iranlı islam modernistidir. surgunler içinde bir hayat yaşamıştır. fransa almanya misir gibi yerlerde fikirlerini yaymaya calismistir. Son durağı ise istanbuldur. Abdulhamit tarafından çağrılmış ve iranın isteği üzerine istanbulda çalışmalarına kısıtlamalar getirilmiştir. kendi deyisiyle istanbulda hapis hayatı yaşamıştır. o da diger tüm islam modernistlerinin keşfettiğini bulmuştur. bugünkü islam dininin özünden saptığını. Şeriat yasalarının islamla uyuşmadığını çağlardan beri iktidarların ( emeviler, abbasiler, osmanlılar ve sonrakiler) islamı kendi amaçları için kullandığını belirtmiştir.
Pervez Hoodbhoy 'un "islam ve bilim" isimli kitabında pragmacı olarak zikredilen aydın. yenileşme yanlısıymış zamanında. islamın köktenci kesim sebebiyle ihya olamadığını ve günün gereklerine yanıt veremediğini ve bu portresinden kurtulması gerektiğini savunan bir şahsiyet.
istanbulda da dersler vermiştir. darulfunun kurulmadan az önceleri. ama, "peygamberlik güzel konuşma sanatıdır" diyince istanbuldan şutlanmıştır. bunu da niyazi berkes 'ten öğreniyoruz. [ türkiyede çağdaşlaşma ]
afgani'nin ernest renan ile olan mektuplaşmaları meşhurdur. ateist bir islam düşmanı renan. ama afganinin bazı fikirleri renanla parelellik arzediyor. bu yüzden bu mektupların afganinin olmadığı iddia edilmiş sonraları. ama mısırdaki talebeleri seslerini çıkarmadıklarına göre afganinin olması muhtemel.
renan ile birleştikleri ortak payda ikisi de köktenciliğin akla ve rasyonalizme zarar verdiğinde hemfikir.
ayrılma noktaları ise ; renan, islam medeniyetinin kökünde arap milliyeti hakim değildir derken afgani farklı düşünüyor. ayrıca afgani'nin ali şeriatiiçin islam aleminin en büyük aydınlarından birisi olduğunu yine şeRiAtinin kendi yazılarından öğrenebiliriz. ama ona katılmayabiliriz. *
etkisi altinda kalan Muhammed Abduh, Reşit Rıza, Muhammed ikbal, Seyyit Bey ve Mehmet Akif itikadi noktada tehlikeli yerlerde gezinmis kimselerdir. hadisleri inkar noktalarina gelip siyasal islamla birlikte yuvarlandiklari cukurun farkinda olmalari ve son nefesin umudu ile...
"Hilafetin elimde olması sürekli ingilizleri tehdit ediyordu. Blunt adlı bir ingilizle (selanik'in ingiltere konsolosu) Cemaleddin Afgani adlı bir maskaranın el birliği edip ingiliz hariciyesinde hazırladıklar bir plan elime geçti. Bunlar hilafetin Türkler tarafından zorla alındığını ileri sürüyor ve Mekke Şerifi Hüseyin'in halife ilan edilmesini teklif ediyorlardı. Cemaleddin Afgani'yi tanırdım, Mısırda bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya Müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti. Buna muktedir olacağını biliyordum. Ayrıca ingilizlerin adamı idi ve çok muhtemel ingilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlardı. Derhal reddettim. Bu sefer Blund ile iş birliği yaptı."
yaşadığı dönemin önemli mütefekkirleri tarafından, ittihat konusunda ileri sürdüğü görüşler olumlanmasına karşın mezhep ve tasavvuf konularında yaklaşımı sufi kültürüyle yoğrulmuş anadolu islam algısı tarafından kabul edilebilir değildir.
mason locasından çıktığını defalarca söylemiş olan zat.
girişine de, niyetini de kendi ağzıyla anlatmıştır. seyyid cemal hayatı boyunca fikirleri ve yorumları yüzünden sürgün yaşamıştır.
seyyid cemal 19. yüzyılda -toynbee gibi tarihçiler tarafından batı karşısında can çekişmekte olan medeniyetler arasına islâm medeniyetini de kattığı yüzyılda- islâm düşünce geleneğinin nelere kadir olduğunu gösteren/yansıtan büyük bir direniş/diriliş eridir.
seyyid cemal teşkilatçı ve hareketçi bir kişiliğe, âlim ve rasyonel bir karaktere, ve daha sonra islâm için çaba göstermiş, şehit olmuş mücahidler yetiştiren irfana sahip bir mabed savaşçısıdır.
seyyid cemal küffarın suratına indirilen ibrahimî bir çekiçtir.
ona mason/modernist/reformcu diye ithamlar edenler, onun devrimci ve cesur şahsiyetinin karşısında ancak odundurlar. böyle yontulmamış, bildiğin odun.
cemil meriç'in eserlerini ayıla bayıla okuyan birisi olarak, cemil meriç'in kendine yakışmayacak şekilde insafsızca laf attığı/eleştirdiği adamdır.
cemil meriç'in fildişi kulesinden çıkıp dünyayı göremediğini, türkiye dışında sadece fransa'ya gittiğini -o da şarap içmek içindir muhtemelen-, 40 yaşına kadar oruç tutmadığını, lamia adlı aşkıyla uzun uzun mektuplaştığını, aşkına mektuplarını "perestişle" diye bitirdiğini, hiç bir hareketçi kişiliğe sahip olmadığını bilen bir insan olarak, öte taraftan afgani'nin 9 kere sürgün edilip 10'dan fazla ülkede ikamet ettiğini ve her gittiği yerde o dilde faaliyetlerde bulunduğunu bilen bir insan olarak, en önemlisi cemil meriç'in 1 tane bile öğrencisi yok iken, cemaleddin afgani'nin onlarca takipçisi/talebesi olduğunun farkında olarak ısrarla üzerinde durduğum kahramandır.
cemil meriç aynı tip alelade eleştirilerini şeyh veliyullah dehlevî'ye de yöneltmişti.
şüphesiz bu onun islamî kaynaklardan beslenemesindendir.
cemil meriç gibi bir adam Huccetul-Lâhil Bâliga'yı okumadan dehlevî'yi nasıl eleştirir diye düşünmüyorsanız, afgani'ye sözlerini doğru kabul etme gafletinde de bulunursunuz vesselam.
bir vakit cemil hakkında şunu da yazmış idim: (#9998310)
tanrıya inanma şartı koşan iskoç mason locasına üye iken buradan tanrısızlık ithamı ile kovulmuş sonrasında tanrıtanımazlığın makul sayıldığı fransız grand orient locasına reis olmuştur.
''zavallı türk intelijansiyası! kimlerin peşinden gitmemiş. düşmanları dost, dostları düşman olarak tanımış. peygamberin adını anmaya cesaret edemeyen bir afgani'yi peygamber kadar saygıya layık görmüş.''
hakkında herşey söylenilebilir fakat "kötüniyetli" olduğu yahut tamamen birilerinin menfaatleri doğrultusunda hareket ettiği söylenemez. bu adam yaşadığı ülkede "başbakanlık" makamını bırakarak; diyar diyar gezmiştir. istanbul'da; önceleri padişah nezdinde çok saygın bir yeri olmasına karşın, doğru bildiklerini savunmaktan fedakarlıkta bulunmamıştır. ömrünü yoksulluk, sürgün, cezaevi üçgeninde yaşamayı göze alarak bir amaca hayatını vakfetmiştir.
evet hata yapmıştır; belki büyük hataları da olmuştur. ama genel bir kuraldır; "iş yapan; hata da yapar." hiç iş yapmayan hiç hata yapmaz belki ama hataların en büyüğünü hiç iş yapmayan yapmıştır aslında.
seyyid cemaleddin den etkilenen kişilere bakınız; sonra onun aslında nasıl birisi olduğunu anlarsınız. türkiye'de mehmed akif, bediüzzaman said nursi; mısır da reşid rıza, abduh, ihvan-ı müslimin hareketi; iran'da şeriati, humeyni; pakistan'da muhammed ikbal, mevdudi; orta asya da musa carullah; fas'ta malik b. nebi ve diğerleri... saymakla bitmez.
bugün sınırları aşan, islam kardeşliğine dayalı, ümmet bilinci çerçevesinde sosyal/siyasal vahdet eğer birilerinin gündeminde yer alıyorsa bu düşüncenin son dönemdeki öncülerinden birinin seyyid cemaleddin afgani olduğunu da bilmek gerekir.
mezarı 1944 yılına kadar teşvikiye maçka mezarlığındadır. kitabesinde ise şunlar yazılıdır''bu mezar dünyanın her tarafındaki müslümanların dostu olan amerikalı hayırsever mister çarls karayin tarafından yaptırılmıştır 1926''. 1944 ten sonra ise kabil hükümeti bu adamın soy ismindeki afgani ye aldanarak afganistana götürmüştür. bilindiği üzere iranlıdır kendisi. herhalde çok fazla yoruma yer bırakmaz, mason locasına kayıtlı olması , abdülhamid hanın hakkında söyledikleri ve mezar taşında yazan ifadeler.
Gittiği her yerde milliyetçilik satmış iran ajanı.
Abdülhamid bunu sezmiş ve devrin siyaseti icabı etkisiz kılmaya çalışmıştır. iv.murad falan olaydı vururdu kellesini.
Son dönemlerde ismi çevresinde çok tartışmanın döndüğü Cemalettin Afgani ile ilgili bir çalışma da Doç.Dr. Yılmaz Karadeniz tarafından hazırlandı. Osmanlı'nın ve iran'ın ingiliz Paraleli, Cemalettin Afgani isimli kitabı okudum; Afgani'nin hayatı, modernist dini fikirleri, bağlantıları vs tafsilatlı şekilde ortaya konulmuş. Kitaba dair Yılmaz hocayla yapılan röportaj için: http://www.kelambaz.com/r...maleddin-afgani-hakkinda/