ansızın çıkagelen davetsiz ve münasebetsiz misafirdir bünyede. gitmesini istersin gitmez, öylece oturur mideye, sıkıntı yapar olmadık yere.
gece vakti uyku kaçırır. nedeni değişkenlere bağladır: bir çok bilinmeyen vardır: x,y,z ve t; çözemezsin...
bazen bi nedeni bile yoktur. bir olay takılır kafanda döner durur örneğin. eğip bükersin olayları kendine göre baştan yazarsın diyalogları,sonra beğenmez baştan alırsın sahneleri. aklına güzel cümleler gelmez diyaloglarda bir montaj hatası gibi takılır kalır bi yerde. tekrar ve tekrar denersin olduramazsın bi türlü. can sıkının artarak çoğalır sonra. olmadık bi yere fırlatır seni, kendi dünyanda kral değilsindir artık.
durup dururken bünyeyi kasan olay, sebebi bilinmiyorsa daha da kötüdür. yapacak, konuşacak bir şey bulamazsın, öyle beklesin boş boş ki geçsin kendi kendine. halbuki hala geçmiyor. *
gecenin bir yarisi insanin icine oturan, midesine sanci veren sikintidir. her an kotu bisi olacakmis gibi beklemek insanin bu dunyada yasadigi kotu sinavlardan...
not: yapacak bisi bulamamaktan bahsetmiyorum...
son zamanlarda (şuan bile) içimde bulunan his. çoğu zaman, belirli bir tanımı yoktur aslında. ama iki türlüsü vardır. birincisi; bir başkasının veya kendimizin buna sebep olması. ikincisi ise; bir neden olmadan kişinin içinde bulunan bir his, sanki kötü birşeyler olacakmış gibi olur, 'ruhum daralıyor' durumudur, net birşeyler yoktur ortada. bende olan can sıkıntısı ise en kötüsü. ikisi birden oluyor. bunun kısaca tanımı da heralde şu, bana sağlı sollu geliyorlar. kimler mi? işte onlar.
kronik haldeyse, insanın bir parçası olarak kabul ettiği his. nerede, kiminle olunursa olunsun, ne yapılırsa yapılsın hep orada bi yerde, az sonra yanınıza gelmek için sizi beklediğini bilirsiniz.
çok berbat bi durum istisnasız.şöyle ki bu günlerde özellikle bende baş gösteren fena bi durum.yıllardan bende var olan ve bi türlü geçmeyenipsikiyatra derdimi anlttığımn fakat hepsinin bana çeşitli antidepresanlar yazıp gönderdiği, canımın sıkılmadığı tek bi an bile yok.mutlu olsam bile hüzünlü bi mutluluk bu.hemen geçicek hissi va.o mutluluk hemen biticek.gerçke değil ki zaten sadece bi anlık gülümsemem için varolmuş bi duygu.öyle ki bu can sıkıntısı öyle boyutlara varıyor ki yaşamaktan sıkıldım gibi kalıplaşmış bi cümle kullanıcam.şimdi burada söyleyeceğim her söz bana bile kalıplaşmış gelse de tam anlamıyla ifade eden sözcükler bunlar.
hani böyle herşeyden bıkmışsınızdır ne işe gitmek ister canınız ve okula.çünküorda mutlu değilsinizdir.sizi orda bağlayan hiçbir şey yoktur.ama o durumu atlatırsınız tamam iş durumunuz kötü olabilir ama sosyal hayatınızla avunursunuz.sonra zaman geçtikçe farkedersiniz ki sosyal hayat namına birşey kalmamış elinizde.arkadaşlarınızla yaptığınız boş sohbetler,aval aval sokakta gezmeler,anlık mutluluklar size yeterli gelmez artık.siz daha gerçek daha dolu birşeyler istiyorsunuz.okudup gördükçe hayatımın ne kadar boş ve anlamsız deiyorsunuz.bi anda sanki ergenlik döneminize geri döndünüz.tipik ergen tripleri gibi değil mi? ama değil u farklı bişi.depresyon diye adlandırdınız adını işte.depresyon bu ağır da olsa kronik de olsa adı konuş depresyon.baktınız hayattan tat almıyorsunuz, sonu bi yere varmayan sohbetler sizi çok sıktı hayattan daha doğrusu insanlardan soyutlarsınız kendinizi.kimseyle konuşmamaya,dışarı çıkmamaya mümkün olmadıkça konuşmamaya başlarsınız.yine can sıkıntısından elinizden düşmeyen telefonunuz artık çalmıyordur bile.
hayatınızda biraz da değişiklik olsun oyalanayım diye kurduğunuz ilişkinizde yok artık. ondan da çalmıyor belki telefonunuz.ama olsun bi msja bile muhtaçsınız şu an.sizi düşünene biri.halinizi soran biri.
kendinizi o kadar soyutladınız ki yaşayan bi ölüden farkınız yok şu an. sizin tabirinizle 'mal mal' işe gidip geliyor,yemek yiyiyor,uyuyorsunuz.uyku en güzel kaçamak. acıdan,acı gerçeklilkten kaçamak.hayallerinize kaçamak. hayal kurmak eskisinden de mutlu ediyor sizi.ama zaman geçtikçe kurduğunuz hayaller içinde yaşamaktan delireceğinizi düşünüyorsunuz.çünkü artık size o kadar gerçek ve o kadar çekici geliyor ki gerçekten sıyrıldınız.rüyalarınız da eskisiden daha karmaşık ve gerçekçi.hep bi adam giriyor size şefkatla sarılıyor.bu şefkati bile o kadar özlediniz ki..gerçek olmasını o kadar çok diliyorsunuz ki.zaman geçtikçe eskilere nefret duymakla beraber bazı şeyleri (kişileri) özlüyorsunuz.ama nefret daha ağır basıyor ve yaşadığınız yeri herşeyi bırakıp basıp gitmek istiyorsunuz.ama yalnızlık o kadar korkutuyor ki sizi ezelden beri.ama hiçbir yalnızlık bu kadar derin olmayacak diyorsunuz ve acı yine kalbinizin derinine işliyor.boşluğa dalmaya devam... uzun oldu ama olsun