can alıcı dizeler

entry132 galeri3
    107.
  1. Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, 
    hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... 
    bak emrediyor:daldığın alemden uyan ki, 
    mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... 
    (bkz: hüseyin nihal atsız)
    0 ...
  2. 106.
  3. ille gerek mi özlediğimi söylemek
    Ya da sevdiğimi seni
    Hem gelecek günlere bıraktım seninle olmayı
    Seninle ölmeyi bir güzel
    Seninle.
    0 ...
  4. 105.
  5. ...
    ömrüm, orospu çocuklarının boynuna tasma takarak
    şehir şehir, patron patron ve pazar pazar dolaştırdığı
    bir şansızlıktı
    bir mazot kokusuydu
    bir çaresizlikti
    ...
    0 ...
  6. 104.
  7. Buralara yaz günü kar yağıyor.
    Anlamı çok derin yaz desen yaz değil kış desen kış değil.
    3 ...
  8. 103.
  9. Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
    Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
    Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
    Ve yarışırsa ancak Monet'nin
    Kadınlarına yaraşan giysilerinle
    Gördüm de
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
    Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
    Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
    Öyle kısaydı ki adımların
    Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
    Ölçülür ve denk düşerdi ancak
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Yok bir yanıtın "nereye" diyenlere
    Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
    Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
    O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
    Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
    Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
    Hani Etiler'den Hisar'a insek bile
    Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
    Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
    Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

    Mart ayında patlıcan, ağustosta karnıbahar
    Mutfağın mutfak olalı böyle
    Bir adın vardı senin, Tomris Uyar'dı
    Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
    Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
    Oysa güneş pek batmadı senin evinde
    Söyle
    Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
    yaş değiştirme törenine yetişen öyle bir şiir edip cansever
    1 ...
  10. 102.
  11. sana uzak kentlerden birinde zamanın bi yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi

    onca zamanın içinde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

    insan her gün anımsarmı aynı gözleri.

    edit:tam doğru yazmamış olabilirim.
    0 ...
  12. 101.
  13. Söylenir ve yarım kalır
    bütün aşklar yeryüzünde,
    bir kaktüs bol sudan nasıl,
    nasıl çürürse, öyle.

    En sevdiğim temmuzdu aylardan,
    hazirana benzediği için biraz,
    biraz da kendiliğinden,
    belki de müşteriye iyi davranan
    efendi bir bakkal kimliğinde.

    Nasıl mutlu oldum iki yaz,
    nasıl mutlu oldum kardeşler.
    Salkımsöğüt bir, ben iki,
    bir üçüncü var mıydı bilmiyorum.
    Üçüncü vardı elbet,
    bir yaban ördeğinin sevincini taşıran,
    bir sonbahar gibi köpüren,
    Temmuza benzese de,
    öyle oldum ki anlatamam.
    Sıcak yaz
    solgun bir coğrafya gibi belleğimde,
    şapkalar, çiçekler, eski elbiseler,
    geçmişi olan eski elbiseler,
    denizden çıkan bir ışık,
    unutulmuş bakımsız arka bahçeler,
    öyle oldum ki anlatamam.
    Her mevsimde sonbaharı taşlayan
    bir çocuk nasıl olursa, öyle.
    Belki de bitip tükenmeyen
    bir fetih döneminde
    atlar nasıl kişnerse,
    yani durgun bir suyun
    erguvandan aldığı renkle,
    gidip geldim caddelerde.
    Fatih nerdeydi, Samatya nerde,
    nerden gidilirdi Üsküdar’a,
    düşünüp durdum günlerce.

    Anlatamam ormanların ettiğini,
    nasıl dayandım o mutluluğa,
    tükenmez bir ışık olan mutluluğa,
    deniz ve ışık olan
    karmakarışık bir mutluluğa,
    nasıl..

    Şimdi bir şarap gibiyim,
    coğrafyasız,
    eskimeye bırakılmış fıçısında...

    Turgut Uyar
    1 ...
  14. 100.
  15. BiraZ Deneyip yanılsak yine,
    Biraz sevip sarılsak yine,
    Sen yine de gitme.
    0 ...
  16. 99.
  17. Anmayacağım artık adını feleğin demirden kadını.
    1 ...
  18. 98.
  19. ahmed arifin şu dizeleri;

    Akşam erken iner mahpushaneye.
    Ejderha olsan kar etmez.
    Ne kavgada ustalığın,
    Ne de çatal yürek civan oluşun.
    Kar etmez, inceden içine dolan,
    Alıp götüren hasrete.

    Akşam erken iner mahpushaneye.
    iner, yedi kol demiri,
    Yedi kapıya.
    Birden, ağlamaklı olur bahçe.
    Karşıda, duvar dibinde,
    Üç dal gece sefası,
    Üç kök hercai menekşe...

    Aynı korkunç sevdadadır
    Gökte bulut, dalda kaysı.
    Başlar koymağa hapislik.
    Karanlık can sıkıntısı...
    "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
    Bense volta'dayım ranza dibinde
    Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
    Gülünç, acemi, çocuksu...

    Vurulsam kaybolsam derim,
    Çırılçıplak, bir kavgada,
    Erkekçe olsun isterim,
    Dostluk da, düşmanlık da.
    Hiçbiri olmaz halbuki,
    Geçer süngüler namluya.
    Başlar gece devriyesi jandarmaların...

    Hırsla çakarım kibriti,
    ilk nefeste yarılanır cıgaram,
    Bir duman alırım, dolu,
    Bir duman, kendimi öldüresiye,
    Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
    Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
    Ve dışarda delikanlı bir bahar,
    Seviyorum seni,
    Çıldırasıya...
    0 ...
  20. 97.
  21. farklı yerlerde de olsak aynı şeyleri yapalım.
    sen birini öperken ben utanayım.
    1 ...
  22. 96.
  23. sezai karakoç'un şu dizeleri:

    sen beni bakışınla bir anıta çevirdin
    tuttun tuttun bu kentin
    dünyanın ortasına diktin
    gözyaşlarımdan bir yemiş bir duvar yükselttin
    son gömleğini o denizde o duvarda erittin
    kalbim ki başını almış gidiyordu tuttun yerine yerleştirdin
    içinde kum kaynayan dağlanan bir sabah gibi
    erittin erittin kalbimi erittin
    işte o vakit buldum o ışığı.
    0 ...
  24. 95.
  25. elim bazen unutuyor el olduğunu
    uzanıyor göğü tutayım diye
    dağın iki yanından
    akan iki ırmağı
    tutup örmek istiyor
    saçların niyetine

    seni dağlar kadar özledim.

    gözlerin iki ak nilüfer gibi
    yüzünün göl güzelliğinde
    acemi bir kayıkçı parmak uçlarım
    o iki nilüferin orta yerinde
    boğuldu boğulacak dokunuşlarım

    seni sular kadar özledim.

    kalbim bazen unutuyor kalp olduğunu
    sana yer açmak için
    içindeki evreni
    yığıyor bir köşeye
    yollara sırt dönüyor
    kentlerden vazgeçiyor
    göğsümün kafesinden
    kendine kanat yapıyor

    seni gökler kadar özledim.
    0 ...
  26. 94.
  27. kimi ya da neyi sevdiysem en az onunla vakit geçirebildim. Hiçbirşeyi ya da hiçkimseyi doya doya, tadını çıkara çıkara sevemedim. Elimden alınır ya da kaybederim korkusu içlmden gelenlerin bir adım önündeydi hep. çok sonra anladım ki ben aslında sahip olduğumu zannettiğim tüm sevdiklerimi en başta kaybettim.
    1 ...
  28. 93.
  29. Yanimda oldugun vakit, sigara dumani gibi cigerlerime doluyor, alkol gibi damarlarimda geziniyorsun, durmadan basim donuyor verdigin hazdan...
    0 ...
  30. 92.
  31. Herkesin bir yara izi vardır
    Kimseye dokundurtmayacak kadar güzel olan
    Baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak bir yara izi
    Bu izlerle yaşamaya alışırsın
    Bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı yaşamayı yeniden sevebilirsin
    Ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur.
    1 ...
  32. 91.
  33. Birisi sizin için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan sanki bir suçmuş gibi gizleyin. Bu hoş birşey değildir ama doğrudur. çünkü, bırakın insanları köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar.
    Arthur Schopenhauer
    0 ...
  34. 90.
  35. ''sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
    sen memleketim kadar güzelsin ''
    0 ...
  36. 89.
  37. ben sende imkansızlığı sevdim fakat ümitsizliği asla.
    0 ...
  38. 88.
  39. iki tür nokta var
    Biri önüne ve ardına bakar,
    Biri ardına bakmaz,
    Ardını noktalar.

    Özdemir Asaf.
    3 ...
  40. 87.
  41. seni kim çizebilir şubat yolcusu
    yalnız akşam olsun, dağınık olsun
    ceplerinde bozuk bir bulut uğultusu
    geceleyin dörtte bir ölüm korkusu
    dörtte dört sabaha karşı yağmursun
    seni kim çizebilir şubat yolcusu
    bütün çizgileri bozuyorsun..
    0 ...
  42. 86.
  43. "bavuluma kırılırlar diye koymadığım tek şeydi:
    hayallerim..."
    2 ...
  44. 85.
  45. entarisi kırmızı
    hollywood'un yıldızı
    kalbimin tek hırsızı
    niye gittin megan fox

    bir fritos vereydik
    shots'layaydın göreydik
    hello welcome diyeydik
    niye gittin megan fox

    bir gün yine bekleriz
    hep yolunu gözleriz
    bekletme çok özleriz
    niye gittin megan fox
    1 ...
  46. 84.
  47. Dün gece bir rüya gördüm anne…
    Ayaklarım yalınayak…
    Koştum…
    Hiç düşmedim, yaralanmadım anne…
    Hiç utanmadım bile çırılçıplak…
    Gökkuşağının sekizinci rengini gördüm!
    Sokak çocuklarının kurumuş yanaklarını öptüm!
    idam mahkumlarının bağlanmış gözlerini çözdüm!
    Erkek doğmuş bir kadının naylon saçlarını ördüm!
    Kimse ağlamıyor, herkes mutluydu…
    Kediler üşümüyor, köpekler toktu…
    Oğullar gömülmüyor, anneler ağlamıyordu…
    Tanrı uyumuyor…
    Bizi görüyordu.
    Özgürdük anne…

    cem adrian - dün gece bir rüya gördüm anne.

    1 ...
  48. 83.
  49. ''düştümse sana bakarken düştüm'' (bkz: cahit zarifoğlu)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük