bugün

amuda kalkmış insan türü. ağzıyla sıçar,götüyle konuşur.
17 mart çarşamba günü eskişehir'de çok konuşulacakmış.

(bkz: #7497551)
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyormusun?
Elin elime degmeden avuclarımı terleten sıcaklıgını taa icimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
'Seni seviyorum' sözcügü dilimin ucunu ısırırken,
her konusmamızda bos yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı seyleri seninle aynı anda düsünmek birlikte aglamak gülmek.
Ve buradayken bile seni cılgınca özlemek.

Seninle olmanin en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hic tanmadıgım bir sürü insanlarla paylasmak.
Senin yanında olan seninle konusan herkesi cocukca kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yani ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karsılasma tedirginligi ile yollarda yürümek yan yana...
Elimdeki semsiyeye inat yagmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kırcicegiyle seni beklemek...
Ayni mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak...
Okudugum kitabın sayfalarında dinledigim sarkıların türkülerin siirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattıgım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında, küreksiz bir sandala hapsetmek...
Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı basarmak.
Yalın ayak yürümek bıcagın en keskin yerinde.
Kanadıkca tuz yerine gözyaslarımı basmak yüregime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hic olmadın ki.
Olsaydın avuclarım terlemezdi...
Isırmazdım dilimin ucunu...
Özlemezdim seni yanımdayken...
Kıskanmazdım...
Korkmazdım yollarda yürümekten.
Islanmazdim yagmurlarda...
Yıldızlara aya dert yanmaz böyle her sarkıda sarhos olmazdım...
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
Ve her kulacta haykırırdım seni

Ama sen hic benimle olmadin ki...
Ya aklin baska yerlerdeydi ya yüregin...

CAN YÜCEL
"bir yılan düştü vapurda yanıma Sarıldım denize."
usta bir türk şairidir. fazlaca argo konuşur.

2de kısa hikayesi vardır;

can yücel bir üniversite sohbetindeyken öğrencinin teki sormuş neden çok küfür ediyosunuz diye. can yücelde bi hikaye anlatmış;

zamanında köyün birinde birisi hastalanmış, adamı doktora götürmüşler doktor bi ilaç vermiş bu ilacı makattan verin demiş. köylüde makatı bilmio ama çaktırmamışlar tmm demişler. 1 gün geçmiş hasta kötüleşmiş doktoru aramışlar nerden vericektik ilacı demişler, doktor yine makattan vericeksiniz demiş. köylü bilmio tabi bişey yapamamışlar. bir sonraki gün yine aramışlar doktoru, doktor yine makattan vericeksiniz demiş. köylü dahada kötüleşmiş ilacı veremedikleri için. bir gün sonra yine aramışlar doktorda makattan vericeksiniz işte demiş. köylü verememiş ilacı. bilmiyolar çünkü. en sonunda adam ölmüş.
can yücel'de soruyu soran kişiye dönüp bu ülkede göte göt diceksin demiş.

başka bi üniversite sohbetinde can yücel yine konuşmuş ama hiç küfür etmemiş. birkaç kişide şaşırmış küfür etmedi diye. can yücel tam kalkacakken demişki; kusura bakmayın sizinde kafanızı s.ktik
Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz
Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
Canevimin önünden geçersen,
Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında
Canevinin önünden geçersem
Anlatırım nasıl nerde
Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız
Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
Anlatırım nasıl nerde...
Sonra eğilir kulağına derim: Bekle
Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,
Hele ürksün fincancı katırları!

can yücel-ikimizin arasında
kendisine "ormantik" diyen insanın nasıl bir yerde yaşadığını merak ettiren şair.
vay can baba be.
Yaşayalım ki!

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.

Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.

Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.

Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...

Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde".

Can YÜCEL
seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
elin elime değmeden, avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
seni seviyorum sözcüğü dilimin ucunu ısırırken, her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek, birlikte ağlamak, gülmek ve buradayken bile seni çılgınca özlemek.
seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
seni hiç tanımadığım bir sürü insanla paylaşmak; senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
tanıdık birileriyle karşılaşma korkusuyla yürümek yollarda yan yana;
elimdeki şemsiyeye inat yollarda ıslanmak birlikte.
elimde kır çiçeğiyle seni beklemek.
aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak.
okuduğum kitabın sayfalarında; dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
seni kaybetme korkusu ve hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı,
umut denizin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.
sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinden,
kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
nereden bileceksin, sen benimle hiç olmadın ki.
olsaydın avuçlarım terlemezdi, ısırmazdım dilimin ucunu.
özlemezdim seni yanımdayken, kıskanmazdım; korkmazdım yollarda yürümekten.
ıslanmazdım yağmurlarda; yıldızlara, aya dert yanmaz böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize.
ve her kulaçta haykırırdım seni; ama sen hiç benimle olmadın ki.
ya aklın başka yerdeydi ya da yüreğin.

can yücel *
sanki bir bademağ'cıyım
benim çağlalarımı yiyin,
bir kadeh rakıyla.

şerefine üstad.
bağlanmıycaksın şiir'ini 100 defa üst üst'e bıkma dan dinlenebilecek ve bir çok şiiriyle çarpık hayat'lara yön verebilecek güzide usta'lardan yüreğimizdesin her daim.
--spoiler--
değil biraz değiştim, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… değiştim, unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni... ben benimle savaşıyorum, seninle değil! sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın ne kazanabileni ne de kaybedeniyim, sorun değil! elbet alışırım, biraz alıştım, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, alıştım, varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma, ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum, bir yanım bırak diyor bir yanıma, kesin değil! henüz tanıştım, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık, duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda, ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda… bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha, samimi değil! bir hayli kırıldım, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, canıma batan her halin felç gibi indi bedenime, gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım! aslında ne sana, ne olanlara… kendime kırgınım… maziye hiç değil, an’a kırgınım. anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına, dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara, beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına… bir hayli kırgınım… beni ben kırdım oysa, iyi değil! galiba yoruldum, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar, kendime kalbimi kanıtlamaktan, ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan, ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldu.
--spoiler--
yazıldıysa affola:

"çatal yüreğimle türkülü yollara
düştüm ki o kadar olur...
seke seke ben geldim
sike sike gidiyorum..."

demiş bir güzel adam.
daha ne desin?
(bkz: erkek dediğin)
eşcinselden devrimci olur mu? sorusu üzerine
-"g.tüne sahip olamayandan devrimci mi olur lan", yanıtını veren yegane insan.

can yücel doktora gidiyor.
-doktor gırtlak kanserisin diyor- bunun üzerine can abimiz;
-koskoca can yücel de nezleden ölecek değil ya...- diyor..

-can abi zeki müren'e niye paşa diyorlar?
-bu memlekette paşalara ibne denemediği için ibnelere paşa deniyor...!

can yücel izmir'de deniz baykal 'ın mitingine gitmiştir. deniz baykal seçim heyecanıyla konuşmaktadır:
-burnuma iktidar kokusu geliyor,iktidaaaaaaaar!
can yücel duramaz:
-ne iktidar kokusu efendi bok kokusu bu bok kokusu!

yıllar önce odtü'de yaptığı bir konuşma.. üç bin kişilik mimarlık amfisi tıklık tıklım dolu, hatta onu dinlemek için ayakta kalan onlarca kişi var...
söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci parmak kaldırıp can yücel'e şöyle sorar:
-can bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz, size büyük bir saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfüre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı?
can yücel önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup:

-küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur...
küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!.. deyince salonda müthiş bir alkış kopar.

sonra tamamen ayağa kalkıp şöyle bitirir konuşmasını:
-arkadaşlar bugün de çok kafa siktik!...
can yücel'e sorarlar:
- efendim nedir bizim memleketteki bu sağcılık solculuk davaları?
can yücel:
- bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer sol taraftaysa solcu.
- peki sizinki ne tarafta?
- ileride daima ileride.
seni elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak.
bileceksin ki emin ellerdeyim,
başkası tutamaz elimi böyle.
rahat olacaksın yanında,
çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek.
ince olacak; seni senin kadar düşünecek.

erkek dediğin, sen onu merak ettiğinde
kendisine hesap soruluyor havalarına girmeyecek.
senin inceliğine karşı umursamaz sözler sarf etmeyecek.

erkek dediğin, kadının sinirini bozmayacak,
cinlerini tepesine çıkarmayacak, sanki sen onun için varmışsın
her ne zaman istese emrine amadeymişsin, o ne yaparsa yapsın
her istediğinde yanında elinin altında olacakmışsın tiplerine girmeyecek.

erkek dediğin, sen ona sevgini hissettirdiğinde,
sen ona kayıtsız şartsız asıkmışsın gibi havalara girmeyecek.

erkek dediğin ilgi gördüğünde ilgiyle,
sevgi gördüğünde sevgiyle karşılık verecek.kaynakwh:

erkek dediğin, sen onun için kendine baktığında,
sırf ona daha güzel görünmek için giyinip kuşandığında
hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak.

erkek dediğin, ruhunu okşamasını bilecek.
romantik olacak kimi gün habersizce kucağında
çiçeklerle çıkıp gelecek.
özel günleri unutmayı marifet sanmayacak.

erkek dediğin, kayıtsız olmayacak senin bütün zarafetine karşı.
gerçekten seven bir kadın sevgi ve ilgi bekler,
erkeğine verdiği aşkın karşılığında küçük bir tatlı söz,
kısa bir mesaj, bir çağrı bile onu mutlu edebilir.

erkek dediğin bütün bunları cebinden para harcıyormuş gibi
cimrilikle yapmayacak.

erkek dediğin, ben aranmayı, çok aramayı sevmem demeyecek.

erkek dediğin, her şey kendi istediği gibi olsun istemeyecek.
sadece kendi caninin istemesine bağlamayacak her şeyi.

erkek dediğinin, hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak.

erkek dediğin, cesur olacak cesur.
seni seviyorum derken korkmayacak,
başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek.
seviyorum deyip bir sonraki perdede kaçmayacak,
özlüyorum diyorsa gelecek, kaybetmek istemiyorum diyorsa kaybetmeyecek.

erkek dediğin aşkına sahip çıkacak.
korkak olmaz erkek dediğin.

erkek dediğin iyi sevişecek. koyun gibi yatmayacak,
bir an önce su is bitse demeyecek.
aşksız yatmayacak yatağa ve
sen bunu bileceksin.
bir baba şefkatiyle seni alnından öptüğünde bileceksin ki
sevgisi geçici ve zayıf değildir.

erkek dediğin, ve sevgiyle öptüğünde
dudaklarından bileceksin ki opusun tek sebebi şehvet değildir.

erkek dediğin aldatmayacak. aldatmak basitliktir.
seviyorum diyorsa aldatmaz erkek dediğin.

aldatıyorsa sevmiyor demektir.

erkek dediğin yakışıklı olacak, çekici olacak ama
bundan çok daha öte bir şey...

erkek dediğin, zeki olacak. kadının küçük yalanlara,
bahanelere inanmayacağını, kendisini kendi gibi tanıdığını bilecek.
kadının zekasını küçümsemeyecek kadar zeki olacak.kaynakwh:
zeki olacak, seni bir hamur gibi karmasını bilecek, o hamura kendisini katmasınıda.

erkek dediğin, değerlerini bir anlık hevesler uğruna satmayacak.
namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seninle yataktayken
kullanacak.
yan gözle hatun kesmeyecek, üstüne sevgili edinmeyecek.

erkek dediğin önce sevecek. kendini sevmeyen erkekten
kimseye hayır gelmez.
bir bakarsın ki yıllar sonra bu adamla
ne yatağa sığıyorsun, ne toprağa...
koluna girip gezmesini bileceksin gururla koynuna alıp sevişmesini de.

erkek dediğin, babalığını da bilecek, ana-babaya hürmet etmeyi,
kadir kıymet bilmeyi, vefakarlığı, fedakarlığı. ..

erkek dediğin seni koruyacak,kuşatacak .
o nerede olursa olsun seni koruyacağını bileceksin.

pısırık olmayacak erkek dediğin.

erkek dediğin erkek olacak güzelim.
seni sadece sen olduğun için sevecek.
parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle hareket etmeyecek.
hem sevgilin, hem arkadasın olacak.
can yucel bi konferansta nazim hikmetin bi siirini okurken konferansa katilanlardan biri olan duygu asena can yucele "can birak bu kartpostal sairlerini"demistir.can yucel ise her zamanki hazir cevapliligiyla soyle demistir:
duygu..duygu...kart sensin,postal da onundeki amindir.
caponca'dan

sen gideli hastalar oldu liman
karantinalara girdi
açıkta demirliyor gemiler
tütün ardiyede kaldı
hali duman, hamallarla manavcıların
kantarcı pişbirik oyunuyor sabah akşam
gümrükçüler balık avlıyor
tuttukları sarıkanat
sokaklarda çıt çıkmıyor
sen gideli,
sağır-dilsiz okulunda öğretmenim ben...
yücelmiş bir candır.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım,
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

( Can Yücel )
eski milli eğitim bakanı hasan ali yücel'in oğludur.kendisi yüksek eğitim seviyesinde,kültürlü,kaliteli mükemmel bir insandır.günebakan çiçekleriyle uğurlandığı datça'da ebedi istiratindedir.yokluğu tüm insanlık için büyük eksiklik olan kişidir.

(bkz: Rengâhenk)
(bkz: Bir Siyasinin Şiirleri)
(bkz: Alavara)
(bkz: Ölüm ve Oğlum)
(bkz: Her Boydan)
turkceyi tertemiz kullanan bir sairmis.
gerçek babadır.üstüne şair tanımam.
ERKEK DEDiĞiN

Seni elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak. Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz elimi böyle.

Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek.

ince olacak; seni senin kadar düşünecek. Sen onu merak ettiğinde kendisine hesap soruluyor havalarına girmeyecek. Senin inceliğine karşı umursamaz sözler sarf etmeyecek.

Adamın sinirini bozmayacak, cinlerini tepesine çıkarmayacak, sanki sen onun için varmışsın her ne zaman istese emrine amadeymişsin, o ne yaparsa yapsın her istediğinde yanında elinin altında olacakmışsın triplerine girmeyecek.

Sen ona sevgini hissettirdiğinde, sen ona kayıtsız şartsız aşıkmışsın gibi havalara girmeyecek.

Erkek dediğin ilgi gördüğünde ilgiyle, sevgi gördüğünde sevgiyle karşılık verecek.

Erkek dediğin, sen onun için kendine baktığında, sırf ona daha güzel görünmek için giyinip kuşandığında hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak.

Ruhunu okşamasını bilecek. Romantik olacak kimi gün habersizce kucağında çiçeklerle çıkıp gelecek. Özel günleri unutmayı marifet sanmayacak.

Kayıtsız olmayacak senin bütün zarafetine karşı. Gerçekten seven bir kadın sevgi ve ilgi bekler, erkeğine verdiği aşkın karşılığında küçük bir tatlı söz, kısa bir mesaj, bir çağrı bile onu mutlu edebilir. Erkek dediğin bütün bunları cebinden para harcıyormuş gibi cimrilikle yapmayacak.

Ben aranmayı, çok aramayı sevmem demeyecek. Her şey kendi istediği gibi olsun istemeyecek. Sadece kendi canının istemesine bağlamayacak her şeyi.

Erkek dediğinin, hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek.

Seviyorum deyip bir sonraki perdede kaçmayacak, özlüyorum diyorsa gelecek, kaybetmek istemiyorum diyorsa kaybetmeyecek.

Erkek dediğin askına sahip çıkacak. Korkak olmaz erkek dediğin. Erkek dediğin iyi sevişecek. Koyun gibi yatmayacak, bir an önce şu iş bitse demeyecek.

Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin. Bir baba şefkatiyle seni alnından öptüğünde bileceksin ki sevgisi geçici ve zayıf değildir.Ve sevgiyle öptüğünde dudaklarından bileceksin ki öpüşün tek sebebi şehvet değildir.

Erkek dediğin yakışıklı olacak, çekici olacak ama bundan çok daha öte bir şey...
Zeki olacak.

Kadının küçük yalanlara, bahanelere inanmayacağını, kendisini kendi gibi tanıdığını bilecek. Kadının zekasını küçümsemeyecek kadar zeki olacak. Zeki olacak, seni bir hamur gibi karmasını bilecek, o hamura kendisi
katmasını da.

Değerlerini bir anlık hevesler uğruna satmayacak.
Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seninle yataktayken kullanacak.

Erkek dediğin önce sevecek.
Kendini sevmeyen erkekten kimseye hayır gelmez. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu adamla ne yatağa sığıyorsun, ne toprağa... Koluna girip gezmesini bileceksin gururla, koynuna alıp sevişmesini de. Babalığını da bilecek, ana-babaya hürmet etmeyi, kadir kıymet bilmeyi, vefakarlığı, fedakarlığı...

Erkek dediğin seni koruyacak, kuşatacak.

O nerede olursa olsun seni koruyacağını bileceksin.
Pısırık olmayacak erkek dediğin. Erkek dediğin erkek olacak.
Seni sadece sen olduğun için sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle hareket etmeyecek.

Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem dostun, hem baban, hem çocuğun olacak, huzurla bağrına basacaksın.

Can Yücel