Bi de şey var. Karakterlerin ismi değişsede hikayeler benzer üç aşağı beş yukarı. Konu tekrarı gibi mübarek.
Bunu 'ıssız erkekler korosu' adlı kitabını okuyunca anladım. Bu canan tan'ın okuduğum ilk romanıydı. Bu kitabı okuyunca yazdığı diğer önemli eserler; 'piraye', 'en son yürekler ölür', 'yüreğim seni çok sevdi' gibi kitapların özetlerini okumuş oluyorsunuz. Ve bu eserleri okumaya gerek kalmıyor. Mantıklı çünki.
Niye mi ?
Eserlerinin çoğunun Konu tekrarı olduğu apacık ortada o yüzden.
Allahtan başka kitaplarını okumadım. Boş iş zira....
bugün piraye adlı kitabını ar zor bitirdiğim yazar.kitabın üslubunu,akıcılığını,dil zenginliğini eleştirecek değilim. zaten öyle bir eleştiri yapabilecek yetkinliğe sahip bir okuyucu olduğum söylenemez ama kitabını baştan sona kadar eziyetle okuduğum için- ki bir kitabı yarım bırakamama gibi gereksiz bir huyum var- içeriğini sığ,tamamıyla popüler kültürün etkisi altında ezilmiş hatta pembe dizi tadında bulduğumu söyleyebilirim.
kitapta sözde ana konu, kadın kahramanın etrafında dönen olaylar ve karakterin gelişen olaylar karşısında tutumu olarak işlense de sayfalar boyunca tek okuduğunuz piraye'nin etrafındaki erkekleri tersleyeşi ,ben siyasetle çok ilgiliyim böyle bilgiliyim tarzı konuşup bütün cümlelerinin toplamının ben sol görüşlüyüm demek olduğu ve her ağzını açtığında benim kimseye ihtiyacım yok,kadın dediğin kendi ayakları üzerinde duracak,boyun eğmeyecek tınısında konuşup ona evlenme teklif eden ilk zengin erkekle evlenişi oluyor.
ve ne yazık ki ben yapıtın hiçbir yerinde özellikle şiddet gördüğü,defalarca yüz üstü bırakıldığı halde kocasının dibinden ayrılmayan piraye karakterinde ,ne nazım'a karşı koyabilen gerçek piraye'yi görebildim ne de toplumla ilgili en ufak bir düşünce pırıltısı.
oysaki eski yazarları okuduğumda, özellikle cumhuriyet sonrası milli edebiyat akımını sürdüren yazarların en alakasız yapıtlarında bile toplumsal sorunlara sahip çıkmayı ilke edinmiş,bir duruşu olan kalemler olduğunu görüyorum. hayır bir bize mi denk geldi bu çalakalem,savruk,fabrikasyon ürünler anlayamıyorum.
velhasıl sevgili canan tan, hasbelkader belki bir gün buraya gözün düşer de okursan; yarısını nazım hikmet şiirleriyle ,diğer yarısını saçma sapan gezi yazısı tadında doldurduğun gereksiz betimler ve ucu açık ne yapacağı on beş sayfa önceden tahmin edebileceğin sığ karakterlerinle dolu dört kitabını okumuş (piraye,yüreğim seni çok sevdi,en son yürekler ölür,eroinle dans) beğeni çıtası çok da yüksek olmayan bir okur olarak sana şunu söylemek istiyorum: türk edebiyatının demet akalını gibisin,tez zamanda roman yazmayı bırakman ve ağalı konaklı ikinci sınıf türk dizisi senaristliğine geçmen dileğiyle.
kitap yazan, ancak yazar olmayan bir hanım efendidir. üslubu rezalet. hiçbir edebilik yok. farkındayım yerine "ayrımsamak, ayrımına varmak" kullanmakla cümleleri saçma sapan şekilde devirmekle edebiyatçı olunmadığının en güzel kanıtıdır bu kadın. kafasında mükemmelleştirdiği kadın karakterlerdir kitaplarının baş kahramanları. ancak ipek ongun'un pek faziletli serra'sı gibi ileri derece kezban karakterlerdir bunlar. konular desen hepsi aynı. bu kezban kadın karakterin aşk hayatını ve aşk hayatından ziyade kezbanlaştırdığı ancak adına gurur, asalet denmesinin istendiği anlatır. kendince uyuşturucu, organ nakli gibi konulara değinmek istemiştir ancak kadının içinde yatan ileri derece bir kezban yatıyor işte, olmuyor efendim olmuyor!
he kitaplar akıcı mıdır akıcıdır... bir günde bitirebilirsn 400 sayfalık kitabını. neden? çok güzel olduğundan mı? hayır. dizi izliyor gibi olursunuz o yüzden çok yormaz, okunur biter. ayrıca her cümlenin sonuna olur olmaz ünlem koyması, noktalı virgülü ve virgülü saçma sapan yerlere yerleştirmesi midemi bulandırıyor.
Konuların benzerliği, romanlarındaki kızların güzel, öz güvenli, kendini ezdirmeyen tipler olması açısından kendisinin dışına çıkamayan duygusal yazardır. Bir romanındaki kadın tipini diğer romanındaki tiple değiştirseniz pek bir şey değişmeyecektir. Gereksiz tasvirlere yer verir ve erkeği romanlarında pasif bir noktaya getirir. Okunmasa bir şey kaybedilmez okunsa da aşırı bir pişmanlık yaşattırmaz.
maalesef üslubunda edebi bir tat bulamadığım, fazla yalın ve basit anlatımıyla vasatın üzerine çıkamamış yazardır. edebi zevk almak için değil de ancak zaman geçirmek için okunabilir diye düşünüyorum.
Bookkkkk gibi yazan yazar. Acayip bak. Bunun için heyecanla sıralarda durup beklediğim günlere nalet ediyorum; sırf imza alıp arkadaşlara hava atmak için. Ayaklarım çalışmaz kulağım duymaz oldu; arkadaki ergen çift yüzünden.
Yazarcılık adına herhangi bir şeye rastlayamazsınız. Brazilya dizileri bile daha iyi. Kimin eli kimin cebinde olayı yok ama çok ta basit kurgu. Baktın akıl kurgu üretemiyor bari ensest olayından namus davasına geç değil mi. Hayal gücü sıfır, sıfır rakamla 0. O derece kinliyim!
türkiye sınırları içinde ipek ongun ve gülten dayıoğlu, şöyle bir dünyaya açıldığımızda ise fifty shades of grey ile patlayan e.l. james gibi yazarları kapsayan furyaya ait yazar.
popüler olmak için yazan ve bunu başaran yazar. kitaplarının herhangi bir edebi değeri bulunmadığı gibi, kitaplarında işlediği konular ortaokul öğrencilerine hitap eden cinstendir, basittir, klişedir. megaloman bir kız kitaplarının olmazsa olmazıdır. zaten kim mükemmel bir karakter yaratsa tutuyor kitabı.