daha kaç kere, daha kaç yere yazarım bilinmez ama..
"fırat'tır, gelir, gider canı, cananı izler, kardeşimdir diye söylemiyorum, atardamardır, toplar getirir pis kanı, toplar getirir de, toprağında temizler!"
ve bu, zannettiğinizin aksine tanımdır..
küçükken sorduğu;
"abi batman neden batman'ı değil de gotham city^i savunuyor" sorusuyla ne kadar orijinal bir çocuk olacağını anlamıştım.. şimdi de insan gibi yazar olmuş, kısacası, aklı kendinen habersiz, sağ tarafında biraz sessiz turlayan insan, uludağ sozluk yazarı..
geçen gece onun ağzından yazdığım "imamın bitiş düdüğüyle birlikte camiden çıkan sofular, karşımda winning eleven gibi dikilmiş.. bense hala inançsızlığın loserlıktan geldiğini savunmaktayım,
bir yanda freddie mercury bohemian rapshody rapsodi bacaksız^ı söylüyor diğer yanda
hayat akıp gidiyor.. neden be abi neden ben yakalayamadım şu sofu pembesini.. sofuye
ayla^yı bile severdim aslında" şu yazıyla beni yine etkilemeyi başarmış insandır..
"bana yalanlar söylese anlardım ama, bu ibne yalan söyledi.."
diye bir dize geldi aklıma, öz^fer asaf insanından.. işte bu adam, böyle bir insandır.. ne öyledir ne böyledir, sevgisi bile sevmem^den başlar, hayat istediğin kadar kısa, istediğin kadar uzun oysa..
brazzaville^in b side^larında bulunan bir şarkı.. henüz albüme koymadı david brown abi ama fena bir şey değil, zaten her albüme bir ağaç koyacakmış.. peach tree^den sonra yakışır diyoruz..
engin koç, önder somer, nuri alço
hepsinin yöntemi farklı, amacı aynı sevgilim..
hiçbirisinde yok benim nedenim
amaçları aynı: bedenin, sevgilim..
kuzey vargın bekler yurtdışına gitmemi
hazırdır sana geçireceği diş^leri
boşlukta sallanan adın bile hayata tutunma nedenim
onlarınsa istediği sadece bedenin..
şiiri ile gönüllerde taht kurmuş yüce kişilik.. nice yeni şiirlere..
geçen gece sorduğu "abi himalaya tavşanı janis joplin^le düet yapar mı" sorusuyla beni yine etkileyen insan.. dedim, ali ata bakarken harikalar diyarına düşmüş.. ali^ce zeytin..
"bir sabah karşımda göreceğim seni"
diyerek başladığı arabesksel yolculuğun sonunda, hiçbir sandalın aslında kıyıya özlem duymadığı gerçeğini öğrenip yıkılmış, sonra da yıkılmamış gibi yaparak dertlerinle baş başa kalmış bir metropol çocuğu, caz döneminin en önemli sancısı.. holden caulfield agresifliği, çaresizliği ama bir yerlerde duran seymour hareketleri, teddy zekası..
aklında azil, asil, ben, sen..
hepsini bir pota altında eriten, üç saniye ihlalinden içeri giren bir adam işte, adam demeye bin şahit ama ad işte, kime ne yakışırsa..
dövsem de severim..
- abi bana entry yazsana
- oğlum sen egoistanbul firmasını açarsın he..
- ya abi yazsan da cenab ismine olan hayranlığını anlatmasam
- bu bir tehdit mi?
- hayır süperman!
diyebilen bir ipsiz sapsız, lebran james..
jeff buckleyat ve kuru gıda san.
firmasının kurucusu, ama bu firmayla lisansı olmamasına rağmen leylak şarabı satınca muğlaya sürülmüştür, şimdi ne yapıyor bilinmez..
dönecekmiş sınavarı bitince, dönek yazar..
geçen gün geldi, alel ve acele ikilisiyle;
"abi çığır açtım kapatamıyorum, ne yapmam lazım" diye sordu, korktum bundan..