bugün

''sol'da adam mı var necip fazılı anlayacak, hepsi dangalak'' diyecek kadar harbi!


görsel
elinde sigarası, önünde birası, ceketinin cebindeki muhtemelen edebiyat mecmuası. sol üstüne bir mevzubahis açılmış gibi.

görsel
" gittin mi büyük gideceksin! ayrılık bile gurur duyacak seninle.. "
KiBAR hırsızın TÜRKÜSÜ

Anamın ipiyle indim gökdelen damınızdan
Kelebek gibi girdim kelebek camınızdan
Taksinize mülkünüze dairenize...
Heceleyerek üzerinde ayak ve el uçlarımın
Belledim seyyarenizi ve kelimelerinizi...
Gözlerinize baktım, mukaddes ciltlerinize, büfelerinize
Vesairenize...
Şiir fenerimle de baktım, son çığlık!
Aşk yokmuş sizde beş paralık!
Gidiyorum ben boşçakallar
Sıçmışım ortalık yerinize
Kıçımın fosforuyla aydınlanın siz artık!
Bugün ölüm yıl dönümü olan şair.

O hâlde onu bir şiiri ile analım.

Akdeniz Yaraşıyor Sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk ağladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdeniz'e.
insan aklındakilerle gündüzleri,
Yüreğindekilerle geceleri uğraşıyormuş.
"Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik."
Üstat birinin yüzüne göt demiş. Bundan dolayı hakim karşısına çıkmış. Hakimin "Neden adama göt dedin?" sorusunu duyunca da "Valla Hakim Bey, bizim köyde göte göt derler de ondan." cevabını vermiş. Yani bu hayatta göte göt demek o kadar da zor bir şey değil. Kulağınıza küpe olsun.
Sen fabrikadaki kadının baş örtüsünü görüyorsun ben ise nasır tutmuş ellerini.
Sen yüzündeki makyajını ben anlında ki kara yazısını
Sen ev işlerindeki marifetini, ben ruhundaki güzelliği..
Sen evde pişirdiği yemeği, ben haksızlığa karşı öfkesini.

Ben kadının paylaşımcılığını, sen paylaşılması gerektiğini.
Ben kadının analığını, sen doğurması gerektiğini
Ben kadının insanlığın, sen nasıl kullanılacağını
Ben kadının her yerde olması gerektiğini, sen evde diz kırıp oturmasını..

Ben tarladaki kadının emeğini, sen evde ne pişirdiğini
Sen sokaktaki kadının bacaklarını, ben havadaki yumruğunu
Sen kadının gözlerindeki maviliği, ben kalbindeki derinliği
Ben kadının ayakta durabilmesini, sen hareme alınmasını
Ben kadının idareci olabileceğini, sen idare edilmesi gerektiğini görüyorsun.

Sen de insansın ,ben de!

Can Yücel
Hasan Ali yücel (ilk milli eğitim bakanımız) in oğludur.

Şu sözünü çok severim.

“Karşınızdaki insan sizi hayatında nereye koyuyorsa, siz de onu tam oraya koyun” ne eksik ne fazla.
“hayatta ben en çok babamı sevdim” ve “sevgi duvarı” çok iyi şair demek için yeterli bence.
Bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz. Nasıl anlatayım bunca oropsu çocuğunu küfürsüz.
Aşığım bu adama
hak etmesine rağmen yurtdışında okuma bursu alamamıştır babası bakan diye zira torpilli derlerdi kendisine. nereden nereye güzel ülkem.
"kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi
ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
çöpcülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi "

can yücel
"Kendine bak kendine! Özüne, sözüne, benliğine. ilgilenme kimseyle, kim ne yemiş ne giymiş, bundan sana ne?"
görsel
Kendisinden ve küfrünü övenlerden zerre haz etmediğim şair kırması. Ülke insanı buna bu kadar değer verip, sövgüsünü arşa çıkaracağına babacığı olan hasan ali yücel'e gösterseydi böyle olmazdık. O ki yüzyılda bir gelen eğitim bakanıydı. Bakın yüz senedir onun gibisi gelmedi, gelenler can gibi, söver gibi eğitim sistemini belledi.
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

Değiştim
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil

Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim

Sorun değil
Elbet Alışırım
Biraz alıştım.
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...
Bir kez daha çağından ne kadar ileride olduğunu kanıtlamış büyük üstad.

Bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatalım küfürsüz.

Nur içinde yatsın...
görsel

Doğru söze ne denir?..
Belkim bir kertenkeleydim
piç edilmiş bir yağmurun serini
bir güzelin çirkiniydim
çirkinlerin en güzeli
yeşil koşsa güneşlerin gölgesi
ben en hızlı yeşiliydim
kurbağa yarışlarında annemin

çatal matal kaç çataldım kim bilir
bin dereden bir kendimi getirdim
haydan gelip huya giden bir huysuz
heyheyler içinde bir heydim
belkim yedi belkim sekiz belaydım

düdük çalar hırsızlanmış polisler
ben korkudan üstlerime işerdim
üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü
karşısında önüm açık gezerdim
ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan
rus cenginde çağanozdum bir zaman

iki gözüm iki koltuk-eviydi
mavilerim bir miyobun koynunda
kendi düşen köyler kentler ağlamaz
sur dışında ben oturur ağlardım
ekmek diye bağrışırdı bebeler
elma derler ben ortaya çıkardım
ağıtlarla kutlanırdı isa-doğdu gecesi
fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi

bilmem hangi keloğlanın fesiydim
bir püskülsüz sümbülteber tohumu
fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden
bir naraydım kimse bilmez nereden
ya yakından ya uçmaktan gelirdim
belkim ince belkim kalın bir sestim
belkilerin kol gezdiği saatta
belkim belki bile değildim.
çok sevdiğim bir şiirdir,

"...Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…"
görsel
Telefonumda şarkı niyetine kayıtlı olan şiiri vardır. Öyle anlamlı gelir ki bana. Geceniz güzelleşsin.

https://youtu.be/V29zmDfK1ls
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin…