Linki açıp okumaya üşenenler için haberde şöyle bir not düşülmüştür:
--spoiler--
Hürriyet'ten Yalçın Bayer, bugünkü köşe yazısında Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi Müezzini Fuat Yıldırımın sürgün yediğini söyledi.
--spoiler--
sorunun hakikatle ilgili olmadığının kanıtıdır. Akp tarafından kutsal olan, siyasallaştırabildiklerinin dahası amacı uğruna kullanabildiklerinin tümüdür. Bu anlamda kendi kurmaya çalıştığı sistemin bir parçası olan imamın, hakikati olduğu gibi belirtmesi ve bunu yaparken de "Allah korkusu" kavramının ardına sığınması akp için yetersizdir. Çünkü söz konusu olan hakikat olduğunda "yalan" asıl gerçekliktir. Bu yüzdendir ki "içki içilmeyen camii" durumu akp için kendi foyasının ve suistimal edebileceği bir olgunun çürümesi demektir. Bununla birlikte "bayrak yakma" mavalı veya "türbanlı bir kardeşime saldırdılar" mavalı da başka bir durumu yansıtır.
Peki hükümet bunca yalana neden başvuruyor? Dillerinden düşürmedikleri "din" olgusu, konu "iktidar" sürecine gelince yalana mağruz bırakılıyor? Çünkü yalanları olmasa asıl hakikat yani yönetimdeki becerisizlikleri ve mevcut bölüştürücü siyasetleri ayyuka çıkacaktır. Bu yüzden imamı da sürerler, gazetecileri de içeri atarlar, direnen gençlere hakaretler de ederler...
Bu ülkenin insanlarıyla 100 yıllardır uğraşan aptal zihniyetler hiç eksilmedi. Şunu anlamak da idrak edemiyorlar sanırım insan mekanda değil beyinde kalp de insandır yanlış anlaşılmasın her gördüğümüz iki kol iki bacak birde kafası olanları insan sınıfına girse de içleri bok çuvalı gibidir müezzini öyle zannetmişlerdir olsun o müezzin bir kez daha şükretmiştir Allah insanlığımı korudu.
bu ülkenin insanı ne kadar uç fikirli olursa olsun böyle bir şey yapmaz. illa ki yapılmışsa provakasyon amaçlı bu işler için yetiştirilmiş kişiler yapmıştır. kötü tarafı halkı birbirine öcü gibi gösteriyorlar.