durgunluk getirir. gözler, daha fazla dalar sabit bir noktaya. televizyonun sesi rahatsız eder, kısılır.
beyaz'ın mimiklerinden bile, aynı esprileri 500. kez yaptığı anlaşılır. hiçbir şey komik gelmez. havada boş boş gezen küçük kötü adamlar var. bu piçler, pencereden girip vücuda dalıyor. siyah mürekkep bırakıyorlar. bu yüzden oluyor.
bir insan uyandığı andan uyuduğu ana kadar bunu yaşayabilir mi? oluyor öyle. ilaçları alırken de oluyordu; bıraktım hala oluyor. tekrar başlamak mı lazım? değişir mi?
günlerdir sebepsiz yere evden çıkmayan insanımsılarda görülmeye başlar bunu farkedince depresyon eşiğine gelir ve en yakın arkadaşının kurtarıcısı olması beklenir.
Bu yaz sıcağında sıkıntıdan nelere sardığımı göstericem dostlar şimdi size.
Öncelikle Flo Rida - Wild Ones parçasını açıyoruz. ilk 15 saniye dinliyoruz kapatıyoruz.
Sonra,
Atiye - Bring Me Back isimli parçayı açıyoruz, 01:30'dan itibaren nakarat bitene kadar dinliyoruz.
Bana çok benzer geldi.
Bunu da neden burda yazdım zerre bilmiyorum ama sıcakta yapıcak bi şey yok napalım.
can sikintisi meshur filozof schopenhaur amcamizin dedigine gore toplumun icgudulerine onculuk edermis. zira kendisi 'can sikintisi birbirini pek az seven insanoglunun, yine de birbirini aramasina yol acar' der. gel gor ki can sikintisi o kadar da kotu bisey degildir. bazi hallerde yaraticiliga surukledigi bile gorulur.
bir zoolog olarak bu sabah bukalemunlarla ilgili korkunç gerçekleri içeren bir yazı dosyası hazırlayayım dedim. sonra vazgeçtim. başka bahara kaldı. onun yerine gidip balkondan karşıdaki inşaatta çalışan arkadaşı seyrettim bir süre. o tuğlaları bisküvi dizer gibi arasına bol bol nutella sürerek yan yana dizdi. beni hiç farketmedi. farketseydi de tınmazdı zaten. bir müfettiş gibi adamı izledim inceledim. bayaa bi kafam dağıldı. saçlarım yüzüm gözüm her biri ayrı yerde falan. neyse. bisküvi pastası bittikten sonra mecburen içeri girmek zorunda kaldım. gidip ütü yapayım bari dedim. sonra bazı bahaneler geldi aklıma. bahaneler bahaneler. hala geliyorlar. bak bir bahane daha. ne bileyim işe falan gitmek gerek artık herhal.
ocuk olur terli terli soğuk su içer şifayı kaparsın, bi de böyle orlon kazakla silince burnunu ne sızlatır lan hani?
sigarayı bırakma kararı alırsın, sonra kedin ölür mesela
kaldırım mı piçtir belediye mi? giderken sol kulağına, dönerken sağ kulağına tükürür böyle hani bi deyişik olursun
mahallede maç yapan çocuklara "hele bi şut çekiiim geçin lan kaleye ehehe" dersin de sen topa vurunca cıncıktan osurur top, mal gibi kalırsın hani
erkenden açarsın dükkanı aga, sağı solu temizler beklersin ama müşteri de gelmez ya hani zabıta gelir, elektrik faturası gelir, alet edevat bozulur eve de gidip mal gibi yatarsın ama uyuyamazsın ya hani böyle.
bu baş ağrımı tanımlayamıyorum, kız istemeye çorapsız giden güvey gibi, boş turnikeyi kaçıran bi zenci gibi epey bi deyişik bişiyyy
uç uca sigara yakma sebebi. hele bir de yalnızsanız hiç çekilmez. zaten hep yalnızlıktan canı sıkılır insanın. eğer dostlarınızla birlikteyken canınız sıkılıyorsa, bu can sıkıntısının en kötü halidir.
can sıkıntısından hafta sonunun gelmesini istersin sonra can sıkıntısından iş hayatını özlersin ve pazartesinin gelmesini beklersin. öyle bi durum işte.