herhangi bir yöreye ait değildir.cezayir karşılaması, cezayir türküsü bir çk yörede gözlemlenmiş ve gözlemlendiği her yörede kendine özgü bir ritüele sahip bir türküdür.hatta dönemin koşulları içinde bu yörelerin birbirlerinden bu denli etkilenmesi mümkün olmadıgından bu ortak kültür ögesi şaşırtıcıdır.zira hiçbir şarkı türkü yada dans bu derece otak ögeler barındırmaz.bu sasırtıcı ortaklıkla ilgili ç.u. türkoloji bölümünden dr.gülay mirzaoğlu hazırladığı akademik eserde türkmen olmanın genetik ve kültürel bağını kaynak göstermektedir.
türkünün silifke yöresindeki uygulaması cezayir karşılaması adına rastlanılır ve hala karşılama merasimlerinde dansıyla beraber icra edilir.azınlıkta ama dkkate alınacak bir görüş ise mut çevresine cezayirden iskan edilen aileleri hoş karşılamak için yapıldığıdır.cezayirle ilgili fiziksel betimlemelerin türküde yer alması bu iddiayı güçlendirir.fakat hatrı sayılır bir iddia da cezayir marşı olarak da bilinen türkünün hali hazırda anadoluda varolan bir marşın üzerine cezayirle ilgili yeni bir güftenin kondurulduğuna dairdir.
türkünün ezgi yapısı ve ritmi dikkate alınırsa iç anadolu,teke ve silifke yöresine ait fgürler görülse de dönemin marş anlayışına uygn bir yapısının da oldugu kabul edilmelidir.
Uzun yıllar Osmanlı imparatorluğu himayesinde kalan Cezayir’in 1892 yılında Fransızlar tarafından işgal edilmesi ve oradaki Müslümanların katledilmesi sırasında yakılmış bir ağıt olduğu tahmin edilen “Cezayir” oyunu ve türküsünün ritmi ağır ve acılıdır.
Ayrılık ve elem duygularını yansıttığı için özellikle nişanlısı ve sevgilisi askerde olan genç kızlar “Cezayir” oyununu çalgıcılara çaldırarak oynarlar.
Bu türkü köylerde gelin almaya gidilirken davul zurna ile çalınıp gençler at koşturur. Bu nedenle “At Koşturma Havası” olarak isimlendirilir. Ayrıca farklı olarak sohbet havaları içerisinde en son olarak icra edilerek sohbetin bittiğini belirttiği için “Kalk Git Havası” olarak da bilinir.