bir efsanedir dolaşıyor ama henüz izlemeye fırsat bulamadığım şeysi. bebeler biyolojik saat kuruyorlarmış bunun için. saat bilmeyen bebe çizgi filmin başlayacağını anlıyormuş bizim ufaklıkların hikayelerinden biliyorum.
kanser olması muhtemeldir. annesi her eve lazımdır. 'tamam, caillou' , 'harika bir fikir, caillou' 'aferin sana, caillou' 'tatlım, şöyle yapacaksın', 'canım böyle yapacaksın' 'good job caillou' 'easy champ caillou' bu ne lan, böyle anne mi olur.
üst komşumuzun oğlu adı sorulduğunda caillou diyor, kötü bir durum. şunuda ekleyeyim her gördüğümde kel çocuk mu olur? yahu diyorum. öhöm hayır caillou izlemiyorum ben.
çok ütopik ve elbette harika bi ailenin çocuğu olan hala izleyen bebeleri gördüğümde utanmayıp sıkılmayıp katılıp izlediğim üstüne üstlük ardından yorumlara da katıldığım, anne sultanın tabiri ile modern keloğlan...
ben bunu sadece üsküdarda iskelede konuşlanmış satıcılar satar sanıyordum, böyle bişey olduğundan hiç haberim yoktu. vay anasını nasıl bi hayat yaşıyorsam artık?
Tüm unutturma çabalarıma rağmen 2,5 yaşındaki kızımın hafızasından asla çıkmayan,üstüne çarşı pazarda bardağı,şemsiyesi,tabağı,oyuncağı ..vs derken gözümüze sokulan itici çizgi film karakteri.Yumurcak TV'de yayınlanması itibarı ile bazen çevirilerde saçmalanan, caillou'nun fırtınadan korktuğu bir bölümde babasının odasına gittiği sahnenin çevirmenlerce 'allahım fırtına geldiğininde bizi gazabından koru' şeklinde çevirdiğini duyar duymaz televiyonu kapatmama sebebep olan saçma çizgi seridir.
tüm çocukların tanıdığı ünlü çizgi film karakteridir. öyle kıskanıyorum bu kel çocuğu ben. evimize gelen sevimli bir çocuk olduğu zaman ilgisini çekmek için önce buzdolabımızın üzerinde bulunan mıknatıslı resmini gösteriyorum ordan ayrılmak istemiyor bebeler. o resmi nerden buldun derseniz, gayri ihtiyari buldum bi'yerden işte* amacım ufak bebelere kendimi sevdirebilmem, sevimli ve sempatik gözükebilmem.
yumurcak tv de çıkan bir çizgi film. hiç kusura bakmayın ama bu keline şaplattığım çocuğun yüzüne boşanma aşamasına gelen bir arkadaşa sahibim. evet ciddiyim. bu arkadaşın adı ziya 2 erkek çocuğa sahip 33 yaşında harbi delikanlı adam. geçen buluştuk bununla. telefon etti 'gukla gel takılak, biraz dertliyim' dedi. ' hayırdır inş' deyip çıktım yollara. vardım ziya'nın yanına...
* hayırdır lan kanka.
- anlatacam kukla, hele alak 3-5 bira.
adamın dertli olduğu her halinden belliydi. zira cümleleri hep kafiyeliydi. hem kolay kolayda içmezdi. hülasa aldık biraları, oturduk çayıra.
* anlat hele kanka.
- yengenle kavga ettik. bu seferki çok ciddi.
* sebep?
- sebep caillou. hani şu çizgi film. bilir misin?
* bilirim. bi kaç kez izledim.
- o zaman onun babasınıda bilirsin.
* bilirim.
- he işte o sana ..
* lan noldu niye ağlıyon.
- sana nasıl söylesem,. o ibnenin yüzüne kavga ettik lan biz.
* nasıl yani?
- o baba karısına çok yardım ediyomuşta, önlük takıp bulaşık yıkıyomuşta, evi süpürüyomuşta, çocuklara bakıyormuşta, muşta muş amk.
* yengede senden bunları bekliyor yani.
- hee çocuklara yeterince ilgi göstermiyomuşum falan filan. bi kere bile çocuğun ayakkabasını bağladın mı? dedi.
* sen ne dedin?
- sen ne diyon zeynep dedim. çok sinirlendim. sikerim çizgi filmini dedim.
* o ne dedi.
- terbiyesiz dedi. senin gibi hödüğün biriyle evlendiğime nalet olsun dedi.
* sende siktir git ananın evine dedin.
- çözmüşün lan beni.
* kafanı sikeyim.
böyle uzun uzun muhabbet ettik ziya'yla, kadınların alıngan, narin ve duygusal olduğunu falan anlattım. başkasında gördüğü güzel şeyleri yaşamak istediklerinden falan bahsettim. bir kel için evliliği bitirmeye değer mi dedim. ve bunu ikna edip ayrıldık araziden. şu an barıştılar. ve dün gördüm ziya'yı. oğullarıyla beraber uçurtma uçuruyordu. 'selam' dedim. tebessüm etti. 'asla ama asla bulaşık yıkamam' demeyide ihmal etmedi. neşesi görülmeye değerdi. iyi ki varsın caillou...