abd de yıllarca kalan ve cia referansı ile yeşil kart başvurusunda bulunan fethullah'ın cemaatini sorgulayan ve soruşturan savcıya hak görülen rezil durumdur.
zira başta laikliğe odak haline gelen bir akp varken aslında doğal şeylerdir bunlar.
hak, hukuk, adalet ve demokrasi diye anıran akp'lileri böyle durumlarda görmemek epey ilginçtir.
işini yapan savcılara osman kaçmaz akp'nin bu faşizan hareketleri ciddi derecede artık rahatsızlık vermeye başlamıştır.
nazi almayansı bu gidişle yanımızda daha demokrat kalacak gibi.
bugün erzincan başsavcısı ilhan cihaner'in başına gelmiş olaydır. cemaatlere operasyonlar düzenlemesi ve özellikle ismailağa tarikatına darbe vurması ile hatırlanan savcı yargılanmak üzere tutuklanmış. sözde ergenekon ile ilişkisi varmış. hadi ordan, tarikatlerinize dokunan herkesi içeri alın, sonra ergenekoncu yaftası yapıştırın. yazık, ülke nereye gidiyor. eskiden tarikatçi olmak suçtu, şimdi onları suçlamak suç.
sözde cemaatleri araştıran savcının , cemaatlerden dolayı değil ergenekonun maşası olduğundan dolayı tutuklanmasıdır.
hee bu arada , cemaatler hukuku ele geçirdi diyenlere şemdinli savcısını hatırlatıyorum.
hani yaşar büyükanıt'ın "iyi çocuk" dediği birilerini ve yaşar büyükanıtı iddianameye kattığı için artık Türkiye'de simit satamaz hale getirilen cesur savcı vardı...
bir de gözünüz aydın ; hsyk , erzincan başsavcısını soruşturan savcıları görevden almış ve haklarında soruşturma başlatmış.
hsyk'da cemaatten dimi...
hadi dağılın gençler.
bizden yaşça büyük olanların ve bizim aklımıza demokrat parti dönemini getiren olaylar zincirinin bir halkasıdır bu. kimse tarihten ders almamış mı acaba?
aslolanın iddianame olduğunu zanneden kafası karışıkların yanlış yorumladığı gelişme.
iddianame asıl olamaz, adı üstünde, iddia-name. aslolan yargı kararıdır. yargı kararı olmadan, sadece iddialara bakarak birini suçlayana ne denir?
en hafif deyimle, saf denir.
biraz daha düşünülürse; iktidar yalakası, yandaş, art niyetli de denilebilir.
boş konuşan sözde demokrası aşığı yavşak liboşların ve cumhuriyete sövmeye yeminli götü kaşınan şeriatçı godoşların iç yüzünü ortaya çıkaran olaylar bütünü.
cumhuriyete yapılan her saldırıda ve her fırsatta hak, adalet, hukuk bık bık bık diyen ibne demokrasi aşıkları suskundur. acaba nedendir ?
--spoiler--
14.zaten bizzat cemaatler ve iktidar sahipleri tarafından ayaklar altına alınmış, doğrudan yürütme eliyle kukla gibi oynatılan faşist-otoriter hukukun adeta can havliyle rayına sokulma çabasıdır olsa olsa...
bir nevi faşizmden önce son çıkış...
şimdi bir mantık silsilesi kuralım; bir savcı cemaatler hakkında soruşturma açıyor, bunun üzerine adalet bakanlığından doğrudan ve dolaylı telkin, tehdit ve baskı görüyor, (bu bile söz konusu ülkenin artık demokratik değil, otoriter bir rejimle yönetildiğini göstermeye yeter aslında) tehdit ve baskıya boyun eymeyince alelacele hakkında soruşturma açılıp tutuklanıyor. hangi suçtan, ergenekon !
eğer gerizekalı değilseniz veya tesadülere iman eden naif bir tutumun yoksa; hem bu olayı, hem de ergenekon denen mekanizmanın hangi mantıkla çalıştığını anlamış olmalısınız. ha yok siz diyorsanız, o zaten hukuki yürüyen ergenekon süreci içinde tutuklanacaktı, bu cemaat ve adalet bakanlığı olayı da tesadüfen oldu, iktidarla bu işin ilişkisi yoktur. sizi kendi halinize bırakmak lazım..
darbe yandaşlığını örtmek için hakıkında bir zamanlar cemaatleri soruşturduğu için yargılandığı filan gibi saçma sapan kemalist kişilik bozukluğu örneği savunmanın yapıldığı savcının yargılanması olayıdır. ulan bir kere de kabul edin bu adamların hangi amaçla yargılandığını, kafanızı kuma gömmeye çalışıp durmayın, darbecilikten yargılanıyorlar, sorgulanıyorlar, bu kadar at gözlüklü olmayın!!!
"Bana 86 lira borç taktı" diye kendisini şikâyet eden Adliye çaycısının "albay" lakaplı "Ergenekoncu" olduğunu söylüyor... "Benden altın aldı, parasını ödemedi" diye kendisini şikâyet eden kuyumcunun 'gizli istihbaratçı' olduğunu söylüyor... "Benden borç aldı, geri ödemedi" diye kendisini şikâyet eden adamın, uyuşturucu ve tarihi eser kaçakçısı olduğunu söylüyor... Bu şikâyetler üzerine kendisi hakkında soruşturma açan Erzincan Başsavcısı'nın da, aslında "Ergenekoncu" olduğunu söylüyor.
Bitmiyor.
Kendisi hakkındaki rüşvet iddiasında tanıklık yapan Albay'ın 'PKK saldırısına göz yumduğunu' söylüyor... 3'üncü Ordu'da yemek yediklerini, kafayı çeken albayların matiz olarak 'darbe planını anlattıkları'nı söylüyor... Bu konularda 'tanık'lık yaptığı için hayatının
tehlikede olduğunu, kendisini öldürmek için arabasına iki defa 'kene' konulduğunu söylüyor... Erkenekon yani.
Aslına bakarsanız, aynı Erzincan'da 'Avcılar Derneği Başkanı'nı Ergenekon'dan içeri aldıklarında, böyle vahim gerçeklerin ortaya çıkacağı belliydi!
Hayatında keklik bile görmemiş olan hevesli avcı, Safari'ye gitmiş... Akşam oturmuşlar öbür avcılarla sohbet ediyorlar, kimi aslan vurdum diyor, kimi kaplan... Bizimki, 'iki tane noobum vurdum' diyor. Üstünde durmuyorlar. Ertesi akşam gene sohbet, kimi aslan, kimi kaplan, bizimki gene 'iki tane noobum vurdum' diyor. Bu sefer merak edip, 'Nedir bu noobum?' diye soruyorlar... Bizimki anlatıyor: 'Valla ben elimde tüfek dolaşıyorum, çalıların arasından kara kara bi şeyler çıkıp 'Noo Bum! Noo Bum!' diye bağırıyor, ben de vuruyorum!'
