20 kişi başladığımız guruptan kala kala 3 kişi kaldık. Herkesin yapacağı bir iş değil. Çoğu stresli bulup dayanamayıp ayrıldı. Sabır gerektiren bir iş gerçekten.
Bu işte Tam 1 senem doldu. Alman şirketinde çalışıyorum. Konuşmayı seven biri olarak bana oldukça eğlenceli geliyor.
Sürekli masa başında ekran karşısında oturmak biraz sıkıcı olsa da. Gayet anlayışlı, çalışanlarının motive edildiği bir şirkette çalışıyorum.
Teams de toplanıp bol bol sohbet edecek kadar vakit bile kalıyor çoğu zaman.
58 gun dayanabildim. bunun 30 gunu eğitimde gecti yani cagri almadim kalan günler cagri aldim 28 günlük bi cagri deneyiminden sonra ayrildim bugun. yapilcak is degil. milletle ugrasmasi ayri dert basindaki takim lideriyle ugrasmasi ayri dert. acw nizi de sikeyim sizi de sikeyim acht nizin amina koyayim.
yakin zamanda birakacagim is kolu. ogrenciyken calisirsaniz mesleginizi daha da bi seviyosunuz. insanlarla ugrasmanin ne kadar zor oldugunu gostermistir ayrica.
cahil cuhela tiplerle ugrasmak kadar zor bi is yok. iki kelimeyi bi araya getiremeyecek tipler telefonda kufreder yoneticinle gorusmek istiyorum der. senden daha ust kimse yok mu der. ulan sen kimsin. neyse iste . lakin guzel yanlari da var. ortami iyidir. genelde senin gibi ogrenci tayfasi olur. geyik makara komik diyaloglar falan zaman gecer gider.
öncelikle çağrı merkezinde 12 aydır çalışan biri olarak sektörle alakalı biraz bahsetmek isterim.
malum üniversite sonrası atanamamak ve geçici iş gözüyle bakarak bu işe başladım.
başvuru ön mülakat ve smilasyon olarak geçti.
smilasyonda konuşmana ve sinirlenme derecene göre seni tartıp işe alırlar.
eğitim süreci tam bir fiyasko !
değişik lokasyonlardan adlarına eğitimci denilen normal görevleri fatura danışmanı olan insanlar size birşeyler öğretmek yerine
sizi bir anaokulu çocuğu gibi görerek çizimler boyamalar ile 3 aylık süreyi heba ederler.
eğitim esnasında ekranları bilmeden 4-5 çağrı alırsın müşteriye hitabın gelişsin hesabı.
bu arada takım liderin gelir bi gazlar seni sanırsın dünyanın en önemli işindesin sen olmazsan x firması batacaktır.
daha sonra gruplar halinde lokasyona adım atarsın artık sen bir müşteri temsilcisisin.
takım liderin hatta girmeden önce grubu toplar efsanevi bir konuşma yapar çığlıklar alkışlar arasında masana oturur ve işe başlarsın.
oturduğun anda eğitim günlerin gelir aklına ! arkadaşların gibi sende aslında hiçbirşey bilmiyorsundur.
müşteri gelir anlatır ister sayar söver işinin halledilmesini bekler ama sen işi bilmediğin için müşteriyi alttan alırsın hep o haklı imajı verirsin farkında olmadan.
meselede bu zaten, sen orada toy bir eleman olarak müşteriyi bir canavar gibi görürsün sana müşteriyi yönetme yöntemleri öğretilmez.
sen işinde bir kaç ay geçirirken 2 3 yıllıklar işten çıkmaya senin ardındanda gruplar halinde insanlar yeni olarak işe girmeye devam eder.
burası kimse için kalıcı değildir.
yükselme şansın var derler takım lideri olabilirsin derler.
son 6 ay 1 sene değerlerine bakarlar bir kere hedefte değilsen senden kötüsü yoktur.
zaten o süre içerisinde 1 kez performans çıkartamadıysan sen en şanslılarındansındır.
müşterinin 3 kez hakaret etme
bağırma
tatmin olmama hakkı vardır.
ama senin en ufak bir yanlış bilgi ses tonunda değişme yada ekran kontrolü esnasında yanlış bir işlem yapma hakkın yoktur.
1 hata ile 1 aylık performansın çöp olur(günde 150 kişi ile konuştuğunu hesaba katarak düşünmek gerek)
yemek ve mola hakkın var kurumsal firme sonuçta herşey düzenli.
ama hatlarda bi yoğunluk olsun bak bakalım o kurumsal çizgiden eser kalıyor mu ?
planlama ekibi sana istediği saatte vardiya yazabilir.
istediği gün tatil verebilir.
tam mesai bitiyor rahatladık dersin hop bi revize gelir 2 saat daha burdayız !
ama olsun daha fazla satış yapacaz !
aslında zor olan müşteri ile konuşmak değildir arka planda takım liderleriyle uğraşmaktır en zor olan...
giriş çıkış saatlerin after call work dedikleri değerlerin müşteriyle konuşma sürenin sayıya oranı takım liderinin seni dinlediği çağrılar veeee en önemlisi müşteri memnuniyet anketleri.
hiç yardımcı olamadı 1-2 !!!
haspam yorumda yapıyor ulan göt gecenin 2'sinde sana hizmet veriyorum daha napim !
takım liderin çeker seni masasına hesap sorar !
hasta olursun çalış
düğünün var çalış
hastan var çalış !
şirket içi kayırmalarda cabasıdır.
takım lideri grupta belli başlı elemanları kendine takımda olan biteni anlatması için seçer her işi onlar yapar sen çalışırsın adam toplantıda gezer.
hala çalışmakta olduğum ve inşallah en yakında kurtulmak istediğim nefret edilesi kurumdur.
en babası gelsin ikna eder yollarım müşteri bilgisizdir sen onu ikna edebiliyorsan müşteri temsilcisisindir.
işin arkaplanı çok başka.
ve inanın yalan söyleyerek kazandığın paranın bereketi olmuyor arkadaşlar.
bizim gibi tahsilli insanları böyle yerlerde çalışmaya mecbur bırakan düzene lanet olsun diyorum.
okuyanların gözlerine sağlık.
zeki olan insanın bile gerizekalı olup çıktığı sektördür. maalesef böyle. lan sevgilim vardı kız akıllıydı mala bağladı ilişkimiz bitti. o derece. uzak durun gençler.
istanbuldayım öğrenciyim diye bugün görüşmeye gideceğim iş. Bunları okuduktan sonra çekingen kaldım fakan bu benim işim değil birkaç sene için çalışılabilir buluyorum.
3 günlük taze işim. sadece 1 ay yapacak olmam şimdiden mutluluk verici çünkü birçok alanda çalışmış bir insan olarak bu denli lanetiyle ilk kez karşılaşıyorum.
daha önceden de bahsedildiği üzere telefonu kapatamayan merkezlerdir. denemek amacıyla değil, aslında ankete yönlendirilmeyi bekliyordum ama temsilci arkadaşın telefonunuzu kapayabilirsiniz demesiyle irkildim açıkçası*.
görüşme bittiğinde sonlandırma yapamayan ve sizin kapatmanızı bekleyen kapatmadığınızda "görüşmeyi sonlandırabilirsiniz" diyen merkezlerdir. bunu birkaç kez yaşadım o kapatsın ben telefona uzanmayayım şimdi* dedim. o da benim kapamamı bekledi karşılıklı nefes alışverişlerinin ardından "ee görüşmeyi sonlandırabilirsiniz efendim" dediler. Sanane lan sonlandırmıyorum hadi bakalım ne yapcaksın diyecek değilim elbet bastım noya efendim.
askere gitmeden önce 1 sene çalıştığım kurum. Özel bir banka kuruluşunda çalışıyordum outbound projede , evet at gibi yarıştırıyorlar rekabet ortamı var fakat müşterilerden 1 tek hakaret küfür duymadım. mesai saatleri çok rahat sabah 9 aksam 5 : 30 mesai saatinden 1 dakika sonra kimse şunu şurdan al şuraya koy diyemez , dışarıda daha zor ve koşulları kötü işler muhakkak vardır . ayrıca genç yaş gruplarından oluştuğu için ortam 10 numaradır. karı kız cabası.
call center da çalışmaktayım.
öyle tipler ararki dersiniz bunların nesli tükenmedi mi?
başımdan geçenler;
ben: iyi akşamlar size nasıl yardımcı olabilirim?
müşteri: iyi akşamlar beyfendi, şuan taksimde bir şişe votka açtırdık arkadaşlarla, şişenin dibinde yarım bardaklık kaldı bu nu ne yapayım.
ben: ters çevirin öyle için beyfendi.
müşteri: ters çevirin öyle için diyo la bu. benim bildiğim ters çevirilip üstüne oturulur.
ben: kişisel düşüncenizi paylaşmak zorunda değilsiniz ama tabi nasıl isterseniz.
müşteri: saol
ben: iyi günler size nasıl yardımcı olabilirim?
müşteri: iyi günler, mağzanız ne tarafta kalıyıor bana yakın
ben: nereden görüüşyoruz sizlerle?
müşteri: şuan yatak odamdan görüşüyoruz.
ben: yani il ilçe olarak?
müşteri: heee tranvay yolu
ben: tranvay yolu neresidir?
müşteri: valla tren yaaa işte
öyle bir müşteridir ki! dersiniz; masaüstünüzdeki başlat menüsüne basar mısınız dediğinizde,
masam temiz asla kirli bırakmam diyen canlıdır.
Hepimiz sık sık GSM, banka ve yayın platformlarının çağrı merkezlerini arıyoruz ve dakikalarca mönüden mönüye dolaştırılıyoruz. Öncelikle firmalara bu zengin mönüler için teşekkür ediyorum. Gerçekten insan hangisini seçeceğini şaşırıyor, çok sağolun. Ama eğer aceleniz varsa ve beklemekten telefonu parçalayacak seviyeye gelmek istemiyorsanız yapmanız gereken çok basit: ''For English press 9'' diyor ya, işte ona basıyorsunuz. ''Ama ben ingilizce bilmiyorum ki!'' demeyin, sakin olun. Çok çabuk paniğe kapılıyorsunuz, yapmayın. Birazdan ingilizce bilmemeniz avantaja dönüşecek.
Evet, 9'a bastıysanız mönüden mönüye sürüklenmek yerine karşınıza doğrudan bir müşteri temsilcisi çıkıyor. Turist kaçmasın diye herhalde, hemen bağlıyorlar. Siz ortaokul ingilizcenizle ''May fonn nambır... eee... iz... eee... fayf... tiri.... pardon, forro...'' şeklinde meselenizi anlatırken bir süre sonra karşıdaki görevli baygınlık geçirecek gibi oluyor ve ''Böyle olmayacak, isterseniz Türkçe devam edelim'' diyor. Siz de yalandan isteksiz bir tavırla ''Okey, normally i don't like to speak in Turkish, but, for you, it is okay...'' diyorsunuz. Yani diyorsunuz ki ''Tamam, normalde Türkçe en sevmediğim dillerden biridir ama bu seferlik böyle olsun, sizin hatırınız için...'' Böylece dakikalarca bekleme sıkıntısı yaşamadan sorununuzu çözüyorsunuz, hem de anadilinizde. Bizzat denenmiş ve sonuç alınmıştır. Bu iyiliğimi unutmayın. *