsini ortaya karışık konuşuyorlar. ama aksanlı ve çok düzgün bir fransızca ile konuşan birisi ile karşılaştıkları anda, o aylık 200-300 dolara çalışıp her tarafı ile ortama hava basan polisler bile el pençe divan duruyorlar neredeyse, saygı da kusur etmiyorlar. ama eğitim almadan orada durarak ne fransızca ne arapça öğrenmek pek mümkün değil.
kuskus denilen milli bir yemekleri ve sahra çayı adı verilen naneli çayları meşhur. kuskus denenebilir, naneli çayı mutlaka deneyin diyebilirim. çayın bulanık görüntüsü sizi ürkütmesin, bazı seyyar satıcılarda bile hakikaten müthiş lezzetli çay içebilirsiniz.
halkı türkleri çok seviyor genel olarak bu gidecek olanlar için bir artı. hele kıvanç tatlıtuğ ki kendisini muhannet gibi bir isimle tanımakta cezayirli arkadaşlar, sanırım gümüş dizisinin orada yayınlanan çevirisinde ki adı buymuş, havaalanından ülkeye girse daha çıkamadan parçalarlar sanırım. kenan imirzalıoğlu ve kıvanç çok revaçta burada. ezel, aşk-ı memnu, kurtlar vadisi cd'lerini korsan cd tezgahlarında görebilirsiniz. kızları çalışmaya giden türk erkeklerine aşıklar, malum ya bu sebepten delikanlılar türklere inceden kuruluyorlar. kafelerde türkçe konuştuğunuzu duyan bir cezayirli bayan gelip sizinle tanışmak isteyebilir. bu gayet normal cezayirliler için.
ekonomik açıdan ise tam bir ayrım söz konusu. ülkede rüşvetle çözemeyeceğiniz iş yok gibi. daha ülkeye girerken açık açık rüşvet isteyen polisleri var havaalanında. gelirleri petrol ve doğalgaz sayesinde güçlü. bütçe açıkları falan yok. paraya ihtiyaçları da yok. petrol rezervleri olmasına rağmen, kodaman devletlerin istediği kurallar çerçevesinde bunu kullandıkları için maddi sıkıntısı yok devletin. işsizlik var ama dert eden bir halk söz konusu değil. hatta işsizliği değil hiçbirşeyi dert eden bir halk söz konusu değil burada. varsa yoksa futbol, messi, fransa. sıcakkanlılar ama kaygısızlar. polisler 200-300 dolar para kazanıyor aylık; bir kilo üzüm 4-6, fanila 5, orta kalite takım elbise 120 dolar mesela. ekonomi geçmişi olanlar gini katsayısını bilir, burada gini katsayısı 1e çok ama çok yakın tahmin ediyorum. yani gelir adaletsizliği çok fazla, aradaki makas o kadar açık ki türkiye'de ki gelir adaletsizliği tırnak makası gibi kalır. ülkede bir ticaret yapanlar var bir de maaşlı çalışanlar. aylık 350 dolara kalifiye dil bilen vasıflı eleman çalışıyor bu ülkede. ve iyi para sayılıyor. normal çalışanlar 220 dolar gibi bir gelire sahipler ki bu para ile nasıl geçindiklerini çözmeye benim matematiğim yetmedi. tüm bunlara rağmem ticaret yapmak çok bakir ve aç bir pazar. 3-4 yıllık bir süreçte bu ülkede çok büyük paralar kazanmak işten bile değil. hem de ufaktan başlayarak. türkiye de batıp orada milyon dolarlarla oynayan adamlarla dolu cezayir. zaten yapacağınız iş ne olursa olsun petrol ve doğalgaz gelirinden pay almaya çalışmak sonuçta.
neticede amaçsızca gidilip görülecek bir ülke durumu yok, turistik bir gezi planlamak akıllıca olmaz. ancak iş yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan cezayir.
Çoğunluğu asker 257 kişinin uçak kazası ile hayatını kaybettiği günün akşamında, real madrid tur atladı diye konvoy oluşturup kutlama yapan insanların yaşadığı bir garip ülke.
çalışma şartlarına, maaşlara itirazı olduğu için grev yapan insanlara sahip ülke. buraya kadar normal sayılır. ancak şirket mahkemeye gidip, bu grevlerin yapılış tarzının (önceden bildirim, şartların düzelmesi için toplantı çağrısı vs.) yasalara uygun olmadığı kararı çıkınca, yine grev yapan insanlara sahip ülke. kimi protesto ettikleri belli değil, mahkemeyi mi, kendi haklarını doğru savunamayan sendikalarını mı, şirketi mi? grev yapmayı seviyorlar.
cezayir halkı fransızlara karşı bir kurtuluş harekatı başlatır ve birçok başarı elde eder. bunun üzerine fransız yöneticiler cezayir'deki fransız ordularının komutanına çıkışırlar. senin elinde tank var tüfek var, en son teknolojik silahlar var bu savaşı niye kazanamıyorsun derler? bunun üzerine fransız komutan onlara siz Mustafa Kemal'i yenebildiniz mi diye sorar? fransız yöneticiler bunun konuyla alakası yok deyince, fransız orduları komutanı şöyle der.
"öldürülen her cezayirli gerillanın göğüsünün üstünde Mustafa Kemal'in resmi vardı, siz dünyanın en güçlü devletleriyle birleşip yenemediğiniz Mustafa Kemal'e karşı benim nasıl başarılı olmamı bekliyorsunuz.
...ve nihayetinde Cezayir savaşı kazanır ve bağımsızlığını ilan eder. dünyada bir tek devlet Cezayir'in bağımsızlığına çekimser oy kullanır ki bu ülke Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyetidir.
(vay sizin yapacağınız dış politika paradigmalarını siksinler)
başkent : cezayir
yüzölçümü : 2,381,700 kilometrekare
nüfus : 31,736,000
dil : arapça (resmi) , fransızca
okuma-yazma oranı : %61,6
din : %99 sünni müslüman , %1 hristyan-yahudi
yönetim biçimi : cumhuriyet